MUĞLA- ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ RÖPORTAJ;  675  sayılı KHK ile ihraç edilen KESK’e bağlı Eğitim-Sen Sendika Üyesi Hülya Bayar Gazeteci Hamza ÖZKAN’ın sorularını yanıtladı…



Bize biraz kendinizden bahseder misiniz, hayata nasıl bakarsınız, nelere değer verir, neleri önemsersiniz, olmazsa yaşayamam dediğiniz şeyler nelerdir?

1972 Bismil doğumluyum. İlkokul, ortaokul ve lise öğrenimi mi Muğla’nın Milas ilçesinde tamamladım. 1989 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Fransızca Öğretmenliği Bölümünde üniversite öğrenimine başladım.1994 yılında Bingöl Genç’te sınıf öğretmeni olarak göreve atandım.  Sırasıyla Genç, Maraş, Fransa ve Muğla Bodrum’da çalıştım. Yirmi üç yaşında üniversite öğrencisi bir kızım var. İhraç edildikten sonra fark ettim ki işim hayatımın çok önemli bir yerindeymiş yirmi iki yıl boyunca hiç “işe gidiyorum ”dememişim. Benim için kızım, ailem, dostlarım ve bu topraklarda barışı olan inancım önemlidir.

Kanun Hükmünde Kararnamelerle(KHK) yönetilen bir ülke konumuna geldik Yeni Türkiye’de? KHK’lerle önce akademisyenler ihraç edildi ve her yeni kararnameyle birçok kişi işini kaybetti. Sizi ihraç ederken bir neden gösterdiler mi? Yeni Türkiye’nin kabul edemediği hangi eylemi gerçekleştirdiniz?

29 Ekim 2016’da 675 sayılı KHK ile ihraç edildim. Açıkça söylemeliyim ihraç edilmek aklıma gelmemişti. O gün bayram programını sundum, sinemaya gittim, akşamda evdeydim. Yayınlanan KHK’lere bakmıyordum. 29 Ekim gecesi kardeşim aradı “ihraç edilmişsin “ dedi. Dakikalarca kendime gelemedim, sinirlerim bozuldu. Listeyi inceledim benimle birlikte Bodrum’da sekiz kişi sorgusuz, sualsiz ihraç edilmişti. Hiç bir gerekçe gösterilmedi, hakkımda soruşturma, dava açılmadı. Okuldan, çocuklardan ayrılmak çok zor geldi. Bugün iade edilsem, inandığım her şeyi yapmaya devam ederim.

Hızla genişleyen bir ihraç çemberinin içinde bulunca kendinizi nasıl bir haleti ruhiye yaşadınız?

İhraçtan sonra top yekin hayatım değişti. Kaldığımız yerden yaşamı sürdürmek elbette çok güç. Benim için en zor olanı yeniden sağlığımın bozulması oldu. Yeniden Kansere yakalandım.(Kemik iliği ve kemik metaztası) Tedavim devam ediyor. Bir pidecide bulaşıkçılık yaparak hayatımı sürdürmeye çalışıyorum. Yaptığım işten debilde mecbur bırakılarak bu tür işleri yapmak zoruma gidiyor. Güçlü ve dik durmak zorundayız, bizlere dayatılan bu zulmün hakkından ancak böyle gelebiliriz.



 

 Bodrum’da KHK’yle kaç kişi ihraç edildi, ihraç edilen diğer meslektaşlarınızla iletişiminiz var mı, birbirinize destek oluyor musunuz?

Bodrum’da Eğitim -Sen’li sekiz, Ses’li iki, Milas’ta iki, Ortaca’da bir, Muğla merkezde akademisyen arkadaşlarımız, Ses ve Beş üyesi arkadaşlarımız ihraç edildiler.

Kültürel, sanatsal faaliyetlerle ilgili düşünceleriniz nelerdir, bu alanlarda çalışmalarınız var mı veya bu alanlarda çalışmayı düşünüyor musunuz, ihraç edilen kişiler bu çalışmalara entegre olabilecekleri olanaklara sahipler mi?

Kültür-Sanat Çalışmalarını yakından takip edemiyorum. Kitap Okumaya çalışıyorum, çalışıyorum diyorum çünkü gerçekten yaptığım işten kaynaklı zaman bulamıyorum.(sabah 09,akşam 11)

İhraç edildikten sonra yaşadığınız zor günlerde yeterince desteklendiğinizi düşünüyor musunuz, kimler sizin yanınızdaydı bu süreçte?

Bazen İnsan kendini yük gibi hissediyor, böyle anlar çok yaşadım. Arkadaşlarım ve ailem hep yanımdaydı. Binlerce insan benim gibi bu süreci yaşıyor. Konuşmaktan başka bir çare yok gibi geliyor bazen. Böyle olunca da etrafımızdaki insanları sıktığımızı düşünüyorum. Artık soran olursa dava devam ediyor diyorum.

İhraç edilen insanlarımız için neler yapılabilir, nasıl desteklenebilirler, bu konuda neler söylersiniz?

İhraç sonrasında birçok arkadaşımız kendilerine yeni iş olanakları yaratmaya çalışıyorlar. KOSGEB Tarafından desteklenebilir belki ama ben denedim kursuna dahi kabul edilmedim.

Nasıl bir gelecek hayal ediyorsunuz kendiniz ve demokrasi, eşit bir yaşam, barış ve coğrafyamız adına?

Bu coğrafyada demokrasi yok, demokratik haklar yok, isterim ki bütün halklar eşit, demokratik, barış içinde yeni bir yaşam inşa edebilsinler. Bedeller ödeyenler “neden ben bedel ödüyorum”demez. Uğruna bedel ödediğimiz barış için, demokrasi için, özgür yaşam için herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Barış ve demokrasi bütün halklara gereklidir. Daha güçlü geri döneceğiz. Umudu yitirmeden...

Ötekilerin gündemi olarak teşekkür ederiz

 
Editör: Haber Merkezi