DİYARBAKIR- ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ SÖYLEŞİ; ROSA Kadın Dernek başkanı Adalet KAYA Gazeteci Hamza ÖZKAN’ a Türkiye’deki mevcut kadın dernekleri, eril zihniyetin şiddetine karşı kadınların direnişi ile kadına yönelik şiddet ve mücadele tartışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. ROSA Kadın Derneği kadın mücadelesi uygulamasıyla sadece Türkiye’de değil, dünyada örnek olmuş derneklerden biridir.

 Bağımsız ve kadın özgürlükçü perspektife hakim basın grupları ve gazeteciler var. Onları dışında tutarak, ne yazık ki medya kuruluşlarının genelinde oldukça cinsiyetçi bir dil kullanılmakta, iktidarın kadın düşmanı politikalarına hizmet eden bir anlayışla yaklaşılmaktadır. diye belirten Kaya, " Gücünü şiddet üreterek büyüten bu eril sistem karşısında biz kadın örgütleri de gücümüzü birlikte ve dayanışmayla örgütlenerek büyütüyoruz. Öz gücümüze, varlığımıza  ve kadın dayanışmasına inanıyoruz! "dedi. Kaya’nın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle;

ROSA Kadın Dernek başkanı Adalet KAYA Gazeteci Hamza ÖZKAN

 ÖTEKİLERİN GÜNDEM:  “ Rosa Kadın Derneği ” nasıl bir amaçla yola çıktı ve şuanda neler yapıyor?

 Adalet KAYA: Bu soruya cevap verirken aslında nasıl bir ortamda dernek kurma fikrinin oluştuğundan bahsetmem gerekir. OHAL döneminde yayınlanan KHK’lar ile tüm Kürdistan’da belediyelere kayyumların atandığı dönemi hep beraber yaşadık. Kayyımlar ile birlikte önce Belediyelere bağlı kadın kurumları ve kadın merkezleri kapatıldı. OHAL’den önce yerel yönetimlerin uygulamaya geçirdiği kadın özgürlükçü politikalar sonucunda özellikle kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda büyük bir başarı sağlandığını gördük. Bölgedeki kadın cinayeti sayısı, Türkiye ortalamalarının çok altındaydı. OHAL uygulamaları ve çatışmaların yükselmesinden sonra kadına yönelik şiddetin de yükseldiğini;  hem aile içi şiddetin hem de kamusal alandaki şiddetin arttığını biliyoruz. Devletin savaş politikalarının topluma yansımalarını, her alanda şiddetin ve baskının sivil toplum örgütleri üzerindeki etkisini OHAL döneminde yaşadık, deneyimledik ve hala fiilen sürdürüldüğünü de görüyoruz.  Kurumların kapatılmasıyla hem şiddetin önlenmesine dönük politika geliştirebilecek kurumlar, hem de  şiddete uğrayan kadınların başvurabileceği, sığınabileceği kurumlar yağmacı bir zihniyetle ortadan kaldırıldı. Tüm bu uygulamalar yapısal olarak şiddeti yeniden üreten ve sistematikleştiren uygulamalar olduğundan toplumda ve kadınlarda sisteme olan güvensizliği boyutlandırılmıştır.  Bu dönemde tanık olduğumuz haliyle ifade etmek gerekirse şiddetin her türünün, toplumun tüm kesimlerinde hızlı bir şekilde geliştiğini ve en çok da kadın ve çocuğa yöneldiğini gözlemledik. Rosa Kadın Derneğini açma fikri böyle bir ortamda gelişti. OHAL’in kalkmasının ardından  Ağustos 2018’de çalışmaya başladık. 29 Aralık’ta resmi olarak açılışımızı yaptık.

 ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ:“Rosa Kadın Derneği” kadınları nasıl destekliyorsunuz hangi çalışmalarla onların yanında yer alıyorsunuz?

