ANKARA - 6-8 Ekim olaylarının yaşandığı dönemde, PKK Lideri Abdullah Öcalan tarafından gönderilen mesaj ile halk sokaklardan çekildi. Yapılan görüşmelerde süreci değerlendiren PKK Lideri, “Kobanê üzerinden darbe mekaniği devreye konulabilir dedim. Ben mektup yazmasam darbe olacaktı. Hiçbiriniz bunun farkında değildiniz” demişti.

JINNEWS'in haberine göre; Halkların Demokratik Partisi (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 28’i tutuklu 108 kişinin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası, 26 Nisan’da Ankara Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülmeye başlandı. DAİŞ’in Kobanê’ye dönük saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014 tarihlerinde halkın sokağa çıkması gerekçesiyle haklarında dava açılan isimlere “ülkenin birliği ve bütünlüğünü bozma” ve 37 kişi hakkında “öldürmeye teşebbüs” suçlamaları yöneltiliyor.

Üzerinden 6 yıl geçtikten sonra iktidarın talimatıyla dava dosyasına konu olan Kobanê olaylarında neler oldu? Kimler neler söyledi? Konuya ilişkin PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın uyarılarını derledik.

Kobanê olayları nasıl başladı?   

2011’de Suriye'de iç savaşın başlamasının ardından DAİŞ, bölgede birçok yere saldırılar gerçekleştirdi. Bu saldırılardan biri de Kobanê’ye dönük oldu. 2014’ün Eylül ve Ekim aylarında DAİŞ’in Kobanê’ye saldırılarını yoğunlaştırmasıyla birlikte, bölge halkı dayanışma çağrılarında bulundu. Türkiye’nin birçok bölgesinde de halk sokaklara çıkarak DAİŞ saldırılarına tepki gösterdi. Dönemin hükümeti ile sürekli diyalog halinde olan HDP, 6 Ekim 2014 tarihinde Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından açıklama gerçekleştirdi. HDP açıklamasında, “Kobanê’de durumun kritik olduğunu” belirterek, DAİŞ saldırılarına ve AKP’nin ambargosuna karşı halkları alanlara çıkmaya çağırdı.

Kobanê eylemlerini araştırma önergeleri reddedildi

Çağrılar ne kadar ana akım medya ve iktidar tarafından “provokasyon” olarak gösterilmeye çalışılsa da dönemin HDP Eş Genel Başkanı olan Selahattin Demirtaş, Twitter hesabında yaptığı paylaşımda, “Sokakta karşı karşıya getirme senaryolarına karşı herkes bilinçle hareket etmeli ve sokaktan çekilmelidir” dedi. Selahattin Demirtaş’ın paylaşımı yine iktidar tarafından hedef alındı. Bu sürecin ardından HDP grubu Kobanê eylemleri ile ilgili bugüne kadar 3 kez Meclis araştırması istedi. 8 Ekim 2016, 26 Temmuz 2017 ve 8 Ekim 2019 tarihlerinde Meclis Başkanlığı’na sunulan araştırma önergelerinin tümü AKP ve MHP oyları ile reddedildi. Önergelerin reddedilme gerekçesi ise açıklanmadı.

Ahmet Davutoğlu'ndan Kobanê mesajı  

Kobanê olayları gerekçe yapılarak yargılanan isimlerden Selahattin Demirtaş, Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı Selma Irmak ile birlikte, 1 Ekim günü dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu ile görüşmüş, görüşmede Kobanê’de yaşananlar ve yapılması gerekenlere dair öneriler sıralanmıştı. Olumlu bir atmosferde gerçekleşen görüşmenin ardından Ahmet Davutoğlu, katıldığı bir televizyon programında “Kobanê'nin düşmemesi için de ne gerekiyorsa, elimizden geleni yaparız” ifadelerini kullanmıştı.

