KAYYIM SİYASETİ NEDİR? NEDEN İHTİYAÇ DUYULDU?

Son yıllarda Türkiye’de ‘Kayyım veya Kayyum’ sözcüğü siyaseten en çok kullanılan, Medyada yer alan Sözcüklerin başından gelir. Peki nedir bu ‘Kayyım/kayyum’ bunun için Vikipedie,Özgür Ansiklopediye baktık.Buna göre;
Kayyım veya kayyum yasalarla belirlenen bazı durumlarda, başkasına ait bir işi görmek veya bir malı idare etmek için tayin edilen kimse diye yazılmış. Arapça kama (durmak) kökünden gelir ve kıyam (yerine geçmek, yürütmek) kelimesinden türemiştir.
Kayyım olarak atanan kişi "kamu görevlisi" sayılır. Kayyım, genellikle ilgili yerleşim biriminin en yüksek mal memurudur. Bu nedenle genellikle illerde defterdar, ilçelerde ise mal müdürü kayyım görevlerini yürütür. Kayyımlık ile ilgili şikâyet ve başvurular varsa kayyım müdürlüklerine, yoksa mal müdürlüklerine veya defterdarlıklara yapılır.Kayyım kelimesi "Terim"olarak pek çok anlamda kullanılır.Örneğin;
1-Kanuna Kayyım;
1.1-Suç şüphesiyle kayyım tayini,
1,2-İflasın ertelenmesi
1-3-Gaiplik durumu
2-İhtiyari Kayyım
3-Ayrıca Kayyım.
Bu son madde nedir? Diyecekler okuyucular.

Bu son madde, Barış ve Müzakere sürecinin sona ermesi ve Kürt Sorunun tekrar şiddet ve Güvenlikçi politikalarla çözülme(me)si kararının iktidar güçleri tarafından alınmasından sonra Türkiye güvenlik güçleri PKK ile silahlı mücadeleyi sürdürürken, söz konusu DBP’li belediyeler de terörle mücadele kapsamına alınmış ve bu kapsamda 2016 Eylül'ünde bu belediyelere yapılan görevlendirmeleri ifade eder. İllerde Valiler veya Vali yardımcıları, İlçelerde kaymakamlar, seçilmiş belediyelerin makamlarına oturarak, kendi görevlerinin yanı sıra Belediye başkanlarının de görevlerini yerine getirmek üzere atanan kişilere belediye Kayyımı/Kayyumu denir. Bu atamalarla Halkın iradesi askıya alındı. Seçilmişin yerine Atanmış getirildi. Bu uygulama ile birlikte KAYYIM veya KAYYUM sözcüğü Türkiye gündemine oturdu. Düne kadar bu kelimenin anlamını, Hukuk veya yerel yönetimler alanında eğitim almış kişilerin dışında, beklide ne duyan ne de anlamını bilen yoktu.

1 Eylül 2016’da Resmi Gazete’de yayımlanan 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 5393 sayılı Belediye Kanunu değiştirilmiş ve iktidarın deyimiyle ,yasa dışı faaliyetlerde bulunan belediyelere de kayyum atanmasının önü açılmıştır.11 Eylül 2016’da başlayan kayyum atamaları, Kürtlerin yerel yönetim deneyimlerine, kazanımlarına ve pratiklerine büyük bir darbe olarak tarihteki yerini almıştır. 674 Sayılı KHK’ye dayandırılarak HDP’nin bileşeni olan DBP’den seçilen belediyelere kayyum atamaları yapılmıştır. Kayyum atamaları 3 büyükşehir, 10 il, 63 ilçe ve 22 belde ile DBP’li toplam 95 belediyede gerçekleşmiş ve seçilmiş bu belediyelere devletin memurları, yani atanmışlar yerleştirilmiştir. Kayyum atamalarına paralel olarak kamuda ve belediyelerde çalışan 15 bine yakın Kürt işçi ve memur, 300’e yakın muhtar ihraç edilmiştir. 93 belediye eş başkanı, yüzlerce belediye meclis üyesi ve il genel meclis üyesi tutuklanmıştır. Tutuklanan belediye eş başkanlarından 15’ine ceza verilmiştir’’ Kayyum belediyeler temel belediyecilik hizmetlerini sağlamanın yanı sıra sözüm ona terörle mücadele gibi bir görevi yerine getireceklerdi. Peki Kayyumlar Belediye Kaynaklarının üzerine oturduktan sonra Nasıl Bir terörle mücadele Stratejisi izlediler? Kayyımların kamuoyuna yansıyan bazı hizmetlerini tekrar sizlere hatırlatmak isterim.

