JINNEWS- Hikmet Tunç-Derya Ren

DİYARBAKIR/VAN - Kadınlar açısından 2021 yılının yoğun geçtiğini söyleyen Rosa Kadın Derneği Yönetim Kurulu üyesi Ruken Ergüneş, “Sistem değişmeden yaşanan sorunların değişmeyeceğini biliyoruz. Kadınlar olarak bu yıl olduğu gibi önümüzdeki yıllarda da sesimizi daha gür çıkarmaya çalışacağız” derken, Van STAR Kadın Derneği Başkanı Dilan Kunt Ayan ise mücadele ağını daha çok geliştirme vurgusu yaptı.

Tüm dünyada olduğu gibi bölgede ve Türkiye’de de kadınların baskı, saldırı, taciz, katliamlarla, hak gaspları ile yüz yüze kaldığı, ancak örgütlü saldırılara karşı örgütlü mücadeleyi de büyüttüğü bir yıl oldu 2021. Bu yıl da iktidarın kadın düşmanı politikaları kadınların katledilmesini, faillerin cezasızlıkla ödüllendirilmesini, şiddetin meşrulaştırılması çabalarını beraberinde getirirken, İstanbul Sözleşmesi’nin feshi de aynı politikaların sonucu olarak gerçekleşti. Kadınların yaşamlarını, haklarını güvence altına alan kazanımlarının hedefte olduğu 2021’de kadınlar tüm saldırılara direne direne yanıt oldu.

Özellikle bölgede kadınların sürdürdüğü mücadeleyi Diyarbakır Rosa Kadın Derneği Yönetim Kurulu üyesi Ruken Ergüneş ile Van STAR Kadın Derneği Başkanı Avukat Dilan Kunt Ayan değerlendirdi.

‘Adaletsizlikler yaşatıldı’

Rosa Kadın Derneği’nden Ruken Ergüneş, 2021’in kadınlara yönelik şiddetin arttığı bir yıl olduğunu ifade ederken, buna karşı mücadele eden kadın örgütlerine yönelik yargı tacizinin de söz konusu olduğunu belirtti. Ruken, “Erkek devlet eliyle sistematik bir şekilde kadınlara dönük politik bir yönelimin olduğu bir süreci yaşadık. Bizler daha önceki yıllarda mevcut kazanımlar sonucunda İstanbul Sözleşmesi'nin, 6284 sayılı yasanın daha etkin uygulanmasına dönük çeşitli eylemler gerçekleştirdik. Ancak 2021 yılında ansızın çıkarılan bir kararname ile İstanbul Sözleşmesi feshedildi. Yine yıl içerisinde yargı tacizleri devam etti. Kadınların davalarının görüldüğü adliye koridorlarında adaletsizliğin işletildiğini gördük” dedi.

‘2021’de, sonraki yıllarda hatırlanacak ihlallere tanık olduk’

Ruken, sadece Diyarbakır genelinde ulaştıkları verilere göre 2021 yılı içinde 2 bin 416 kadının şiddet gördüğünü kaydederek, 11 kadının ise katledildiğini aktardı. Basına yansıyan ve gelen başvurulardan bu veriler elde edilmiş olsa da gerçek rakamın, yansıyandan daha yüksek olduğuna işaret eden Ruken, “Ama önümüzdeki sayılar bile işin ne kadar ciddi bir durumda olduğunu gösteriyor. Mücadele veren ve dayanışma sağlamaya çalışan kurumlara, merkezlere dönük yargı tacizleri oldu. Bu yargı tacizleri ile beraber birçok kadın arkadaşımız gözaltına alındı ve tutuklandı. Bu şekilde arkadaşlarımızın cezalandırılarak susturulmaya çalışıldığını gördük. Buna en büyük örnek Tevgera Jinên Azad (TJA) Sözcüsü Ayşe Gökkan’a verilen 30 yıllık cezaydı. Ayşe Gökkan şahsında kadınlara verilen bir gözdağıydı. İşte 2021 yılı önümüzdeki yıllarda da hatırlanacak böylesi olaylara tanıklık etti” ifadelerini kullandı.

