İSTANBUL - MA'nın haberine göre; PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın avukatları Rezan Sarıca, Ali Maden, Baran Doğan, Cengiz Yürekli, İnan Akmeşe, Mahmut Taşçı ve Mehmet Selim Okçuoğlu hakkında “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul 33’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Öcalan’ın avukatlarının yanı sıra Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Eş Genel Başkanı İlknur Alcan ile çok sayıda duruşmada hazır bulundu.  

Duruşma kimlik tespitiyle başladı. Müdafi avukatı Ercan Kanar, avukatların mesleklerini icra ettiklerini ve bu nedenle açılan davanın hukuki olmadığını söyledi. Kanar, yargılamanın Adalet Bakanlığı’na sorulmasını istedi. Ancak mahkeme, bu talebi reddetti. 

GÖRÜŞMELER HUKUKİ 

Ardından Öcalan’’ın avukatlarından Ali Maden’e söz verildi. Benzer iddialara ilişkin daha önce de yargılandığını ve davaların düştüğünü aktaran Maden, Öcalan’la yaptığı görüşmelerin hukuki olduğunu vurguladı. Maden, “Görüşme sırasında herhangi bir not tutma ve dışarıya farklı mecralara taşıma gibi bir amacımız olmadı. Suç teşkil eden bir eylem ortada yok. Önderlik Komitesi suçlamasına dair şunu sormak istiyorum; Böyle bir suçlama var ama böyle bir oluşumdan haberdar değilim” dedi. 

DEVLETİN BİLGİSİ DAHİLİNDE

Maden’in avukatı İbrahim Bilmez, ayağa kalkarak savunma yapmak istedi. Mahkeme başkanı, avukattan oturarak savunma yapmasını istedi. Müvekkilinin mesleki faaliyetler kapsamında yargılandığını ifade eden Bilmez, Öcalan'la yapılan görüşmelerin devletin izni ve bilgisi dahilinde olduğunu belirtti. Bilmez, bu görüşmelerin suç olmadığı ve yargılamanın hukuki olmadığını kaydetti. 

KOMPLO VE KUMPAS

Öcalan'ın avukatlarından Cengiz Yürekli, dosyada kendileri hakkında kullanılan “sözde avukat” kavramına tepki gösterdi. Yürekli, davayı "komplo ve kumpas" olarak nitelendirdi. Soruşturmada gizlilik kararı olmasına rağmen ve dosyanın mahkeme tarafından kabul edilmeden hükümet yanlısı medyaya servis edildiğine dikkati çeken Yürekli, “Buradan da komplo ve kumpas olduğu açıkça görülüyor. Ayrıca soruşturmayı açan ve yürüten polis ve savcılar da FETÖ’den alındı. Bizler müvekkillerimizle yaptığımız görüşmeler üzerinden yargılanıyoruz. Öcalan’ın hukuki temsilciliğini yapıyor olmama rağmen bu güne kadar görüşme imkanı doğmadı. Ancak buna rağmen suç unsuru üretilmeye çalışılıyor” diye kaydetti. 

‘ASIL SUÇ ÖCALAN'LA GÖRÜŞTÜRÜLMEMEM’

Müvekkilli Öcalan ile hiç görüşemediğini belirten Yürekli, “Asıl tartışılması gereken budur. Peki bu bilinmiyor mu? Bu suça dair bir dava açma gibi bir düşünceniz var mı? Dosyanın kurgulandığı temel şeyler bunlar. İddianame boş kalmasın diye basın açıklamasıyla doldurulmuş. 27 Temmuz 2011 günüde katıldığım bir basın açıklaması suç sayılmış. Dosya kalabalık olsun diye konulmuş. Bu basın açıklamasında bir suç yok. İmralı tecridi işlendiği için suç sayılmış. Bir de öne çıkan bir diğer suçlama ise İmralı’ya Guatemala Cezaevi benzetmesidir. Bu söylem uygulanan hukuki rejim, uygulamalar yönünden büyük bir benzerlik olduğu için kurulmuş” diye konuştu. 

Yürekli, müvekkiliyle görüşmemesinin tecrit olduğuna işaret ederek, "Tape kayıtları var. Bunlar avukat ve aile görüşmeleridir. Bir tane telefon görüşmesi Dilek Öcalan ile yapılmış. Bu görüşmede ise İmralı’ya elbise göndereceği söylüyor. Bu da suç sayılıyor” dedi. 

SAVCI FETÖ’CÜ  

Müdafi avukatı Özgür Erol ise, iddianamede yer alan “sözde avukat” kavramına tepki göstererek, “Sözde avukatların’ ‘sözde avukatı’ olarak’ buradayız” dedi. “Önderlik Komitesi” ve “Kuryelik” suçlamalarının tamamına karşı çıkan Erol, soruşturma izni isteyen Ömer Köse adındaki polisin FETÖ’den hüküm giydiğine işaret etti. Soruşturmayı yürüten savcı Adem Özcan’ın da benzer soruşturmalardan görevden alındığını ifade eden Erol, soruşturmanın yıllar önce açıldığını ancak yeni davaya dönüştüğüne söyledi. 

Duruşmaya ara verildi.  

Editör: Haber Merkezi