Atanır atanmaz 9 kayyum yolsuzluktan ötürü görevden alındı, 55’i Cemaat yapılanmasından açığa alınmış, yüzlerce usulsüzlükleri kayda geçmiş ve Sayıştay’ın haklarında 58 suç duyurusunda bulunması Bunların Terörle mücadele yerine, FETÖ terör örgütüne kaynak aktarma ve Belediye kaynaklarının bazı imtiyazlı kişi ve kuruluşların hizmetine sunmaktan başka bir şey yapmadığı son derece açık bir şekilde görülmektedir.

Çok gergin ve politik atmosferde ,31 Mart Yerel seçimleri yüksek bir katılımla gerçekleşmiş, gözler özellikle kayyum atanan belediyelere çevrilmiştir. Seçimler sonucunda tüm hile, baskı ve engellemelere rağmen HDP; 3 Büyükşehir, 5 İl, 45 İlçe ve 12 belde belediyesi olmak üzere toplamda 65 belediye kazanmıştır. Bin 230 Belediye Meclis Üyesi ve 101 İl Genel Meclis Üyesi HDP listelerinden seçilmiştir. Sınır hattında Şırnak ve Hakkâri’ye bağlı bazı ilçelerin, kaydırılan binlerce polis ve asker oylarıyla AKP tarafından alınması yargıya taşınsa da bir sonuç alınamamıştır. Bu sonuç kayyım Atamalarının iktidar cephesi açısından istenileni ver mediği anlamına gelmektedir.

Yaklaşık 30 ay kadar sonra kayyumların elinden alınan belediyelerde meydana gelen tahribatın bilançosu hesaplanmaya başlanmış,Ortaya çıkan gerçekler tahayyül sınırlarını zorlayan cinstendi. Lüks, israf ve yolsuzluğa dair yüzlerce örnek kamuoyu ile paylaşıldı. Özel banyolardan, at çiftliklerine; fincan takımlarından binlerce kilometre öteden getirilen simitlere, şatafatlı gecelerden özel yeme içmelere ve pahalı hediyelere kadar geniş bir tüketim skalası belirdi. ‘Sıfır borç’ kampanyası yürütenlerin resmi olarak bıraktığı 6 milyar TL kadar borç, sadece hesaplanabilen kısımdır. Gerçek borç, bunun en az iki katı olduğu unutulmamalıdır.

Halk bu tahribatın farkındaydı ve bundan dolayı Kayyım politikalarına pirim vermemişti.

Ancak Belediye kaynaklarını çarçur edenlere yönelik cezasızlık politikası, çıkar ve menfaat gruplarının iştahını kabartıyordu. Belediyeler iyi bir rant alanıydı ve her ne sebeple olursa olsun ele geçirilmeliydi. Ancak Yerel Seçimlerde İktidar cephesi büyük bir darbe yemişti. Elindeki pek çok Büyük Şehir belediyesini kaybetmişti.Ülke ekonomisinin %80’lik kısmını kontrol eden Belediyeler özellikle Batıda Ankara,İstanbul,Mersin,Antalya,Aydın,İzmir gibi büyük şehirleri de kaybetmesi büyük bir panik yaşamasına sebep oldu.Özellikle "İstanbul’u Kaybedersek, Türkiye’yi de kaybederiz" söylemi bu endişenin dışa vurumuydu..Türkiye siyasi tarihi açısından her zaman YSK açısından kötü bir sınav olarak anılacak bir karar ile İstanbulda oy sayımları defalarca tekrar edildi.Ancak her seferinde iktidar partisinin oyları düşüyor CHP’li Ekrem İmamoğlu'nun oyları artıyordu.Tekrar tekrar sayımlarla sonuç değişmeyince AKP’li Ali ihsan Yavuz’un’" Hiçbir şey yoksa bile kesinlikle bir şeyler oldu" sözüyle hafızlara kazınan tuhaf bir gerekçeyle ikinci defa Tekrar ettirilen İstanbul seçimlerini CHP ve İmamoğlu tarihi bir farkla yine kazanmıştı. İktidar cephesi açısından ’Beka’ söylemi işe yaramamıştı. Bu galibiyette en büyük katkı İmamoğlu’nu dışarıda destekleyen HDP’nin idi.

