İSTANBUL-ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Anaakım medyanın yaptığı haberler ile muhalifleri hedef göstermesi ve sansür uygulamasına yönelik konuşan siyasi parti temsilcileri ve gazeteciler, medyanın ideolojik aygıta dönüştüğünü söyledi.
MA'nın haberine göre; Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) 3 Şubat 2020 tarihinde yapılan parti meclisi toplantısında "Partililerimize tuzak kurma, gerçekleri çarpıtma nedeniyle" CNN Türk kanalına karşı boykot kararı alması ile gündeme giren "yalan haber" tartışmaları sürüyor. Son olarak Van'da gözaltına alınan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Mecisi üyesi Yunus Durdu anaakım medya tarafından hedef gösterildi. Bunların yanı sıra iktidara yakın medya organları finasal krizler nedeniyle kapanıyor.


Siyasi parti temsilcileri ve gazeteciler, CNN Türk boykotunu ve kapanan gazeteleri değerlendirdi.


'HALKA KARŞI SUÇ İŞLİYORLAR'


İktidar tarafından bayın yayın organlarının yüzde 90'ının ele geçirildiğini belirten Basın-İş Sendikası Genel Sekreteri Özge Yurttaş, ele geçirilen bu medya organlarının halk nezdinde bir inandırıcılığının olmadığını söyledi. Bunun en tipik örneğinin son yerel seçimlerde yaşadığına dikkati çeken Yurttaş, "O dönem iktidar mecraları tarafından muazzam bir iktidar kampanyası yürütüldü. Ama bunun sonucunda istenilen sonuç elde edemedi. Bu da gösteriyor ki bu artık bu basın yayın organlarının işlevi yok. Zaten finansal destekleri sona erdikçe, bir bir kapanmaları da özellekle Güneş gazetesinin içinde olduğu grubun kapanması da iktidar cephesinin bu inandırıcılık sorununun farkında olduğunu gösteriyor" diye belirtti.


CHP'nin CNN Türk'ü boykot kararının tartışmalı olduğunu söyleyen Yurttaş, medya kurumlarının uzun zamandır CHP ve HDP başta olmak üzere muhalefet partilerine sansür uyguladını hatırlattı. Bu kurumların ciddi derecede yalan haber ve spekülatif bilgi yaydığını aktaran Yurttaş, "Ayrıca halktan gerçekler saklanarak halka karşı suç işleniyor. Bu konularda boykot kararı almayıp, kendi sansürü üzerinden boykot kararı almış olması durumun vahametinin farkında olmadığını gösteriyor" diye konuştu.


‘TARAFSIZLIK YALANDAN İBARET’


Ana akım medyanın içinde bulunduğu durumun yeni olmadığını belirten Sendika.org editörü Ali Ergin Demirhan, ana akım medyanın faşist partinin propaganda aygıtı haline geldiğini söyledi. “Şaşırdığımız şey onların ana muhalefeti hedef göstermesi değil, CHP’nin bugüne kadar boykot kararı almamasıdır” diyen Demirhan, sözlerine şöyle devam etti: “Ana akım medyanın yapısı zaten böyle bir yere yönlendirilmeye müsaitti. AKP döneminden önce sanki bu medya organları iyiymiş gibi, eski dönemi özleyenler var. Bunlar zaten iktidar kimdeyse onun propagandasını yapıyor. Bütün o tarafsızlık iddialarının hepsi yalandan ibarettir.”


‘YENİ BİR MEDYA GEREKİYOR’ 


Yapılması gerekenin ana akım medyanın düzeltilmeye çalışılması olmadığını sözlerine ekleyen Demirhan, başka bir medyanın oluşturulmasın gerektiğini belirtti. Sorunun CHP ve HDP’ye uygulanan sansürün kalkması ile halledilecek bir mesele olmadığının altını çizen Demirhan, “Sadece kötü olanı boykot etmek değil, iyi olanın da desteklenmesi gerekir. Yeni bir medyanın yaratılması medya patronlarına bırakıldığında ortaya mevcut durum çıkıyor. İstediğimiz şey geleneksel kalıpların kırılıp yepyeni bir medyanın kurulması. Özgür basın geleneği, sonrasında ortaya çıkan alternatif medya da buna zemin sağlıyor” diye konuştu.


'İDEOLOJİK AYGIT GİBİ ÇALIŞIYOR'


HDP Basın Sözcüsü Azad Barış da CHP'nin boykot kararının geç alınmış karar olduğunu ve parti olarak arkasında durduklarını söyledi. HDP Parti Meclisi üyesi Yunus Durdu hakkında çıkan haberlere de tepki gösteren Barış, "Van'da yaşanan bu mesele bizim açımızdan ciddiye alınması gereken bir meseledir. Seçilmiş bir vekilin aracının önünü keserek faili meçhulü çağrıştıracak şekilde birinin kaçırılması, sonra da basının bunun üzerinde 'vekilin evinde terörist yakalandı' demesi basının ne kadar ahlaksızlaştığının, evrensel basın ilkelerinden uzaklaştığının göstergesidir. Basın ideolojik aygıt gibi çalışıyor" dedi.


'GAZETELERİ OKUNMUYOR'


Son olarak Ortadoğu gazetesinin kapandığına vurgu yapan Barış, "Şuan televizyonları dolaşıp tetikçilik yapanların birçoğu orada yetişmişti. Arkalarındaki ırkçı ideoloji 'Ceketimizi satar bunu finanse ederiz' demişti. Bir kere bunların iflas etmeleri toplumsal anominin ne kadar hat safhaya ulaştığının göstergesidir. Artık bir kaynak bulamamaları ve medyadan tamamıyla el ayak çekmeleri önemli bir şey. Zaten hiç kimse bu gazaeteleri okumuyor, televizyon kanallarını izlemiyor. Kanallar tamamen savaş provalarını yapan yerlere dönüşmüşler" ifadelerini kullandı. Dünyada "fake news" (yalan haber) denilen sahte habercilik döneminin başladığına işaret eden Barış, bu gazetelerin Kürt düşmanlıklarından kaynaklı yalan haber yapmayı bile beceremediklerini aktardı.


'İKTİDAR MEDYA TEKELİNE DÖNÜŞTÜ'


İletişim araçlarının mülkiyetinin egemenlerde olduğuna hatırlatan Birleşik Devrimci Parti MYK üyesi Gamze Taşçı ise, bu durumda medyanın bağımsız olamayacağını söyledi. "Günümüz medyasını diğer dönemlerden ayıran en temel özellik iktidarın medya tekeli haline gelmesidir" diyen Taşçı, medyanın iktidarın zor aygıtı haline geldiğini belirtti. İktidarın elindeki medyanın teşhir ve tecrit ettiğine yargısız bir biçimde cezalandırdığını ifade eden Taşçı, son olarak, "Bundan bakıldığında CHP'nin tek başına CNN Türk'ü boykot etmesi sahici ve inandırıcı değildir. Saray ve medya dili ortaklaştığında halkın diliyle ayrışmaya başladı. Doğal olarakda okuma, izleme oranları düşmektedir" dedi.


MA / Tolga Güney 
Editör: Haber Merkezi