İZMİR - Şakran 3 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki tutuklular, yaşadıkları hak ihlallerini anlatarak, insan hakları savunucuları ve duyarlı tüm kesimlerin acilen harekete geçmesi çağrısında bulundu. 

İzmir Şakran 3 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi'ndeki tutuklular, yaşadıkları hak ihlallerini kaleme alarak Ege Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği’ne (EGE-TUHAYDER) mektup aracılığıyla gönderdi. Ege TUHAYDER'e gönderilen mektupta baskı ve hak ihlallerinden söz edilerek insan hakları derneklerine ve kamuoyuna “harekete geçin” çağrısı yapıldı. 

Tutukluların Ege TUHAYDER'e gönderdiği mektupta, hak ihlalleri şu şekilde sıralandı:  

"* Pandemi nedeniyle tüm sosyal, kültürel, eğitsel ve sportif faaliyetlerimiz ortadan kaldırıldı. Oda mevcudumuz, kapasitenin 3 katına çıkarıldı. Bu biçimiyle hastalığı kapma, bulaştırma ve yayılmasına uygun ortam yaratıldı. 

* Acil durumlarda hastaneye gidiş-gelişlerde karantina uygulaması adı altında hücre cezasından daha ağır şartlara mahkum ediliyoruz. Tutulduğumuz odalar hijyen açısından hiç uygun değildir. Yine radyo, televizyon, semaver gibi ihtiyaçlarımız keyfi olarak engelleniyor. 

* Kurum revirine zamanında çıkartılmıyoruz. Dilekçe üzeri rahatsızlığını belirtme, muayene edilme ve ilaç yazdırma bir muayene yöntemine dönüştürülmüştür. Olumsuz yaklaşımı, tutumu ve dilinden dolayı kurum revirinin doktoruyla iletişim kurmada ciddi sorunlar yaşıyoruz. Yıllardır cezaevinde kalan ve çeşitli hastalıkları bulunan arkadaşlarımız var. Kapasitenin çok üstünde tutulan odalarda, nefes almak bile zorlaştı. 

* Verilen yemekler çok az ve kalitesizdir. Günlük kalori ihtiyacını karşılamaktan uzaktır. Kantinden satın aldığımız birçok şey için, 'kantinde yoktur' gibi gerekçelerle listeye yazdıklarımız eksik getiriliyor. Kantin ürünleri ve manav fiyatları çok yüksek. İhtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. İçme suyumuzu kendi paramızla karşılıyoruz. Kurum içindeki şebeke suyunu içilir duruma getirmek için arıtma cihazını paramızla alma talebimiz kabul edilmiyor. Elektrik faturaları her ay artan fiyatla bize veriliyor.

SÜRGÜNLER 

* Sürgünlerle ailelerimizin ikamet ettiği illerden buraya getirildik. Hem biz hem de ailelerimiz mağdur ediliyor. Bize dönük özel bir politika ve uygulama vardır. Sevk ve nakil konusunda taleplerimiz dikkate alınmamaktadır.

* Son kanun ile birlikte ziyaret saatleri 1,5 saate çıkarıldı. Ancak burada halen eski uygulama devam ediliyor. Cezaevi bu konuda çok keyfi yaklaşmakta ve kanunla güvenceye alınan bu hakkımızı uygulamamaktadır. Gazete, dergi ve radyo gibi yayınlar bize verilmiyor.

KÜRTÇE MEKTUPLAR VERİLMİYOR 

* Mektuplarımız ya gönderilmiyor ya da yerine ulaşmıyor. Kürtçe mektuplarımız, yazılarımız haftalarca bekletiliyor. Mektuplarımızın üzerindeki pullar koparılıyor, mektuplarımıza zarar veriliyor. Hiçbir cezaevinde olmayan kapşonlu mont, hırka gibi elbiselerin verilmemesi, uygulaması var. Uygun renk ve biçimde olan şalvar ve benzeri kıyafetlerimiz bile verilmiyor.

* Kürtçe şarkılar söylediğimiz için bize keyfi olarak disiplin cezaları veriliyor. Halay ve şarkılarımız slogan olarak gösteriliyor ve ceza konusu yapılıyor. Baskın tarzı aramalar adı altında odalarımız sık sık basılıyor. Kişisel eşyalarımıza el konuluyor. Hastaneye gidiş-gelişlerde askerlerin dayattığı üst aramaları rencide edici ve onur kırıcıdır. Çıplak arama sorunu halen çözülmüş değildir. Cezaları bir yılın altına düşen arkadaşlarımızın denetimli serbestlikten yararlanma yasal bir hak olmasına rağmen bu haklar engelleniyor." 

DUYARLILIK ÇAĞRISI 

Tutuklular, ayrıca "Adalet Bakanlığı'nın talebi var" denilerek gardiyanların gece saatlerinde koğuşlarına baskın yaptığını belirterek, şu ifadelere yer verdi: "Aynı koridorda bulunan 3 odamızın her birini farklı oda ve koridorlara zorla taşımıştır. Bizlere, bir sonraki günü bekleme ve eşyalarımızı toplama zamanı dahi tanınmadı.” 

Tutuklular, insan hakları savunucularına çağrıda bulunarak, “Sizlerden talep ve beklentimiz bu hak ihlallerini ortadan kaldırılması için acilen harekete geçmenizdir” ifadelerine yer verdi. 

Editör: Haber Merkezi