ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ; Tarihçi Mehmet Bayrak 96. yılında Lozan Anlaşması’nı değerlendirdi. Türk devletinin anlaşmada yer alan Kürtlerin lehine olan maddelere uymadığını belirten Bayrak: ‘Kürt-Türk eşitliği kabul edilseydi bu kadar acı yaşanmazdı’ dedi

Mehmet Bayrak “Lozan Anlaşması’nın bedeli Kürtlere ödetildi” diyerek Lozan’da Kürtlerin lehine olan maddelere uyulmadığını belirterek, Kürt sorununun ret, inkar ve imha politikalarıyla çözülemeyeceğini ifade etti. Tarihçi Mehmet Bayrak, Lozan’ın 96. yıldönümünde değerlendirmelerde bulundu. Lozan Anlaşması’nı Kasr-ı Şirin Antlaşması’na benzeten Bayrak, Kürt toplumunun ve coğrafyasının resmen bölünmesine neden olarak gösterdi. Lozan’ı “ikinci büyük kırılma” olarak değerlendiren Bayrak, Lozan’a gelinmeden önce 1922 yılında Kürtlere özerklik verilmesi yönünde kanun tasarılarının görüşüldüğünü hatırlatarak, 1921-22 yılları arasında Türkiye’nin Fransa ile Rojava sınırlarını, İngiltere ile de “Güney Kürdistan” sınırlarını paylaşmak için gizli görüşmeler yaptığını hatırlattı.

Bayrak, “Lozan’a gidildiğinde Rojava ve Güney Kürdistan’a ilişkin bu tavizler verilmiş oluyor. Mustafa Kemal her ne kadar Lozan öncesi gazetelerin baş yazarlarıyla İzmit’te yaptığı görüşmede ‘biz sınırını Misak-ı Milli’ye uygun olarak güneyden geçmesini Kürt bölgesi dahil içine almasını öngörüyoruz’ dese de oradaki sınırsız servet oluşturan petrol kaynakları ile kendi deyimiyle ‘İngilizler orada bir Kürt hükümeti teşkil etmek istiyorlar’ diyor. Eğer bu Kürt hükümeti teşkil edilirse bizim içimizdekilere de yansır’ şeklindeki gerekçelerle bu tavizler veriliyor” diye konuştu.

Tarihten ders çıkarmak


Lozan’ın imzalanması ile birlikte 1924 yılında gazetelerde, “Türkün süngüsünün görüldüğü yerde, Kürtlük biter” alt başlıklarının yazılmaya başlandığını belirten Bayrak, “O tarihe kadar Türkler ile Kürtlerin eşit yaşamaları öngörülmekteyken, bunlara vurgu yapılmaktayken, Lozan Anlaşması’ndan sonra bir bakıyoruz ki 1924’te hem anayasa değişiyor hem de İttihatçıların öngördüğü şekilde Türk ve İslam vurgusu yapılıyor. İnsanlar tarihten ders çıkarmayı bilselerdi, zaten bunlar yaşanmazdı. Bu kan, gözyaşı, acılı süreçler yaşanmazdı” ifadelerini kullandı.

‘Her yerde Kürtlere karşı’

Soçi, Cenevre gibi süreçlerde Kürtlere masada yer verilmemesine işaret eden Bayrak, şunları söyledi: “ İnsanlık tarihinin en vahşi örgütlerinden biri olan IŞİD’i kıran, onu gerileten Kürtlerdir bu unutulmamalı. Kobanê bu konuda bir dönemeçtir. Bundan da ders alınmıyor. Devlet Suriye sınırlarını sonuna kadar savunuyor. Ama orada Kürtlerin lehine oluşacak bir durumu da engellemek için elinden geleni yapıyor. Güneyde de öyle. Kürtlerin orada federal bir yapı kurmalarını engellemek için elinden geleni yapıyor. Doğu Kürdistan’da Kürtlerin daha fazla hak almalarını engellemek için elinden geleni yapıyorlar. Bu işin kahramanlığını yapanlardan biri de düne kadar kardeşlik nutuklarını atan, çözüm süreci başlatan ve arkasından aynen İttihatçılar gibi bir ret ve inkar politikasına dönüştüren bugünkü iktidardır, yönetimdir.”

‘Devlet de Lozan’a uymadı’

“Lozan’ın bedeli Kürtlere ödetildi” diyen Bayrak, Lozan’ın 37’den 45. maddelerine kadar Kürtlerin anadilde savunma hakkı, dillerini, kültürlerini özgürce yaşamaları ve geliştirmeleri, ayrımcılığa tabi tutulmamaları gibi maddelerini içerdiğini ifade etti. Bayrak, Şark Islahat Planı ile birlikte Lozan’a ihanet edildiğini söyleyerek, Türkiye devletinin de bugün Lozan’a uymadığı ve ihanet ettiğini sözlerine ekledi. Bayrak şöyle devam etti: “Türkiye’nin kafasının arkasında hep Güney Kürdistan’ı ilhak etme, yani Türkiye’ye bağlama var. Türkiye’deki Kürt sorununun demokratik olarak çözülmesi, eşitlik temelinde çözülmesi koşuluyla Güney Kürdistan’ın Kuzey Kürdistan’a eklemlenmesinden yanayım. Rojava’nın da eklemlenmesinden yanayım. Ama öncelikle Kürt sorunun burada çözülmesi gerekir. Kürt sorunun en büyük parçası Kuzeydir. Buradaki sorunu çözmüyorsun envayi entrikalarla iş çeviriyorsun üstelik dışarıya müdahale ediyorsun ondan sonra da oradaki Kürtleri bağlamaya çalışıyorsun. Bu devlet aklında var. Kürt sorununun eşit, adil, hakkaniyetli biçimde çözülmesi; Kürtlerin ulusal demokratik haklarını alması koşuluyla Güney Kürdistan’ın birleşmesinden yanayım.”

Diren Yurtsever/Ankara-MA
Editör: Haber Merkezi