İZMİR-ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ RÖPORTAJ:TKP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Senem Doruk İnam sitemizin yazarı Özlem Armen’in sorularını yanıtladı.

Senem Doruk İnam kimdir? Sizi tanıyabilir miyiz?

senem doruk inam ile ilgili görsel sonucu

1989 yılında İzmir’de doğdum. Tüm eğitim hayatımı İzmir'de geçirdim. Ege Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü'nden ve Uluslararası İlişkiler yandal programından mezun oldum. Eğitim hayatımı Dokuz Eylül Üniversitesi Uluslararası İşletmecilik Yüksek Lisans programı ile bitirdim. 18 yaşından beri, eşit ve özgür bir Türkiye ve dünya için Türkiye Komünist Partisi’nin üyesi olarak mücadele ediyorum. Şu anda İzmir Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nin sorumluluğunu yürütüyorum.

İzmir büyük bir kent ve kentin birçok sorunu bulunuyor. Bir kadın olarak ağır bir süreci göğüslemeye ve sürece dair neler söylemek istersiniz? 

İzmir doğal güzellikleri ve aydınlanmacı tarihsel misyonu ile özel bir kent. Bugün geldiğimiz noktada ise kentin tüm kaynakları rant uğruna gözden çıkarılmış durumda. Nefes alabileceğimiz alanlar yok ediliyor, her geçen gün sayısı artan AVM’ler ve gökdelenlerle kuşatılıyor İzmir. Emekçilerin günlük yaşamlarını sürdürebilmeleri için zorunlu olan barınma, iş imkanı, ulaşım gibi başlıkların her birinde tıkanmış durumdayız. Çocukların oyun oynayacağı, gençlerin kaliteli vakit geçirebileceği alanlar yok denecek kadar az. Evet İzmir giderek çirkinleşen, yaşam alanlarımızın daraldığı büyük bir kent. İzmir de İzmirliler de bunu hak etmiyor. Üstlendiğimiz sürecin zorluklarının farkındayız. Ne zaman kolay oldu ki? Ben tüm bu kirliliğin, pazarlıkların, hesapların karşısına örgütlü bir gücün temsilcisi olarak çıkıyorum. Genç bir komünist kadın olarak, paranın hüküm sürdüğü, sömürü ve eşitsizliklerle dolu bu düzene mahkum olmadığımızı düşünüyor ve yıllardır bunun mücadelesini veriyorum. İzmir’in yaşanır bir kente dönüşmesi de bu mücadelenin yaygınlaşması ve tüm halkımız tarafından sahiplenilmesi ile mümkün olacak.

Bize projelerinizi anlatır mısınız? 

 Bugüne dek sermaye sahiplerinin ya da düzenin yöneticilerinin büyük projelerini dinledik hep birlikte. Bu projeler hayata geçirilirken patronlar kazanmaya devam etti, emekçi halk sömürüldü, doğa talan edildi, tarihi güzellikler yok edildi. Bir yerde proje varsa orada sermaye konuşuyor demektir. Bizim projelerimiz yok, programımız ve ilkelerimiz var. Yerel yönetimler için komünist ilkelerimiz var. Bizim yönetim anlayışımızda emekçi halkın sağlıklı ve nitelikli barınma, ulaşım, eğitim, kültür ve dinlenme olanaklarına kavuşması için bütün olanaklar seferber edilir. Halkın kaynaklarının halk için kullanılması zorunluluğu vardır. Belediyeler işçilere karşı patron gibi davranan bir “şirket” değildir. Kadınların eşitliği ve özgürlüğü için olanaklar yaratılır, çocukların ve gençlerin kendilerini var edebildikleri bir yaşam mümkün kılınır. Çokça dile gelen söylemle “şirket gibi” yönetmeyeceğiz İzmir’i ya da ülkeyi. Çünkü o şirketlerde emekçilere, kadınlara, gençlere, çocuklara yer yok.

Yerel yönetimde kadın sorununa dair nasıl bir yöntem izleyeceksiniz? 

 Bugün Türkiye’de tüm emekçiler sömürülüyor ama kadınlar daha fazla. Kadınlar ucuz işgücü olarak kullanılıyor, eşit işi yapsa bile daha az ücretlendiriliyor, daha fazla baskı ve şiddete maruz kalıyor. Doğum, süt izni gibi pek çok yasal hakkı kullanmalarına izin verilmiyor. Çocuk bakımı ve ev işleri kadının üstüne yıkılmış durumda. Komünistlerin yerel yönetiminde kadınların toplumsal yaşama eşit ve özgür bir biçimde dahil olmalarının olanakları yaratılacak. Mahallelerde, işyerleri gözetilerek kreş ve çocuk yuvalarının kurulması, kadınların ev dışında kamusal alanlarda yer almasının desteklenmesi gibi planlamalar yapılacak. Kadına yönelik şiddeti var eden koşulların ortadan kaldırılması için, şiddetin önlenmesi, yasal sürecin işletilmesi, toplumsal algının dönüştürülmesine kadar pek çok başlıkta çalışmalar yürütülecek.

