Yerel seçimler öncesi Kürt partileri arasında başlayan ve devam edecek olan görüşmeler olumlu bir seyir çizdi. Bu görüşmelerin İnsan ve Özgürlük Partisi adına tanığıyım. Gelişen süreç ile ilgili detayları paylaşmamak üzerine vardığımız fikirbirliğinden ötürü şimdilik detayları yazmayacağım. Ancak Kürtler ve Kürt partileri arasında bir dayanışma, diyalog ve işbirliğini önemseyip bunun olmasını arzu edenler, bilmeli ki şu an için gelinen süreç, her zamankinden daha olumlu ve daha ileridedir. Çok büyük aksilikler yaşanmaz; herkes üzerine düşen sorumluluğu üstlenir ve bu bilinçle davranırsa sonucun istenen şekilde gerçekleşeceği büyük bir olasılıktır.

Kürtler arası geniş bir dayanışmanın pratik adımları böylesi süreçlerde şekillenecek. Bu süreçlerdeki temaslar yoğunluk kazanıp birlikte karar almaya; temsiliyetleri ve yönetimi paylaşmaya evrildikçe özlenen ve olması gereken nihai noktaya daha sağlam ve hızlı adımlarla kavuşmaya yol açacaktır. Bu yüzden birkaç hususta herkesin dikkatli ve sorumlu davranması elzemdir.

Bu hususlar:

1- Kürtleri birbirine karşı düşmanlaştıran güçlerin zihinlerimize vurduğu prangaların esaretinden kurtulmayı başarmalıyız.

Bu prangalar, bizi ideolojilere mahkum kılan prangalardır. Ulusal varlığı ve özgürlüğü tehdit altında olan bir halkın, ideolojik öncelikleri öne çıkarması, birlikteliğin önündeki en büyük engeldir. Bu zindandan kurtulmak zorundayız.

2- Asırlık Kürt halkının direnişi ve mücadelesi her türlü hesabın üzerinde tutulmalıdır. Kürt halkının ağır bedellerle getirdiği mücadelesi küçük hesaplara kurban edilemeyeceği gibi kimi komplekslere de feda edilemez. Kürt halkı siyaset kurumlarından ve çevrelerinden gerektiğinde beraber olmayı beklemektedir. Beraber olmak, birlikte davranmak Kürtlerin en çok kavuşmayı arzu ettiği ve hayalini kurduğu en büyük özlemidir. Hiç kimsenin bu özlemi boşa çıkartma ve hayal kırıklığını yaşatma hakķı yoktur. Buna sebep olanları tarih de, Kürt halkı da ve mücadeleyi bugüne getirenlerin hatırası da affetmeyecektir.

3-Geçmişin hata, eksik ve kırgınlıkları bir kenara bırakılmalıdır. Siyaset düşmanlık üzerine kurgulanamayacağı gibi düşmanlıkları körükleyen bir uğraş da olamaz / olmamalıdır. Kürt siyasi çevreleri ve hareketleri bu hususta epeyce menfi bir gelenek ve geçmişe sahiptir. Bunu aşacak bir irade ve duruş sağlamak, olmazsa olmazdır.

Bu minvalde Hüda Par farklı bir konuma sahiptir. Zira gerek HDP ve gerekse de geçmişte içinde olduğumuz çevre ile yaşadığı ve onlarca cana mal olan acı süreç için, bir nedamet ilanı yapmamış olması; hatta onu sahiplenir şekilde davranması ve şu an bile tutumuyla en zor zamanda iktidarın yanında yer alıp tarafını Kürt halkının ölüm fermanını çıkaranlardan yana belirlemesi, onlarla birlikte bir yol almayı henüz mümkün kılmamaktadır. Afrin saldırısı ve işgalini ABD ile savaş olarak gören bir mantık ile Kürt siyasetinin aklı başında ve aklı egemenlerin cebinde olmayan hiçbir çevresi, birlikte olmayı göze alamaz ve bunu Kürtlere hizmet eden bir adım olarak göremez. Dolayısıyla “Hüda Par neden bu süreçte yok” sorusunun çok öncesinde sorulacak soru ‘nasıl olabilir ki’dir. En azından bu aşamada olması ne imkan açısından ne de amaca hizmet açısından makul degildir.

4- İçinden geçtiğimiz süreç topyekün bir duruşu ve konumlanışı dayatan süreçtir. Bölük pörçük, dağınık ve savruk görünme ve bu görüntüyü verme halkımıza zaten maruz kaldığı moralsizliği daha da derinden yaşatacaktır. Bu nedenle üslup ve kullanılan dil alabildiğine naif olmalı, eleştiriler yapıldığında da en azından yıkıcı olmaktan uzak durulmalıdır Süreç ortak noktaları öne çıkarmayı gerektiren bir süreçtir. Ayrılık ve ihtilafları değil!

Ucundan yakaladığımız tarihi fırsatı heba etmenin en azından gaflet ve delalet olduğu bilinciyle davranmak, konuşmak ve konumlanmak gerekir.

Bu defa başaralım, bize vurulan tüm prangaları kırıp tarihi bir adımı atalım. Halkımızın arzusunu gerçekleştirenler olarak tarihte hayırla yad edilenler olarak adımızı yazdıralım. Serkeftin… Mevla yolumuzu açık ve aydınlık kılsın.
Editör: Haber Merkezi