ANKARA -ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ;  AKP belediyeciliğinin 25 yılda yarattığı tahribatlara yönelik çözüm önerileri sunan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Candan Karakuş, Ankara’nın kimliğinden logosuna kadar yeni bir değişimin gerektiğini belirtti. Başta ulaşım ve alt yapı olmak üzere bir dizi sorunun gündeme alınması gerektiğini söyleyen Tezcan, “Ankara’nın yaralarını birlikte sarmak gerekiyor” dedi.


AKP'nin iktidar olduğu günden bu yana yerelde de iktidar olduğu Ankara'da 25 yıl boyunca birçok alanda ciddi tahribat yaratıldı. 31 Mart yerel seçimleri sonucu çeyrek asır sonra el değiştiren Ankara’da var olan tahribatı gidermek için detaylı ve uzun vadeli bir planlama yapılması gerekiyor. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Candan Karakuş, kenti bekleyen ve derhal atılması gereken adımlara ilişkin JINNEWS'ten Habibe Eren'e konuştu.


‘Ankara’da tahribatlar nasıl onarılır?’


Ankara’nın 25 yıl boyunca çok büyük tahribat yaşadığını vurgulayan Tezcan, “Bilimsel planlama ilkeleri devre dışı bırakılarak çok hızlı kararların verildiği bir süreçle karşı karşıya kaldık. Şimdi daha derli toplu ve bütüncül yaklaşılması gerekiyor. Ankara’da tahribatlar nasıl onarılır? Nasıl düzenlenir? Bunların hepsine bütüncül bir bakış politikasının oluşturulması gerekiyor. Eğer böyle bir niyetleri varsa, bunun için Mimarlar Odası ve diğer meslek odalarıyla bağlantılı bir çalışma yürütülmesi gerekir” dedi.


‘Çözülmeyi bekleyen 850 davamız var’


Ankara’da 850 davalarının olduğunu aktaran Tezcan, diğer meslek odalarının da muhtemelen davalarının olabileceğini dile getirerek, “Yönetim el değiştirmiş olsa da bu dava süreçleri devam ediyor. Hukuksal süreci kontrol edebiliyorlar mı? Bunu bilemiyorum ama sonuçta büyükşehir belediyesinin avukatları geliyor savunma yapıyor. Buradan baktığımızda bu sorunların hızlıca çözülmesi gerekiyor. Bu anlamda meslek odaları ile görüşmek gerekiyor” diye konuştu.


‘Kamusal alan Okçular Vakfı’na tahsis edildi’


Davalar sürecinde tahsisler ile de karşı karşıya olduklarını ifade eden Tezcan,  Çayyolu’nda kamusal alan olan bir meydanın Okçular Vakfı’na tahsis edildiğini söyledi. Vakfın kime ait olduğunu bildiklerini kaydeden Tezcan, “Bu konuda orada yaşayanların bir sıkıntısı var, bizde dava açtık. Tahsisin iptal edilmesi ile birlikte dava düşebilecek durumda ama özellikle mekansal dokunuşlarda sükûnet ile yaklaşmak gerekiyor. Hızlıca belki bir bölümünün durdurulması gerekebilir. Bunları karşılıklı konuşmak lazım. Yeni yönetim, daha yeni oturdu. Kendi kadrolarının henüz atamalarını yapamadılar. Cumartesi-Pazar meclis toplantılarını izledik ilginç bir süreç yaşanabilecek gibi gözüküyor ama bunları pozitif bir durum olarak algılayarak devam etmemiz gerekiyor. Meclislerdeki bu parçalı yapıyı yerel demokrasinin bir nüvesi haline getirebilir miyiz? Bunun tartışılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.


‘Ankara’nın kimliğinden logosuna kadar değişim gerekiyor’


Kent ile ilgili alınacak kararlarda meslek odalarındaki uzmanların davet edilerek görüşlerinin alınması gerektiğini belirten Tezcan, belediye meclislerinin daha da genişletilerek doğrudan demokrasinin işleyebileceği bir yapıya dönüştürmek gerektiğine dikkat çekti.  Tezcan, “Gördüğümüz kadarıyla belediyeyi çalıştırmak istemeyen bir yapı ortaya çıkacak. Daha ilk meclis toplantısında da ortaya çıktı. Halkın siyaset arenasına verdiği çok ciddi mesajlar var. Bir taraftan hala iktidardan umudunu kesmemiş ama bir yanıyla da alternatif içerisinde olduğunu gösteriyor. Bu arayışın ve umudun boşa çıkartılmaması gerekiyor. Bu yüzden Ankara’nın kimliğinden logosuna ve büyük ölçekli planlarına kadar zamanla yapılması gerekiyor” dedi.


