ADANA- ÇUKUROVA- ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ RÖPORTAJ; Çukurova Nigahi Soykan ilkokulundan  29 Ekim 2016  tarihinde 675 sayılı KHK ile ihraç edilen KESK’e bağlı Adana  Eğitim-Sen Disiplin Kurulu Başkanı Münir Korkmaz Genel Yayın Yönetmenimiz Hamza ÖZKAN’nın sorularını yanıtladı…

 



Bize biraz kendinizden bahseder misiniz, hayata nasıl bakarsınız, nelere değer verir, neleri önemsersiniz, olmazsa yaşayamam dediğiniz şeyler nelerdir?

Kahramanmaraş Andırın ilçesi doğumluyum. Liseyi Diyarbakır öğretmen lisesinde bitirdim. Bugün ihraç edilmiş bir öğretmenim. Aynı şeyi Trakya Üniversitesi Eğitim Yüksek okulundan 1983 yılında mezun olduğumda da yaşadım. 350 kişi mezun olmuştuk ve tüm arkadaşlarımız öğretmen olarak atanmıştı. O zaman da ben ve bir kaç arkadaş "güvenlik soruşturması "gerekçesi ile atanmamıştık.12 Eylül faşist cuntası başta olmasına rağmen o zaman dava açabilmiş ve  1987 yılında mahkeme kararı ile görevime başlamıştım o yıllarda genç olduğum için, hayallerim olduğu için ve öğrencilerimle fiili bir bağ oluşmadığı için bana bu kadar ağır gelmemişti. Ben mesleğini çok seven ve ülkesine yararlı, iyi öğrenciler yetiştirmek için çabalayan ve de yetiştiren, barıştan, demokrasiden yana olan ve bu uğurda her türlü çabayı harcayan biriyim. Farklılıklarla bir arada yaşamaya önem veririm. İnsanlarla iletişim kurmayı çok severim. İnsan haklarına, demokrasiye ve doğaya önem veririm.

Kanun Hükmünde Kararnamelerle(KHK) yönetilen bir ülke konumuna geldik Yeni Türkiye’de. KHK’lerle önce akademisyenler ihraç edildi ve her yeni kararnameyle birçok kişi işini kaybetti. Sizi ihraç ederken bir neden gösterdiler mi? Yeni Türkiye’nin kabul edemediği hangi eylemi gerçekleştirdiniz?

Beni ihraç ederken herkese gösterdikleri gerekçeyle ihraç ettiler; “terör örgütlerine üyelik ve iltisak” tır bu gerekçe bilindiği üzere. Ben sadece Eğitim Sen’in çeşitli kademelerinde görev yaptım. Şuan da Adana Eğitim Sen Disiplin Kurulu Başkanıyım. Yaşamım boyunca hep barış, demokrasi ve insan hakları mücadelesi verdim ve hiç bir şekilde şiddet içeren bir olayın içinde olmadım.
Hızla genişleyen bir ihraç çemberinin içinde bulunca kendinizi nasıl bir haleti ruhiye yaşadınız, hayatınızda neler değişti ve değişen hayata nasıl uyum sağladınız ya da sağlayabildiniz mi?

29 Ekim günü okulda bayram töreni yaptığımız günün gecesinde 29 Ekim 2016 tarihinde çıkarılan 675 sayılı KHK ile ihraç edildiğimi öğrendiğimde şok yaşadım. Çünkü hiç beklemiyordum. Adananın en iyi okullarından birinde görev yapıyordum ve öğrencilerimle birinci sınıfa çok iyi başlamıştık ve aramızda bir aylık  sürede müthiş bir bağ oluşmuştu. Çoğu da beni seçerek benim sınıfıma gelmişlerdi. İlk üzüntüm onları yarı yolda bırakacak olmamdı. Onların yaşları çok küçük olduğu için bir açıklama da yapamadım. Ama büyüdüklerinde beni çok iyi anlayacaklarına eminim. Ve de biliyordum ki laik, bilimsel, demokratik bir eğitim  ve barış istemek dışında hiç bir suçum yoktu. Bu suçsa işlemeye de devam edeceğim. Mesleğini seven öğretmen öğrencilerinden beslenir. Benim beslendiğim ana damarım kesilmişti. Bunun şokunu uzun süre atlatamadım. Okulum evime çok yakın olmasına rağmen hala oradan geçemiyorum. Günlerce  zil sesi duydukça ağladım. Okulun başlama saati yaklaştığında zor anlar yaşadım. Her gün binin üzerinde öğrenciyle, 70 öğretmenle, yüzlerce veliyle muhatap olurken birden bire bunların hayatınızdan çıkması hiç kabul edilebilir şey değil. Zaten sadece bu bile bir vuruk nedeni. Bu nedenle de ihracımın hemen ertesinde ilaç desteği almaya başladım.

