1915te anne ve babasının dışında bütün akrabaları öldürülen, ailesi daha sonra Qamişlo (Kamışlı) kentine göç etmek zorunda kalan Aram Tigran, bundan tam bir yıl önce hayatını kaybetti. 1934 yılında Qamişloda dünyaya gelen ve bir Kürt ailesi tarafından korunup kollanan babasının vasiyeti üzerine Kürtçe şarkı söylemeye başlayan Tigran için bugün Diyarbakırda sevenlerin katılacağı bir anma etkinliği hazırlanıyor. 9 yaşından itibaren eline cümbüşünü alıp çalmaya başlayan Kürt müziğinin duayeni Aram Tigranın trajedilerle dolu yaşamı sürgünde başladı, yine sürgünde bitti.
KÜRT KÜLTÜRÜNE HİZMET ETTİ
Kürt müziğinin duayeni Aram Tigranın yaşamını yitirmesinin üzerinden dokuz yıl geçti. Yarım asrı aşkın bir sürelik müzik yaşamı boyunca Kürt müziğine kültürüne ve sanatına hizmet etmekten bir an bile geri durmayan Tigranın yaşamı bu topraklarda Kürtlerin ve Ermenilerin neler yaşadığını ortaya koyuyor. Tigranın birinci ölüm yıldönümünde Kürtler Aramı anmaya hazırlanırken, Aram sevgisi Kürtlerin yüreğinde her geçen gün daha da büyüdü. Tigranın Diyarbakıra olan sevdasını Diyarbakırlılar ona karşı hissetti ve büyüttü. Sadece o Diyarbakır hasreti çekmedi, Diyarbakır da ona hasretti ve hasretlik giderek büyüyor. Kendisi Kürt olmadığı halde Kürt kültürü ve müziğine Kürtlerden çok daha büyük bir emek veren Tigran, 53 yıllık müzik yaşamında Kürtlerin çektiği acıları sürekli dillendirdiği gibi, sadece Kürt müziğine katkı sunmadı, bunun yanında kendi anadili olan Ermenice, Arapça, Türkçe olmak üzere birçok dilde şarkılar seslendirdi.
Ermeni tehcirinin yaşandığı 1915 yılında bir Kürt ailesinin koruyup kollamasıyla canını kurtararak Sasonun Bianda Köyünden Qamişloya göç eden babası yine aynı şekilde kaçarak hayatını kurtaran annesiyle tanışır ve evlenir. Aram Tigran ise 15 Ocak 1934 yılında Qamişloda dünyaya gelir. 1915in izleri onda da diğer bütün Ermenilerde olduğu gibi varlığını sürdürür. Küçük yaşlarda müziğe ilgi duyar ve 9 yaşından itibaren ud çalarak müzik yapmaya başlar. Seslendirdiği her şarkıda, sesiyle, sözüyle Kürtlerin ve Ermenilerin çektiği acıları yansıtır. Şarkılarıyla yaşanan acıların sesi olur.
BABASININ VASİYETİ
Babası Ermeni tehciri sırasında bir Kürt aile tarafından korunup kollandığından Arama Kürtçe şarkılar söylemesini vasiyet eder. Bu nedenle çoğunlukla Kürtçe seslendirir. Sadece söylemekle kalmaz kısa sürede Kürt halkının sevgili haline gelir. Yaşamı boyunca 12 Kürtçe albüm çıkaran Ermeni asıllı Kürtçe beste ve ses sanatçısı Tigran sadece Kürtçe değil, Ermenice ve Arapça şarkılar seslendirdi.
