İSTANBUL – Türkiye'de 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'ne 171 gazeteci cezaevinde giriyor. Tüm baskılara karşı gerçeği halka ulaştıracaklarını ifade eden dışarıdaki gazeteciler, “Tutuklu arkadaşlarımızın olmak istediği yer olan haberde olacağız ve onların sesi olacağız” dedi.
Türkiye’de 1961 yılından bu yana 10 Ocak’ta kutlanan Çalışan Gazeteciler Günü’ne çok sayıda gazeteci cezaevinde girecek. Özgür Gazeteciler İnisiyatifi’nin (ÖGİ) açıkladığı rapora göre 2018 yılında 521 gazetecinin yargılandı, 112 gazeteciye toplam 547 yıl, 3 gazeteciye ise müebbet hapis cezası verildi. Rapora göre 2018 yılında 141 gazeteci gözaltına alınırken, 64 gazeteci ise tutuklandı ve 71 gazeteciye ise dava açıldı. 171 gazeteci ise hala cezaevinde bulunuyor.


10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü vesilesiyle yaşadıkları baskılara dikkat çeken gazeteciler, cezaevinde olan meslektaşlarının durumuna dikkat çekti.


‘BASKILAR 2000’Lİ YILLARDA BİÇİM DEĞİŞTİRDİ’


Kürt basını üzerindeki baskıların yeni olmadığını belirten Yeni Yaşam gazetesi editörlerinden Ferhat Çelik, “Kürt basını ilk yayın hayatına başladığı 1990’lı yıllardan bu yana sürekli bir baskı cenderesi altında. Geçmişte herkesin bildiği gibi gazeteciler öldürüldü. Binaları bombalanırdı. Kapatmalarla sansürlerle yüz yüze kalırdı. 2000’li yıllarla birlikte ise bu biçim değiştirdi. Bu sefer tutuklama, yasaklama, engelleme, binalarına, kameralarına, fotoğraf makinelerine el konuldu” dedi.


15 Temmuz askeri darbe girişimin ardından ise birçok basın kurumunun Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile kapatıldığını hatırlatan Çelik, “Birçok kurumumuzun kapısına mühür vuruldu, yerlerine kayyum atandı. Bunlar bir bütünen devam ediyor. Salt teknik boyutta değil, aynı zamanda çalışanlara da bir yönelim oldu. Neredeyse Kürt basınında çalışıp da davalık olmayan gazeteci yok. Kaldı ki sadece gazeteciler değil, aşçılarından tutalım servis elemanlarına kadar teknik çalışanlarından tutalım idari bölümündekilere kadar herkese soruşturma ve davalar açıldı” ifadelerini kullandı.  Çelik, bu saldırıların amacının Kürt halkı başta olmak üzere ezilen hakların görünürlüğünü engellemek olduğuna dikkat çekti.


‘BASIN TEK TİPLEŞTİRİLDİ’


Basının da tek tipleştirildiğini sözlerine ekleyen Çelik, “Gazetelerin manşetlerine baktığımızda hepsi aynı manşetlerle çıkıyor. Erdoğan bir laf söylüyor bu lafı dolandırmak işi de basına kalıyor. Daha önce her gazetenin bir temsiliyeti vardı ama şimdi AKP’nin tek dil, tek devlet, tek bayrak, tek millet kavramlarını, manşetlerine taşımış durumdalar. Hepsi tek ses, tek, kalem. Bu anlamda bizim sorumluluğumuz yalanı ortaya çıkarmaktır. Türkiye’de de her gün yüzlerce yalan söylendiği için işimiz gerçekten çok zor” diye ifade etti.


‘DIŞARDAKİLERE GÖZ DAĞI VERMEK İSTİYOR’


Bugünü cezaevinde geçiren gazetecilerin durumuna dikkat çeken Çelik, şunları söyledi:  “Gazetecilerin hemen hemen hepsi yaptığı haberlerden dolayı yargılanıyor. Bunun bedeli onlara ödetiliyor. Bunu görmek gerekiyor. Mahkemelerde onların gazeteci olduğu kabul edilmiyor. Ya örgüt mensubu olarak gösteriliyor ya da adli bir suç işlemiş gibi gösteriliyor. Halbuki biz biliyoruz ki tutuklu gazetecilerin ezici çoğunluğu mesleki faaliyetlerinden dolayı cezaevinde. Bunu yaparken salt onu cezalandırmak istemiyor. Geride kalan bizlere de gözdağı vermeye çalışıyor.”


