AKP yönetimince Silivri Cezaevine atılan yıllarca hapis yatan ancak şimdilerde AKP yandaşı haline gelen Doğu Perinçek sadece AKP’yi övmekle kalmıyor, aynı zamanda yol ve yöntem de öneriyor. Aynı Perinçek daha birkaç yıl önce AKP’ye demediğini bırakmayanlardan.

 

AKP yönetimince Silivri Cezaevine atılan yıllarca hapis yatan ancak şimdilerde AKP yandaşı haline gelen Doğu Perinçek sadece AKP’yi övmekle kalmıyor, aynı zamanda yol ve yöntem de öneriyor. Aynı Perinçek daha birkaç yıl önce AKP’ye demediğini bırakmayanlardan. Erdoğan’a söyledikleri arşivlerdedir. Ancak Perinçek için bu tür tavır ve tutum oldukça anlaşılır bir durum! Kimse Perinçek’i yadırgamıyor.

Perinçek bir dönem de Kürt dostu geçinmişti. O dönem kalkmış Bekaa Vadisi’ne gitmiş Öcalan’ı ziyaret etmişti. Neyse buraya daha fazla girmeye gerek yok. Keşke o dönem söylediklerinde samimi olsaydı! Eşit ve özgür bir cumhuriyette Kürtlerin de eşit yurttaş oldukları bir yaşam mümkün olsaydı. Bunca yıldır kan dökülmeseydi…

Dün ak dediğine bugün kara, kara dediğine ak demekte ünlü Perinçek AKP yandaşı olduktan sonra yandaş kanalların müdavimi haline geldi. Soru sorana eleştirene yağıp gürlüyor, kızıp köpürüyor. “Bunları çıkarmayın” diyerek programcılara çıkışıyor. Bazen Erdoğan gibi, bazen Bahçeli gibi davranmaya çalışıyor. Adeta Saray’ın temsilcisi, Erdoğan’ın danışmanı, ya da cumhurbaşkanı yardımcısı havalarında hareket ediyor. Hemen her konuda bir şeyler söylüyor. Tutarsızlıklarla dolu, bir söylediği bir söylediği ile çelişen olduğuna aldırmadan konuşuyor. Dinci ve milliyetçi cepheye methiyeler düzüyor. Öyle ki cübbeli namlı, yanmaz kefen, cennet terliği pazarlamacısı bir din tacirinin taktirini bile kazanmış bulunan Perinçek, Erdoğan’ın davetlerine katılmaktan da büyük onur duyuyor, “devleti adamı” mertebesine ulaştığını düşünüyor olmalı bu yaptıklarıyla.

Ve AKP-MHP politikalarını alkışlıyor, “fikirlerimiz iktidarda” yaklaşımı sergiliyor. Erdoğan’ın kendi çizgisine geldiğini söyleyen Perinçek AKP-MHP birliğinin bir ortağı olduğunu düşünüyor, öyle hareket ediyor. Bazen çelişkiye düşseler de konu Kürt sorunu olunca bu din ve milliyetçilik üzerinden oluşan ittifak güçleri “Kürt anasını görmesin” diye birbiri ile yarışıyor.

Son olarak Öcalan için söyledikleri ile gündem oldu Perinçek. Katıldığı bir televizyon kanalında “Öcalan yakında televizyonlara çıkarılacak, konuşturulacak” dedi. Bunun ne anlama geldiği, neye dayanarak bunları söylediği sorulduğunda yuvarladı sözü. Ancak “Türk devleti kısa zaman sonra Abdullah Öcalan’ı çıkartacak ‘Silahları bırakın, biz yanlış yaptık’ dedirtecek” sözleri üzerine Ömer Çelik; “Saçma sapan bir iddia. Öyle bir şey yok” derken, MHP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Yıldırım ise Perinçek için “Rol kapmanın derdinde olduğunu düşünüyorum” açıklamasında bulundu. Bu açıklamalardan sonra Perinçek, bu söylemin bir duyum değil, tespit olduğunu söyledi. Bunun kendi fikri olduğunu, “devlet aklı”nın bunu gerektirdiğini ekledi.

Perinçek’in kendi aklını da dahil ettiği bu “devlet aklı”nın nasıl bir akıl olduğunu bilmeyen yok. Geriye dönüp bakıldığında bu aklın ne denli karanlık ve vahşi tablolara neden olduğunu görmek mümkün. Ve bu aklın tüm Türkiye halklarına acı, kan ve gözyaşından başka bir şey sunmadığı bir gerçektir.

Ancak Perinçek’in bu “devlet aklı"nın AKP’de fazlasıyla bulunduğunu söylemek pek ala mümkün. Perinçek’in, Erdoğan ve Bahçeli ile yarışa girerek kendisini helak etmemesini öneririz! Zira AKP ve MHP koalisyonu sıkıştıkça yeni birçok yol ve yöntem denedi ve deniyor. Çok uzağa gitmeye gerek yok, 31 Mart ve iptal edilip 23 Haziran’da yenilenen 2019 yerel seçimlerinde bu görüldü. Bu “devlet aklı” sahipleri HDP’nin batıda tarafsız kalması için Öcalan’dan bir mesaj almak için çok çırpındı. Öcalan’ın avukatları üzerinden yapamadıklarını bir akademisyen üzerinden yapmak için MİT devreye girdi. Öcalan’ın mesajları üzerinden Kürtlerin “Bölgede kazanmak, batıda AKP-MHP despot koalisyonuna kaybettirmek” formülünü boşa çıkartmak istemişlerdi. Oldukça trajikomik durumlar yaşanmıştı. Yine, pek itibar sahibi olmayan Osman Öcalan’ı TRT’de programa çıkartmışlardı.

O dönem AKP’ye oy devşirmek için çırpınıp dursalar da Kürt halkı doğrusunu yaptı. Oyun ve entrikalara prim vermedi. Nefes alınacak bir Türkiye çabasından geri durmadı ve İstanbul, Ankara, Antalya; Adana, Mersin gibi büyükşehirlerde ittifak güçleri seçimleri kazanmışsa bunda HDP’nin, Kürt seçmenin, sol ve sosyalist güçlerin büyük payı bulunuyor.

Görünen o ki, şimdi 21 yıldır tecrit koşullarında İmralı’da tutulan Öcalan üzerinden yeni bir hesap içindedir “devlet aklı” sahipleri.

Ancak bu hesapların her zaman umulan sonuçları vermediği biliniyor. Perinçek “devlet aklı” ile hareket ettiğini söylese de Kürtlerin ve Türkiye halklarının da bir hafızası ve bir aklı var. Devlet gerçekten bir akıl sahibi ise yapılması gereken Kürt sorununun Türkiye’nin demokratikleşmesi kapsamında eşit haklara dayalı demokratik çözüm yoluna yönelmelidir. Oyun ve entrikalarla bir yere varılamadı, varılamaz.

Kürtçe tiyatro oyununun bile yasaklandığı, Kürt siyasetçilerin hapse doldurulduğu, ana dilinde eğitimin yasak olduğu, halkın seçtiği tüm temsilcilerin hedef haline getirildiği, bölge belediyelerinin gasbedilip kayyum atandığı, gazetecilerin içeri doldurulduğu, içeride ve sınır ötesinde savaş ve çatışma koşullarının körüklendiği böylesi koşullarda hangi Kürt çıkıp AKP lehine söz söyleyebilir ki!

Tükeniş sürdükçe çırpınış artacak ve çırpındıkça hep birlikte batacaklar…