ANKARA - HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, Kürt sorunu çözmek isteyen muhalefet ve toplumsal mücadelenin tüm paydaşlarına seslenerek, açıkladıkları tutum belgesinin dikkate alınmasını istedi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu tarafından yönetilen ÖFG TV’ye katılan HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel ile Hava Harp Okulu öğrencilerinin dava avukatı Kemal Uçar, Kürt sorunu ve hak ihlallerini konuştu. 

‘KÜRT MESELESİ BİRÇOK DİNAMİĞİ BARINDIRIYOR’

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Temel, Kürt sorunu ve Türkiye’deki iktidarların politikalarını ele aldı.  Kürt sorunun devletin kuruluşunda yer alan tek ulus, tekçi zihniyet kodlarına karşı bir halkın varlık sorunu olduğunu kaydeden Temel, “Kürt sorununun beslendiği kaynaklara ya da beslendiği zihniyete baktığımızda esasen Türkiye’nin demokratikleşme sorununun neden olduğunu, Türkiye’nin demokratikleşememe sorunun olduğu görünüyor. Aynı zamanda bu sorunun varlığı, bu sorunun çözümsüz bırakılması da Türkiye’yi demokratik değerlerden, insan haklarından yoksun bırakmaya sebep oluyor. Böyle iç içe geçmiş, aslında birçok faktörel etki içinde barındıran, birçok dinamiği kendi içinde barındıran bir sorun” dedi.

Kürt sorunun bugünde yokluk ile varlık ikilemine tabi tutulduğunun altını çizen Temel, “O ikilemde tutulmaya devam ediliyor. Nasıl? Bu örneğin yok sayılan, yoktur, Kürt yoktur, Kürt dili yoktur, Kürt kültürü yoktur. Kürtler diye bir topluluk yoktur zihniyetinin bugüne yönelik iz düşümü ise Kürt sorunu yoktur veya ‘Vardı da çözdük.’ Kürtlerin duymadığı, görmediği bir çözümden bahsediliyor. Neydi bu çözüm? Bu çözüm gerçekten biraz Kürt kentlerine gidilip bakıldığında Kürtlerin yaşadığı coğrafyaya bakıldığında görülecek ki orada dil sorunu var, kültür sorunu var, kendisini yönetme sorunu var” diye konuştu.

‘IRAK VE SURİYE’DE BÖLDÜLER Mİ?’

“Bir sorunun varlığını tespit edip onun sebeplerini ortaya koyup çözüm geliştirmek bir politika olabilir devlet açısından” diyen Temel, şöyle devam etti: “Türkiye’de çok nadir zamanlarda bu sorunun varlığını kabul eden değerlendirmeler yapılmış devletin başındakiler tarafından. Özal bu konuda önemli belirlemeler yaptı. Sayın Erbakan önemli değerlemeler yaptı. Hatta bu konuda sicili en kötü liderlerden biri Demirel bile örneğin AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçer gibi genelleme yaptı. Kürtler neredeyse Irak’ta ve Suriye’de statü sahibi olmuş durumdalar. Hatta dikkat edilirse bir bölme hali de yok. Mevcut rejimlerle devletlerle kendi özlüklerini, kendi öz kimliklerini, öz varlıklarını koruyarak varlıklarını sürdürüyorlar. Bu sorunu çözmek kesinlikle bu sorunu Türkiye’nin bütünlüğü içerisinde halk olmaktan gelen halkların tümünün kabulü ve dolayısıyla aslında Türkiye’deki sınırları ve o sınırların demokratik bir ülkeye tekabül etmesi ile bu sorunun çözüleceğine dair bir fikir ve düşünceyi ortaya koyduk. AKP’de MHP’de Türkiye’deki anti demokratik uygulamalarıyla insanlara KHK’ler ardından ne derseniz deyin en kapalı biçimiyle, en insan haklarına aykırı biçimde uygulamaya konuyor. Dolayısıyla Kürt meselesinde, Kürt sorununa da neredeyse düşünemezseniz yoktur diyordu Erdoğan. Bugün bundan öteye de gitti.”

Gergerlioğlu’nun Cumhur İttifakı tarafından dile getirilen “Beka sorunu” dair soruyu da yanıtlayan Temel, “Beka sorunu kesinlikle Türkiye’nin demokratikleşmesi, Türkiye’nin kendi yurttaşlarıyla bütünleşmesi, iktidarın mevcut baskı rejimini bitirerek refah düzeyini arttıracak. İnsan haklarına aykırı, toplumun düşmanlığı anlamına gelecek uygulamalara son vererek bütün ülkeyi kucaklayacak bir rejimin inşası ile beka sorunu, beka tehlikesi varlığı koruma sorunu ortadan kalkar. Onun dışındakilerin hepsi beka sorununun varlığına tekabül eder hem de derinleştirir” dedi.  

