DİYARBAKIR- ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Suriçi’nde gerçekleşen restorasyon çalışmalarının bir kültürü ve tarihi yok etme çalışmalarına dönüştüğü belirten TMMOB Diyarbakır Şubesi Eşbaşkanı Ferit Kahraman, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne sürecin neden şeffaf yürütülmediğini sordu.  

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu (İKK) üyeleri, Suriçi Kentsel Sit Alanı'nda yapılan restorasyon çalışmalarına ilişkin açıklama yaptı

Kahraman, "Diyarbakır varoluşundan bugüne binlerce yıl ayakta kalmış, onlarca uygarlığa ev sahipliği yapmış ve toprağında sayısız kültürel miras biriktirmiştir. Dünden bugüne ulaşan bütün bu mirasın hem sahipleri hem de bekçileriyiz. Üzerimize düşen bu kültürel mirası, eserleri, gelenekleri en özgün ve yalın hali ile koruyarak geleceğe devretmek olacaktır. Miras alanı üzerinde yürütülen çalışmalarda söz hakkı ona karşı his besleyen, orada bir yaşam süren, onu var eden ve onu koruyan herkesin hakkıdır!

Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanı 2015 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak kabul edilmiştir. Suriçi bölgesi ise 1988 yılında Kentsel Sit Alanı ilan edilmiş ve aynı zamanda Dünya Miras alanı için tampon bölge konumundadır. 2 Aralık 2015 tarihinde, Kentsel Sit Alanı olan Diyarbakır Suriçi bölgesinde çatışmalar gerekçe gösterilerek 6 mahallede sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Mart 2016 tarihi itibari ile çatışmalar son bulmuş ve alan hakkında 21 Mart 2016 tarihinde acele kamulaştırma kararı alınmıştır. Sokağa çıkma yasakları her ne kadar resmi açıklamalar ile kaldırılmış olsa da alanlara giriş yasakları bugün de fiili olarak sürmektedir.

Çatışmalar sırasında Suriçi Kentsel Sit Alanı dışında kalan UNESCO Dünya Miras Alanı olan Diyarbakır Surları ve Burçlar zarar görmüş, Keçi Burcunun üzerine prefabrik tuvalet yapılmış ve atık sular burcun çörtenlerinden aşağı akıtılmıştı. Fındık Burcu, Yenikapı ve Keçi Burcu üzerine beton dökülerek bayrak direkleri ankre edilmiş ve tarihi kapılar beton bloklar ile kapatılmıştı.

Kentsel Sit Alanı olan Diyarbakır Suriçi bölgesinde ise çatışma sonrası uydu verileri ve alanda yapılan tespit çalışmaları onlarca tescilli, yüzlerce tescile değer ve binlerce yapının iş makineleri ile yıkıldığını göstermiştir. Ne yazık ki günümüzde de Kentsel Sit Alanında tahribatlar devam etmekte ve Kültürel Mirasın izleri yok edilmektedir. Kentsel sit alanı olan bölge için 2012 yılında Koruma Amaçlı İmar Planı yapılmış fakat bu yıkımlara ve tahribatlara yasal kılıf uydurmak için 2016, 2017 ve 2018 yılında Koruma Amaçlı İmar Planında değişiklikler yapılmıştır. Bu değişiklikler ile kültürel mirasın geçmişten gelen izleri, yapı malzemesi, yapım teknikleri yok sayılmış; Sivil mimari örneklerden uzak yapılar ve özgün sokak dokusuyla alakası olmayan bir tablo ortaya çıkmıştır.

- Kentimizdeki bütün bu pratikler ortada iken süreçlere kaygı ile yaklaşmak ve takipçisi olmak en temel hakkımızdır!

- Diyarbakır Surlarında yürütülen restorasyon çalışmalarını, ülke genelinde her gün karşılaştığımız ve kentimizde de geçmiş dönemlerden kalma koruma bilincinden uzak restorasyon uygulamalarından duyduğumuz kaygılar çerçevesinde takip etmek en temel hakkımızdır!

- Suriçi Kentsel Sit Alanında yapılan yeni yapılara dair sürecin başından beri yaptığımız her türlü girişim ve hukuki mücadele sonuçsuz kalmış ve facia olarak nitelendirilecek bir tablo ortaya çıkmıştır. Bu tablonun hesabını sormak en temel hakkımızdır!

- Kentsel Sit Alanında yürütülen restorasyon ve rekonstrüksiyon çalışmalarında yaptığımız aykırı ve yanlış uygulamaların tespiti ve bu facianın tekrarının önüne geçmeye çalışmak mirası koruma kültürümüz gereği en temel hakkımızdır!

Bu çerçevede, Dünya Miras Alanı ve Kentsel Sit Alanında çalışma yürüten idarelere, alanlarda inceleme izin başvuruları yapılmıştır. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi çalışma yürüttüğü ilgili alanlarda Diyarbakır Surları 1., 2. ve 3. Etap Restorasyon çalışmalarını inceleme izni vermiş ve alanlarda inceleme yapılmıştır. 14.07.2021 tarihinde Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden, 30.07.2021 tarihinde ise Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı / Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’ndan çalışma yürüttüğü (Kentsel Sit Alanında, etaplar halinde sivil mimari yapıların restorasyon ve rekonstrüksiyon işleri) alanlarda inceleme yapma izni talep edilmiş fakat talebimize olumsuz cevap verilmiştir!