Gazeteci dayanışmasının önemine dikkat çeken Çelik, “Türkiyeli meslektaşlarımız, bize devletin bakış açısıyla bakıyor. Hepsi için demiyorum ama dayanışmasını esirgemeyen meslektaşlarımız da var. Ama bir bölümü de görmüyor. Diğer basın ile Kürt basını için oluşturulan kamuoyu maalesef aynı değil. Onlar da biraz devletin bakış açısıyla bakıyor. Acabaları var. Ta ki bu iş onlara da uzandığı zaman ses çıkarıyor. O zamanda geç olmuş oluyor. Onların haberini yapacak bir gazeteci belki kalmayacak. Bu nedenle çok geç olmadan bu baskılardan zorbalıktan mustarip olan gazetecilerin bir araya gelmesi gerekir. Bunu da mesleki dayanışma içerisinde yapmak gerekiyor. Yoksa baskılardan tek başımıza kurtulamayabiliriz. Birlikte güçlü olabilir birlikte baskıları aşabiliriz” diye konuştu.


‘HABERLERİNİ YAPMAYA DEVAM ETTİLER’


Kürt basının kurulduğu ilk günden bu yana baskılarla karşı karşıya olduğunu anlatan Jinnews Haber Müdürü Safiye Alagaş, “1990’lı yılarda gazete binaların bombalanmasının getirdiği çözümsüzlük, bu baskılar Kürt gazeteciliğini sindirmediği için bugün farklı yöntemlerle bu baskılar uygulanıyor. Bugün de Kürt gazeteciliği açısından kendini tekrarlayan tarihsel bir süreç yaşanıyor. Ancak baskılar Kürt gazetecilerin haberlerini halka ulaşması önünde bir engel değildir. Baskılarla Kürt basınını ortadan kaldırmak gibi bir çözüm üretilmeye çalışılıyor ama bu mümkün değil. Çünkü artık internet çağındayız. Gazeteciler her anlamda haber yayma noktasında avantajlı bir noktadalar” dedi. Kürt basını kurumlarının kapatılmasına ve kayyum atanmasına değinen Alagaş, kurumları kapatılan gazetecilerin o dönem yine haberlerini yapmaya devam ettiğini ve sosyal medya ağları üzerinden halka ulaştırdıklarına dikkat çekti.


Kürt basınının kendini bir şekilde var etmeye devam etiğini sözlerine ekleyen Alagaş, “Sürekli baskılarla, gözaltılarla mücadele ediyor. O nedenle Kürt basını kendi yolunu çizmesini çok iyi öğrenmiş” dedi. Jinnews olarak 1 yıl önce yayın hayatına başladıklarını dile getiren Alagaş, sitelerinin engellendiğini, ajanslarına davalar açıldığını ve muhabirlerinin tutuklandığına işaret etti.


‘MESLEKTAŞLARIMIZ DUVAR ARASINDA’


Cezaevinde bulunan gazetecilerin durumuna değinen Alagaş, tutuklu gazetecilerin yaptıkları haberlerden kaynaklı cezaevinde tutulduğuna işaret etti. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler gününe değinen Alagaş, “Bu arkadaşlarımız mesleklerini her koşulda yerine getirmeye çalışan arkadaşlarımızdır. Her ne kadar cezaevinde olsalar da haberlerini halka ulaştırmaya devam ediyorlar. Ama ne yazık ki 10 Ocak Çalışan Gazeteciler gününde arkadaşlarımız bugünü cezaevinde karşılayacaklar. Bu bizim için üzücü verici bir durum. Bizler her anlamda sahada olmalıyız. Bizim sahada olma hakkımız elimizden alınıyor. Bugün 4 duvar arasına konuluyoruz. Bu durum Türkiye’deki gazeteciler açısından çok vahim bir durum aslında” diye ifade etti.


‘TUTUKLU ARKADAŞLARIMIZIN SESİ OLACAĞIZ’


 “171 gazeteci cezaevindeyken bugün biz çalışan gazeteciler açısından daha çok anlam ifade ediyor” diyen Alagaş, “Türkiye’de bu sayı giderek artıyor. Onlarca arkadaşımız cezaevindeyken biz sahada olmaya devam edeceğiz. Bu açıdan 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü bizim için daha da çok anlam ifade ediyor. Onlar cezaevindeyken, sesleri kısılmaya çalışılırken, biz sahada onların olacağı yerdeyiz ve onların yansımak istedikleri haberleri yansıtacağız. Onların olmak istediği sahalarda olacağız ve onların sesi olacağız” ifadesinde bulundu.  (Kaynak MA / Sadiye Eser )
Editör: Haber Merkezi