Hükümet verdiği sözleri tutmadı

Bu görüşmeden sonra HDP’nin aracılığı ile Salih Müslim Türkiye’ye geldi ve hükümet yetkilileri ile görüştü. Ardından Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşen Selahattin Demirtaş, Ahmet Davutoğlu’nun kendisine "Selahattin Bey, bu devlet Kürtlerin devletidir, bunu gösterin, buna ihtiyaç var tam zamanı" dediğini ifade etti. Aynı süreçte HDP, Urfa’dan Kobanê’ye gidilmesi için milletvekili Sırrı Süreyya Önder'i görevlendirdi. Sırrı Süreyya Önder'in de aralarında bulunduğu vekiller, 4 gün Urfa’da beklemelerine rağmen, hükümet ve Ahmet Davutoğlu sessiz kalmayı tercih etti. Bu sessizlik, yaşanacakların da habercisiydi…

Efkan Ala: Kontrol edemediğimiz güçler var

Kobanê için yapılan eylemler 6 Ekim’in öncesine dayanıyordu. Ancak Urfa’daki bekleyiş karşısındaki sessizliğin sonucunda HDP'liler ile hükümet yetkilileri arasında yapılan görüşmeler ve halkın sokaklarda sürdürdüğü eylemler, 7 Ekim’de öğleden sonra boyut değiştirdi. Hükümetin sözünü tutmaması, Kobanê'de yaşananlar öfkeyi büyütürken, şiddet de giderek büyüdü. Şiddetin durması için HDP Genel Merkezi’nden il ve ilçe örgütlerine telefonlar açılarak olayların durması yönünde çağrılar yapıldı. Aynı saatlerde Sırrı Süreyya Önder ise Ankara'da hükümet ile temaslarda bulundu. Saat başı İçişleri Bakanı Efkan Ala ile yapılan görüşmelerde Efkan Ala'nın "Bizim kontrol edemediğimiz güçler var" sözleri, bütün sorumluluğun HDP'li yetkililere yükleneceğinin sinyalini vermişti bile. Tablonun giderek ağırlaştığı eylemlerde, 9 Ekim’de İmralı'dan gelen mesaj ile olaylar yatışmaya başladı.

Abdullah Öcalan’ın mesajı şöyle:

“Son Kobanê IŞİD kuşatmasından kaynaklanan şehir olaylarının önünü almak için hükümetle temasa geçmeniz hayatiyet arz etmektedir. Aksi halde önü katliama açık provokasyona yol açmış olacağız. Taraflar dar çıkar bakışlı inatlaşmaları terk etme durumundadır. Bu ortamda çözüm sürecini hızlandırmanın yolu başarınızla orantılıdır. Hükümetten seri adımlar beklemek çok önemli ve hakkımızdır. Başta çatışma durumunda kaldığımız STK’larla diyalogla çözme yöntemi önemlidir. Bu konularda gerekli hassasiyet beklentisiyle, en kısa zamanda görüşmek dileğiyle. Selamlar, Abdullah Öcalan”

Hükümet savaşta ısrarını gösterdi  

Abdullah Öcalan'dan gelen mesajdan sonra olayların durulmasıyla birlikte halk sokaklardan çekilirken, Bingöl Emniyet Müdürü'ne yönelik suikast, “Müzakere süreci bitirilmek mi istendi” sorusunu akıllara getirdi. Suikastın kim ya da kimler tarafından yapıldığı tartışılırken, gözler Kandil'e çevrildi. Yine dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın araması ve Kandil'den durumu teyit etmesi, Efkan Ala'nın “kontrol edilemeyen güçler” dediği güçlerin devrede olduğunu da gösterdi. Gece geç saatlerde Kandil ile yapılan görüşmelerde, Kandil’den “Bingöl’deki saldırı yüzde 100 bizimle bağlantılı değildir. Bizim eylemimiz değildir. Çözüm sürecini bitirmeye yönelik bir provokasyondur. Ateşkesi bozmuş değiliz. Çözüm sürecinin arkasındayız” mesajı verildi. Mesaja rağmen, Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından yapılan “Emniyet müdürümüzün intikamı alındı, 4 PKK'li öldürüldü" açıklaması, müzakere sürecinin bitirilmesi yönünde atılan ilk adımları gösterdi.

