Maraş katliamının gerçekleştiği dönem, devrimci-demokrat muhalefetin yükseldiği tarihsel bir süreçti. Bu muhalefetin özneleri olarak işçiler, yoksul köylüler, öğrenciler, Alevi inancına kültürüne mensup kitlelerdi. Katliam öncesi bir çok provakasyonlar gerçekleştirildi ve alevilerin evlerinin kapısı kırmızı boyalarla işaretlendi. Sonrasında yüzlerce alevi, devrimci-demokrat, kadın,çocuk,yaşlı katledildi. Katliamın alevi inancına mensup insanlara karşı gerçekleştirilmesi ne tesadüftür ne de tek başına alevi katliamıdır. Bu katliam, gelişen toplumsal muhalefeti ezmeye yönelikti. Aleviler bu toplumsal muhalefeti diri tutan, besleyen, tarihsel olarak direnişçi bir geleneğe sahip olan toplumdu. Göz göre göre geliyorum diyen bu katliamda, Bülent Ecevit’in başkanlığındaki hükümet iktidardaydı. CHP’nin hükümette olması tarihsel bir tesadüf de değildi.

Öncesinde Koçgiri ve Dersim katliamları vardır ve bu katliamların  planlayıcısı olarak da CHP hep en ön saflarda yer almıştır. Ne tesadüf ki (!), tarihin ilerleyen dönemlerinde da CHP bir ironi olarak karşımıza çıkmıştır. 1978 Maraş katliamı kitleleri sindirmeyi, örgütlülüklerini dağıtmayı, 12 Eylül askeri faşist cuntanın gerçekleşmesi için zemin yaratmayı öngörüyordu.

1978 katliamından sonra Çorum ve Amasya provakasyon ve katliamları gerçekleşti. Bir çok ilerici, gazeteci, aydın ve demokrat katledildi. Bu katliamlar ve provakasyonlar sonucu ABD, Almanya ve onların Türkiye de ki işbirlikçileri 12 Eylül 1980 tarihinde darbe gerçekleştirdiler.

Aleviliğin tarihi katliamlar tarihidir. Kendi tarihini bilmeyenlerin hep başkalarının tarihini yazmakla meşgul olacaklarının anlaşılması güç değildir.

12 Eylül sonrası da devletin alevilere karşı inkarcı ve asimilasyoncu politikaları değişmedi. Alevi kitlesini adeta “laiklik”in kitle potansiyeli olarak gören sistem, alevilerin hakları söz konusu olduğunda, elindeki “sol” (CHP, SHP) ya da sağ sopayı kullanmakta bir an bile tereddüt etmedi. 1990 sonrası Sivas’da Madımak otelinde alevi ve aydınlara karşı gerçekleştirilen katliam gerçeklerin üzerini örtemeyecek kadar hafızalara kazılmıştır. Devamında 1995 tarihinde Gazi Mahallesi katliamı gerçekleştirildi. Ulucanlar ve 19 Aralık hapishane katliamları devletin alevilere, aydınlara, devrimci ve demokratlara karşı bakış açısını göstermesi açısından ibret vericidir. Bu hükümetler sözde hep “sol” maskeli ve alevilerin oy tabanının olduğu partilerdi. Anlaşılacağı gibi, celladına hayran olan bir toplumsal kültürün yaratılması, bu sistemin geleneğinde var. İşte tam da burası, aleviler açısından bir ayrım çizgisi ve onurlu bir duruşun göstergesi olmak zorundadır. Haksızlığa karşı boyun eğmeyen, direnen, mücadele eden Alevi kültürü ve yaşam tarzı yerine suskun, silik, kendi celladını alkışlayan bir Alevi kültürü ve yaşam tarzının ikamesi programına karşı, bir proje geliştirmek aleviler açısından kaçınılmaz ve tarihsel bir ödevdir.

Devletin, alevilere uyguladığı asimile,sindirme, ötekileştirme politikalarını doğru teşhis etmeden ne Koçgiri, ne Dersim, ne Maraş, ne Çorum, ne Sivas, ne Gazi katliamları anlaşılabilir. Sistem çok ince bir tarzda, Aleviliğin kültür ve inancını tamamen sistem içine entegre etmenin hesaplarını yapıyor. Katliamlarla yapamadığını geliştirdiği yeni-asimilasyon politikası ile yapmaya çalışıyor. Aleviler kendi alternatiflerini kendileri yaratmalıdır. Yıllardır CHP’nin oy tabanı olan Aleviler; CHP’nin Alevilik üzerinde oynadığı katliamcı ve inkarcı rolü görmeli ve CHP’den radikal bir kopuş gerçekleştirmelidir. AKP’nin Alevi sorunlarını sulandırmasına, Alevilerin  taleplerinin budanmasına izin vermemelidir. Tüm alevi kitlesini birleştirecek yeni bir program ve çıkış ile kendi politikalarına yön vermelidir. Maraş katliamının tarihsel anlamının anlaşılması ve yeni katliamların önüne geçmek için, bu eksende bir bilinç geliştirilmesi ve bu bilincin yaşama dökülmesi ile gerçekleşebilir. Tüm bunlara rağmen kimse, sistemin Alevilere yönelik katliamcı politikalardan vazgeçtiği yönünde bir düşünceye kapılmasın.

Alevi kültür ve inancı hala bu toplumda en aydın,ilerici kültür ve inançtır. Hak ve eşitlikten yanadır. Bu açıdan da olsa Alevi kültür ve inancı gericiler açısından bir tehlike olmaya devam ediyor.
Editör: Haber Merkezi