ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: İnşaat mühendisliğinden şehir plancılığına geçiş yapan İlhan Tekeli, yerel demokrasi, sosyal projeler üretiminde, güncellenen kentleşme sorunlarına dönük, örgütlü çatılar içindeki, 50 yılı aşmış bilimsel çalışmalarıyla, 26 cilt olarak yayımlanmış, 110’u aşkın kitabıyla. “Büyük Türkiye projelerinde yerel demokrasi yoktur” diyor..

İnşaat mühendisliğinden şehir plancılığına geçiş yapan İlhan Tekeli Cumhuriyet'en Şükran Soner'e konuştu

Yerel seçim sonuçlarını değiştirebilme uğruna, İstanbul odak ülke çapında sahnelenen yeniden oy saydırma ayak oyunlarının ters tepmesinden ders alınmamış olarak, muhalefetin eline geçen büyük kentler belediyelerinin kaynaklarına, çalışmalarına el koyma operasyonları... Seçimleri kazanmış muhalefet belediyeciliğini de savunma refleksi ile bilimsel işbirliği çalışmalarını sıkı tutmaya yönlendirmişti..

Üç kuşağı kucaklayan süreçler içinde, yerel demokrasi-sosyal-kültürel politikalar kapsamında proje çalışmalarında başı çekmiş bilim insanları arasındaki İlhan Tekeli’nin de bir orada bir burada, kentler, ortak belediyeler, uluslararası etkinlikler içinde adı geçtikçe, en çok da Saray merkezli, muhalefete geçmiş belediyelerin yetki ve kaynaklarına el koyan icraatların katlanması ile ortaya çıkan büyük güncel tartışmaların tırmanışında..

İlhan Tekeli’ye acil ulaşmak, söyleşi için randevu almak kaçınılmaz olmuştu. İyi de İlhan Tekeli Hoca’yı, gece ev telefonundan yakalayıp Ankara’da olacağı boş günü bulmak da zorlaşmıştı. Az konuşup çok iş yapmasıyla bilinen hocaya nerede olacağı bile sorulmaz, kazara zamanı uygun düşerse hiç nazlanmadan evinin kapısını açacağına güvenilirdi. Nasılsa ne kadar uzağa gitmiş olursa olsun, işinin bittiği gece evinin telefonu açılacaktı.. Yaklaşık bir aylık kovalamacanın sonunda 24 Şubat Pazartesi günü söyleşi için evinde buluşabilmiştik..


İLHAN TEKELİ NASIL BELEDİYECİ OLDU, NELER YAPTI?


Kendi kendine sorduğu soruya verdiği ilk paragraftaki yanıtları sizinle aynen paylaşmak istedim:

“1937 İzmir doğumluyum. 1955 yılında İzmir Atatürk Lisesi’nden mezun olduktan sonra, o zamanın en gözde mesleklerinden biri olan inşaat mühendisliğini okumak için İTÜ’ye gitmiştim. 27 Mayıs’ı yaşayarak mezun olmuş, meslek yaşamımda sonradan sorun olmaması adına askere gitmiştim. Şanslı bir kura çekerek MSB İnşaat Emlak’ta mühendis olarak görev yapmaya başlamıştım. 1961’de ODTÜ’de şehir ve bölge planlama yüksek lisans eğitimi programı açılmıştı. Eğitimini alan ilk öğrenciden biri olmuştum. Betonarme mühendisinin hesap yaparak süreceği bir yaşam bana sıkıcı görünmeye başlamıştı. Hızla kentleşen, çok önemli kentleşme sorunlarıyla yüzleşen Türkiye’de, meslek kariyeri olarak şehir ve bölge planlarını geliştirmeye çalışmak daha ilginç hale geldi. Bugün geriye baktığımda yanılmadığımı görüyorum..”