‘İKTİDARIN SAVAŞ POLİTİKALARI BEKA SORUNUDUR’

Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin her hafta ya da her gün toplumun bir kesimini düşman ilan etmesinin beka sorunu olduğunu vurgulayan Temel, şunları ifade etti: “İktidarın Suriye’den Azerbaycan’a, Afganistan’a kadar barışçıl siyaset yerine savaş politikalarını geliştirmesi, örneğin Güney Kürdistan’ın güneyi diye tanımladığımız Irak Bölgesel Kürdistan Yönetimi’nin sınırlarında operasyonlar yapmak beka sorununu ağırlaştırır. Çünkü uluslararası sözleşmelere aykırı davranıyorsunuz, uluslararası sınırları ihlal ediyorsunuz ve dolayısıyla dışarıya savaş, çatışma politikaları tercih ediyorsunuz. Beka sorunu dediğimiz şey iktidarın savaş politikalarında devam etme sorunudur, demokratikleşmemede ısrarcı olmasıdır, insan hakları, yargı adil hukuk devletini oluşturma ya da böyle bir rejimi esas almada isteksizliği ve hatta onu tersi politikalardan inat etmesidir diyorum.”

BİRÇOK KESİMDEN OLUMLU TEPKİ ALDIK 

Deklare ettikleri “Demokrasiye, Adalete ve Barışa Çağrı Deklarasyonu” dair de konuşan Temel, şunları söyledi: “Eğer sorunu çözmek istiyorsa muhalefet, eğer sorunu çözmek istiyorsa toplumsal mücadelenin tümü, hatta iktidar eğer bu konuda bizim nasıl bir Türkiye hayal ettiğimizi merak ediyorsa işte o belgeye bakmalı. Sosyalistinden sağcısına, mütedeyyinden inanmayana kadar, bütün herkesin bu belgeyi eline aldığında karşı çıkacağı tek bir cümle bulamaz. Eğer ülkeyi, eğer Türkiye’yi, eğer toplumu düşünüyorsa ama bakın önemli destekler aldık, örneğin hem muhalefet partilerinin olumlu değerlendirmeleri oldu. Hem de toplumsal kesimler çok önemli tepkiler verdi. İktidardan çıt yok. İktidar işi manipüle etmekten, işi başka noktalara kaydırmaktan öte yapma durumuna girmedi.” 

İKTİDARA KARŞI TAVRIMIZ NET

Seçimlerdeki tutumlarının herhangi bir muğlak yanı olmadığının altını çizen Temel, şunları dile getirdi: “Hiçbir yönü muğlak değil, çok net ortaya konmuş. Bu iktidara karşı tavrımız çok net ortaya konmuş. Bu iktidarın demokratikleşmesi, çözüme ve daha doğrusu toplumun yararına dönme ihtimalini zaten biz görmüyoruz bununla mücadeleyi bu deklarasyonun ön şartı olarak kabul etmişiz. Diğer bir husus HDP kendi başına bir ittifak gücü, birleşenleri var, etrafında STK’lar, siyasi partiler bir ittifak gücü var ve bir de iktidardan, iktidarın çürümüşlüğünden kaçanların aslında akın ettiği bir hakikat mücadelesi de yürütüyor HDP, bu açıdan aslında zamanı gelince muhataplık sorununun da özü nedir? Ortaya koyacağız.”

DEMİRTAŞ’IN TUTULMASI ‘ÖÇ POLİTİKASIDIR’

İktidarın HDP’li siyasetçilere yönelik devreye konulan yargı pratiğine de değinen Temel, sözlerini şöyle tamamladı: “Demirtaş’ı ve diğer arkadaşların AİHM kararından sonra cezaevinde durması her gün açısından ileride de göreceğiz hepimizde buna tanıklık edeceğiz hukuken hesabını soracağımız bir suç haline dönüştü. Osman Kavala için öyle, Figen Yüksekdağ için ve diğer tüm siyasi tutsaklar, Kobanê kumpas davasında tutuklanıp yargılanan arkadaşlarımız için durum böyle. Partiye kapatmaya dönük kapatma davası diye tanımladığımız dava böyle. Biz şunu söylüyoruz ne pahasına olursa olsun bu arkadaşlarımızı serbest bıraktıracak bir tutuma sahip olacağız bunu geliştireceğiz. Demirtaş’ın tutulması iktidarın öç alma politikasıdır, zaten bütün dünya neredeyse bütün dünya gazeteleri Erdoğan’ın rakibini kendi denetimindeki yargı eliyle etkisini kırmaya dönük bir girişim olarak tanımladı. AİHM açıkça kararında bunu vurguladı, bundan öte bir şey yok.”  

HDP’nin görüşlerinin havuz medyası tarafından çarpıtıldığını dile getiren Gergerlioğlu da, “Partimizin görüşleri maalesef ana akım medyada yansıtılmıyor ve biz programımızla bunu kamuoyuna duyurmayı düşündük. Bir başka programımızda insan hakkı ihlali olan Kürt meselesi ve siyasete yansımalarıyla ilgili başka konu ve konuklarımız olacak” dedi.