Fakir bir ailenin çocuğu olan Aram, 9 yaşından itibaren müziğe ilgi duydu. Tigran 1953 yılından itibaren yani 19 yaşındayken profesyonel bir şekilde müzik yapmaya başlar. Bu yıllarda Qamişloda müzik yapan Tigran, 1966 yılında Kürtlerin arasında sayılı ünlü sanatçılardan biri haline gelir. Ardından dört ülkedeki bütün Kürtler tarafından can kulağıyla dinlenen Erivan Radyosunda çalışır. Erivan Radyosunda söylemeye başladıktan sonra bütün Kürtlerin en sevdiği sanatçılardan biri olur. 1990lı yıllara kadar Erivan Radyosunda söyleyen Tigran bu tarihten sonra Avrupaya çıkar. Avrupada devam ettirdiği sanat yaşamı, tam 16 yıllık çalışma döneminde Ermenice, Kürtçe, Arapça ve Türkçeden ibaret tam 435 şarkı derleyip okur.
DİYARBAKIRA GÖMÜLMEK İSTEDİ
47 yıllık evlilik hayatında iki kızı ve bir oğlu olan Tigran Atinada 8 Ağustos günü Van Gelismos Hastanesinde hayata gözlerini yumdu.
Tigranin vasiyeti cenazesinin Diyarbakıra götürülmesiydi. 75 yaşında yaşamını yitiren Tigran vasiyetinde, Beni Amede gömün demişti. Büyük sanatçının cenazesinin Türkiyeye getirilmesine İçişleri Bakanlığından Gerekli izni Bakanlar Kurulu verir diyerek izin verilmezken, Tigranın ailesinin Yunanistandan Türkiye Büyükelçiliğine yaptığı başvuruda ise İçişleri Bakanlığının Emniyet Genel Müdürlüğünden gelen istihbarat bilgilerine göre hiçbir gerekçe göstermeden cenazenin Türkiyeye girişine izin vermediği belirtilmişti. Tigranın cenazesinin Türkiyeye getirilmesi için çeşitli girişimlerde bulunan DTPli Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş, İçişleri, Dışişleri ve Kültür Bakanlığı nezdinde çok yoğun temaslarda bulunduklarına ancak ona rağmen sonuç alamadıklarını söylemişti. Demirtaş, Üzüntü ve acıyla ifade etmek istiyorum ki, bir sanatçı sırf etnik kimliğinden ve söylediği türkülerin dilinden dolayı vasiyeti gereği istediği topraklara defnedilemiyor. Başka bir gerekçesi yok demişti. Tigran, cenazesinin Türkiyeye getirilmesine izin verilmeyince Brükselde toprağa verildi.
SÜRGÜNDE DOĞDU SÜRGÜNDE ÖLDÜ
Büyük sanatçı Aram Tigran sürgünde doğduğu gibi yine sürgünde yaşamını yitirdi. Kendi topraklarında gömülmeyi vasiyet etse de o da Yılmaz Güney, Ahmet Kaya ve Nazım Hikmet gibi sürgünde yatıyor şimdi. Bu duruma en çok üzülen eşi Sirvat Malikyan Tigranın Aramê min iro bê hale ağıtları Kürt Ermeni ağıtları cenaze töreninde birbirine karıştı. Aram Kürt halkına aşıktı dedi.
Aram Tigranın eşi Sirvat Malikyan Tigran ile yapılan bir röportajda eşi Tigranın hiçbir zaman başkalarının şarkılarını söylemediğini ve en sevdiği eserlerinin ise Ey Dîlberê, Çîyayê Gabarê ve Şev çu eserleri olduğunu dile getirmişti. Malikyan Tigran, eşinin çocuklarıyla anadillerinde konuştuğunu ve bu konuda hassas olduğunu söylemişti.
Aram Tigranın bir konuşmasında Ben Diyarbakıra gitmek için bu yaşta Yunanca öğrenip, vatandaş oldum. Bütün bunları Diyarbakır aşkı için yaptım demişti. Diyarbakıra gelebilmesi için mutlaka vatandaşlık alması gerekiyordu ve bunun için gece gündüz çalıştı.