İhraç kararına itiraz ettiniz mi, hukuki süreç hakkındaki düşünceleriniz neler, hukuk sisteminden ümitli misiniz?

Evet, ihraç kararına itiraz ettik. Dava açtık, davamız AHİM e gitmişken AHİM resmen bizi sattı ve hükümet de OHAL komisyonu kurdurdu  ve oradan cevap gelmeden hiç bir şey yapamıyoruz. Aslında yargıya çok ta güvenmiyorum. Ama buna rağmen yargı süreci işletilirse geri döneceğime inanıyorum.

Adana’da KHK’yle kaç kişi ihraç edildi, ihraç edilen diğer meslektaşlarınızla iletişiminiz var mı, birbirinize destek oluyor musunuz?

Adana da KESK’e bağlı 60 kişi ihraç edildi. Diğerleri ile beraber 1000’in üzerinde bir ihraç var. Biz KESK’liler olarak ayda bir, bir araya gelmeye çalışıyoruz ve bu hepimiz için terapi gibi oluyor. Şimdi de içinde diğer sendika üyelerinin olduğu ve İHD’de bünyesinde Adana KHK mağdurları platformunu kurduk. Çünkü ihraç edilmemin kendisinin bir insan hakları ihlali olduğunu düşünüyoruz. Bu anlayışla bir araya geldik ve ortak dertlerimizi dillendirmek  ve görünür olmak için çaba harcıyoruz.

İhraç edildikten sonra maddi sıkıntıları nasıl aştınız, iş bulabildiniz mi, şuanda çalışabiliyor musunuz?

Hayır, çalışmıyorum. İhraçtan hemen sonra torunum Yankı doğdu, iki yıldır ona bakıyorum. Eşim çalışıyor, ayrıca sendikam eğitim -sen, aynı zamanda yoldaşım olan Abim  ve yoldaşlarım destek oluyorlar. Yaşamım eskisi gibi olmasa da çok ciddi maddi sıkıntı yaşamıyorum.

Kültür, Sanat ve bilimsel çalışmalara nasıl bakıyorsunuz, var mı bir çalışmanız?

Kültürel etkinliklere zaman buldukça katılmaya çalışıyorum.

İhraç edildikten sonra yaşadığınız zor günlerde yeterince desteklendiğinizi düşünüyor musunuz, kimler sizin yanınızdaydı bu süreçte?

İhracın başlangıcında ailem, sendikam, öğrencilerim, velilerim ve yoldaşlarım hep yanımda oldular. Ama süreç uzadıkça artık bizim ihracımız herkes tarafından normal karşılanmaya ve en yakınlarımız da, ne yazık ki örgütümüz bile bizi unutmaya başladı. Bu durum kabul edilebilir bir şey değil. Çünkü biz bu bedeli duruşumuz, mücadelemiz ve düşüncelerimiz nedeni ile ödüyoruz. Biz kendimiz için bir şey istemedik.

İhraç edilen insanlarımız için neler yapılabilir, nasıl desteklenebilirler, bu konuda neler söylersiniz?

İhraç edilen insanların maddi manevi her türlü desteğe, anlaşılmaya ve dayanışmaya ihtiyaçları var. Özellikle onları devlet etkisiz bir eleman gibi sivil ölüme mahkûm etti. Bir şekilde dokunulmaya, temas kurulmaya ihtiyaçları var. Empati yapıp, onları anlamaya çalışmak lazım. Çünkü var olan her şeyleri özellikle de statüleri ellerinden alındı. Bu kabul edilebilir bir şey değil.

Nasıl bir gelecek hayal ediyorsunuz demokrasi, eşit bir yaşam ve barış için coğrafyamız ve kendini adınıza?

Özgür, demokratik, yeşil ve eşitlikçi bir Türkiye hayal ediyorum.

Ötekilerin Gündemi olarak teşekkür ederiz.

 

 
Editör: Haber Merkezi