‘Politika geliştirmeye çalışıyoruz’

Cezaevlerinin son birkaç yıldır sürekli baskılar ile gündeme geldiğini sözlerine ekleyen Ruken, 2021’de cezaevlerinin “toplama kampı”na dönüştüğüne vurgu yaptı. Ruken, cezaevlerinde kalan tutsak kadınların durumuna ise şu sözlerle dikkat çekti: “Hasta tutsakların durumlarının her geçen gün ağırlaştığı bir süreçte yapılan başvurular yanıtsız bırakılmakta. Hasta olan birçok tutsak yaşamını yitiriyor. Garibe Gezer’in şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmesi cezaevlerinde yaşanan hukuksuzlukları gözler önüne sermeye yetti. Öte yandan siyasi hasta tutsak Aysel Tuğluk politik gerekçeler bahane edilerek, tahliye edilmiyor. Bugün de Aysel Tuğluk’un tecrit altında tek kişilik bir hücrede tutulmaya çalışıldığını biliyoruz. Bizler de bu durumlara karşı her zaman farkındalık yaratmaya ve politika geliştirmeye çalıştık ve çalışıyoruz.”

‘Özel savaş sistematik bir şekilde uygulanmakta’

“Sistemin kendi eliyle kutuplaşmalar yaratarak ortaya çıkardığı şiddet, toplumdaki şiddeti en üst seviyeye getiriyor” diyen Ruken, savaş politikalarının ortaya çıkardığı sonuçlara karşı mücadelenin yükseltilmesine değindi. Ruken, önceki yıllarda da özel savaş politikalarının yürütüldüğünü ifade ederken, “Ancak 2021 yılında bu durumlar sistematik hal aldı. Medyaya yansıyan haberlerde ortaya çıkarılan fuhuş ve uyuşturucu çeteleri sadece bölge illerinde değil; aynı zamanda Kürtlerin 90’lı yıllarda göç ettiği Mersin, İstanbul ve diğer büyük metropollerde de zorla ve dijital şiddet yolu ile sürdürülmekte. Son yıllara oranla kadınlara yönelik dijital şiddet 2021 yılında arttı. Kadınlara dijital üzerinden şantajlar yapılarak farklı yollara sevk edildiğini biliyoruz” diye ekledi. 

‘Kadın katliamlarında basının rolü büyük’

Ruken, kadınlara yönelik gerçekleştirilen kırımlarda basının da büyük bir etkiye sahip olduğunu kaydetti. Medya alanında kullanılan dilin çok önemli olduğunu belirten Ruken, “Medya organlarında kullanılan popülist dilin topluma bilgi şiddeti olduğunun en somut halini gördük. Önceki yıllara oranla kadınların daha çok adliyelerde olduğunu gördük. Birçok kadın verdiği mücadeleden kaynaklı yargılansa da; cezasızlık politikasından kaynaklı taciz, tecavüz ve şiddete maruz kalmış birçok kadının da adliyede olduğunu gördük. Bu durumla beraber intihar vakalarının sayısında artışın yaşandığı da bilinmekte” şeklinde konuştu.

‘İktidar sıkıştığında saldırıyor’

2021 yılına damgasını vuran kadın mücadelesinin en büyük örneğini Emine Şenyaşar’ın oluşturduğunu belirten Ruken, adalet taleplerine dair “Tutsak yakınlarının başlatmış olduğu ‘Adalet Nöbeti’ eylemi var ve bu eylemler ile insanlar yaşadıkları sorunları dile getirmeye devam ediyor. Sistemin kendi bekası için elinde tuttuğu bir kesim var. Ve ne zaman iktidar sıkışsa bu kitleye saldırıyor. Toplum içerisinde farklı görünen kesimler iktidar tarafından hedef alınarak bastırılmaya çalışılıyor. Son yıllarda iktidarın kullandığı kutuplaştırıcı dil, toplum içerisinde ciddi tahribatlara yol açtı. Ancak kadınların bu kutuplaştırıcı politikalara karşı duruşu iktidarın bazı konularda geri adım atmasına neden oldu” ifadelerini kullandı.

‘Başaracağımıza inanıyoruz’

Ruken, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Kadınlar önceki yıllara oranla şiddeti tüm boyutları ile ele alarak buna karşı çözüm yöntemleri geliştirmeye çalıştı. Ne olursa olsun yaşadıkları sorunlar karşısında mücadele etmeyi ve çözüm yolu geliştirmeyi öğrendi. Bununla beraber sistem değişmeden yaşanan bu sorunların değişmeyeceğini biliyoruz. Kadınlar olarak bu yıl olduğu gibi önümüzdeki yıllarda da sesimizi daha gür çıkarmaya çalışacağız. Başaracağımıza da inanıyoruz.”

