Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM), “Barış, yaşam, özgürlük için örgütleniyoruz” şiarıyla Su Gösteri Merkezi’nde düzenlediği 4. Genel Kongresini sona erdi. Öğleden sonra basına kapalı bir şekilde devam eden kongrede 39 kişilik Genel Meclis Üyesi belirlendi. Üyelerin isimlerinin daha sonra basın ile paylaşılacağı ifade edildi. Ardından sonuç bildirgesi yazılı olarak açıklandı.

SKM’nin 4’üncü Genel Kongre’sinin sonuç bildirgesinde, “İşçi, emekçi, Türk, Kürt, Laz, Çerkes, Arap, Sünni ve Alevi her yaştan kadın ve LGBTİ+, baharı ve isyanımızı örgütlemek için bir araya geldik. Bugün bir kez daha anladık ki yan yana olmak için ne kadar çok nedenimiz ve erkek egemen sisteme karşı bize güç veren kadın yoldaşlığımız var. Kahkahalarımızla yeşeren hayat, örgütlü mücadelemiz, kadın aklımız ve irademiz ile güçlenecek” denildi.

‘Kayıt dışı çalışan kadın sayısı arttı’

OHAL ve KHK rejimi ile baskı ve zülüm düzeninin hız kesmeden devam edildiğinin belirtildiği bildirgede, “AKP/MHP ittifakı ile yerli ve milli yeni baskı politikaları hayata geçirilirken kadına yine dört duvar dayatılıyor. Bir taraftan KHK ile işten atlan kadınlar güvencesizlik kıskacına alınırken, doğrudan üretimin içindeki kadınlar ise ucuz iş gücü olarak sömürülüyor. İş yaşamındaki ırkçı, cinsiyetçi uygulamalar, mobbing ve taciz, yasalar ile kural haline getiriliyor. Kayıt dışı çalışan on binlerce kadın sayısına AKP’nin çöken Suriye politikası ile birlikte binlerce göçmen kadın eklendi. Ülkelerindeki savaştan kaçarken Türkiye’de iş cinayetlerinde yaşamını yitiren ve kaydı bile tutulmayan göçmen kadın emeği sermayeye peşkeş çekiliyor” diye ifade edildi.

‘Barış diyen sesimizi yükselteceğiz’

OHAL ve KHK’lerle işten çıkarılan kadınların sokaklarda direndiğine dikkat çekilen bildirgede, şu ifadelere yer verildi: “OHAL/KHK hukuksuzluğu ile işten çıkarılan kadınlar sokakta direniyor. İşten çıkarmalara karşı Çerkezköy’de olduğu gibi fabrika işgalinden grevlere kadar direnişin farklı biçimlerini hayata geçiriyor. Sosyalist kadınlar, emekçi kadınların esnek ve güvencesiz çalışma koşullarına karşı ortaya çıkan öfkesini büyütme sorumluluğu ile hareket edecektir. Erdoğan, kadınların örgütlü mücadelesine karşı duyduğu öfke ile kadın iradesinin temsili olan başta HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, ESP Genel Başkanı Çiçek Otlu, DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, SKM Genel Sözcümüz Fadime Çelebi, belediye eş başkanları, milletvekilleri ve kadın aktivistleri tutukladı. Ancak geri adıma attıramadı. Erkek egemen siyasete meydan okuyan kadınlar da bu saldırılar karşısında iradelerine sahip çıktı. Kapatılan kurumlarına rağmen kadın özgürlük mücadelesinin kurumlara indirgenemeyeceğini bir kez daha ispatladı. Kayyumların ilk iş olarak kadın dayanışma evlerini kapatmasına rağmen yan yana olmanın farklı biçimlerini buldular. 4’üncü kongremizdeki irade ile savaşa inat barış diyen sesimizi daha da yükseltecek, OHAL’in kaldırılması için daha fazla mücadele edeceğiz.”