‘Bütün planları davalık’


Ankara’da çevre düzeni planlamasının bile davalık olduğuna işaret eden Tezcan, “Üst ölçekli kararlar orada verilmiş durumda. Saraçoğlu’nun, Atatürk Orman Çiftliği’nin (AOÇ) bütün planları davalık. Bu sürecin katılımcı bir yöntemle çözülmesi gerekiyor. Burada şunu ifade etmek lazım. Cumhurbaşkanlığı dedikleri ‘tek adam’ sistemi yerel yöntemleri çok rahat bırakmayacağı aşikar. Bunu 2014 yılındaki mekansal planlama yönetmeliğindeki ve yine imar süreçlerinde aldıkları kararlarda bunu hissettik. Zaten ‘imar faşizmi ve tekno faşizm geliyor’ dedik. ‘Tekelden imar süreçlerinin kontrolü’ dedik. Ve çok fazla alanda çok fazla kurum plan yapıyor. AOÇ’de, Milli Savunma Bakanlığı, Çevre Şehircilik Bakanlığı ve Büyükşehir Belediyesi de plan yapıyor. Sakatlanmış bir planlama süreci ile karşı karşıyayız” diye konuştu.


‘Şirketlerin tasfiye edilmesi önemli bir hamle’


Ankara’da sorunlu alanlara değinen Tezcan, bunlardan ikisinin Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (ASKİ) ile  Ankara Elektrik, Havagazı ve Otobüs İşletme Müessesesi Genel Müdürlüğü (EGO) olduğunu söyledi. Melih Gökçek zamanında ASKİ’nin önemli bir gelirinin inşaata aktarıldığını belirten Tezcan, şöyle dedi: “Yani bina yapmaya aktardılar. Değişik alanlardaki ihtiyaçlarını karşıladılar. Oysa bu gelirleri alt yapıyı çözmek için kullanmak gerekiyordu. Direk Gerede’den suyu getirmeleri Kızılırmak’tan gelen suyu kesmeleri gerekiyordu. Kendi alt yapılarını yapacak gelirlerin olduğunu biliyoruz ama bunlar tabi ki hiçbir zaman şehrin alt yapısı için kullanılmadı. Geçen günlerde Mansur Yavaş’ın meclis toplantısında yaptığı hamle çok doğru bir hamleydi. Belediye şirketlerinin tasfiye edilerek ihalelerin doğrudan belediye tarafından yapılması, çok önemli bir hamle aynı zamanda kamucu bir bakış açısının ifadesi. Belediye alıyor onu taşeronlara yaptırıyor ve dolayısıyla Ankara’da epeyce bir rant ilişkisi dönüyor. Bunun doğrudan yapılması çok mantıklı bir karar. O zaman belediye bütçesi biraz rahatlayacak.”


‘Önemli sorunlardan biri de ulaşım’


Ankara’nın en önemli sorunlarından birinin de ulaşım olduğunu vurgulayan Tezcan, ulaşım sorunun acilen çözülmesi gerektiğini ifade etti. Halkın tam da böyle kriz dönemlerinde beklentisinin ulaşımın ucuzlatılması ve toplu taşımanın teşvik edilmesi olduğunu söyleyen Tezcan, “Toplu taşımanın teşvik edilmesi demek kent merkezlerinin rahatlaması demek. Düşünebiliyor musunuz? T0oplu taşıma ücretsiz olsa ve yeteri derecede otobüs olsa kimse kontağını çalıştırıp aracını çıkartmak istemez. Kent merkezleri rahatlar. Şuan benzinin litresi 7 lira olmuş. Benzinin litresinin 10 lira olması durumunda hiç kimse arabasını çıkartamayacak duruma gelecek. Öte yandan meslek odaları ile görüşülerek sorunlu alanlara dair birlikte karar vermek gerekiyor” diye belirtti.


