SİİRT- ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ RÖPORTAJ;  675  sayılı KHK ile ihraç edilen KESK’e bağlı Eğitim-Sen Sendika Üyesi ve HDP Siirt İl Eş Başkanı Serdar Batur Gazeteci Hamza ÖZKAN’ın sorularını yanıtladı…



Bize biraz kendinizden bahseder misiniz, hayata nasıl bakarsınız, nelere değer verir, neleri önemsersiniz, olmazsa yaşayamam dediğiniz şeyler nelerdir?

80 Darbesinde sürgünden sürgüne gönderilen bir eğitim emekçisinin 3.çocuğuyum.2000 yılında baba mesleği olan öğretmenliğe başladım. İHD yöneticiliği yaptıktan sonra Eğitim-Sen Siirt Şube Başkanı iken 675 sayılı KHK ile ihraç edildim.

Olumsuzluklarda mutlaka pozitif bir yön bulurum. Bugün her ne kadar karanlık günlerden geçsek de aydınlık günlerin geleceğine olan inancım büyüktür. Bu konuda İtalyan filozof Dante şöyle der; her karanlık kendisini sonlandıracak şafağın tohumlarını içerisinde barındırır...

Demokrasi ve özgürlüklere inanan biriyim. Örgütlü mücadeleyi önemserim.

Kanun Hükmünde Kararnamelerle(KHK) yönetilen bir ülke konumuna geldik Yeni Türkiye’de? KHK’lerle önce akademisyenler ihraç edildi ve her yeni kararnameyle birçok kişi işini kaybetti. Sizi ihraç ederken bir neden gösterdiler mi? Yeni Türkiye’nin kabul edemediği hangi eylemi gerçekleştirdiniz?

İhraç edilme gerekçemizi halen de bilmiyoruz ama KHK de ifade edilen örgütle iltisaklı ve irtibatlı olarak geçse de ben ve arkadaşlarım hakkında somut bir delile dayanarak ihraç edildiğimizi düşünmüyorum.29 Aralık 2014 tarihinde sokağa çıkma yasağına karşı savaş olmasın barış olsun diyerek üretimden gelen gücümüzü kullanarak bir günlük grev yaptığımız için ihraç edildiğimizi düşünüyorum. Ki bu sendikal bir haktır ve anayasal güvence altındadır.7 Haziran seçimlerinden sonra agresifleşen AKP iktidarı ve başkanlık hayallerine izin vermeyen Kürtlere karşı bir savaş başlattı, darbe girişimi sonrasında da bu kinini kusmaya başladı. Darbe girişiminden sonra da AKP'nin darveyi Allah'ın bir lütfü olarak değerlendirmesinin bunun bir göstergesi olduğunu düşünüyorum.

Hızla genişleyen bir ihraç çemberinin içinde bulunca kendinizi nasıl bir haleti ruhiye yaşadınız?

Aslında çok da yadırgamadım çünkü ihraç olduğumuz güne kadar hiçbir şey normal değildi. Gittikçe demokrasiden ve hukuktan ayrılan bir ülke konumundaydık. Dolayısıyla başkanlık yolunda engel olanların bir şekilde bertaraf olması, susturulması gerekiyordu. Darbe girişimi bu süreci hızlandırdı.

İhraç edildikten sonra neler yaşadınız, hayatınızda neler değişti ve değişen hayata nasıl uyum sağladınız ya da sağlayabildiniz mi?

İhraç olduktan sonra elbette ki her şey eskisi gibi olmadı. Ama mücadele boyutuyla daha kararlı bir mücadele gerektiriyordu. Bu mücadeleyi de hayatın her alanında yürütmeye çalıştık. Bir mağduriyet ve kışkırtma üzerine söylemlerimiz olmadı daha çok ülkenin bulunduğu durum açısından değerlendirme yapıyorduk eylem ve etkinliklerimizi, konuşmalarımızı da genel boyutlarıyla ifade etmeye çalıştık.

İhraç kararına itiraz ettiniz mi, hukuki süreç hakkındaki düşünceleriniz neler, hukuk sisteminden ümitli misiniz?

İtiraz etmesine ettik ancak çok da ümitli değilim açıkçası. Ülkenin mevcut durumunu göz önünde bulundurursak iyimser bir düşünce olurdu sadece işe iademiz. AHİM'den ümitliydik lakin OHAL Komisyonunun kurulması bu süreci biraz zamana yaymak istenmesi ve AHİM'nin buna rıza göstermesi, bunun ortaklaşa alınmış bir karar olduğunu düşünmemize neden oldu..

Sonuç olarak mutlaka işimize geri döneceğiz yüklü tazminatlarla ancak bu zaman olacaktır. Durumumuzdan çok ülkenin demokratikleşmesi ve özgürlüklerin genişlemesi benim temel amaçlarımdan en önemlisidir.

Siirt’te KHK’yle kaç kişi ihraç edildi, ihraç edilen diğer meslektaşlarınızla iletişiminiz var mı, birbirinize destek oluyor musunuz?

KESK'na bağlı sendikalardan yaklaşık 100 arkadaşımız ihraç edildi. Zaman zaman bir araya geliyoruz. İşyeri açanlar veya başka bir alanda çalışan arkadaşlarımız var, elimizden geldiğince dayanışma içerisinde oluyoruz.

İhraç edildikten sonra maddi sıkıntıları nasıl aştınız, iş bulabildiniz mi, şuanda çalışabiliyor musunuz?