Adalet KAYA: Esasında kuruluş amacımız, kadına yönelik şiddeti önleyici politikalara geliştirmek, kadınlara dönük şiddete dair farkındalık yaratacak eğitimler ve çalışmalar yapmaktı. Daha sonra yoğun başvurular almamızın sonucunda hukuki, psikolojik destek sağlamak ve yaşam hakkı tehdidi söz konusu ise yönlendirmelerle sığınma evi ihtiyacını gidermek gibi çalışmalar yürütmeye başladık. Şiddet görmüş ve bize ulaşmış olan her kadına doğrudan veya dolaylı yöntemlerle mutlaka destek sağlıyor ve takibini yapıyoruz.

 ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: -Rosa Kadın Derneği olarak karşılaştığınız zorluklar nelerdir?

Adalet KAYA: Kuruluş aşamasında büyük zorluklar yaşadık elbette, kadına dair kazanılmış alanlar yağmalanmıştı ve hala kazanılmış haklarımızın bir çoğu saldırı altında. Yeniden örgütlenmek ve bir araya gelerek dayanışmayı örmenin öncülüğünü yürüdüğümüzü rahatlıkla söyleyebilirim. Bugün geldiğimiz noktada hala bir takım zorluklar yaşıyoruz elbette ancak bir yıllık süre zarfında tüm kentte ve hatta bölgede etki yarattığımız işler, eylemler oldu. Kadınlara yalnız olmadıklarını, onlarla dayanışma içerisinde olduğumuzu, güvenebilecekleri bir alan olduğunu duyurmanın da oldukça önemli olduğunu belirtmek gerekir.

ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ-Rosa Kadın Derneğinin ortaklaştığı başka kurumlar var mı? Bunlar hangileri? Ortak ne tür faaliyetler yaptınız?

Adalet KAYA: Rosa Kadın Derneği’ni kurduğumuzda Van’dan, Mardin’den diğer kentlerden de başvurular almaya başladık. Kadına yönelik şiddetin çok artmış olduğunu gerçeği ile yüzleştik bir yandan, öte yandan açlık grevleri ile ilgili annelerin eylemleri vardı, oldukça yoğun bir siyasal süreç işlerken tüm bunlarla mücadele daha büyük bir örgütlülüğü gerektiriyordu. Finansal olarak da çok güçlü değiliz ve birçok başvuruyu tek başımıza çözemeyeceğimizi fark ettik. Kadına yönelik  şiddet ile ilgili başvuru alan kurumlarla  beraber çalışmanın tüm kurumları güçlendireceği düşüncesi ile Şiddetle Mücadele Ağı adı ile bir ağ oluşturduk. Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi, İHD Kadın Komisyonu, ÖHD Kadın Komisyonu,  SES, Tabipler Odası, Psikologlar Derneği, ve Shuder’in içinde olduğu bu ağla beraber çalışmalar yapmayı kararlaştırdık.  7 Mart 2019 tarihinde  bir deklarasyon yayınladık ve birbirimizle çalışacağımızı açıkladık. Kadına yönelik şiddet konusunda başvuru alan kurumların birbirlerini desteklemesi açısından oldukça önemli çalışmalar da bu ağ ile açığa çıktı. . Bu bizi birçok açıdan güçlendirdi; kentin şiddet haritasının ortaya çıkması açısından, dayanışmayı güçlendirmesi açısından ve birlikte ortam eylem yapma konusunda önümüzü açtı. Ağın ortak çalışma sonucunda yayınladığı iki şiddet raporu var.

ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ:Kadına yönelik şiddetle mücadele edebilme anlamında ne tür çalışmalarda bulundunuz?

