ANKARA - Kobanê Davası avukatlarından Nuray Özdoğan, reddini istedikleri mahkeme heyetinin, üst mahkemeden karar çıkana kadar usulen işlem yapmaması gerekirken, kendilerinden gizli bir şekilde tanıkların dinlendiğini söyledi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları, MYK üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 28’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın  2’nci duruşması bitti ve bir sonraki duruşma 14 Haziran'a ertelendi.

Davanın 3 oturum halinde gerçekleşen duruşmasında avukatlar ve tutuklu siyasetçiler reddi hakim gerekçelerini tek tek sıralayarak tutukluluk halinin devamına ilişkin verilen kararın hiç bir hukuki gerekçeye dayandırılmadığını ifade etti. Mahkeme heyetinin "kolektif yargılama" yaptığı tartışmalarının olduğu duruşmada söz alan avukat Nuray Özdoğan, dosyanın esasına ilişkin yargılamaya geçilmemesine rağmen mahkeme tarafından müşteki ve tanıkların ifadelerinin alındığını söyledi. 

Duruşmada mahkeme heyetinin, “klasörlerin bir kısmı odamda” sözü de tartışma yarattı. Avukatların duruşmalarda ısrarla evrakların sisteme eklenmesini talep etmelerine rağmen mahkemenin “odamda” dediği birçok dosya henüz Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’ne (UYAP) eklenmiş değil.

Davayı başından bu yana takip eden avukat Nuray Özdoğan, mahkeme heyetinin tavrına ve dosya kapsamında yaşananlara dair Mezopotamya Ajansı'na (MA) konuştu.

'DAVADA KARŞIMIZDA AKP VAR'

Sürecin başından beri dosyanın siyasi yürüdüğünün herkes tarafından görüldüğüne dikkati çeken Özdoğan, “Bu durum mahkemenin dosyada işlem yapmasıyla beraber daha görünür oldu. Aslında siyasi müdahaleyi de geçti, heyet siyaseti temsil eder gibi. Karşımızda neredeyse bir AKP teşkilatı var. Mahkeme heyeti, yaptığı iş ve işlemlerle şimdiye kadar tanık olduğumuz tüm hukuksuz yargılama pratiklerinin bir üst seviyesine taşıdı” dedi.

‘İKTİDAR VE ORTAKLARININ PROJESİ’

Yargılananlar ve avukatlar olarak heyetin reddini talep ettiklerini hatırlatan Özdoğan, “Çünkü yargılamanın bu heyetle yürütülmeyeceği çok belli oldu. Yığınla hatalar, usulsüzlükler var. Çok hızlı bir şekilde var olan siyasi zemin kaymadan, değişmeden sonuçlandırmak, hızlı bir şekilde ceza vermek istiyor. Mevcut iktidar ve ortaklarının bir projesi bu dava. Heyet bunu bize çok açık gösterdi. Dolayısıyla bu nedenle ilk duruşmadan itibaren çok büyük bir gerginlik ile sürdü. Ancak bizler bu amaçların uygulanmasına izin vermeyeceğiz” diye belirtti.

EVRAKLAR UYAP’A YÜKLENMİYOR

Kobanê Davası dosyasının çok kalabalık olduğunu dile getiren Özdoğan, çok sayıda müştekinin ve bir kısım tanığın da yer aldığını aktardı. Dosyaya gelen evrakları kontrol etmenin zorluğundan bahseden Özdoğan, “Dosyada çok fazla evrak gözümüzden kaçıyor ve kaçacak da. Mahkeme bir kısmını zaten UYAP sistemine yüklemiyor bu nedenle biz de göremiyoruz” diye belirtti. Mahkeme başkanının duruşmada “Klasörlerin bir kısmı benim odamda” sözünü de hatırlatan Özdoğan, “Oysa klasörler avukata açık bir ortamda bulunur. Tabi ki incelemek için alabilir ama benim görmediğim dosyayı, hakim odasında tutamaz. Bunu açık bir şekilde de söylüyor. Bu büyük bir cüret” ifadelerini kullandı.

‘MÜŞTEKİ İFADELERİ ALINIYOR’

Reddini istedikleri için mahkeme heyetinin usulen işlemleri yapmaması sadece ret taleplerini ve tutukluluk durumuna itirazları alması üst mahkemeden gelecek karara göre devam etmesi gerektiğini vurgulayan Özdoğan, “Ama UYAP sistemini açıyoruz her taraftan müşteki ifadeleri alınıyor. Her gün her saat müşteki ifadeleri dosyaya giriyor. Dün saat 22.00’da baktım yine işlem yapılmış. Biz henüz esasa ilişkin yargılamaya geçmedik ama tüm bunlar esasa dayalı işlemler. ‘Siz burada istediğiniz kadar konuşun ben zaten kendim yürütüyorum duruşmayı’ demek bu. Bizim müdahalemizi engellemeye çalışıyor. Bu çok tehlikeli. İki duruşma sonra, ‘tüm işlemleri tamamlandı’ diyecek" ifadesinde bulundu. 

