‘Yeryüzü Ayakları’ isimli filmi ile Türkiye’de değerlendirilmeye alınmayan Ümit Güç, İtalya’da gerçekleşen ‘Jop Film Days’ Festivalinden ödül aldı. Ümit Güç, düşüncelerini Ötekilerin Gündemi’ne anlattı.

 

‘Yeryüzü Ayakları’ isimli filmi ile İtalya’da gerçekleşen ‘Jop Film Days’ Festivalinden ödül alan Ümit Güç “Mülteciler üzerinden yıllarca bir algı yaratıldı. İşte mülteciler geldi, ücretlerimiz düştü gibi ya da vatanlarını terk etmeselerdi gibi söylemler olduğu için böyle bir filme girişmiş olduk. Diğer tarafta sizin de bildiğiniz gibi doğuda kirli bir savaş vardı ve o zamanda aynı şekilde dışarıdan gelen Kürt işçileri aynı muameleyi görüyorlardı. Kimse keyfi olarak göç etmiyor. Var olan bir suç var. O suçta sermayenin kendisi. Bunu uluslararası bir arenada anlatabilmek ayrıca onur verici bir şey benim için.” Diyerek Ötekilerin Gündemi’ne değerlendirmelerde bulundu.

 

TÜRKİYE’DE ŞUANA KADAR HİÇBİR HÜKÜMET SANATA ÖNEM VERMEDİ

 

Filmi çekerken baştan sona imkânsızlıklarla çektiklerini dile getiren Güç, Türkiye’deki sanat ve sanatçılar üzerine, demokrasinin hiçbir zaman oturmadığını, bu anlamda son 18 yılda kırıntıların olduğunu ancak artık onlarında kalmadığını belirtti. Türkiye’de Nazım Hikmet’lerden Ahmet Arif’lere kadar çok kaliteli şairlerin olduğunu aynı şekilde başta Yılmaz Güney olmak üzere çok büyük sinemacıların olmasına rağmen genel anlamda bir vasatın ötesine çıkılamadığını belirten yönetmen Güç, bu nasıl geliştirilebilir? Sorusuna ise şu şekilde cevap verdi: Bu toplumsal yapının dönüşümüne bağlı bir şey. Türkiye’de şuana kadar hiçbir hükümet sanata önem vermedi. Bu toplumdaki sanatı geliştirme mücadelesi asılında toplumsal mücadeleden bağımsız değil. Bahsettiğim usta sanatçılarda genel olarak aslında toplumsal muhalefetin yüksek olduğu dönemlerde var olmuştur.

 

MÜZİSYENLER GÖZ GÖRE GÖRE KATLEDİLDİ

 

Sanatçının nitelikli bir üretim yapabilmesi için tarafını emekçilerden yana belirlemesi gerektiğini belirten yönetmen, sözlerini şu şekilde tamamladı. “Bunu yaparken sadece propagandavari biçimde değil gerçeğin kendi estetiğinin sanatını yapmalıdır. Belirtmek isterim ki, bu ülkedeki egemen zihniyet ile sanatın arasındaki çelişkiyi en yakın zamanda Grup Yorum üyelerinin ölüm orucunda gördük. Kulaklar tıkandı yani müzisyenler göz göre göre katledildi. Böyle bir ortamda sanat elbette özel olarak ilgilenilmeli ama bu bütün olarak yaşamın kendisinin dönüştürülme mücadelesinden bağımsız değildir. Sanatçı kavramının sınıflardan bağımsız olduğunu düşünmüyorum. Kapitalist bir düzende sermaye, ‘kardeşim bunu çekme diyor’ bu sefer sanatçı çıkmaza giriyor. Fikrinden, tutumundan vazgeçecek yani oradan ödün verecek. Ödün verdiğiniz zaman aslında sanatın kendisini de öldürüyorsunuz. Bu nasıl aşılabilir? Dayanışmayla aşılabilir. Türkiye’deki ilerici muhalif sanatçıların yan yana gelerek daha çok dayanışması gerekiyor.”

 

Filmin fragmanı: https://vimeo.com/457742469

 

MUSTAFA SÜZEN
Editör: Haber Merkezi