Yukarda ifade ettiğim gibi ihraç olduktan sonra her şey eskisi gibi olmadı. Yaşam stantları düştü doğal olarak ve ilk önce iki ihraç edilen bir arkadaşım ile kırtasiye ve yayın işine girdik. Bir süre sonra polis işyerimizi bastı ve ben diğer arkadaşlar mağdur olmasın diye ortaklıktan ayrıldım.

Şimdi ise siyasal alanda bu mücadeleyi devam ettirmeye çalışıyorum. Şuan HDP Siirt İl Eş başkanlığı görevini yürütüyorum.

 

KHK’lerle ihraç edilen arkadaşlarınıza alternatif bir yaşam için neler önerirsiniz, yeni bir hayata nasıl başlayabilirler?

Yaşam bir mücadele alanıdır ve sadece tek bir alternatif ile yaşam devam etmez. Hayatın size ne getireceği ve ne götüreceği belli olmuyor, hele hele Türkiye gibi istikrarsız bir ülkede yaşıyorsanız. Yeni bir yaşam elbette ki mümkün, sadece kendinize güvenerek başarabilirsiniz. Doğarken ve yaşarken bir ücret karşılığı hayata başlamadık ve bu yaşamı sürdürmedik bu ücret kesilirken de hayattan kopamayız, ekmeğimiz ve onurumuz arasında bir seçim yapmaya zorladılar, biz onurumuzu tercih ettik. Rızkımı veren Huda'dır,  kula minnet eylemem sözünü belki de yaşadıklarımızın bir özeti olarak da değerlendirebiliriz.

Kültürel, sanatsal faaliyetlerle ilgili düşünceleriniz nelerdir, bu alanlarda çalışmalarınız var mı veya bu alanlarda çalışmayı düşünüyor musunuz, ihraç edilen kişiler bu çalışmalara entegre olabilecekleri olanaklara sahipler mi?

Doğrusu ihraç edildikten sonra kültürel ve sanatsal faaliyetlere ayıracak pek vaktim olmadı ancak her zaman ilgi duymuşumdur ve bu alanda çalışma yapan arkadaşlarımıza destek sunmuşumdur. Şuan sürdürdüğüm görev itibariyle bu konuda çalışma yapmak isteyen arkadaşlar ile iletişim halindeyiz.

İhraç edildikten sonra yaşadığınız zor günlerde yeterince desteklendiğinizi düşünüyor musunuz, kimler sizin yanınızdaydı bu süreçte?

Hayatınız planlandığı şekilde devam ederken birden her şey altüst olabiliyor ve yukarda da bahsettiğim gibi bir alternatifiniz olmak zorunda,bu alternatifi oluşturduğunuz zaman çevrenizden ve ailenizden size gelen destekler çok önemli bir yer kaplıyor ama savunmasız kaldığınız zaman da her türlü destek size bir katkı sunmaz. Ben de ailemden çevremden ve özellikle sendikamdan çok değerli destekler aldım.

İhraç edilen insanlarımız için neler yapılabilir, nasıl desteklenebilirler, bu konuda neler söylersiniz?

İhraç olan arkadaşlarla ihraçlardan sonra bir araya gelip bir atölye çalışması yaptık. Aslında bu atölye çalışmasındaki amaç ihraç edilmenin sosyolojik ve psikolojik etkilerini tartışmaktı. Ancak bir araya gelmek konuşmak iletişim kurmak bundan sonraki süreçlerde ne yapabiliriz sorularını da konuşmamıza yol açtı. Çok verimli bir çalışma oldu ve şunu ifade etmeye çalıştık; bizler kendimiz için bir şey istemedik, çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakmak için bir mücadeleye giriştik. Hırsızlık yapmadık adam öldürmedik, ahlaksızlıkla ihraç edilmedik, yaşadığımız toplumun önüne başımız dik çıktık. Baştan sona kadar kirliliğe bulaşan bir iktidar, bu ülkenin aydınlık yüzlü insanlarını ihraç ederek kendini aklayamaz ve tarih önünde temize çıkamaz. Halkın vicdanında şimdiden mahkûm olmuşlardır. Zaman bizi haklı çıkaracaktır.

 

Nasıl bir gelecek hayal ediyorsunuz kendiniz ve demokrasi, eşit bir yaşam, barış ve coğrafyamız adına?

İbni Haldun'un coğrafya kaderdir sözü geldi aklıma; Yüzyıllardır aynı olaylara sahne olan aynı coğrafyanın aynı insanları. Aynı dedelerin aynı torunları; aynı kader, aynı savaş, aynı gazete manşetleri, aynı ayetler. Öyle bir coğrafya öyle bir savaş ki bu, gökyüzünde uçan kuşlardan yerdeki karıncaya; beşikteki bebekten, toprakta filizlenen ağaca kadar her canlı en ağır şekilde ödüyor bedelini. Bu kaderi değiştirmek bizim elimizde, bunu başarabiliriz. Hayatım boyunca hep demokrasi, barış ve özgürlükler için mücadele ettim ve bundan sonra da bu mücadeleyi sürdüreceğim, bu ülkede gerçek anlamda demokrasi, barış ve özgürlükler gelinceye kadar da. Bu konuda karamsar değilim, birlikte özgür yarınlarda mutlaka buluşacağız...

Selam ve saygılarımla...

Ötekilerin Gündemi olarak teşekkür ederiz.

 
Editör: Haber Merkezi