Van’da bir yılda 37 kadın ölümü

Bir yıl içinde 37 kadının şüpheli şekilde yaşamını yitirdiği ya da katledildiği Van’da çalışma yürüten STAR Kadın Derneği Başkanı Avukat Dilan Kunt Ayan, şiddetin artmasının önünü aşan iktidar politikalarına dikkat çekti. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin şiddetin artmasında etkili olduğunu dile getiren Dilan, Van’daki şiddet vakalarına değinerek “Derneğimize yapılan başvurularda kadınların bir kısmı psikolojik destek, yüzde 60’ı da boşanma talebiyle başvurdu” dedi.

Saha çalışmalarına ağırlık verildi

Dilan, Van ve ilçelerinde kadına yönelik şiddetle mücadelede daha çok saha çalışmaları gerçekleştirdiklerini söylerken, “Çünkü kadına yönelik bir şiddet döngüsü sürekli devam ediyor. Bunun yanı sıra bir çözüm de üretmek gerekiyor. Buna yönelik bir politika belirlemek gerekiyor. Çok önemli gördüğümüz şey saha çalışmaları oldu. 25 Kasım kapsamında semt pazarlarında kadınlarla bir araya gelerek daha çok bilgilendirme çalışmaları geliştirdik. Gittiğimiz yerlerde kadınların ilgisini görebildik. Bu da yavaş yavaş farkındalığın artması ve sahaya inmenin ne kadar önemli olduğunu bize göstermiş oldu” değerlendirmesinde bulundu.

2021 yılı çalışma ve etkinlikleri:

Derneklerinin 2021 yılı faaliyetlerine değinen Dilan, hem yereldeki hem de mülteci kadın ve çocuklar için çalışmalar yürüttüklerini ifade etti. Mültecilerin toplumsal yaşama adapte olmaları amacıyla dil kursları düzenlediklerini söyleyen Dilan, şiddete karşı da çeşitli eylem ve etkinlikler organize ettiklerini söyledi.

Kentteki tek sığınma evi 20 kişilik

Dilan kentte, şiddetle mücadelede önemli bir yere sahip olan sığınma evlerinin eksikliğine de işaret etti. Bölgede HDP’nin kazandığı belediyelere kayyımlar atandıktan sonra kadın kurumları ve sığınma evlerinin kapatıldığını anımsatan Dilan, “Belediyelere bağlı bir sığınak yok. Bu büyük bir sorun olarak devam etmekte ve gündemde. Bunun için aslında belediye kanunu çok açık. 50 binin üzerindeki nüfuslu yerde sığınma evi açma zorunluluğu var” ifadelerini kullandı. Yaklaşık 2 milyon nüfuslu kentte Valiliğe bağlı tek bir sığınma evinin olduğunu dile getiren Dilan, “O da 20 kişilik bir kapasite ile geriye konteynerlerle büyütülmüş durumda” diye konuştu.

‘Sığınma evine giden kadın şiddet döngüsüne geri dönüyor’

Derneklerine yapılan başvurularda kadınların Valiliğe bağlı sığınma evine gitmek istemediklerini ve gittikleri takdirde de şiddet döngüsüne geri dönmekle yüz yüze kaldıklarını kaydeden Dilan, “Oradaki yer sıkıntısı ve mevcut kapasite ile çocuğunu yanına alamayan kadın ‘Ben oraya gitmek istemiyorum’ diyebiliyor veya orada bazen yer sıkıntısına bağlı olarak başka bir şehre gönderilebiliyor. Sadece 6 ay sığınma evinde kalabiliyor. Biz mağdurları ŞÖNİM’e yönlendiriyoruz. ŞÖNİM sığınma evlerine gönderdiğinde saydığım sorunların birisiyle karşılaşan kadın tekrar şiddet döngüsüne geri dönmek zorunda kalıyor. Artan şiddet döngüsü kadının ölüm ile de karşı karşıya kalmasına yol açabiliyor” dedi.

‘Mücadele ağını geliştirmek için çalışacağız’

Son olarak 2022 yılına giderken hedefleri arasında daha çok kadına ulaşmak olduğuna dikkat çeken Dilan, şunları söyledi: “2021’in şiddet ivmesinin en alta inmesi için mücadelemizi sürdüreceğiz. Maalesef ki yılın ilk aylarında şiddetin ayyuka çıkacağını da biliyoruz ama bu kabul edeceğimiz anlamına gelmiyor. STAR Kadın Derneği olarak mücadele ağlarını geliştirmek için çalışacağız. Yeni projelerimizi hayata geçirmeye hazırlanıyoruz. ‘Şiddete karşı politikamız nedir, nelerin olmasını istiyoruz ve neler gerekiyor’ doğrultusunda politikamızı belirlemeyi hedefliyoruz.”

Editör: Haber Merkezi