DİYARBAKIR-ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ;  PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın avukatları aracılığı ile kamuoyu ile paylaştığı çözüm deklarasyonuna ilişkin açıklama yapan siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları, "Başta Amed olmak üzere Türkiye ve Kürdistan’daki tüm kesimleri eşitlik, özgürlük ve demokrasi değerleri etrafında buluşarak demokratik Türkiye’yi inşa etmeye ve bunun mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz" dedi.


Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Tevgera Jinên Azad (TJA), HDP Kadın Meclisi, HDP Gençlik Meclisi, Kültür Sanat çalışanları, Rosa Kadın Derneği, 78’ler Derneği, Tutsak Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER), MEBYA-DER, Amed Ekoloji İnsiyatifi, MED-DER, Özgür Hukukçular Derneği, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın avukatları aracılığı ile kamuoyu ile paylaştığı çözüm deklarasyonuna ilişkin ortak bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya tüm kurum ve siyasi partilerin yanı sıra çok sayıda yurttaş da katıldı. Açıklamanın yapılacağı TUAY-DER binasının önü polisler tarafından ablukaya alınırken, kitlenin itirazları üzerine abluka kaldırıldı.


‘Mücadelemizin soluksuz yürütülmesi gerektiği bilincindeyiz’


Açıklamayı tüm kurumlar adına DBP İl Eşbaşkanı Garip Kandemir yaptı. İnsanlık tarihinin en büyük devrimlerinin yaşandığı Anadolu ve Mezopotamya toprakları emperyalist güçlerin yarattığı kriz ve kaosla boğuşmakta olduğuna işaret eden Garip, yaşanan kriz ve kaosun sorumlusunun demokrasi ve özgürlük değerlerinden nasibini almamış iktidar güçleri olduğunu belirtti. Garip, “Doğa katliamlarından kadın katliamlarına, etnik ve kültürel soykırıma kadar her türlü vahşeti pervasızca sürdürmektedirler. Savaştan sömürüden beslenen bu egemen güçlere karşı adalet, eşitlik ve özgürlükten yana olanların mücadelesi tarihte olduğu gibi günümüzde de kesintisiz sürmektedir. Bu mücadele deyim yerindeyse aydınlık ve karanlığın mücadelesidir. Yaşamın her alanının faşizmin karanlığına mahkum edilmek istendiği bir dönemden geçiyoruz. Halklarımıza dayatılan bu faşizm karanlığından kurtulmak için eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelemizin soluksuz yürütülmesi gerektiğinin bilincindeyiz” dedi.


Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: 


“Ortadoğu, Kürdistan ve Türkiye’de kapitalist moderniteden beslenen tekçi sistemin alternatifi olan demokratik modernitenin toplumsal uzlaşıya dayanan demokratik sistemini inşa etme sorumluluğuyla karşı karşıyayız. Bu kriz ve kaostan çıkmanın yolu Ortadoğu ve Türkiye’nin demokratikleşme mücadelesinin başarılmasıyla mümkündür. Halklarımızın özlemini duyduğu demokratik ve özgür yaşamı ancak demokratik ve özgürlükçü güçler yaratabilir. İktidardan, savaştan, krizden ve kaostan beslenenlerden medet ummanın kriz ve kaosu daha da derinleştireceği kesindir. Bundan hareketle demokrasi eşitlik ve özgürlük için yeterli yoğunluk ve iradeyle yürüyerek başaracağımıza inanıyoruz. Diyarbakır’daki demokratik kurumlar olarak bugüne kadar yürüttüğümüz güçlü ve kararlı mücadeleyi demokratik Türkiye’yle taçlandıracağımıza dair irademizi yeniden beyan etmek istiyoruz.


Sayın Abdullah Öcalan, yayınladığı 6 Mayıs tarihli 7 maddelik demokratik deklarasyonla  ‘genelde Ortadoğu özelde Türkiye’de yaşanan krizden çıkışın yolunun başta savaş olmak üzere fiziki şiddet araçlarıyla değil, yumuşak güçle yani akıl, politik ve kültürel güçle çözülebileceğini’ vurgulayarak tüm demokrasi güçlerini sorumluk almaya davet etmiştir.


‘Çözüm için tarihi bir fırsat yaratılmıştır’


Gerek 6 Mayıs tarihli Deklarasyonu gerekse de 2013 Newroz bildirgesi ile Türkiye de yaşanan siyasal, ekonomik sosyal, kültürel tüm toplumsal sorunların çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için ‘her türlü kutuplaşma ve çatışma kültüründen uzak, demokratik müzakere yöntemine şiddetle ihtiyaç olduğunu’ belirtmiş demokratik siyaset ve toplumsal uzlaşı ile çözülebileceğini yalın bir şekilde ortaya koymuştur. Bizler de inkar, imha ve savaşla Türkiye’nin sorunlarının daha da derinleşeceğine bu sorunların ancak demokratik mücadele ve demokratik müzakere ile çözülebileceğine inanıyoruz. DTK eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde başlayan, zindanlara ve dünyanın dört bir yanına yayılan açlık grevi direnişleri ve bu direnişe alanlarda öncülük eden beyaz tülbentli analarımızın onurlu ve kararlı duruşu İmralı kapılarını aralamış olup demokratik barışçıl çözüm için tarihi bir fırsat yaratmıştır.


‘Türkiye'yi inşa etmeye ve mücadelesini yürütmeye çağırıyoruz’


Demokratik çözüm ve barışın iktidar güçlerinden beklenmeyeceğini, Sayın Öcalan’ın çağrısına Başure Kürdistan’a işgal operasyonu ile yanıt veren AKP -MHP iktidarının tavrı bir kez daha göstermiştir. Bu işgal girişimini halklarımızın demokratik birliğine ve özgür geleceğine dönük saldırı olarak görüyor ve kınıyoruz. Dolayısıyla yeniden ortaya çıkan demokratik çözüm şansını AKP - MHP iktidarının provoke etme girişimlerine, savaşa ve işgale karşı tüm demokrasi güçleri olarak sesimizi yükseltmeli eyleme geçmeliyiz. Bu kapsamda bundan sonraki tüm örgütlenme ve demokratik eylemliklerimizi toplumsal uzlaşı ve Türkiye’nin demokratikleşmesi amacı ile gerçekleştireceğimizi bir kez daha ifade etmek istiyoruz.

Bunun için başta Amed olmak üzere Türkiye ve Kürdistan’daki tüm halklar, inanç grupları, kadınlar, gençler, siyasi partiler, STK’lar, demokratik kurum ve kuruluşlar, aydınlar, yazarlar, sanatçılar ve insan hakları savunucularını eşitlik, özgürlük ve demokrasi değerleri etrafında buluşarak demokratik Türkiye’yi inşa etmeye ve bunun mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz. Faşizm ve zalimler kaybedecek, özgürlük ve demokrasi kazanacak.”


Okunan metnin ardından açıklama sona erdi.

( Kaynak: JINNEWS )
Editör: Haber Merkezi