Krizin derinleşmesi üzerine Kuzey Suriye’de ‘ithal’ edilen patates hakkında ‘kimyasal tehlike’ye işaret ediliyor. Muhatabı bile belli olmayan bu ‘ithalatın’ aslında ‘siyasal’ olduğu belirtilirken, Afrin’den getirildiği iddia edilen patatesi hangi kurumun denetlediği ise belirsiz

Son dönemde patates ve soğan üretimindeki kriz ve fiyatların aşırı yükselişinden sonra hükümetin ithalata yönelmesi kamuoyunda tarışılırken, bir başka sorun da Suriye’nin kuzeyinden getirilen patatesin hangi kriterlerden geçtiği konusunda çıktı. Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, yaptığı basın açıklamasında ithalat bağımlılığını sorgularken, uzun yıllardır iç savaşta olan ve üstelik kimyasal silahların kullanıldığı bir bölgeden patates ithal edilmesine de dikkat çekildi.

Üretim niye azaldı?

Gıda Mühendisleri Odası açıklamasında patatesin dünyanın her yerinde üretilebilen bir gıda olduğu, Türkiye’nin de en çok patates üreten 20 ülke arasında bulunmasına dikkat çekilerek son beş yılda ekili alanların azaldığının altı çizildi. “Ekonomi Bakanı fiyat artışının sebebi olarak her ne kadar tefeci ve spekülatörleri gösterse de, ekili alanların giderek azalmasının yanında, özellikle küresel ısınma sonucu tarım topraklarının kuraklaşması, su kaynaklarının nüfus artışına oranla gittikçe azalması, tarımsal ve hayvansal hammadde fiyatlarını arttıran diğer ekonomik etkenlerdir” denilen açıklamada Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı’nın “50 kuruştan satılırken ne ara 5-6 TL ye satılmaya başlandı anlayabilmiş değilim” sözlerinin şaşkınlık yarattığı da belirtildi.

Kim kontrol ediyor?

Açıklamada “Ekonomi Bakanından Suriye ‘den (Türkiye’nin güvenlik altına aldığı bölgeden) 4 bin ton patates ithal ettiğimiz haberini almış bulunuyoruz. Uzun yıllardır iç savaş yaşayan bir ülkeden, özellikle de kimyasal saldırıların olduğu iddia edilen bir bölgede yetiştirilen patatesin ithal edilmesinde gıda güvencesi ile ilgili ciddi tereddütlerimiz bulunmaktadır” denildi.

Bu gerçekten bir ‘ithalat’ mı?

4 bin ton patatesin getirildiği bölgede durum bir hayli karışık. Özellikle Afrin gibi bazı bölgelerin el değiştirmesinden sonra çeşitli grupların ekilen arazilere ve hasata el koyduğu ya da ağır vergiler uyguladığı iddiaları yaygın. Cumhuriyet gazetesinin haberinde söz konusu patatesin, Afrin’deki köylülere Türkiye’nin verdiği patates tohumları olduğu iddia edilirken, bu tohumların yetişmesi için 3 aylık süreç gerektiğini belirten uzmanlar, aslında yeni mahsulün değil de, depolardaki patateslerin ithal edildiği endişelerini dile getiriyor.

Fiyat düşürür mü?

Üretici ve sektör temsilcileri, yüksek fiyatların ithalatla ancak geçici olarak düşürülebileceğini düşünüyor. Örneğin İstanbul Hali’nde önceki gün patates fiyatları 5 TL, Bursa Hali’ndeki fiyatlar ise dün 6 TL olarak gözlendi. Sektör temsilcileri, fiyatları tam olarak düşürecek hasadın önmüzdeki hafta başlayacağını belirtiyor. Geçtiğimiz sene 429 bin ton patates ihraç eden Türkiye, 2013’te ürettiği 3 milyon 948 bin ton patates ile BM Tarım Örgütü (FAO) tarafından dünya genelinde en çok patates üreten 19. ülke seçilmişti.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı’na sorular:

Söz konusu patateslerin ülkemize girmeden akredite bir kuruluş tarafından analizleri yapıldı mı?

Patateslerin yetiştirildiği bölgedeki toprak ve su analizleri yine akredite bir kuruluş tarafından yapıldı mı?

Gerek patateste, gerekse toprak ve suda kimyasal kalıntı ve/veya ağır metallar (kurşun, civa, arsenik vb) mevcut mu?

Yapıldığını umduğumuz analizlerin sonuçları kamuoyu ile ne zaman paylaşılacak?

Kim kimden alıyor? Muhatap kim?

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın “Ülkeler bazen siyasi olarak birbirleri ile alışveriş yapmak zorunda kalıyorlar” ifadesini kullanması, kamuoyunda tepkilere yol açtı. Sık sık “Suriye bizm iç işimiz” diyen hükümetin bu tasarrufu, yapılan işlemin gerçek bir “ithalat” olup olmadığı tartışmalarını gündeme getirdi. ‘Fırat Kalkanı’ adı verilen harekât ile girilen bu bölgelerden alınan patatesler Pazartesi’den itibaren İstanbul, Bursa ve İzmir gibi illerde market ve hallere ulaştırılmaya başlandı. Patateslerin ‘sözleşmeli üretim modeli’ ile getirildiği belirtildi.

Normal bir ticaret mi?

Buna karşın, Gazete Karınca’nın görüşlerine başvurduğu HDP Milletvekili ve ekonomist Erol Katırcıoğlu, patatesin getirtilişini Suriye’de anormal olan piyasa ilişkisi içerisinden düşünmek gerektiğini belirterek, “Sözleşmenin tarafları kimler? Satıcının hakkı var mı? Eğer bir ihlal olursa satıcı nereye, hangi mahkemeye müracaat edecek?” sorularını sordu. Katırcıoğlu, “Öyle bir bölgeden patates alırken o coğrafyadaki pazar mı esas alınıyor yoksa bir şey mi empoze ediliyor? Eğer orada bu işin piyasası 20 ise ve bize 10’a veriyorlarsa mesela, bu normal bir ticaret değildir. Bir yandan askeri güce dayanarak yapılıyor olabilir” diye konuştu.

El koyma mı var?

Prof. Fuat Ercan ise “bildiğimiz çerçevede bir ithalat” olması gerektiğinin altını çizerek, sınırdan giren her şeyin ödeme dengesinin karşılıklı olması gerektiğini belirtti. Prof. Ercan, Bab ya da diğer yerler ile böylesi bir iş yapmanın aynı zamanda oradan bu işe dahil edilenleri meşrulaştırdığını vurgulayarak “Türkiye bir taşta iki kuş vuruyor” dedi. Bir diğer ekonomist Alp Altınörs ise ‘Suriye bizim iç işimiz’ diyen bir iktidarın varlığının mevcut olduğunu ifade ederek, “Bu ithalat sayılır mı? Bu noktada para vererek mi alınıyor patatesler yoksa el mi konuluyor buna bakmak lazım. Bunun incelenmesi lazım. Eğer el koyma yöntemi ile alınıyorsa bu meşru değildir. İthalat da ticaret sayılmaz” diye konuştu.

EKONOMİ SERVİSİ
Editör: Haber Merkezi