DİYARBAKIRLILAR UNUTMADI
Çok uzun yıllar hasretini çektiği ve Benim için bir rüya dediği Diyarbakıra ilk defa 2008 yılında 74 yaşında iken geldi. Aram, Büyükşehir belediyesinin düzenlediği kültür sanat festivalinde Diyarbakıra olan hasretini dillendiği Rojbaş Diyarbekir min pir bêriya te kir şarkısını ilk defa burada seslendirdi. Bir yıl sonra 2009 yılında yaşamını yitiren ve vasiyeti üzerine Diyarbakıra getirilmesine izin verilmeyen Aram Tirganı, birinci ölüm yıldönümünde, gönüllerinde taht kurduğu Diyarbakırlılar ise unutmadı. Tigran için yarın, Batıkent Meydanında yüzbinlerce kişinin katılımı ile anma etkinliği düzenlenecek. Anmaya, milletvekilleri, belediye başkanları, sivil toplum örgütleri ve çok sayıda davetli de katılacak. (Diyarbakır/DİHA)
KÜRTÇEDEN ERMENİCEYE DİLLER GEÇİDİ
50 yıllık müzik hayatında Ermenice, Kürtçe, Arapça ve Türkçe şarkılar okumakla kalmadı, 230u Kirmancî, 150si Arapça, 30u Türkçe, 10u Süryanice, 8i Yunanca, 7si de Zazaca olan şarkılar söyledi. Ancak bunların tamamını albümlere okuyamadı. Albümleri, Aram Tîgran I -Kurdistane - Çîyayê Gebarê - Serxwebûn Xweş e - Dil Axe - Rabin - Teofil Üzerine - Zîlan - Xazî Dîsa Zarbûma - Keçê Dinê - Evîna Feqiyê Teyran -Ey Welato Em Heliyandır. Aram Tîgranın kasetlerinin çoğunda şarkıların söz ve müziklerinin kime ait olduğu yazılı değildir. Daha önce verdiği röportajlarda tek tek şarkılarının kime ait olduğunu söylemiş. Uzun süren bir çalışmanın sonunda 148 şarkının kime ait oldukları kaydedilmiş. Söz ve müzik yazılmayan kasetler şunlar: Serxwebûn Xweş e, Dil Axe, Teofil Üzerine, Zîlan, Kurdistane, Çîyayê Gebarê, Ey Welato Em Heliyan, Rabin, Aram Tîgran I, Xazî Dîsa Zarbûma ve Keçê Dinê.
Babasının yazdığı bazı parçaları da albümlerinde okuyan Tigran, Ax Lê Gidyanê, Bahre Wanê Gulbinaz ve Gul Şirîn e gibi söz ve müziklerini kendisinin yaptığı şarkılar da okur. Kürt şair Cegerxwînin eserlerinden de esinlenerek Eman Leylê, Şev Çû, Sebra Dila, Dil Axe, Newroz, Bi Xêr Hatî Tu Newrozê gibi şarkılar besteler. Kürtlerin binlerce yıldır söylediği, Horom Horom, Yarim Goranî, Digerim ve Fidan Yar gibi halk şarkılarına da albümlerinde yer veren Tigran, kendi halkı Ermenilerin bazı şarkılarını da Kürtçeye çevirerek okur. Örneğin Nînaqan, Narên e Lerê ve Rebe Here Welate Xwe şarkıları Ermeni Halk Şarkılarıdır ve Aram Tîgran tarafından Kürtçeye çevrilmiştir.
Kürt kamuoyuna yönelik olarak hazırlanan albümlerde sanatçı Ermenice şarkılar da okur. Türkiyede Sarı Gelin olarak bilinen şarkıyı da albümlerinde Axçik olarak okuyan sanatçı bu konuda kamuoyunun yanıltıldığını söyleyerek şunları söylüyor: Bu şarkının söz ve müziği anonimdir. Ben Ermeniceden Kürtçeye çevirdim. Şarkının orijinal adı Sari Axçiktir. Ermenicede Sari dağ anlamına geliyor. Axçik de gelin demek. Yani Dağ Gelini anlamına geliyor. Nedenini bilmiyorum ama Türkler Dağ Gelinini Sarı Gelin yaptılar.
Editör: Haber Merkezi