Kentimizdeki bu çalışmalarda yetkili ve yasal sorumluluk yüklenen; başta Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu, Müze Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ve diğer ilgili kurumlar olmak üzere ayrıca Miras Alanı için oluşturulan Alan Yönetim Başkanlığı, Bilim Komisyonu ve diğer gönüllü destekleyiciler unutmamalıdır ki tarihi ve kültürel mirasın korunmasına dair; bugüne kadar verilmiş ve bugünden sonra verilecek olan kararlar tarihe geçecektir.

Diyarbakır Surları 1 ve 2. Etaplarda yapılan inceleme; genel anlamda kaygıları gidermeye yönelik ve gözlemseldir. İncelemelerin teknik olarak alanında yetkin kişilerce yapılması daha detaylı değerlendirmeler sunacaktır. Yapımı devam eden etaplardaki restorasyon uygulamalarını göz önünde bulundurduğumuzda yürütülen proje ve uygulama çalışmalarının titizlikle sürdürüldüğü görülmektedir.

Genel bağlamda;

* Restorasyonların idarecilerin, merkezi karar vericilerin isteklerine göre değil uluslararası anlaşmalar ve ulusal kanunlara bağlı olarak koruma kültürü hassasiyeti çerçevesinde, uzmanlarca yerinde yapılan incelemeler ve veriler ışığında yapılması önemlidir.

* Başta Dünya Miras Listesindeki miras olmak üzere Kentsel Sit alanındaki müdahale ve uygulama kararlarının tekil değil bütüncül olarak değerlendirilmesi daha sağlıklı olacaktır.

* Restorasyon çalışmaları sonrasına dair yapılacak kullanım ve işlevlendirme karar süreçleri katılımcı ve şeffaf yürütülmeli, tahsis ve kullanımlar toplumun ihtiyaçları doğrultusunda yönlendirilmeli, belirli çevrelere peşkeş çekilmemelidir.

* Yapılacak yakın çevre peyzaj düzenlemelerinde arkeolojik katmanların ve ikincil sur duvar kalıntılarının korunması önemlidir. Projelendirmeler, uzman görüşleri alınarak kültür mirasının sahibi halk ve kentteki sivil toplum kuruluşlarıyla katılımcı süreçler işletilerek yapılmalıdır.

* Dünya Miras Listesinde bulunan eserler ve Kentsel Sit Alanına sahip bir çok önemli noktada sürdürülen restorasyon çalışmaları aynı zamanda bir uygulama okulu görevi görmelidir. Başta Dicle Üniversitesinin ilgili bölümleri olmak üzere eğitim-öğretim gören öğrenci ve akademi için uygulama sahasına dönüştürülmelidir.

Dünya Mirası Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanı

* Hevsel Bahçeleri başta olmak üzere miras alanı tampon bölge sınırları içerisinde planlanan peyzaj düzenlemeleri ve rekreasyon çalışmaları kentin tüm dinamikleri ile paylaşılmalıdır. Kültürel Peyzaj Mirasının korunması öncelikli olmalı, yapılaşma ve beraberinde ticarileşmeye izin verilmemelidir. Hevsel bahçelerinin binyıllardan beri süregelen tarımsal amaçlı faaliyetine yönelik halka destek verilmeli, yöresel ürün yetiştiriciliği teşvik edilmelidir.

* Fiskaya Millet Bahçesi projesinin 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu aykırılığı, Koruma Kurulu Onayı olmadan uygulanması ve halen onaysız olması ortada iken, miras alanına ve arkeolojik katmanlara verdiği zararların telafisi mümkün değilken ikinci bir tahribata müsaade edilmemelidir.

* Dicle Nehri kıyısı ve tampon bölge sınırlarında yapılan düzensiz, izinsiz, denetimden yoksun yapılaşmalara, alanların işgal edilmesine izin verilmemelidir.

Suriçi Kentsel Sit Alanındaki tescilli sivil mimari yapılarda sürdürülmekte olan restorasyon çalışmaları için; inceleme izinleri, yanlış ve aykırı tablonun ortaya çıkmasını engellemek amacıyla verilmemiştir. Fakat hiçbir engel var olan gerçeklerin üzerini örtemeyecektir. Çatışmalı süreçten sonra yetkinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığına, Toplu Konut İdaresi Başkanlığına devri ile birlikte alan talan edilmiştir. 2016 yılından bugüne Bakanlığın Kentsel Sit Alanındaki bütün uygulamaları, yapılan yıkımlar, hafriyat ve kazı çalışmaları, yeni yapıların inşası ve restorasyon faaliyetlerinin bir kültürü ve tarihi yok etme çalışmalarına dönüştüğü görülmektedir!

