İSTANBUL - Cezaevlerindeki hasta tutsakların bırakılmamalarına tepki gösteren sanatçılar, “Hukuksuz, adaletsiz ve bütün insan haklarına da aykırı bir süreç bu. Hasta tutsakların sesleri duyulmalı ve serbest bırakılmalılar” diye seslendi.

JINNEWS'ten Marta Sömek'in haberine göre; Türkiye ve bölge cezaevlerinde kalan hasta tutsakların durumu her geçen gün ağırlaşırken, hak ihlalleri de koronavirüs (Covid-19) salgını  ile artarak devam ediyor. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 2020 yılında yayınladığı “Hapishaneler Raporu” verilerine göre, Türkiye ve bölge cezaevlerinde 604’ü ağır olmak üzere bin 605 hasta tutsak bulunuyor. Tutsakların sağlık hakkına erişememesi ve tedavilerinin engellenmesi nedeniyle her geçen gün cezaevlerinde yaşamını yitiren tutsakların sayısı da artıyor. Tutsaklara ağır tecrit uygulamaları dayatılırken, sağlık ve diğer haklara erişimleri de engelleniyor. Hastanelerde tedavi gören hasta tutsakların hastanelerden verilen “cezaevinde kalamaz” raporları geçerli sayılmıyor, adeta ölüme terk ediliyorlar. 

2021’de 14 tutsak yaşamını yitirdi

Cezaevlerinde 2020 yılında 27 hasta tutsak yaşamını yitirirken, 2021 yılının başından bu yana ise 14 hasta tutsak yaşamını yitirdi. Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) raporları nedeniyle tahliye edilemeyen hasta tutsakların yaşam hakları ihlal edilirken, tahliye edilmeleri için tek engel de ATK değil. ATK tarafından, “Cezaevinde kalamaz”  raporu verilse dahi tutsaklara ilişkin bu kez emniyetten görüş isteniyor. Emniyetin hemen hemen tüm başvurularda “Toplum için tehlike oluşturuyor” görüşü nedeniyle de hasta tutsaklar bırakılmıyor.  

Cezaevlerindeki ağır hasta tutsaklar bırakılmazken son olarak,  Aralık 2019’da hastalığından dolayı tahliye edilen dördüncü evre kanser hastası Ayşe Özdoğan, infaz ertelemesi kabul edilmediği için  2 Ekim tarihinde tutuklandı. 

Cezaevlerinde ağır hastalıklarına rağmen bırakılmayan tutsakların durumuna ilişkin sanatçılar Şebnem Sönmez, Yeşim Ustaoğlu ve Canan Şenol JINNEWS’e konuştu. Sanatçılar, “Hukuksuz, adaletsiz ve bütün insan haklarına da aykırı bir süreç. Hasta tutsakların sesleri duyulmalı” değerlendirmesinde bulundu.

‘İletişimi derhal kurmak zorundalar!’

Her türlü tutsaklığa ve tutsaklık haklarının ihlallerine de karşı olduğunu söyleyen oyuncu Şebnem Sönmez, “Hasta kadınlar, çocuklarını cezaevlerinde büyütmek zorunda olan kadınlar, insanlık adına bütün bu koşulların maksimum düzeyde sağaltılmasını şart olarak talep ediyorum” diye seslendi. Şebnem, Adli Tıp Kurumu’nun “Cezaevinde kalabilir” raporlarının geçersiz sayılmasına ilişkin ise, “Herhalde kendi adli tabiplerine ve Sağlık Bakanlığı’na güvenmiyorlardır ve Sağlık Bakanlığı’nın uzmanları olan adli tabipleri hiçe sayıyorlardır. O zaman gerçekten de kurumlar arasında çok büyük bir uçurum vardır, bu iletişimi derhal kurmak zorundalar” değerlendirmesinde bulundu.

‘Bu vahameti düzeltmek zorundalar’

Şebnem, hasta tutsakların serbest bırakılmaları çağrısında bulunarak şu mesajı verdi: “Tutsaklar eğer hapishane koşullarında yaşayamayacaklarına dair raporlandılarsa sağlık açısından demek ki hapishanelerin koşulları bu hastaların sağalması açısından vahim. Ya bu vahameti düzeltmek zorundalar ya da adli tabip raporuna uymak zorundalar, başka bir yol yok.”

‘Hasta tutsakların sesleri duyulmalı’

Yönetmen Yeşim Ustaoğlu da hasta tutsaklara yönelik hak ihlallerine ilişkin, “Hukuksuz, adaletsiz ve bütün insan haklarına da aykırı bir süreç bu” dedi. Hasta tutsakların seslerinin duyulması ve serbest bırakılmaları gerektiğinin altını çizen Yeşim, dijital medya platformlarında kampanyalar düzenlenmesi ve tüm sivil toplum örgütlerinin de tutsaklara duyarlılık göstermesi gerektiği çağrısında bulundu. Yeşim, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Her şeyden önce adaletin ve hukukun işleyişini sağlamak gerekiyor. Bu kararlar keyfi verilmiş kararlar, adaletin işleyişi de keyfi bir durum. Adalet, vicdan ve hukuk her şeyden öncelikli olmalı.”

‘İçeride tutulmaları çok anlamsız’

“İnsanların düşüncelerinden dolayı kapalı kalmasının demokrasiye aykırı olduğunu düşünüyorum” diyen ressam Canan Şenol ise, hasta tutsaklara yönelik hukuksuzluğu adaletsiz bir durum olarak yorumladı. ATK raporlarına rağmen tutsakların serbest bırakılmamasını eleştiren Canan, “Bir insan suçlu olsa bile eğer hekimler onların içeride kalamayacaklarını düşünüyorlarsa içeride tutulmaları çok anlamsız” dedi.

Eşit muamele çağrısı 

12 Eylül 1980 darbesi sonrası 7’nci Cumhurbaşkanı olan Kenan Evren’in ileri yaşta olduğu için yargılanmadığı örneğini veren Canan, “Kenan Evren yaşlı olduğu için cezaevinde yatmadı, içeride kalmaması ve yaşlı diye yargılanmamasına gösterilen özenin ve aynı insani durumun kadın ve tüm mahpuslara da gösterilmesi gerekir” değerlendirmelerinde bulundu. Tutsaklardan sorumlu olan öznenin devlet olduğuna dikkat çeken Canan, adalet düzenini devletin sağlaması ve bu yüzden de devletin işini yapması gerektiği mesajını verdi. Canan, son olarak devletin farklı politik görüşe sahip olan bir kişiye sağladığı “hassasiyeti” ve hasta ya da yaşı ilerlemiş bir insanın hapishanede tutulmaması gereken adaleti de aynı şekilde diğer mahkumlara göstermesi gerektiği çağrısında bulundu.

Editör: Haber Merkezi