HARBİYELİ ÖĞRENCİLER

Gergerlioğlu’nun ikinci konuğu ise Silivri Duruşma salonunda başlayan Hava Harp Okulu öğrencileri davasının avukatı Kemal Uçar, oldu.  

Uçar, TRT Digitürk darbe dosyasının Yargıtay’dan bozulduktan sonraki 3’üncü duruşmasının başladığını belirtti. Ankara’da yapılan yargılamada yer alan Hava Harp Okulu öğrencilerin tamamı beraat ettiğinin altını çizen Uçar, “Dosyada Harbiyeli olmalarının dışında aleyhlerine bir şey yok, tek suçları Harbiyeli olmalarıdır. Biraz sert bir üslüp olacak ama birileri zulmedelim diyorlar, ne kadar devam ettirebiliriz bu zulmü diye çünkü cezaevlerine birçok hak ihlali var bunu en iyi dile getiren, tek dile getirenlerden birisiniz. Açık görüşü iptal ediyorlar fakat çarşı Pazar, statlar dolu. Tutukluların Kovid-19 olmasın diye mücadele ettiklerini söylüyorlar, bütün tutuklular Kovid-19 oluyor, tedavi ettirmiyorlar, karantinaya alıyorlar. Bu çocuklar 5 yıl 3 aydır tutuklu. Alacakları muhtemel yardımdan cezanın alt sınırı 12,5 yıl yatarı 8 yıl. 5 yıl 3 aydır içerdeler, yaza kadar ancak sonuçlanır bu dosya ve 6 yıl olmuş olacak. Tutukluluk hali devam ederse İstinaf ve Yargıtay aşaması düşünüldüğünde aldıkları ceza kesinleşse bile önden bu cezayı peşin peşin yatmış olacaklar” ifadelerini kullandı.

KILIÇDAROĞLU’NA SERZENİŞ

CHP, İYİ Parti milletvekilleriyle görüşmek istediklerini ancak olumlu ya da olumsuz yanıt almadığını sözlerine ekleyen Uçar, bu süreçte yalnız kaldıklarını söyledi. Uçar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben buradan Kılıçdaroğlu’na serzenişte bulunmak istiyorum, ana muhalefet olduğu için kendisi kontrollü darbe dedi, lafın arkasında durmak istiyorsa duruşmaları gelip inceleyecekti, izleyecekti ve kontrollü olup olmadığına karar verecekti, ‘Kontrollüymüş, haklıyım.’ Diyecekti. Kontrollü değilmiş, kalkışmaymış, hainlerin kalkışmasıymış, yesinler cezalarını diyecekti. Ama topa girmiyorlar, yolda sokakta gezerken vatandaşlarla gezerken mağduriyet dinliyoruz görüntüsündeler, seste yok icraat de yok. Harbiyeli öğrencilerin duruşmasını izlediğinizde siz de inanın dehşete düşeceksiniz, suçlamalarla mı 5 yıl 3 ay yattı bu çocuklar ve kim bilir daha ne kadar yatacaklar belli bile değil.” 

TÜM KESİMLERE ÇAĞRI

“Adalet ve hukuk tek” diyen Uçar, yargılamalarda adaletsizlik ve hukuksuzluklarla karşı karşıya kaldıklarını aktararak, “Bütün siyasi partilere yetkililerine, gazeteciyim diyen, kendini gazeteciyim diye tanıtan sorduklarında kendisini gazeteci olarak tanıtanlar dahil, STK’lar dahil barolar dahil herkese sesleniyorum. Gelin duruşmaları izleyin. Taraf olun demiyorum, gidin gözleminizi yapın, çıkın. Gözleminiz neyse evet bu teröristtir darbecidir deyin. Ben bunu istiyorum” çağrısında bulundu.

‘HAKİMLERDE BİLİYOR’

Programı kapatan Gergerlioğlu, OHAL döneminde hukukun kalmadığının altını çizerek, şunları söyledi: “Hakim teminatı yok, yıllardır bunu getirmiyor. Getirme lafını ediyor ve getirmiyor iktidar bunları çok iyi biliyoruz. Hakimler de bunu biliyor. Aslında hukuksuz bir yargılama yaptıklarını biliyor. Tepeye bakıyorlar, korkuyorlar, gözlerinin önüne evlerindeki eşleri evlatları geliyor. Silivri Cezaevi Duruşma Salonları’nda olacak. Orada büyük bir vehamet, hukuksuzluk yaşanıyor. Saç, baş yolduracak bir hukuksuz yargılama devam ediyor. Tüm kamuoyunun duyarlılığını davet ediyoruz ve burada programımızı bitiriyoruz.” 

( Kaynak MA: http://mezopotamyaajansi35.com/tum-haberler/content/view/148495

Editör: Haber Merkezi