İnstagram ve İnsan: İnsanın Akış Hali

“Hızlı yaşa, genç öl ve cesedin yakışıklı olsun” demiş James Dean Amerikan rüyasının doruklarını hız yapan arabasıyla sürerken. Hızlı yaşam çoğu zaman insanların ilgisini çeken ve hatta belki de haz veren bir süreçtir. Popüler kültür, kentleşme, teknoloji ve elbette saat ve takvimle şekillenen yeni popüler dünyada hız hayatımızın her şeyini değiştirmiştir. Artık zaman insanların çalışmasından eğitimine, kalkmasından yatmasına, günü bölmesine, tatiline kadar parçalanmıştır. Nitel kavramlarla nicel kavramlar arasında değişen bir döngü zamanın döngüsüne takılmıştır. Hızlı yaşam “fast foodlara” yansırken elbette insanın diline de yansımıştır. Ve insan modern yaşamla birlikte gittikçe daha mutlu olma eğiliminde başarılı olduğunu düşünmüş ve hayaliyle “pop culture” tarzda bir yaşam belirmeye başlamıştır. Elbette yaşam içerisinde süreçler değişmiştir. Artık sosyal medya mesajları kitaplardan ve klasiklerden daha çok okunup daha çok değer taşımaktadır. Klasikler hâlâ klasik olarak devam ediyor. Demek ki üretilen ve yazılan kitaplar, romanlar, masallar ve edebi eserler nitel olarak geçmişteki kitapları geçemiyor. Peki dil bu süreçten nasibini nasıl almıştır, nasıl değişmiştir? Bilindiği gibi artık yüksek teknolojiye dayalı hızlı yaşamda kelimeler ve cümleler kısalmaya başlamıştır. Artık insanlar teknolojiyi kullanırken zamandan tasarruf yapmak adına kullandıkları kısaltmaları konuşma diline de yansıtmışlardır.

Örneğin “gidiyorum” cümlesi “gidiyom” ve sonra da “gidyoma” doğru bir yolculuğa başlamıştır. “gideceğim” “gidecem” ve sonra da “gitceme” dönüşebiliyor. İngilizcede “lemme”, “gimme”, “wanna” gibi kavramlar “let me”, “give me” ve “do you want” kelimelerinin kısaltması olabiliyor ve farkında olmadan ifadelerimizi etkileyen yaşam bir anda değişir ve kısalan kelimelerimiz artık yaşamımıza yön verir. Kürtçe’de pek çok yerde bu sabah denirken “ev sibeh” yerine Mardin’de “vêsê” kelimesi bunun açık bir parçasıdır. Serhat bölgesinde ise soğuk havanın neden olduğu hızlı ifade etme biçimi kendisini Kürtçe edatların atılmasıyla göstermiştir. Evdeyim derken “ez mal im” cümlesi gibi oysa pek çok yerde “ez li malê me” ifadesi doğru olarak kullanılır. Dil kısaltılmayı sever, insanlar dili kısaltmayı sever. Ama bu kısaltma süreci doğal olarak gelişmelidir. Örneğin Hawar dergisinde günler yekşemb, duşemb, çarşemb olarak verilmiştir ve sonrasında  “b” harf doğal bir seyirle yerini yekşem, duşem ve çarşem’e bırakmıştır. Ama bu değişim doğal bir değişimdir.

Peki, doğal olmayan değişim ne olabilir ve nasıl etkileyebilir. Günümüzde en fazla etkiye sahip sosyal medya alanı olan “instagram”a bakalım. İnstagramın en çarpıcı birinci özelliği yazının az ya da hiç olmadığı, sadece görsellerin kullanıldığı bir alan olmadıdır. İfade etmek istediğiniz cümleleriniz bile bir görsel forma girmek zorundadır. Neden görsel? Neden böyle bir alan bu kadar tercih edilmekte, yeni nesilde karşılık bulmaktadır? Elbette iletişimin araçlarından biri olan sosyal medya kendisini yenilemek ve farklılıklar sunmak durumundadır. İnstagramın ikinci çarpıcı özelliği ise en uzun videonuzun altmış saniye sınırına takılıyor. Yani vermek istediğiniz mesajı daha uzun bir sürede veremezsiniz. On sekiz dakikalık bir videoyu bu kadar yoğun ve hızlı bir yaşam içerisinde izleme şansımız yok denecek kadar azdır. Bu yüzden çok hızlı olmanız ve kısa videolarla kendisiniz ifade etmek zorundasınızdır. Mesajı verenin ve mesajı alanın zamanı oldukça kısadır. Ve mesaj aktarımınız için geri sayım başladı. Altmış, elli dokuz, elli sekiz, elli yedi, elli altı, elli beş, elli dört, elli üç…