Kadın aday olmanız toplum tarafından nasıl karşılanıyor? Ülkedeki kadın sorununun yerel belediyecilikte nasıl bir karşılığı olur? 

 Hem Türkiye’de üç büyük şehirde TKP’nin kadın adaylarının varlığı, hem de benim İzmir’deki tek kadın aday olmam oldukça dikkat çekmiş gibi görünüyor. Bunun nedenleri üzerine düşünmek gerek. Düzen partilerinin, seçim propagandası olarak kadın adaylarının varlığını öne çıkarmasına alışkınız. Bu sahte çabaya rağmen kadın aday sayısı çok az. Bizim partimizde kadın kotaları ya da eş görevlendirmeler yok. Seçimlerde üç büyük kentte kadın adaylarımızın olması özel bir tercih değil, bu bizim gerçeğimiz. Bugün partimizden aday olanların kadınların her biri eşit ve adil bir dünya için örgütlü mücadele veren insanlar. Kadının bu kadar aşağılandığı ve sömürüldüğü bir ülkede, komünist kadınların öncülüğü bu nedenle ayrıca değerli.

Elbette yerel yönetimlerle kadın sorununun çözülmesini bekleyemeyiz. Ancak kadınların ezilmesini var eden koşulların ortadan kalkacağı bir toplumsal düzene ulaşmak için sosyalist yerel yönetimlerin sayısının artması önemlidir. Halkımızın sömürüsüz bir dünyanın mümkün olabileceğine inanması ve bu sürecin bizzat içinde olması için bir fırsattır yerel seçimler. Kadınların “güçlü” olması, kotalarla teşviklerle değil, gerçek bir eşitlik ve özgürlüğü getirecek olan sosyalizm mücadelesine katılması ile mümkün.

senem doruk inam ile ilgili görsel sonucu

 

Bugün üniversite mezunu birçok gençlerimiz işsiz ve okuyup mezun oldukları bölümlerde dahi atanamamaktadır. Bunun sonucunda birçok intiharlar oluyor, mevcut gençlik sorunlarına dair projeleriniz nelerdir?

 Üniversite mezunu bir gencin sırf iş bulamadığı için intihar ediyor olmasını benim aklım almıyor. Ama maalesef gerçek bu. Çünkü kapitalizm gençlerin geleceğini, umutlarını çalıyor. İdealler anlamsızlaşıyor. Birlikte üretmek, paylaşmak, konuşabilmek giderek zorlaşıyor. Alışveriş merkezlerine kapatılmış, bilgisayarların, cep telefonlarının, uyuşturucunun kuşatması altındaki bir toplamdan söz ediyoruz.

Komünistlerin yönetiminde çocukların, gençlerin ve yetişkinlerin birlikte kendilerini geliştirebilecekleri ortamlar yaratılacak. Kütüphaneler, çocuklar ve gençler için bilim merkezleri, tiyatrolar, müzik ve spor merkezleri her birimizin eşit ve ücretsiz ulaşabileceği merkezler haline gelecek.

Ben üniversiteye başladığım yıl TKP’ye üye oldum. İçinde bulunduğum koşulların değişmeyeceğine hiç inanmadım. Hala inanmıyorum. Gençlerin siyasete ve örgütlü mücadeleye aktif katılımı sayesinde geleceğimizi de geri alacağız ellerinden, umutlarımızı da. İzmir’de ve komünistlerin aday olduğu her yerde yapılabilecek çok şey var. Gençler için gençlerle birlikte yapacağız.

 Burjuva medyası İstanbul’da büyük bir manipülasyon uygulayarak sanki sadece CHP, AKP vb. partiler varmış gibi haber vermektedir. Bu sizin açınızda büyük bir sıkıntı yaratıyor mu? Halkla temas ettiğinizde “siz de kimsiniz?” sorusuyla karşılaşıyor musunuz?

Yandaş medyanın manipülasyonlarına, yokmuşuz gibi davranılmasına yabancı değiliz. Komünistlerin varlığının halk nezdinde farkındalığı başlarına ciddi çorap öreceği için buna mecburlar. Korkuyorlar. Korksunlar. Halkı yeterince sömürdüler, aşağıladılar, öldürdüler. Halkımız onların da bizim de kim olduğumuzu artık çok daha iyi biliyor. Her seferinde umutlarının yok olmasından, hayal kırıklıklarından, iki yüzlülükten, yalanlardan yorulmayan var mı? Söylediğimiz her söz gerçek ve bir o kadar da basit. Patronlarla, gericilerle, katillerle, sömürücülerle aynı gemide değiliz. Biz halkımızla birlikte insanca yaşayabileceğimiz bir kenti, bir ülkeyi kurmak üzere çıktık yola. Hep birlikte kuracağız.

Ötekilerin gündemi olarak teşekkür ederiz
Editör: Haber Merkezi