Adalet KAYA: Sadece dernek olarak veya Dicle Amed Kadın Platformu ve/veya Şiddetle Mücadele Ağı ile birlikte yaptığımız bir çok yürüyüş eylem, etkinlik, basın açıklaması gibi kamusal aktivite yaptık. Tüm kentte ve bölgede yaptığımız çalışmaların etkileri oldu. Kadın katliamlarına veya artan şiddeti önlemeye dönük onlarca etkinliğimiz basına yansıdı. Bir kaçından söz edersek “Jin Jiyane Jiyane Nekuje”, “Mor Konvoy”, “İnsan Zinciri”

Bir yandan da kadın cinayetlerinin görülen davalarını takip ediyoruz.

 ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ:Bugüne kadar takip ettiğiniz davalardaki sonuçlar bize ne anlatıyor?

Adalet KAYA: Öldürülen veya cinsel saldırıya uğrayan kadınların mahkemelerde yeniden yargılandığını, mahkemelerde de kadınları öldürmenin gerekçelerinin yaratıldığını ve “cezasızlık politikasının” devletin tüm organları tarafından sistematik bir şekilde işletildiğini anlatıyor. Kadın cinayetlerinde soruşturma aşamasından, yargılanma aşamasına kadar mevcut yasalar etkin ve adil bir şekilde uygulanmıyor. Gülistan Doku örneğinde ve intihar süsü verilen bir çok kadın cinayetinde olduğu gibi.

 ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Kadın cinayetlerinden söz edecek olursak temelinde yatan nedenler nelerdir?

Adalet KAYA: Devletin savaş ve özel savaş politikaları toplumda kadına yönelik şiddeti ve kadın cinayetlerinin en önemli nedenidir.  Şiddet svaş alanlarından sokağa, okula, evlere her yere yansımakta ve en çok kadınları hedef almaktadır. Erkeklik denen olgu da bunu besler; var olan geleneksel ve ataerkil aile ilişkileri, toplumsal cinsiyet eşitsziliği, 6284 ve İstanbul sözleşmesi hükümlerinin uygulanmaması, İktidarı temsil eden Kurum veya kurum temsilcilerinin nefret söylemleri, kadını özel alan denen çerçevesi çizilmiş, nasıl yaşaması gerektiği tanımlanmış bir yaşamın içine hapsetme politikası. Yargı tarafından faillerin cezasızlıkla ödüllendirilmesi ki en son infaz düzenlemesi ile kadın ve çocuğa dönük suç işlemiş faillerin ceza indiriminden faydalanması da İstanbul sözleşmesi hükümlerine uygun olmayıp adaletsiz bir af örneği olarak birçok kadında paniğe yol açmış ve erkeklerde de aynı suçu işlemeyi teşvik edici bir belge olmasına neden olmuştur.

ROSA Kadın Dernek başkanı Adalet KAYA Gazeteci Hamza ÖZKAN

ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Medyanın kadın cinayetlerine yaklaşımını ve genel olarak kadına dair kullandığı dili nasıl değerlendiriyorsunuz? Gözlemleriniz medyanın bu konuda yapıcı bir yaklaşım ve dil kullandığını gösteriyor mu?

Adalet KAYA: Bağımsız ve kadın özgürlükçü perspektife hakim basın grupları ve gazeteciler var. Onları dışında tutarak, ne yazık ki medya kuruluşlarının genelinde oldukça cinsiyetçi bir dil kullanılmakta, iktidarın kadın düşmanı politikalarına hizmet eden bir anlayışla yaklaşılmaktadır.

Hem kadına yönelik şiddetin artışı konusunda medyanın kullandığı dil şiddeti yeniden üretmekte hem de az önce de belirttiğim gibi kadınların nasıl yaşaması, nasıl giyinmesi, ya da kaç çocuk doğurması gerektiğine kadar bir çok açıdan iktidar temsilcilerinin geliştirdiği dili onaylayan bir habercilik politikası yürütmektedir. Ya da cinsel saldırı veya kadın cinayetlerini yorumlarken kullandıkları dil gerekçelendiren veya hakettiğini düşündüren, manipüle edici bir yöndedir. Bu tarz habercilikle tüm kadın örgütleri ile birlikte mücadele ettiğimiz bir alan olarak asla kabul etmediğimiz bir durumdur.

ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Kadın cinayetleri, kadın erkek eşitliği ve laiklik; bu olgular arasında nasıl bir bağ var?

Adalet KAYA: Aslında bahsettik, kadın cinayetleri hem toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden hem de ataerkil aile ilişkilerinden, geleneksel toplum yapısının erkek egemen kodlarından veya dini bir takım değerlerin, kuralların  yanlış yorumlamaların hepsi ile doğrudan ilişkilidir.

 ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Kadın cinayetlerini önlemenin önündeki en büyük engeller nelerdir ve engellerin kaldırılması için neler yapılmalıdır sizce?

Adalet KAYA: Kadına yönelik şiddeti önleyici politikaların geliştirilmesi ve uygulama aşamasında etkin yöntemler gerekmektedir. En önemlisi mevcut yasal belgelerin etkin idari ve adli makamlar tarafından etkin bir şekilde uygulanması ve daha çok önleyici yasal düzenleme yapılması gerekmektedir. Örneğin son bir yılda gerçekleşen kadın cinayetlerinin bir çoğunun kolluk görevlilerinin ihmali sonucunda korunamadıkları için gerçekleştiğini biliyoruz. Yani karakola sığınan kadın evine gönderilmesi, korunsa o cinayet gerçekleşmeyecek. Ne yazık ki bu tür ihmallerin soruşturulmadığı, cezalandırılmadığı bir sistemde yaşıyoruz. Var olan mekanizmaların işletilmesi bile tek başına kadın cinayetlerini önlemeye yetecekken ne yazık ki sistematik bir erkek zihniyeti bu mekanizmaları işlevsizleştirmektedir.

 ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Kadınların hayatına zorlaştıran ve var olan eşitsizlikleri artıran yasal düzenlemelere her geçen gün bir yenisi ekleniyor, bu düzenlemeler nelerdir, kadınlar bundan nasıl etkilenecek, topluma faturası ne olacak?

Adalet KAYA: Yaklaşık 9 yıldır, kadınların nafaka hakkına ilişkin, kazanılmış hakları geriye götürecek içerikte bir “nafaka hakkı”  tartışması devam etmektedir. Boşanma sonrasında ekonomik olarak zorda kalacak olan eşe ödenen yoksulluk nafakası ile ilgili önemli değişiklikler içeren çalışma ile ilgili Türkiye’deki tüm kadın örgütleri ile birlikte hareket ediyor düzenlemenin geçmemesi için mücadele ediyoruz. Yine  4 senedir önümüze getirilen çocukların cinsel istismarına, evlendirerek faili cezasız bırakmaya neden olacak bir düzenleme var ki gündemde akla, vicdana sığmamaktadır. 13 yaşını doldurmuş olan çocuğun, infaz düzenlemesine eklenecek bir geçici maddeyle 10.04.2020’den evvel evlenmiş olanların belirlenmiş olan beş kriteri taşıması halinde ve beş yıl evli kalmak şartıyla tüm yaptırımlardan kurtulması öngörülüyor. 15 yaşından küçük çocukların cinsel davranışa rızasını isteyen bu düzenleme ile çocuk evliliklerinin önü açılacak ve  çocuğa yönelik cinsel saldırı artacaktır.

Son olarak pandemi sürecinde, sıkışık bir zaman içerisinde hızlıca komisyonlardan geçirerek TBMM’den geçirilen infaz düzenlemesi Anayasanın eşitlik ilkesini ihlal eden bir belge niteliği taşımaktadır. Bu düzenleme ile kadın ve çocuğa yönelik işlenen suçlarda kapsama alınmış ve bir çok kadın için panik duygusu yaratmıştır. Son zamanlarda sizlerin de bilgisi vardır muhakkak; bu yasal düzenlemeden yararlanmış bir çok erkek eşini veya çocuğunu katletmiştir. Sonuçları açısından daha vahim durumlar yaratacağı da mümkündür.