Sadece bu iki özelliği bile düşünseniz, instagram kullanan onlarca insanın çok hızlı bir şekilde özellikle modern dünyanın akıllı telefonlarının ekranlarında parmaklarıyla aşağıdan yukarı doğru sörf yaptıklarını görürsünüz. Hem de inanılmaz hızlı bir şekilde. Bir süre sonra artık insanlar okumaktan ziyade görmek için bakar ve çok hızlı bir şekilde taramaya devam eder. Artık mesajlar daha hızlı ve daha kısa olmak zorundadır. Mesajı veren en hızlı ve en çarpıcı kelimelerini kullanmak zorundadır ki takipçi o cümleyi birkaç saniye de görüp çok hızlı parmak hareketleriyle “like” atsın. Çünkü artık modern çağda like sayınız arttıkça prestijiniz artar. “like’ın kadar konuş” devri başlamıştır artık. Peki, bu hızlı kullanım insanı düşünsel anlamda “daha yüzeysel” ve “daha dikkatsiz” bir şekilde bilinmeyen sulara doğru götürmez mi? Çünkü artık detaya ve derinliğe gerek yok. İfade edilmek istenen cümle çok az kelime ve görselle sunulmaktadır. Bazen bu mesajlar farklı anlama gelecek kadar kısa cümlelerle sunulur ve hız hiç durmadan ekranda akmaya devam eder. Bu yüzeysel akış esnasında insanlar arasında yanlış anlaşılmalardan tutunda komik duruma gelebilecek yeni deneyimler ortaya çıkıyor. Ve bu hıza yetişme arzusu o kadar yüksek ki insanlar sadece akan fotoğrafı yakalama isteğiyle sadece akışın bir parçası oluyor ve akış insanların yeni fikirler üretmesine, geliştirmesine veya var olana karşı çıkmasına izin vermiyor. Çünkü artık biz farkında olmadan akışı yöneten ama görsel ve mesajlarda da yönetilen bir ütopyadayız. Artık aradığımız detay ve derinlik zaten istediğimizde erkek cinsiyetli arama motoru sayesinde hizmetimizde olup, artık biz teknik olarak kontrol sahibiyizdir.

Bu yeni yaşam şekli yavaş yavaş düşüncelerimizi şekillendirir. Çünkü hızlı akışkan ekranlarda bilinçli yaptığımız eylemler dışında farkında olmadan maruz kaldığımız açık ve sübliminal mesajlar aracılığı ile her gün hatta belki de her saat görseller aracılığıyla bizi etkisi altına alır. Ve bu düşünceler artık iletişimimize yansır, çünkü sürekli değişen ve yeniden yaratılan biz, artık instagramın yeni biçimi olmaya kelimelerimizle hatta emojiler sayesinde daha az kelimeyle devam ederiz. (Çin’de sırf emojilerle bir kitabın yazılıp basılması tesadüf değil J) Bu kelimeler kişinin instagram ilişkisine göre davranışa bile yansıyabilir. Çünkü değişim ve akış son hızla devam eder. Ve artık biz daha hızlı konuşan, daha az kelime kullanan ve gittikçe toplumda daha az sosyalleşen insanlar olup olmama arasında “Kararsızlar Kulübüne” farkında olmadan üye oluruz. Kullandığımız sosyal medya platformunun bizi değiştirmesi ayrı bir konu olabilir. Bu yazıda sadece instagramın saniye sınırlı etkisinin iki özelliğinin yaratabileceği sonuçlarına yönelik bir “hızlı” bakış yaptık.

Aslında hızlı yaşa genç öl süreci beraberinde pek çok sosyal konuyla ilişkilidir. Toplumun farklı düzeyleri arasındaki farklar, güç farklılığı, insanın geçmişi ve eğitiminin güncele uyarlanması, yaşanmışlıkları ve deneyimleri, toplumsal kültürel öğelerin etkisi, yaratıcılık, ekonomik, cinsiyet ve etnik eşitsizlikler, populer kültür ve modern yaşam kendisini bir ekranda karşımıza çıkarmaktadır. Kemal Sayar’ın “Yavaşla” uyarısı doğal olarak daha yoğun, daha yorucu, daha stresli ve daha hızlı bir hayata karşı verdiği uyarıdır. Her şeyi yerinde ve doğru şekliyle yaşamak için düşünce, kelime ve davranışlarımıza etki eden noktalara bizi kıymetli ve değerli kılan değerlerimizle ve değerlilerimizle kaliteli an ve anılar umuduyla.

 

 

 
Editör: Haber Merkezi