Tüm dünyanın gündeminin corona olduğu günleri yaşıyoruz. Yaşamın durduğu,ekonomik krizlerin zirve yaptığı corona zaman aralığındayız.

 

Tüm dünyanın gündeminin corona olduğu günleri yaşıyoruz.Yaşamın durduğu,ekonomik krizlerin zirve yaptığı corona zaman aralığındayız.Bütün dünyada gergin bekleyişin ve yaşam kaygısının tavan yaptığı süreçten geçmekteyiz.

Öncelikle corona viŕüs bize bir hakikati gösterdi.Buda insan yaşamının genel anlamıyla dünyada çok kalitesiz olduğu gerceğidir. Sağlık açısından,ruhsal ve psikolojik açıdan insan yaşamının çok kötü olduğu fakat corona virüs ortaya çıkıncaya kadar bunun insanlık tarafından pek ciddiye alınmadığı gerçeğini bize gösterdi.Düşünün ki en ağır hastalığa yakalanan,tüm hücreleri bitme noktasına gelmiş insanlar bile aylarca ve yıllarca yaşarken, coronaya kapılan insanlar 14 günlük bir sürede ölebiliyorlar. Bu bize şunu gösteriyor insan yaşamının çok kalitesiz ve sağlıksız,ucuz hale getirildiği gerçeğidir. Dünyada şu ana kadar üç yüz bine yakın insan yaşam mücadelesine yenik düşmüşlerse burada sistemsel bir sorun var demektir. 

 

Peki buradaki sistemsel sorun neydi; Zihinsel kirliliğin ve ahlaki çöküntünün doğayı olumsuz etkilemesi ve bunun doğanın bir parçası olan insanlığa negatif yansımasıydı elbette ve bu insan yaşamını çok ucuz hale getirdi. Sonuç binlerce ölüm. 

 

Diğer önemli bir konu bu hastalığa dar sınıfsal temelde bakmanın bizi doğru sonuçlara götüremeyeceği gerçeğidir. Çünkü bu hastalıktan zengini,fakiri,işçisi,köylüsü ,kentlisi toplumun tüm kesimleri etkilendi. Yani toplumun tüm kesimlerini kapsayan bir kaos sürecini dünya yaşamaktadır.Öncesi kurtuluşun toplumsal bir çıkışla sağlanabileceği gerçeğidir.Toplumdaki tüm farklı renklerin temel insani ortak paydada buluşmak insanlığın yaşadığı sistemden kaynaklı kaostan nasıl kurtulmak gerektiği konusunda birlikteliği her zamankinden daha fazla önem arz etmektedir.Toplumdaki tüm farklı renkleri kapsayan birliktelikte temel amaç ve kıble 'insan' unsuru olmalıdır.Diğer türlüsü sistemin rüzgarına kapılıp tüm insanlığın yok olması demektir.

 

Sistemin bu haliyle büyük bir tehlike arz ettiği hakikatine vararak demokratik toplumsal bilinçle ekolojiye dayalı bir anlayış ve zihniyet insanlığın kurtuluşu olabilir. Aynı zamanda demokratik temelde insanın en kutsal canlı olduğu gerçeğini görerek insan yaşamının kalitesi yükseltilerek yarınlarımızı kurtarabiliriz.