DİYARBAKIR-Ö-G; Hem Kürt dilinin büyük bir asimilasyonla karşı karşıya olduğunu hem de kadın yazarların alanlarının dar olduğunu belirten yazar Dilan Aydın, “Umuyorum ki kadınların daha çok yazdığı ve kendisini içinde gördüğü anadilde bir yayıncılık hayatı başlar” dedi.


JINNEWS'ten Rengin Azizoğlu'un haberine göre; Sistematik asimilasyonla karşı karşıya kalmasına rağmen hala varlığını güçlü şekilde sürdüren bir dil Kürtçe. Ancak anadilde yazma konusunda hala büyük eksiklikler olduğunu özellikle de kadın yazarların alanlarının daha da dar olduğunu belirten yazar Dilan Aydın, anadilde yazmanın önemine dikkat çekti. Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Azadiya Welat Gazetesi’nin Edebiyat bölümünde 6 yıl yazarlık yapan Dilan, aynı zamanda Kürt Enstitüsü’nde çevirmenlik yaptı. Sade bir üslup kullanan Dilan genellikle de doğa üzerine yazıyor.


‘Farkında olmadan kendimizi yok ediyoruz’


Az sayıda Kürt’ün anadiliyle konuştuğuna dikkat çeken Dilan, “Bu büyük bir dramdır. Öğrencilerin okuması için ve yazılardan feyiz alması için çabalıyorum. Her yerde Türkçe hakim olmuş. Büyük bir sorun haline gelmiş. Artık anadilini annelerimiz bile kullanmıyorlar. Sokakta her alanda başka bir dil kullanıyoruz aslında bu bir trajedidir. Sosyal medya, caddeler, sokaklar, esnaf kendi dili olan Kürtçe’yi kullanmalılar. Duygularımızı başka bir dille anlatıyoruz, bu duygular ne kadar doğru olabilir ki. Kendimize güvenmemiz için, ulus ruhumuz için bizim kendi dilimizden başlamamız gerekiyor. Dilimizi konuşmazsak direnişimiz hep sakat kalır. Biz farkında olmadan kendimizi yok ediyoruz. Başka dil öğrenmek, bilmek güzel bir şey ama onu gündelik hayatımızda konuşmak ve bunu alışkanlık haline getirmek çok kötü” diye belirtti.


‘Yazmak en büyük devrimlerden biridir’


Her yazının ilerde Kürt Edebiyatı için büyük bir miras olacağını söyleyen Dilan, düşüncelerini edebi bir dille okuyucuya aktarmanın bir sanat olduğunu kaydetti. Dilan, “Bu sevmekle ilgili bir şey. Eğer yazmayı sevmiyorsan güzel bir dil kullanman mümkün değil. Aslında coğrafyamız ve üzerinde yaşananlar herkesin duygularını etkiliyor. O yüzden aslında her Kürt bir yazardır. Ben yazılarımda onları yazmaya teşvik etmek istiyorum. Herkes yazabilir, kendini anlatmanın en iyi yolu olduğu gibi seveceklerine de eminim. Yazmak en büyük devrimlerden biridir. Bunu bilmek gerek ve ona göre davranmak gerekir. Hayatımız boyunca her türlü haksızlıkla yüz yüze kaldık. Bunları dillendirmek, anlatmak gerekir ki bilinsin. Yarınlarımız da bunun bilincinde hareket etsin. Bazı nedenlerden dolayı yazmaktan çekiniyorlar. Bizim paylaşmak için, yazmak için bir sürü nedenimiz, imkanımız var” dedi.


‘Erkek zihniyetinin yazdığı tarih üzerinde yaşıyoruz’


Egemen erkek zihniyeti tarafından bir tarih yazıldığına, direnen halkların ve kadınların isimlerinin yer almadığına dikkat çeken Dilan, “Bizler o erkek zihniyetinin yazdığı tarih üzerinde yaşıyoruz” ifadesini kullandı. Erkek yazarların da edebi olarak ne kadar güçlü olsa da cinsiyetçi bir dil kullandığına işaret eden Dilan, şöyle devam etti: “Ne kadar tatlı ve övücü bir dille kadından söz etse de maalesef ki bizim fark etmediğimiz bir şekilde onu gömüyor. Bununla ünlü olmuş birçok yazarın ismini sayabiliriz. Onlar kadın bedeni üzerinde süslü laflar sarf ederek erkek ve egemen zihniyetine ait bir dil kullanıyor. Bu kadına yönelik yapılan bir saygısızlıktır. Cinsiyetçilik toplumun adabını ve düzeyini bozan bir yaklaşımdır. Bir dönem yılların tiyatrocusu gazetemizde yazı yazıyordu. Onun yazılarında kadınlar birbirlerine karşı çirkin savaşlar veriyordu. Ona eleştirilerimizi söyledik. Ne kadar güzel bir yazısı ve Kürtçesi olsa da kadına yönelik yazıları tam bir hakaretti. Ardından ne kadar küçümseyici bir dil kullandığını fark edince gerçekten kendinde büyük bir değişim yarattı.”


‘Gelecek için büyük bir arşiv toplamalıyız’


Önceleri dosya halinde yazılarını biriktirip paylaşmadığını kaydeden Dilan, kendisi gibi yazan ama paylaşmayan birçok kadın olduğunu söyledi. Kadın yazarlar için özel bir sayfanın ve alanın olması gerekliliği üzerinde duran Dilan, “Yayınevlerimizde ve yayın kurumlarımızda kadın çalışanlar var ama bu kadının sözü ne kadar geçerli tartışılır. Kadın olmaktan ötürü dil konusunda da büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Türkçe daha çok okunduğu için Kürtçe olan yazılara pek sıcak bakılmıyor. Kadın yazarların düşüncelerine, kendi dilimize önem vereceğimiz yerde dışlıyor, sıcak bakmıyoruz. Bu geriye götüren bir yaklaşımdır. Bizim bir arşivimiz olmalı. Ama şu an bakıyoruz ki her şey gündelik olmuş, bir paragraf yazıp paylaşıyoruz. Asıl önemli olan kapsamlı bir şekilde okuyucuya ulaştırmalı onun yanında gelecek için büyük bir arşiv toplamaktır. Umuyorum ki ilerde kadınların daha çok yazdığı ve kendisini içinde gördüğü anadilde bir yayıncılık hayatı başlar” diye konuştu.
Editör: Haber Merkezi