‘TÜM İŞLEMLERİ DURDURMASI GEREKİYOR’

Avukatlar olmadan tanık ifadelerinin alınamayacağını dile getiren Özdoğan, dosyada birçok tanık ifadesinin de alındığını kaydetti. Sürecin kendilerinden gizli yürütüldüğünü kaydeden Özdoğan, “Aslında mahkeme salonunda yürümüyor duruşma. Yargılama başka bir yerde yürüyor. Biz buraya geliyoruz, itirazlarımızı sunuyoruz. Bu çok görünür bir tablo. Dolayısıyla buna dair itirazlarımızı tekrar söyledik. Mahkeme politik etki altında. ‘Politikacıların talep ettiği, şuan ki iktidarın ve ortağının talep ettiği yargılamayı yürütüyorsunuz’ dediğimiz de bu çok ciddi bir iddia. Aslında suçlama. Bu suçtur. Dolayısıyla bir suç isnadı var. Bu nedenle bütün işlemleri durdurması UYAP sisteminden de yapmaması gerekiyor” diye belirtti.  

‘KİM BU MÜŞTEKİLER?’

Esasa geçildiğinde bazı durumlarda müştekilerin ifadelerinin farklı yer ve tarihlerde alınmasının mümkün olduğunu dile getiren Özdoğan, “Ama şuan bizim kontrol edemediğimiz, göremediğimiz bir süreç işliyor. Müştekilerin ifadesi alınırken, o müştekiler nerede dinleniyor, hangi mahkemede dinleniyor, hangi zamanda dinleniyor. Bizde bilgisi olması gerekiyor. Burada dinlenmiyor olsa bile, belki çok kritik bir şey söyleyecekler, belki müvekkillerimizi ilgilendirecek bir şey söyleyecekler, belki müşteki bile değiller. O müştekinin AKP’ye üyeliği var mı yok mu? Ya da nedir bu? Bunlar çok önemli kriterler. Kim bunlar? Elbette ki bir takım müştekiler vardır isnat edilen olaylar dönemine dair ama bunlar onlar mı değil mi biz hiç bir şey bilmiyoruz. Dolayısıyla bizden kaçırılarak, duruşma yapılıyor gibi gösteriliyor ama bir yandan da işlemler yürüyor. Buna izin vermeyeceğiz” diye konuştu. 

12 EYLÜL YÖNTEMİ UYGULANIYOR

Mahkemenin “kolektif yargılama” yaptığına dair tartışmalara da değinen Özdoğan bu durumu şöyle özetledi: “Kolektif yargılama Nazi döneminde yapıldı. Geçmişte 12 Eylül döneminde de Türkiye de yapıldı. 12 Eylül dönemindeki yöntem şimdi HDP dosyasında uygulanıyor. Kolektif yargılama, aslında bir kesimin siyasi görüşü, duruşu nedeniyle toplu yargılanmasıdır. Bu dosyada da bir sürü insanı, bir dönem MYK üyesi olmuş şuan parti de olmayan ya da MYK üyesi bile olmayan kişilerin hepsini bir torba içine koyup aynı usulle yargılamak istiyorlar. Oysa ki meslektaşlarımız kendi müvekkilleriyle ilgili yığınla öznel durumu anlatıyor. Onların hiç birisinin mahkemede karşılığı yok. Çünkü mahkeme, tüm işlemleri toplu yapıyor kararını da toplu veriyor. Kolektif yargılama ile işlemleri hızlıca yürütmedir. Ortada somut delil yok. Bazılarının sadece ismi var dosyada. Bu kolektif yargılamaya izin vermemiz gerekiyor.” 

HERKES SÖZ SÖYLEMEK ZORUNDA

Kobanê Davası’nın AKP-MHP’nin kararı olduğuna dikkati çeken Özdoğan, HDP’yi kapatma ya da siyaset alanından tümüyle çıkarmayı amaçlayan bir yargılama olduğunu kaydetti. Özdoğan sözlerini şöyle tamamladı: “Bizim buradaki işlemlerimizden ziyade kamuoyunun müdahil olması gerekiyor. Tüm Türkiye halklarının geleceğine dair bir dava. Türkiye davası. Dolayısıyla Türkiye’deki her siyasi öznenin, en azından asgari  demokrasi talep eden herkesin söz söylemek zorunda olduğu bir dava. Bu Türkiye’nin geleceğini karartma davası. Sadece bir HDP davası değil. HDP gibi, barış ve demokraside bu kadar ısrar eden, bedel ödeyen bir partiyi siyasi alandan çıkarılmasından sonra Türkiye’de geriye kalacak şey; savaş, yoksulluk, işsizlik ve faşizmle yönetilmektir.”

MA / Diren Yurtsever - Zemo Ağgöz

Editör: Haber Merkezi