 Tüm bu düzenlemeler erkeği şiddet uygulama konusunda teşvik eden ve nasılsa ceza almayacağım istediğimi yapabilirim algısı oluşturan düzenlemelerdir.

ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Kadınlar birçok şiddet türüne maruz kalıyor ve cinayet son nokta oluyor, bizim bireyler olarak bu gidişe dur demek noktasında sorumluluklarımız nelerdir, siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?

Adalet KAYA: Aldığımız başvurular ve işlenen kadın cinayetlerinin arka planına baktığımızda şiddetin küçük küçük başlayıp gittikçe boyutlandığını ve en sonunda katliama vardığını görüyoruz. Bu nedenle kadınlara sürekli çağrı yapıyoruz. Şiddet karşısında susmamaları gerektiğini, mutlaka destek istemelerini, “düzelir , değişir” gibi beklentilerin sonuçsuz kalacağını anlatıyoruz. Bir diğer önemli husus; toplumda gittikçe derinleşen yoksulluk meselesidir. Yoksulluk da en çok kadınları vuruyor ne yazık ki! Yoksullukla savaşan kadınlar evde veya işyerinde maruz kaldıkları şiddete boyun eğiyor ve o sarmalın dışına çıkmakta zorlanıyorlar. Tüm bunlarla mücadele ederken elbetteki kadınlara yapmaları gereken şeyleri, başvuru mekanizmalarını, şiddetin ne olduğunu ( yaşadığı bir çok şiddet türünü tanımlanamayan kadınlar var), boyutlarını, yaşam hakkı tehdidi karşısında neler yapabileceklerini medya, sosyal medya gibi araçlarla veya yaptığımız ve dağıttığımız broşürlerle anlatıyor, duyuruyoruz.  Derneğimiz bünyesinde çalışma yürüten bir hukuk komisyonumuz, başvuru alma komisyonumuz ve gönüllü psikologlardan oluşan bir psikolog ekibimiz var. Bize gelen başvurular konusunda danışmanlık, bilgilendirme desteği sağlıyorlar. Yanı sıra hukuki destek ve psikolojik destek sunuyorlar. Ayrıca pandemi sürecinde, 4 merkez ilçede yürüttüğümüz bir anket çalışması var; bu çalışmayı yaparken hem bir çok veriye ulaşmayı hedefliyor hem de görüştüğümüz kadınlara şiddet karşısında başvurabilecekleri acil durum hatlarını veya diğer mekanizmalar konusunda bilgi veriyoruz.

 

 ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Son bir yıl içinde 10 yakın kadın Diyarbakır’da katledildi. Katledilen kadınlardan birinin Avukat diğerinin Polis olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Adalet KAYA: Şiddetin sınır tanımadığının göstergelerinden biri bu veri. Sınıf, yaş, meslek, eğitim durumu gibi değişkenlerin bir önemi yok. Kadınsanız şiddetle veya ölümle her an karşılaşabilirsiniz. Erkek egemen sistemin sonsuz ve sınırsız şiddet ürettiğini göstermekte ne yazık ki! Bu da yürüttüğümüz mücadelenin ve kadın dayanışmasının değerini ve örgütlenmenin ne kadar elzem ve önemli olduğunu göstermekte bir yandan.  Gücünü şiddet üreterek büyüten bu erkek sistem karşısında biz kadın örgütleri de gücümüzü birlikte ve dayanışmayla örgütlenerek büyütüyoruz. Öz gücümüze, varlığımıza  ve kadın dayanışmasına inanıyoruz!

ROSA Kadın Dernek başkanı Adalet KAYA Gazeteci Hamza ÖZKAN

 ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Zaman ayırıp, sorularımıza yanıt verdiğiniz için Ötekilerin Gündemi olarak teşekkür ediyoruz…
Editör: Haber Merkezi