AKP-MHP cephesi bu yenilginin hıncını HDP’den alacaktı.Bun için tekrar terör bahanesine sarıldılar.Bu söylem ile HDP’nin elindeki belediyelere yöneldiler.
Daha 31 Mart gecesi Diyarbakır Büyük Şehir Belediyesine Adnan Selçuk Mızraklının kazandığı kesinleşince 1 Nisanda Diyarbakır Valisi Cumali Atilla, (lüks Makam odası için tam 2 milyon 127 bin 725 lira harcanyan ve 1Ton 600 kg Fıstıklı kadayıf yiyen kayyım).İçişleri Bakanlığına bir yazı göndererek Belediyeye Kayyım atanmasını talep etmişti.Çünkü ortaya çıkan tablo tam bir rezaletti,daha fazla kirli çamaşırları ortaya çıkmasın diye acele davranması gerekiyordu.

Zaten Yerel Seçimlerden önce İçişleri Bakanı Süleyman Soylu,HDP o belediyeleri kazansa bile biz oralara ‘Kayyım’atarız demişti ve oradaki halkın iradesini tanımayacağını açık açık beyan etmişti.
Her şeye rağmen halk Kendisinin olanını almakta kararlıydı. Ama öte yandan Kayyım Zihniyeti de kendi mecrasında ayak oyunları peşindeydi. ‘Osmanlıda oyun bitmez’ deyiminin gereğini yerine getirmeye çalışıyordu.

Bundan dolayı 31 Mart yerel seçimleri öncesi HDP li adaylara KHK kumpasını kurdu. Bu seçimTarihe 'KHK Kumpası’ olarak geçen bir seçim oldu. 31 Mart seçimlerinden bir hafta sonra, bağımsız bir yargı kurumu olması gereken, ama siyasi iktidarın ortağı gibi çalışan Yüksek Seçim Kurulu, bir sandık darbesiyle altı HDP’li belediyenin eş başkanları ve belediye meclis üyelerine KHK’li oldukları gerekçesiyle mazbata verilmemesini kararlaştırdı. Bağlar, Tuşba, Edremit, Çaldıran, Tekman ve Dağpınar Belediyesi eş başkanlarına KHK’li oldukları gerekçesiyle mazbata verilmedi. YSK, mazbataların en çok oy alan ikinci adaya verilmesine hükmedince, bu altı yerin belediyeleri HDP’den AKP’ye geçti. Eş başkanlar dahil olmak üzere toplam 68 belediye meclis üyesi ilk olarak bu karardan etkilendi.

HDP’li belediye meclis üyeliklerinin üyelikleri sırayla düşürüldü. İlk olarak Tatvan’da belediye meclis çoğunluğunu elinde bulunduran HDP’nin 14 belediye meclis üyesinden dokuzu, Valiliğin talebi üzerine İçişleri Bakanlığı tarafından görevden uzaklaştırıldı. Aynı yöntem yine meclis üyeliğinin çoğunlukta olduğu Çaldıran’da da yapıldı. Ve HDP’li meclis üyelerinin yerine AKP’liler geçti. Bu uygulama sırası ile HDP’nin kazandığı Tüm belediyelerde devam etti. Örneğin Batman Hasankeyf ilçesinde, Hasankeyf nüfusuna kayıtlı yüzlerce seçmen, Seçmen listelerinin askıdan indirildiği son günde listelerden çıkarıldı. Yüzlerce seçmen köylerden ilçe Merkezine taşınarak AKP kazanmasının önü açıldı. Belediye Meclis Üyesi ve HDP eş Başkan adayı Zozan ŞİMŞEK’in Meclis üyeliği AKP li Belediye Başkanı A.Vahap KÜSEN ve emrindeki AKP’li Meclis üyeleri tarafından, Meclis Toplantı tarihleriyle oynanarak 3 oturuma üst üste katılmadığı gerekçesiyle, sahta belgelerle düşürüldü.
Belediyelerin girişlerine

HDP'nin kazandığı belediyelerinin girişlerine X-Ray cihazları ve Polis Kulübeleri yerleştirilerek Gönderilen gizli genelgeyle 'KHK’lilerin belediyeye girdiği’, 'güvenlik amacıyla’ giriş-çıkışların denetlenmesi talimatı verilerek bir çeşit psikolojik işkence devreye sokuldu..

