İlk kez Türkçeye çevrilen ‘Yakaranlar’ oyunu, bu topraklarda iki bin 500 yıldır kadınların bitmeyen isyan mücadelesini konu alıyor. Yakaranlar oyununun yönetmenlerinden Yosunlu, Yakaranlar’ın bu toprakların bir hikâyesi olduğunu söyledi

Aisykhylos tarafından iki bin 500 yıl önce yazılan “Yakaranlar” ilk kez Türkçeye çevrilerek, doğduğu topraklara geri geldi. Eşitlik ve özgürlük için mücadele eden kadınların öyküsünü anlatan Yakaranlar, dünyanın en eski oyunlarından biri. DasDas Sahne tarafından sahnelenen oyun 8 Mart’ta prömiyerini yaptı. Aysun Şişik tarafından ilk kez Türkçeye çevrilen oyunun yönetmenliği Arif Pişkin, Didem Balçın, Mert Fırat ve Volkan Yosunlu’ya ait. Oyuncularının çoğunun amatör olduğu oyunun müziklerini ise, Vedat Yıldırım ve Metehan Dada üstleniyor. Yakaranlar oyununu yönetmenlerinden olan Volkan Yosunlu ile oyuna dair konuştuk.

Bu topraklara ait

Yosunlu, projenin oyuncusu Mert Fırat’ın Londra ve İskoçya’da bu oyunu sahneleyenlerle tanışması ile ortaya çıktığını ifade etti. Oyunun ilk kez kendi projeleri ile Türkçeye çevrildiğini söyleyen Yosunlu, “Ama aslında bu topraklarda iki bin 500 yıl önce doğmuş bir oyun. O zamanlar burası Antik Yunan diyebileceğimiz Bizans’ın ilk yerleşimlerinden biriydi. Yakaranlar’daki İo’nun öyküsü de bu topraklara ait” dedi.

Kendi tarihimizi yazacak zamanlar

İki bin 500 yıllık bir hikâye olan Yakaranlar hâlâ güncelliğini koruyor. Yosunlu, geçen zamana rağmen aynı sorunların devam etmesini ise şöyle açıklıyor: “Mülkiyet kavramını değiştiremedik. Temeli bu. Çünkü sınırların, erkek egemen toplumun oluşumu, hepsi bir mülk edinme üzerine kurulu.” İki bin 500 yıldır insanlığın bunu çözemediğini belirten Yosunlu, “Belki bizim gibilerin kendi tarihini yazdığı zamanlar olabilir ama temelde emek- sermaye çatışması sürdüğü sürece ya da mülk edinme arzusu, ki ben buna ilkel arzu diyorum, devam ettikçe ya da hakça bir bölüşüm kabul edilmedikçe bu sürüp gidecek” dedi. Yakarmayı ‘ağlaklık’ olarak ele almanın yanlış olacağını söyleyen Yosunlu, “Yakarmanın içinde isyan vardır. Biz de o isyan damarını oyunda daha çok yükseltmeye çalıştık. Çünkü hikâyedeki kadınlar özgürlükleri için mücadele ediyor. Tecavüzden, şiddetten kaçıp kendi bedenlerine kendileri söz sahibi olmaya çalışıyorlar. Final şarkı sözlerinde ‘Gökyüzünden indireceğiz aşkı’ diyor İo’nun kızları” dedi.

Kadınların yüzyılı olur

Yosunlu, özgürlükleri için savaşan kadınların hikâyesi olan Yakaranlar’ı 8 Mart’ta sahnelemelerinin nedenini şöyle açıklıyor: “Feminist bir bakış açısıyla kadının kendi bedenine, sözüne, aşkına sahip çıkma sesini sahne üstüne taşımaktı. Bunun 8 Mart’ta sahnelenme sebebi de buydu. Umarım Amazonlar gibi kendi tarihini yazan, komününü oluşturan ve özgürlük çerçevesini çizen kadınların yüzyılı olur bu dönem” dedi.



Hikâyenin parçası olalım

Oyunu çalışırken de kadınların kendi hikâyeleri ile sahnede olmalarını amaçladıklarını ifade eden Yosunlu, “Şarkıyı söylerken ya da metindeki herhangi bir cümlenin anlamını oluştururken, bu ülkedeki tecavüze, istismara, kadın haklarına yönelik saldırılara karşı bir varoluş biçimi geliştirmek istiyorduk. Yani 8 Mart’ta İstiklal Caddesi’ni, alanları ve isyanı dolduran kadınlarla aynı duygudaşlığı yaratmaya çalıştık. Seyirciler de gelip öykünün bir parçası olurlarsa, çok seviniriz.

Biz savaş karşıtıyız

Oyunun gelirinin mülteci kadınlara aktarılacağını söyleyen Yosunlu, “Ülkedeki göç sorunu şu an çok yakıcı bir durumda. Yanı başımızda bir savaş var. Biz savaş karşıtıyız, bu çok net. Bütün üretimlerimizde, cümlelerimizde de bu var. Barışı savunmak cesaret gerektiren bir şey değildir, en temel insani haktır. Dolayısıyla hem İhtiyaç Haritası hem de Mert’in BM ile geliştirdiği projeler kapsamında bu sorunlara kayıtsız kalamazdık. Hiçbir maddi beklentimiz de yok. Gönüllülerle çalışıyoruz. Her oyunun belli bir yüzdesi İhtiyaç Haritası’ndaki bu kadınlar için kullanılacak” dedi.

Benim için bir ilkti

Oyun profesyonel olmayan oyuncularla sahnelendi. Yosunlu, bununla ilgili şunları söyledi: “53 kişiydik, sadece 4 tanesi profesyonel, geri kalanı amatör oyunculardı. Benim için de bir ilkti: Profesyonel bir yapının amatör oyuncularla oyun sahnelemek. Bu projede çalışan herkes için bir ilkti.” Oyunun 2 aylık bir süreç zarfında böyle bir seviyeye geldiğini söyleyen Yosunlu, “8 Mart’taki prömiyerde ilk ayağa kalkıp alkışlayanlardan biri bendim ki hayatta kendi verdiğim emek de olsa her şeyi ayakta alkışlamam bence onun başka bir değeri vardır. Ama bu proje için gönül rahatlığıyla ayağa kalkıp alkışlayabildim; hepimizin emeğini ve var ettiği gerçeği” dedi.

İo’ların hikâyesi

“Yakaranlar” öyküsü ise şöyle: 50 kadın kendilerine dayatılan zorla evlilik, eşitsizlik ve haksızlık yüzünden Mısır’dan kaçar. Argos’a yani bugünkü Yunanistan’a vardıklarında, Argos halkından onları korumalarını ister. Argos Kralı ise, kadınların peşinden gelen Mısırlılarla savaşa girmekten tereddüt eder fakat kadınlar İo’nun çocukları olduğunu ifade edip, “Vereceğin karar çocuklarına ve adına miras kalacaktır” deyince onları korumaya alır. Zira İo*, Zeus’un sevdiği kadındır ve bu 50 kadın da onların çocuklarıdır.

*Yunan mitolojisinde Zeus’un âşık olduğu kadındır İo. Zeus, kadını Hera’dan kurtarmak adına bir ineğe çevirir. Fakat Hera, o ineğin başına bir at sineği musallat eder. Bunun üzerine inek, İstanbul’dan yüzerek boğazı geçer ve sinekten kurtulmaya çalışarak durmadan kaçmaya başlar.

S. Asuman Demir/İstanbul-ANF
Editör: Haber Merkezi