‘25 yılda çok büyük bir tahribat yaşandı’


Belediyenin el değiştirmesi ile birlikte bundan sonra çok büyük ölçekli plan değişikliklerinin geleceğini düşünmediğini kaydeden Tezcan, şöyle devam etti: “Mustafa Tuna ile dikey ya da yatay mimari gibi ne olduğu belirsiz söylemlerle birlikte 30 katlı şeyleri 16 kata indirmişlerdi. Ama bir taraftan plan değişiklikleri yapılıyor. Dolayısıyla bunların belediyelerden alınarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı üzerinden yapılacağını düşünüyorum. Özellikle büyük ölçekli projeleri belediyelere bırakmayacakları çok açık. Çünkü bunların hepsi rant ve ihale demek aslında. Bizim içinde ikili bir mücadele süreci başlıyor. Çünkü Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile mücadele etmeye başlayacağız. Bunun yanında Belediye uygulamaları devam edecek. İyi uygulamaları birlikte yapabiliriz. Toplumun verdiği umudun heba edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla yanlış yaparlarsa yanlış olduğunu söyleyeceğiz. Yol gösterici olacağız. Ankara 25 yılda çok büyük bir tahribat yaşadı. Bunun kesintiye uğraması bile çok önemli. Çünkü mecliste iktidar çoğunluğu var ama yürütmeyi alamaz. En son yürütme yetkisi içinde önerge verdiler. Kent demokrasisi açısından yeni deneyimler açığa çıkacak. Biz süreci izleyeceğiz tabi bu süreçte elimizin altında Ankara’nın 25 yıllık tahribat raporu var. Bunun yanında 850 davamız var. Tahribatın nasıl yaşandığını biliyoruz. Tüm bu mücadele sürecinde, çözüme dair de birikimlerimiz var. Çoklu yöntemle çözmekte fayda var. Sakin ve sükunetle ele alınması gerekiyor. Halkın bugüne kadar ki ihtiyaçlarını karşılayacak çözümlerin getirilmesi gerekiyor.”


‘Tarihi ile bu kent sahiplenmeli’


Kadınlar, gençler, yaşlılar ve çocuklar için yaşanabilir bir kent ve kentsel estetiği yeniden kurmanın mümkün olduğunu ifade eden Tezcan, başta estetik bir kaygı içermeden yapılan dekorların kaldırılması ve Güvenpark’ın görünürlüğünün ortaya çıkarılması gerektiğini söyledi. Tezcan, devamında yapılması gerekenleri şöyle anlattı: “Protokol yolu Atatürk Bulvarı’na gerekli değerin verilmesi gerekiyor. Cumhurbaşkanı’nın Kaçak Saray’a yerleşmesi ile birlikte protokol kullanılamaz hale geldi. Protokol yolunda yürüyen bir Belediye Başkanı’nın varlığı Atatürk Bulvarı’nın da garantörü anlamına geliyor. Cephelerdeki tabela kirliğinin ortadan kaldırılması çok önemli bir görüntü yaratır. Kentin üçüncü boyuttaki kent perspektifi değişti. Cumhuriyet’in ilk yıllarında vardı ama bugün gördüğümüz kentin silueti bozulmuş durumda. Ulus tarihi kent merkezi çok önemli. Burada açılan 4 davada mahkeme bizim lehimize karar verdi. Ulus’ta Roma dönemlerinde inşa edilen çok önemli yapılar var. Her kesitinde katman katman farklı tarihleri bir arada yaşatıyor. Şu anda tek ayakta kalan Agustus tapınağı Türkiye’de. Dolayısıyla onun Hacı Bayram Veli Cami yanındaki farklı iki dinsel anlayışın temsili açısından önemli. Bunlar açığa çıkartılabilirse Roma Türkiye’ye akabilir. Kale zaten başlı başına bir eser. Kent tarihi ofisinin kurulması için uğraşıyoruz. Ankara’nın hak ettiği değerin topluma anlatılması gerekiyor. Roma’dan Friglere ve Hititlere kadar birçok uygarlığı barındırmış bir kent. Tarihi ile birlikte bu kentin sahiplenmesi gerekiyor.”


‘Ankara’nın yaralarını birlikte sarmak gerekiyor’


Kentin vadilerinin de problemli olduğunu ve yapılaşmaya açık olduğunu dile getiren Tezcan, “Çok ciddi bir şekilde İmrahor, Kıbrıs ve Zir Vadisi bu potansiyelini koruyor. Ankara’nın yer altında akan dereleri var. Bu dereleri belki çok çılgınca olabilir ama bir şekliyle Ankara’yı suyla buluşturacak bir kent haline getirmek gerekiyor. Su ve yeşil varlığın hissedilmesi gerekiyor. Öte yandan ekonomik kriz geliyor tarım alanlarının büyük bir bölümünün yapılaşmaya dönüştüğünü düşündüğümüzde belediyenin bunları değerlendirmesi gerekiyor. Mansur Bey’den randevu istedik tabi şu an başı da kalabalık, süreçleri koordine etmeye çalışıyor. Tüm bunları anlatıp Ankara’nın yaralarını birlikte sarmak gerekiyor” dedi.
Editör: Haber Merkezi