Abdullah Öcalan neler söyledi 

Müzakere sürecinde İmralı heyeti ile sürekli görüşmeler halinde olan Abdullah Öcalan, Kobanê olaylarında "darbeye" işaret ediyor. 6-8 Ekim’de yaşananların sürece büyük zarar verdiğini belirten Abdullah Öcalan, bu konuda hükümeti, HDP'yi eleştirmiş ve Başbakan'ın bu yaklaşımlarının doğru olmadığını belirtiyor. Hükümet ile sürekli iletişim halinde olunması ve iletişimin kopmaması gerektiğine işaret eden PKK Lideri, Kobanê'de en ufak bir cevap alınmış olsaydı MYK çağrısının da yapılmayacağına ve MYK çağrısından önce insanların sokağa çıkacağını hükümete anlatmaya çalıştıklarına vurgu yapıyor. Olaylar esnasında ve sonrasında hükümet kanadında HDP’yi eleştiren açıklamaların ve kampanyaların doğru olmadığına dikkat çeken Abdullah Öcalan, hükümetin Kobanê politikalarını değiştirmesi gerektiğini söylüyor.

‘Kobanê’de bir darbe mayalanıyor’

“Kobanê savaşında ısrar olursa bunun arkası darbedir” diyen Abdullah Öcalan, o sürece ilişkin şu ifadeleri kullanıyor: “Kobanê’de bir darbe mayalanıyor. Bu en son dünkü Paris olayı da müthiş bir darbe hazırlandığını gösteriyor. Erdoğan acımasızca götürülecek. Daha önce Mursi örneğini vermiştim ama daha kötü bir son onun için hazırlanıyor. PKK’yi de kullanmak isteyecekler.  PKK üzerinden darbe inşa edilmek isteniyor. Mevcut savaş tarzı da buna yol açıyor. İşte 6-7 Ekim’de ortaya çıktı. Ben mektup yazmasam darbe olacaktı. Hiçbiriniz bunun farkında değildiniz. Bırakın 40 kişiyi, sınırsız ölümler yaşanacaktı. Doğru algılayıp güçlü refleks gösterme konusunda yetersizlikler var. Onu da götüreceklerdi. Darbe çarkı daha amansızca yürütülüyor. Paris’teki suikast onunla ilişkili. Hollanda Esad konusunda Türkiye’yle ortak hareket etmiş. Bu eylem Hollanda’yı bu anlamda geri çekme, Türkiye’yi yalnızlaştırma operasyonudur. AKP’ye yönelik darbe mekaniğinin de işlediğinin göstergesidir.”

‘Dünyada ender rastlanan bir operasyon’ 

Türkiye cephesinde Kobanê’ye yönelik en yoğun saldırının geliştiği güne yani 29 Kasım tarihine işaret eden Abdullah Öcalan, eylemlerde MİT’in özel müdahalesi olduğunu da ifade ediyor. Abdullah Öcalan, “Ben ilk defa burada söylüyorum. Kobanê üzerinden darbe mekaniği devreye konulabilir dedim. Bu olaylar darbe mekaniğini hızlandıran olaylardı. Dikkat edilirse koalisyon güçleri en kritik noktada devreye girdi. Dünyada ender rastlanan bir operasyon gerçekleştirdi. Onlarca uçakla hava bombardımanı gerçekleştirdi. O koalisyonun sözde kurtarma operasyonuyla 29’unda gerçekleşen IŞİD saldırısını aynı güçlerin yaptığını araştırmalısınız” değerlendirmelerinde bulunuyor.

‘Ben olmasaydım 6-7 Ekim’le HDP kalmazdı’

Kobanê eylemleri, 29 Kasım’da gerçekleşen yoğun saldırılar, yargısız infazlar, Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde ve Diyarbakır’da astsubayların vurulmasını darbenin bir parçası olarak değerlendiren PKK Lideri, şu ifadeleri kullanıyor: “Bizim üst aklı bulmamız lazım. Bu üst akıl kimdir? Ben değilim. HDP de değil. Selahattin Bey, hepsi gidiyordu. O mektup o akşam yazıldı ve provokasyon durduruldu. Ben olmasaydım 6-7 Ekim’le birlikte HDP kalmazdı. Arkasından bilmiyorum kaç gün sonra Bingöl olayı oldu. Asıl yapanlar hala açığa çıkmadı. Aynı şey Hakkâri Yüksekova’da da oldu. Diyarbakır’da bir astsubay ensesinden vuruldu. Bu pratiğimizle darbe mekaniği yarım kaldı.  Cizre olaylarına, 6-7 Ekim olaylarına müdahale etmeseydim tüm Cizre ve Diyarbakır’ı katledeceklerdi.”

Editör: Haber Merkezi