HABER MERKEZİ - 1 Ocak’ta yürürlüğe giren yeni İnfaz Kanunu ile birlikte “iyi halli” olmadıkları gerekçesiyle birçok siyasi tutuklunun tahliyeleri engellenmeye başlandı. Yapılan mülakatlarda tutuklulara “Abdullah Öcalan’ı örgüt lideri olarak görüyor musunuz?”, “Güneş denilince aklınıza ne geliyor?” gibi sorular yöneltildi.

AKP ve MHP tarafından hazırlanan Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 14 Nisan 2020'de Meclis’te kabul edilmesiyle çok sayıda kişinin cezaevinden tahliyesinin önü açıldı. Tahliye edilenler arasında Bahçeli’nin cezaevinde ziyaret ettiği organize suç örgütü elebaşısı Alaattin Çakıcı’nın da bulunmasından ötürü değişiklik kamuoyunda “Af Yasası” olarak anıldı.

1 Ocak itibarıyla yürürlüğe giren değişiklik ile hükümlülerin ‘iyi halli’ olup olmadıklarının 6 ayda bir idare ve gözlem kurulunca değerlendirmesi de kararlaştırıldı. Değişiklikle cezaları bitmesine rağmen “iyi halli olmadıkları” gerekçesiyle tahliye edilmeyen siyasi tutuklular verilen cezanın tamamını infaz etmek zorunda bırakılmaya başlandı.

TAHLİYELERİ ENGELLENDİ

İzmir-Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde kalan Merve Nur İşleyici, Didar Bozan ve Ceylan Bozkurt;  Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan Bayram Ari; Van F Tipi Cezaevi'nde bulunan Mehmet Selim Polat, İdris Işık, Mazlum Dursun, Önder Hakan, Halit Kaya ve Ekrem Kaplan ile 30 yıldır cezaevinde olan Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan Fahrettin Şahin bunlardan birkaçı. 

ANF’ye konuşan Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) Hapishaneler Komisyonu Eş Sözcüsü Destina Yıldız, İnfaz Yasası ile yaşanan değişiklikler ile mülakatlarda mahpuslara yöneltilen sorulara dikkat çekti.

Bir kişi hapishaneye girdiği andan itibaren aslında onun hangi koğuşta ya da hücrede kimlerle kalacağına, kimlerle spor, sohbet gibi etkinliklere çıkacağına hapishane idaresi karar verdiğini dile getiren Yıldız,  mevzuata göre örgüt suçları kapsamında ceza alan kişilerin de örgüt kapsamında ceza alan diğer kişilerle birlikte tutulduğunu belirtti.

Yine aynı suç tipinden ceza alan kişilerin birlikte etkinliklere çıkarıldığını sauleyen Yıldız, bu şekilde mevzuatla düzenlenen şeylerin cezaevi idareleri tarafından mahpuslara yönelik "iyi halli olmama" koşulu olarak değerlendirildiğini ifade etti.

Yıldız, "Bir başka örnek olarak bir mahpusun kitap okuma alışkanlığının sadece kurum kütüphanesinde bulunan kitapları okuyup okumaması ile değerlendirilmesini gösterebiliriz. Bir mahpus dış kantinden kendi parasıyla kitap alabileceği gibi, mahpusun ailesi ve arkadaşları da kargo ile kendisine kitap gönderebilir. Ama bunlar idare tarafından dikkate alınmamakta ve sanki mahpus hiç kitap okumuyormuş gibi bir algı yaratılmakta. Aslında çok basit ve keyfi gerekçelerle koşullu salıverilmeye hak kazanan mahpusların tahliye olması engelleniyor" dedi.

'İYİ HAL' SORULARI

Yıldız, bu mülakatlarda mahpuslara “Abdullah Öcalan’ı örgüt lideri olarak görüyor musunuz?”, “Güneş denilince aklınıza ne geliyor?”, “Önderiniz kim?”, “Niçin bulunduğun koğuşta kalıyorsun?”, “Pişman mısın, değil misin?” gibi sorular yöneltildiğini söyledi.

Mülakatın ne şekilde yapıldığını, hangi soruların sorulduğunu denetleyecek herhangi bir mekanizma bulunmadığını ifade eden Yıldız, “Yorumlamaya, keyfiyete ve kişilerin inisiyatifine bırakılmış bu süreçlerin adalet kavramıyla hiçbir ilişkisinin olmadığı açıktır” dedi. 

Editör: Haber Merkezi