Belediyelere bağlı Kurumlar basılmaya başlandı. Diyarbakır Kayapınar Belediyesi çocuk kreşi buna iyi bir örnektir. Belediyeler ve seçilmişlerine yönelik fiziksel şiddet uyguladı. Örneğin Ağrının Diyadin ilçesinde, Belediye irişindeki Polisler tarafından Belediye Eş Başkanları Evren Demir ve Betül Yaşar, polisler tarafından ters kelepçe ile yüzüstü yere yatırılarak kendilerine ağır hakaretlerde bulunulmuştur. Olayda kafasına copla vurulduğu için yaralanan Eş Başkan Evren Demir hastaneye kaldırılmıştır. Polis, Eş Başkan Betül Yaşar’ın da eline copla vurmuştur. Olay sonrası belediyenin kamera görüntülerine savcılık talimatı olmaksızın el konuldu denmiştir. Eş Başkanların yara bere içindeki hastane fotoları daha sonra kamuoyu ile paylaşıldı.

HDP’li eş başkanlar ve meclis üyelerine dönük gözaltı ve tutuklama furyası halen en yoğun biçimde devam etmektedir. Özel savaş yöntemleri de yoğunca sergilenmektedir.31 Mart Seçimlerinde HDP’nin elindeki 65 Belediye şimdiye kadar 55’ine Kayyım atanmıştır. Hızlandırılmış modern bir şiddet ve rejim pratiği olarak yaşamı askıya alan kayyum uygulamaları, dehşetengiz bir kötülüğün inşası olarak Adeta birlikte yaşamın temeline dinamit koymaktadır.

Bunlardan en tehlikeli olanı da Kürd diline yönelik tekamülsüzlükleri ve Kürt kurumlarına yönelik saldırılardır..
Siirt’te Mir Celadet Bedirxan kütüphanesinin Kayyım tarafından yıktırılması, Batman Belediyesinde dil bilimci Zana Farqini’nin işten çıkarılması, Yine Batmanda HDP’li Dr.Mehmet Demir ve Songül Korkmaz zamanında Yaya geçitlerine Kürtçe/Türkçe olarak yazdırılan (Önce yaya=Péşi peya)ikonunun Kayyım tarafından sildirilmesi, HDP li belediyelerin WEB Sayfasında Kürtçe haber servislerin durdurulması, Çok dilli belediyecilik ürünü olan tabelaların kaldırılması ve Tek dil dayatmasına gidilmesi, Sokaklara, Parklara, Caddelere verilen Kürt tarihi şahsiyetlerin isimlerinin kaldırılması ve yine Bölge halkı tarafından hiç tanınmayan yada bölge halkına şiddet ve işkenceyi hatırlatan kimselerin isimcilerinin verilmesi Kayyım politikalarının en tehlikeli olanlarıdır

. Bütün bu politikalar eşitliğin, adaletin, birlikte yaşamın ve Her şeyden önemlisi siyasi iradenin ortadan kaldırılmasına hizmet etmekten başka bir işe yaramamaktadır.
İktidarın bu ülkede Adaleti,Huzuru ve Barışı tesis etmenin yolu Kayyım Politikaları değil Hukukun,Demokratik bir Anayasanın üstünlüğüne inanmasından geçer .Bu ülkede Herkesin kendisini içinde tarif edebileceği Demokratik Bir Cumhuriyetin inşa edilmesinin yolu da budur.fikir ve düşünce Özgürlüğünün sınırlarını olabildiğince genişletmektir.Her konuştuklarına Ecdadımız diye başlayanlara,Kanuni Sultan Süleyman’ın söylediği bir sözü hatırlatmak yazımı sonlandırmak isterim.’Kılıcın yapmadığını Adalet yapar.!

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Ötekilerin Gündemi'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Editör: Haber Merkezi