‘Kadınların birleşik mücadelesi…’

AKP iktidarının toplumun çeşitliliğini ve renkliliğini yok sayarak, her alanda tek tip bir yaşamı dayattığına işaret edilen bildirgede, “Tek din, tek mezhep, tek millet, tek adam rejimini aynı zamanda tek cinsiyete indirgemeye, bu konuda toplumu yeniden şekillendirmeye girişmiştir. ‘Makbul kadın’ tanımıyla kadınları da tek tipleştirerek, erkek egemen iktidarına yedeklemek amacıyla yaşam tarzına müdahale etmektedir. Toplumun siyasal İslam temelinde yeniden inşasına, tek tipleştirilmesine, inanç, ezilen cinsel kimlikler, ezilen ulus ve halklara yönelik saldırılara, doğanın ve yaşam alanlarının talan edilmesine karşı mücadeleyi büyütme ve bu konuda kadınların birleşik mücadelesini örme kararlılığımız 4’üncü kongremizde bir kez daha tazelendi. 4+4+4 eğitim sistemi ile berber eğitimin siyasal İslam’a göre belirlenmesine karşı genç kadınlar liselerden kampüslere kadar aynı öfke ile geleceklerinin karartılmasına karşı duruyor. Kampüslerden komünistleri temizlemek isteyen Erdoğan’a inat yeni bir üniversite ve özgür yaşam talebini hayata geçiriyorlar. Onların dinamizmi ve enerjisi bir kez daha tarihin akışını değiştirecektir” denildi.

‘Kazanma gücümüz var’

“Homofobi ve transfobiyi meşrulaştıran söylemleri ile LGBTİ karşıtlığı nefret suçu boyutuna ulaşmış durumda. Kadın varlığına savaşa açan AKP, kadın katliamlarını, taciz ve tecavüzü erkek yargı aracılığı ile cezasızlıkla ödüllendiriyor” denilen bildirgede, “Çocuk istismarını önlemek bir tarafa her gün yeni bir söylem ile çocuk istismarını teşvik etmekten geri durmuyor. Müftülük yasasını geri çektiren kadın iradesi bir kez daha gösterdi ki AKP faşizmine karşı birleşik kadın mücadelesi kazandırır. Çocuklarımızın geleceği için eğitim çalışmalarından istismarcıların yargılanmasına kadar uzun soluklu bir mücadele hayati önemdedir ve bu güç biz kadınlarda vardır” ifadelerine yer verildi.

‘Rojava devriminin verdiği umutla…’

Efrin saldırısına ilişkin de bildirgede şu ifadelere yer verildi: “Efrin işgali ile ülke içinde tırmandırdığı milliyetçilikten oy devşirmeye ve muhalefeti susturmaya çalışan Saray, aynı zamanda tüm dünya kadınlarına güç ve moral kaynağı olan Rojava Kadın Devrimini boğmaya çalışıyor. Ancak erkek egemen sistem ve iktidarlar karşısında cins eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik bir toplumsal inşanın mümkün olduğu gerçeğini hayata geçiren Ortadoğulu kadınlar Barin Kobanê’lerin cesareti ile direniyor. Savaşın kadın bedenini talan etmesine karşı Rojava Kadın Devrimi’nin verdiği umut ile mücadeleyi büyütme ve kadın isyanımızı devrime taşıma sorumluluğumuzun farkındayız.”

‘Tutsak kadınlara bin selam’

Kadınlar olarak AKP’nin tüm saldırılarına rağmen barışı savunmaktan vazgeçilmeyeceğinin ifade edildiği bildirgenin devamından şunlar belirtildi: “8 Mart ve 25 Kasım yasaklarını sokakta boşa çıkardıysak, kadın katliamlarına karşı çığlığımızı isyana dönüştürdüysek önümüzdeki dönemde de aynı inat ve kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz. Kadın özgürlük mücadelesinin ışığı ve yıldızlara uğurladığımız kadın yoldaşlarımız bize umut vermeye devam ediyor. 4’üncü kongremizi Barin Kobanê şahsında Efrînli kadınlara, Marielle Franco şahsında Brezilyalı kadınlara, Emani Al Rahmun şahsında katledilen göçmen kadınlara, Nevin Yıldırım şahsında öz savunma hakkını kullanan kadınlara ve Hande Kader şahsında katledilen LGBTİ’lere atfediyoruz. Aynı zamanda Ahed Et-Temimi şahsında Filistinli ve Vida Mohaved şahsında İranlı ve Türkiye- Kürdistan hapishanelerinde direnen tutsak kadınları kadın dayanışmasının sıcaklığı ile selamlıyoruz.”

HABER MERKEZİ Kaynak: MA
Editör: Haber Merkezi