SİİRT- ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ RÖPORTAJ;  675  sayılı KHK ile ihraç edilen KESK’e bağlı Eğitim-Sen Sendika Üyesi ve Şair ve Yazar Mehmet  Şirin Bulğa Gazeteci Hamza ÖZKAN’ın sorularını yanıtladı…



Bize biraz kendinizden bahseder misiniz, hayata nasıl bakarsınız, nelere değer verir, neleri önemsersiniz, olmazsa yaşayamam dediğiniz şeyler nelerdir?

---    -1968 yılında Siirt/Şirvan/Otluk köyünde tarım ve hayvancılıkla uğraşan bir ailenin 13. Çocuğu olarak dünyaya geldim. 1992 yılında Iğdır’da öğretmenliğe başladım. Aynı yıl Eğit-Sen’e üye oldum. 1994 yılında Eğit-Sen Iğdır Şube başkanlığı görevini üstlendim. 1995 yılında Siirt’e tayin oldum. 1995-1998 yılları arasında Eğitim-Sen Siirt şubesinde şube sekreteri olarak görev yaptım. Ardışık baskı, gözaltı ve işkencelerden sonra, 1998 yılında OHAL Bölge valiliğinin talebiyle 485 sayılı KHK ile Artvin / Arhavi’ye sürgün edildim. Gittiğim yeni görev yerimde can güvenliği endişesiyle görevimden ayrılmak zorunda kaldım. Sürgün kararını AİHM’ YE taşıdım ancak 7 yıl sonra görevime dönebildim. Bu 7 yıl içinde farklı tarihler arasında Belediye Başkan Danışmanlığı, İHD yöneticiliği ve Kürdi-Der yöneticiliği yaptım. 29 Ekim 2016 yılında 675 sayılı KHK ile yeniden ihraç edildim. Halen Eğitim-Sen Merkez Denetleme Kurulu başkanı olarak aktif Sendikacılık yapıyorum.

-Umudun zırnığına bile tutunup, yaşamı yeniden örmenin mümkün olduğuna inanırım

-Büyük bedeller gerektirse de, acılarla dolu olsa da hakikatin yolunda ve hakikatin izinde gitmeyi önemserim.

-Hakikatin haricinde olmazsa olmazım yoktur.

  • Kanun Hükmünde Kararnamelerle(KHK) yönetilen bir ülke konumuna geldik Yeni Türkiye’de? KHK’lerle önce akademisyenler ihraç edildi ve her yeni kararnameyle birçok kişi işini kaybetti. Sizi ihraç ederken bir neden gösterdiler mi? Yeni Türkiye’nin kabul edemediği hangi eylemi gerçekleştirdiniz?


-Her ne kadar ihraç edilme gerekçesi resmi olarak tarafımıza bildirilmezse de, Sendikamız olan Eğitim-Sen’in bağlı olduğu konfederasyonun (KESK)  “Savaşa karşı barışı, ölüme karşı yaşamı savunuyoruz” adlı iki günlük iş bırakma eylemine katılmamız ihraç gerekçemiz oldu. Oysa bu tür eylemleri yapma haklarımız hem anayasayla hem de uluslar arası sözleşmelerle garanti altına alınmış haklardır.

  • Hızla genişleyen bir ihraç çemberinin içinde bulunca kendinizi nasıl bir haleti ruhiye yaşadınız?


-Elbette aniden gelişen bir durum olduğu için bir müddet canım sıkıldı. Ancak ülkede hak, hukuk ve demokrasi zaten günbegün erozyona uğruyordu ve iktidar kendine yeni yaşam alanları yaratmalıydı. Allah’ın bir lütfü olarak nitelendirdiği darbe girişimini bahane ederek bizleri işimizden aşımızdan etti. Oysa KESK’in bağlı olduğu gelenek hep darbelere karşıydı ve her darbenin zulmünden nasibini almıştı. Bu son zulümden de nasibini aldı netekim-;))

  • İhraç edildikten sonra neler yaşadınız, hayatınızda neler değişti ve değişen hayata nasıl uyum sağladınız ya da sağlayabildiniz mi?


Yukarıda dediğim gibi umudun zırnığına dahi tutunur, yaşamı yeniden örerim demiştim. Öyle de yaptım. Hayatımda elbette çok şey değişti, büyük sıkıntılar yaşadım ve hala yaşıyorum. Ama bu bana vazgeçme hakkını vermiyor. Vazgeçmedim ve mücadeleye devam ediyorum. Çünkü bütün mücadeleler zaferle sonuçlanmazsa da bütün zaferler mücadele ile kazanılmıştır. Ayrıca bu süreçte yaşama okuyarak ve yazarak tutundum. Biri roman (Türkçe) biri öykü ve biri şiir (Kürtçe) olmak üzere üç kitabım TEVN yayınlarından çıktı ve ikinci baskıları da dâhil olmak üzere okuyucularla buluşarak tükendi. Şimdi yeni eserler üzerinde çalışıyorum ve yakın zamanda okuyucularla buluşturmayı umuyorum.

  • İhraç kararına itiraz ettiniz mi, hukuki süreç hakkındaki düşünceleriniz neler, hukuk sisteminden ümitli misiniz?


-Evet, itiraz hakkımızı kullandık ancak mevcut koşullarda hukukun nasıl işlediği herkesin malumu. Güvendiğimiz Avrupa demokrasisi ve AİHM bizi siyasi çıkarlarına kurban ettiler. Mutlaka bir gün işimize geri döneceğiz ancak mevcut koşullarla bu hayli zaman olacak.  Bu durum demokratik bir ülkede, hukukun üstünlüğü hâkim olduğunda mümkün olacak.

