''Ah bu şarkıların gözü kör olsun'' ''ben artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyorum. .

''Ah bu şarkıların gözü kör olsun''
''ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum...''
Nazım Hikmet Ran

Hamasi politikacılar, işlerine geldiğinde hep şairlerimizden yazarlarımızdan anlam çaldılar.
Sağ politikadan, sol soslulara kadar. Meydanlarda şiirsel dil etkili oldu. İnsanların ruhu titredi... Ama hayatın gerçekliği farklıydı, şiirsel hayat değildi sunulan. İlk işleri de şiiri gömmek oldu iktidarlı olanların.
Yıllarca onların detone sesinden dinlediğimiz ilahi şarkılardan bıktık. Biz dinlemek istemiyoruz artık. Biz kendi şarkılarımızı yazıp söylemek istiyoruz... Ne güzel!, Ne kadar hoş geliyor kulaklarımıza.
Biz hep itilen, horlanan, kullanılan bir halk olarak güzel sözler duymayı çok özlemiştik. Çünkü Zehirli sözlerden zehirlenmişti ruhumuz yıllarca... Elbet düzelir bazı şeyler hep aldatılamayız ya! ...
Aldatılmanın da çeşit çeşidi var ama, beklenmeyen aldatılmak, insanın kimyasını bozar, sürekli aldatılmak insanı arsız yapar. İnsani duygularını eksiltir, güveni dinamitler...
Biz hep aldadıldık, ama işin garibi bizi aldatan da aldatıldığını söylüyor bize. Çünkü aldatılan aldatılma acısını iyibilir, düşmanının bile aldatılmasını istemez, aldatanın aldatıldık demesine ona karşı empati duyar. Yani herhalükarda aldatılmış oluruz...
Aldatılma yorgunu bir halkın kulaklarına birden bir güvenli ses çarpar. Güzel konuşuyor, ezber bozuyor ve geleceğe dair ayakları yere basan vaatlerde bulunuyordur. Bir süre sonra o sesin peşine gidilir akın akın. Aktörümüz iyi adam veya kadın her gün daha güzel sözler söylüyordur, öyle sarhoş edici sözler ki bunlar yıllarca aldatılma korkusuyla ayakta dikilen tüm duyularımız esrik sesin karşısında gevşeyi verir ve teslim oluruz ''işte budur!'' deriz.
Ve artık o gün gelmiştir, Bizi aldatandan hesap sorma günü. Ama zorlu bir savaş alanı değil elbette... Kolay, alt tarafı bir kağıdı bir sandığın içine atarak aldatanı sandığa gömmektir eylemimiz... Sözde yeni bir hayat filizlenecek ve artık hepimizin kuruyan umutları da yeşerecektir. Ama o da ne? Gene aldadıldık! Hem de eski aldatıcımızla umut bağladığımız kurtarıcımız ''aldatma cumhuriyetinin bekası için birlik olmuş ve bize dönerek '' tehdit edildim, ben de aldatıldım'' yalanı söylemiştir pişkin pişkin... Ama bizim hayatımız hep tehdit altında olduğu için sen bizi tehditsiz bir hayata birlikte yürüyeceğimize söz verdiğin için inanmıştık ya sana?

Sürekli kırılmaktan kırk yerinden yapıştırdığımız hayallerimiz bu defa tuz buz olmuştur...
Demek ki, başkalarının hayali üstüne hayal kurulmazmış, demek ki, hayal kurmaya giderken de aklını yanında taşımak gerekmiş, demek ki, hayal kurmak için zeminin sağlam malzemenin iyi olması gerekliymiş. Her sallantıda sarsılan ve yıkılan hayalleri kurmamak lazımmış.
Bir türlü şarkı söyleyemedik ama bu söyleyemeyeceğimiz anlamına da gelmez ''Ah bu şarkıların gözü kör olsun'' şarkısını söylemekle yetiniyorum şimdilik...
Ama gene de olsun. Yıkılırsa yıkılsın hayallerimiz yeniden kurarız, bizde hayal çoook...