Mesud Barzani resmi olarak elinde bir görev bulundurmamasına rağmen, Federal Kürdistan bölgesinde politikaları belirlemede hala rol oynuyor. Yabancı ziyaretçilerin Başkan Neçirvan ve Başbakan Mesrur Barzani’yi ziyaret etmesinin yanı sıra Mesud Barzani’yi de ziyaret etmeleri artık bir kural oldu. Son iki seçimdir Kürdistan bölgesini ziyaret eden çoğu yabancı lider, Mesud Barzani’nin hiç bitmeyen güç isteğinin sembolü olan ‘karargahında’ kendisiyle görüştü.

2017’de bağımsızlık için yapılan referandumun geri tepmesinden sonra başta ABD olmak üzere bölgesel ve ulusal güçler Barzani’yi 2005’ten beri elinde tuttuğu başkanlığı bırakması için zorladılar. Fakat çok azı Kürdistan bölgesinin en etkili isminin tekrar ortaya çıkmasını bekliyordu. Babasının 1979’daki ölümünden sonra Mesud Barzani tarafından yönetilen KDP, 12 Mayıs 2018’deki genel seçimde ve 30 Eylül’deki parlamento seçiminde 2 tartışmalı zafer (seçim) kazandı. Bu da KDP’nin Kürdistan bölgesindeki tekelini sağlamlaştırdı.

Bugün Kürdistan’daki 5 önemli kurum Barzani ailesi üyeleri tarafından yönetiliyor. Meclis YNK’li Rewaz Fayaq tarafından yönetilse de meclis sekreteryası ve meclisin çoğunluğunu yine KDP üyeleri oluşturuyor. Ve ayrıca dış ilişkiler departmanı, içişleri ve doğal kaynaklar bakanlıkları da KDP tarafından kontrol ediliyor.
Ne var ki bu bile Mesud Barzani için yeterli değil. Mesud Barzani, artık başkan olmadığı gerçeğine rağmen işi Başkanlık sarayındaki ofisini terk etmeyi reddetmeye kadar getirdi.









Barzani, 1991’e kadar halka açık bir turizm merkezini saray olarak işgal etmiş durumda. Bugün Barzani ailesi dışında hiç kimseye ‘sarayı’ ziyaret etme ya da yaşama izni verilmiyor. Ve Mesud Barzani sarayı kendi kişisel karargahı gibi kullanıyor.

2018 ağustos ayında KDP sözcüsü bir makale kaleme alarak, Barzani sarayının sadece bir siyasi merkez olmadığını Kürdistan’daki haksızlığa maruz kalmış bütün kesimler için bir şemsiye olduğunu ve sarayın politik sınırları aşarak toplumsal istikrarı ve barışı sağladığını iddia ediyordu.

Barzani’nin istifasından sonra KDP, Necef’teki Şii manevi liderliğine benzer olarak, Barzani’nin statüsünü tüm Kürtlerin lideri olarak göstermek için kampanya yürütmeye başladı. Bu kampanya Barzani’nin sarayını sadece Irak’taki Kürtler için bir siyasi merkez olması dışında, özellikle Suriye Kürtleri üzerinde otoritesini genişletmek için bir araç olarak kullanmayı amaçlıyordu. Bugün KDP sosyal medya hesapları ve medyası Barzani’den 50 milyon Kürdün manevi lideri olarak bahsediyor.

Barzani’nin amcası Şeyh Ahmed, Irak’taki Kürt aşiretler tarafından bir tür ruhani lider olarak kabul görse de Barzani ne ruhani ne de dini bir lider. Amcasının aksine kendisi Kürtler ve Kürt aşiretleri arasından dosttan çok düşman yarattı.

KDP’nin Barzani’yi tüm Kürtlerin lideri olarak gösterme çabaları Kürtler arasında en geniş nüfuza, güçlü bir diasporasının yanı sıra Kürdistan’ın tüm parçalarında yayılan güçlü bir ideolojiye sahip PKK tarafından engelleniyor. Kaldı ki Suriye’deki ve Türkiye’deki Kürtler Abdullah Öcalan’ı tartışmasız bir şekilde liderleri olarak görüyorlar.

KDP’nin kendisi dışında dört parça Kürdistan’daki bazı azınlık liderleri ve bazı Kürt gruplar dışında hiç kimse Barzani’yi Kürtlerin lideri olarak görmüyor. Kürdistan bölgesindeki diğer partiler de Barzani’yi sadece KDP’nin lideri olarak görüyorlar. YNK üyesi Sa’di Ahmad Pira, KDP’nin Mesud Barzani’yi tüm Kürtlerin manevi lideriymiş gibi göstermelerinin kabul edilemez olduğunu belirtti.

KDP’nin bir aile partisi olarak Kürdistan bölgesini fiili bir monarşiye dönüştürmesiyle Barzani’yi manevi lider yapma çabaları aynı doğrultudadır. IŞİD’le savaş Barzani’ye uluslararası tanınma avantajı sağladığı gibi önemli politik ve ideolojik rakipleri olan Irak’ın eski cumhurbaşkanı Celal Talabani ve Goran lideri Neşirvan Mustafa’nın hayatını kaybetmesi de Barzani’nin manevi lider olma isteğini destekledi.

Barzani’nin gücünü sağlamlaştırmak için sıradaki adımı kendi başkanlığında Kürdistan’daki tüm siyasi partilerin temsil edildiği bir konsey oluşturmak ve ‘Kürdistan’ın manevi lideri olarak’ meşruluğunu daha da sağlamlaştırmaktır.

Eğer Barzani tüm Kürtlerin lideri olmak istiyorsa Kürtlerin çıkarlarını kendi ailesinin çıkarlarından daha üstün görmek zorunda. Tüm Kürt siyasi partilerle uzlaşarak, demokrasiyi, insan haklarını, sosyal ve ekonomik adaleti kadın haklarını, yolsuzluk karşıtlığını ve şeffaflığı desteklemek ve geliştirmek zorunda. Belki de en önemlisi IŞİD’in saldırısında terk edip bıraktığı Ezidi halkıyla ‘uzlaşmak-barışmak’ zorunda.

Barzani’nin güce olan açlığı Kürdistan Bölgesi’ndeki anayasal kurumları tehlikeye atıp, demokrasi düşlerini baltalıyor. Doğrusu elinde resmi bir görev bulundurmamasına rağmen Barzani’nin sınırsız güç isteği Kürdistan Bölgesi’ndeki demokratik anayasal kurumlar üzerinde bir darbedir.

* Bu yazı 1001iraqithoughts.com sitesinden alınmıştır.

* Çeviri: Mehmet İnanç
Editör: Haber Merkezi