  • Siirt’te KHK’yle kaç kişi ihraç edildi, ihraç edilen diğer meslektaşlarınızla iletişiminiz var mı, birbirinize destek oluyor musunuz?


Siirt’te KESK’ bağlı sendikalardan yaklaşık 100 arkadaşımız ihraç edildi. Zaman zaman bir araya geliyoruz. İşyeri açanlar veya başka bir alanda çalışan arkadaşlarımız var, elimizden geldiğince dayanışma içerisinde oluyoruz.

  • İhraç edildikten sonra maddi sıkıntıları nasıl aştınız, iş bulabildiniz mi, şuanda çalışabiliyor musunuz?


İhraç edilmeden önce de ailenin tek çalışanı olduğum için maddi sıkıntılar hep vardı. Ancak ihraç edildikten sonra bu sorun daha da katmerleşti. İş bulamıyorum. KHK’lilere hiç kimse (Buna kendine Demokrat-Devrimci-Yurtsever diyenler dâhil olmak üzere)  iş vermiyor. Sanki KHK’liler vebalıymış gibi uzak duruyorlar. Bu süreçte sadece 1 ay Manisa’da, 4 ay da Isparta’da inşaat firmalarında asgari ücret karşılığı çalışabildim. Elde ettiğim gelir bana bile yetmeyince ve aileme katkı sağlayamayınca gelip evde oturmayı yeğledim. Çalıştığım yerlerde KHK’li olmanın kaçınılmaz sonucu olan muameleler ise işin cabası

Halen işsizim. Bakmakla mükellef olduğum ev kadını bir eş, biri tutuklu, ikisi üniversite öğrencisi olmak üzere 5 kişilik bir aile sadece sendikamın bana verdiği 1000 TL dayanışma fonunun haricinde yoldaşlarımın dayanışmasıyla maddi olarak ayakta durmaya çalışıyorum.

  • KHK’lerle ihraç edilen arkadaşlarınıza alternatif bir yaşam için neler önerirsiniz, yeni bir hayata nasıl başlayabilirler?


Yoldaşlarıma diyorum ki: Siz hakikati ve onurlu bir yaşamı savundunuz. Çocuklarınız sizinle gurur duyacak. Emeğin yüceliğine inanın ve ona tutunarak yürüyün. Bizler her alanda hep “Zafer direnen emekçilerin olacak” diyenleriz. Ve mutlaka zafer direnen emekçinin olacak. Bu kaçınılmaz bir gerçekliktir.

  • Kültürel, sanatsal faaliyetlerle ilgili düşünceleriniz nelerdir, bu alanlarda çalışmalarınız var mı veya bu alanlarda çalışmayı düşünüyor musunuz, ihraç edilen kişiler bu çalışmalara entegre olabilecekleri olanaklara sahipler mi?


  • Ben görevdeyken okuma ve yazma işleriyle hep parça parça, yani yazdan yaza ilgilenebildim. Ancak ihraç edildikten sonra yoğunlaştım ve yukarıda belirttiğim gibi, biri roman (Gerzevêl’in Tanıklığı/Süleyman’ın çığlığı-Türkçe) biri öykü (Dayîka Du Dil-Kürtçe) ve biri şiir (Cêwîtiya Helbestan-Kürtçe) olmak üzere üç kitabım TEVN yayınlarından çıktı ve ikinci baskıları da dâhil olmak üzere okuyucularla buluşarak tükendi. Şimdi yeni eserler üzerinde çalışıyorum ve yakın zamanda okuyucularla buluşturmayı umuyorum. Ben yoldaşlarımın büyük bir kesiminin bu konularda (okuma-yazma) oldukça birikimli ve yetkin olduğunu düşünüyorum. Bu zulüm tükenip yeniden görevlerine dönene kadar olanaksızlıklara takılmadan okumaya ve yazmaya yoğunlaşıp başarılı eserler verebileceklerine inanıyorum.



  • İhraç edildikten sonra yaşadığınız zor günlerde yeterince desteklendiğinizi düşünüyor musunuz, kimler sizin yanınızdaydı bu süreçte?


-Bu süreçte Sendikam ve yoldaşlarım hep yanımdaydı. Bu benim için en büyük moral kaynağı ve mutluluktur. Ve iyi biliyorum ki sorun yâda sıkıntı dünyanın neresinde yaşansa yaşansın bütün sorun ve sıkıntılar “DAYANIŞMA” ile aşılır.

  • İhraç edilen insanlarımız için neler yapılabilir, nasıl desteklenebilirler, bu konuda neler söylersiniz?


-Toplumumuz “Empati” ve “Dayanışma” kavramlarını bilince çıkarmayı başardığında bütün bu sorunların çözümü pratikte hayat bulacaktır.

  • Nasıl bir gelecek hayal ediyorsunuz kendiniz ve demokrasi, eşit bir yaşam, barış ve coğrafyamız adına?


-Eğer ülkemdeki ve dünyadaki sorunlar şiddetle, kanla ve ölümle çözülecekse; belki bu söylemim çok iddialı görünecek ve tuhafsanacak ama yine de söylemeliyim “Gelin beni alın, başımı gövdemden ayırın ve yeryüzünü kanımla sulayın. Barış için kendimden vazgeçeli çok oldu. Yeter ki ülkemde ya da dünyanın herhangi bir yerinde başka Cemilelerin bedenleri buzdolaplarına konulmasın.” Son söz olarak; Savaşa karşı barışı, Ölüme karşı yaşamı savunmaktan daha doğal ne olabilir ki? Eğer bunun için bizi cezalandırıyorsanız biz bunun bedelini ödemeyi çoktan göze almıştık. Ekmek ve onur kavgasında “ONUR”U seçtik.

Ötekilerin Gündemi olarak teşekkür ederiz.

Selam ve sevgilerimle…

 
Editör: Haber Merkezi