Ayrıntılı tespit ve değerlendirmeler alanda inceleme yapıldığında daha net şekilde ortaya çıkacaktır. Ancak elde ettiğimiz bilgiler doğrultusunda;

* Kullanılan bazalt özgün yapılardaki doku ile uyumlu değildir. Özgün yapılardaki ana yapı malzemesi gözenekli (dişi bazalt olarak tabir edilen) bazalttır. Fakat yapılan uygulamaların tamamına yakını masif (erkek) taşlarla ve özgün dokudan farklıdır. Yapıların özgün kimliğini oluşturan doku yok edilmektedir.

* Yıkılan bölümlerin tamamlamaları mevcut duvar örgüsünün dizilişi, malzeme cinsi ve ebatları ile uyum gözetilmeden yapılmaktadır.

* Mimari restorasyonlarda kullanılan taşların renk ve doku kriteri göz önünde bulundurulmamaktadır.

* Rölöve ve restorasyon projeleri hatalı ve eksik hazırlanmış, yeterli araştırma belgeleme çalışmaları yapılmamıştır. Ve bu sebeple bir çok uygulama hazırlanan projelere göre yanlış yapılmaktadır.

* Uygulama kararlarında restorasyon ve koruma ilkeleri teknik şartnamelerin gölgesinde bırakılmaktadır.

* Alanlarda iş makineleri ile yapılan yanlış, kontrolsüz ve özensiz uygulamalar toprak altındaki tarihi kalıntıları tahrip etmiş, birçok izi yok etmiştir.

* Alt yapı, atık su çözümleri hatalı yapılmış bu sebeple tescilli bir çok yapının bodrum katları atık su ile dolmuştur.

Buradan merkezi kararlarla yerel yönetimlerden yetkiyi alan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’na ve yazılı izin talebine cevap vermeyerek ayrıca suç işleyen Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne Soruyoruz:

*Surlarda yürütülen restorasyon çalışmalarını inceleme izni ilgili kurum tarafından veriliyor iken Suriçi Kentsel Sit Alanında yapılan restorasyonları inceleme izni neden verilmemektedir?

*Surların restorasyon çalışmaları için her hafta yapılan haber ve paylaşımlar halkın takdirine sunuluyor iken Suriçindeki tescilli yapılarda süren 5 yıllık çalışma neden basın ve medyada paylaşılmamaktadır?

*Defalarca basın açıklaması yapmış olmamıza ve izin başvurusunda bulunmamıza rağmen yanlış ve aykırı uygulamalar yok ise yetkililer neden çıkıp bir açıklama yapma cesaretinde bulunmuyor?

*Yeni inşa edilen ucube yapılar gibi her şey olup bittikten, yapısal izler, özgün dokular yok edildikten, arkeolojik katmanlar tahrip edildikten sonra bunun hesabını kimler verecektir?

*Kültürel Mirasa sahip çıkılıyor ve korunuyorsa, süreçler neden şeffaf yürütülmemektedir?

*Hak sahipleri neden sürece dahil edilmemekte, çalışmalar neden katılımcı bir şekilde yürütülmemektedir?

*UNESCO Dünya Kültürel Miras Alanı olması sebebiyle, Reaktif İzleme Komitesi yakın zaman içerisinde alan ziyareti gerçekleştirecektir. Bize açmadığınız kapıları, onlara da kapatabilecek misiniz?

*Bu engellemeleriniz bu aykırılıkları teşhir etmenin önüne geçecek midir?

*Kültürel Mirası Etki Değerlendirmesi Raporu açıklandığında içinde yer alan aykırılıkları yaptığınız belgelenmiş olmayacak mı?

Ve Sesleniyoruz:

Tarihi, kültürel ve geleneksel mirasın, doğanın, canlı hayatının ve kentli haklarının korunmasına dair sorumluluk hepimizdedir. Rantçı, taraflı, yanlış kararların ve kanuna aykırı uygulamaların Cezasızlığı, karar vericilere cesaret vermemelidir.

Kentteki tüm bileşenlere, alanında uzman ve yetkin ülkedeki herkese, bilim insanlarına, akademik camiaya, sivil toplum kuruluşlarına çağrı yapıyoruz; dün ve bugün yaptığınız bu tanıklığa rağmen bu sessizliği sürdürecek misiniz?

Bu geri dönülemez tahribatların, yıkımların önüne geçmek, onlarca medeniyetin izlerini taşıyan kültür mirasını korumak ve gelecek nesillere aktarmak için duyarlı tüm kesimlere destek çağrılarımızı yineliyor, yetkili mercileri göreve davet ediyoruz!

Kültürel miras alanı tampon bölgesi, Kentsel Sit Alanı, kentin tarihini ve özgün dokusunu oluşturan miras alanı üzerindeki yıkıcı, yok edici uygulamalara, tahribatlara, aykırılıklara son verin.

Amacımız daha yaşanabilir, daha eşit, daha adil koşullarda bir yaşamı kurmak ve bunu kurarken tarihi, kültürel mirası ve gelenekseli korunmaktır.

Gelin birlikte sahip çıkalım, gelin birlikte sesimizi yükseltelim…" dedi. 

Editör: Haber Merkezi