1955 sonrası İTÜ yıllarından

1960’lı yılların ortalarında Zonguldak planını hazırlıyor, yurtdışında bilgilerini geliştirme olanağını yakalıyor, ODTÜ’de şehir ve bölge planlama bölümünde öğretim üyeliğine başlıyordu.. Aynı yıllarda Türkiye’de siyasetin sola açıldığı yıllar olduğunun da altını çiziyor. Sol yazını toplumla birlikte öğreniyor, meslek örgütlerinin planlı kentleşmenin olmaması, kamu yararı kampanyalarında aktif ve katılımcı oluyordu. 1968 öğrenci hareketlerini ODTÜ’de genç bir öğretim üyesi olarak yaşıyordu.

1970’li yılların ortalarında akademik alanda yurtdışındaki katılımlarda, “bölge bilimi” çalışmalarında aktif rollerde, ders vermeye davet edilenler arasındadır. Ecevit’in kısa süreli, Kıbrıs Harekâtı’nın gerçekleştirildiği iktidarından sonra Demirel’in MC Hükümeti kuruluşunun sonrasında, ODTÜ’de Tarık Somer’in rektörlüğünde görevine son verilen 24 öğretim üyesi arasındadır. Meslek örgütlerinin yerlerine öğretim üyesi atanamaması kampanyaları sürecinde, Ankara Belediye Başkanı Vedat Dalokay ile İzmit Belediye Başkanı Erol Köse’nin danışmanı olur. Ayrıca Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Mümtaz Zeytinoğlu’nun desteğiyle danışmanlık yapar. Resmen olmasa da Ahmet İsvan’a da yardımcı olur.



1960’lı yılların ortalarında ODTÜ öğretim üyeliği başlıyor.

İlhan Tekeli, Türkiye genelinde merkezi yönetimler ile yerel yönetim ilişkilerini değerlendirirken siyasi partilerin ellerinde olan belediyelerdeki vesayet ilişkilerinin altını çizerken, MC döneminde büyük kentlerin yerel yönetimlerin CHP’nin eline geçmiş olması ile bağlantılı, demokratiklik taleplerinin yükselişine işaret ediyor. Bir yandan da hızlı kentleşme ile belediyelerin sınırlı gelirleri gerçeğinde yaşam kalitesini düşüren sorunların patlamalarından örnekler veriyor. Yeni sosyal demokrat belediye kavramının, çok kaynak harcamayan çözümler arayışında projeler üretiminden doğmasını açıklıyor. Kitaplarda yeri olmayan çözümler üretmek bir iddia taşımaktan, yenilikçi bir düşünce çevresi oluşturmaktan söz ediyor..

İhale ile yol yaptıracak parası olmayan belediyenin üretici hale gelmesi, toplu konut projelerinden..üretici, kaynak yaratıcı, tüketimi denetleyici, katılımcı-demokratik, bütünlükçü, ilkelere sahip..1977 yerel yönetim seçimlerine giderken CHP ve TİP programlarına giren projelerinden örnekler veriyor. Ancak bu projeleri sahiplenmiş adayların başkan gösterilmemeleriyle yeniden belediyecilikten uzaklaşma ile yüzleştiklerini anlatıyor.

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI İLE AKADEMİK YAŞAMA DÖNÜŞ


Akademik yaşama coşkulu dönüşü sağlayan Anayasa Mahkemesi kararı sayesinde üniversite çatısı altında kent ve bölge planlamacılığı bilimsel çalışmaları gelişirken, 24 Ocak kararları, 12 Eylül askeri darbesi ile Türkiye kendisini yeniden üretemez hale gelirken, demokrasinin değerinin daha çok kavrandığı, daha kıymetli hale geldiği süreçte yaşanan uzun gelgitleri hızlı geçişle, dönemin demokratik güçlerinin geçişleri hızlandırmaya dönük çalışmalarından örnekler veriyor. Aydınlar dilekçesi davasının üç No’lu sanığı oluyor. TOKİ’nin kuruluşunun etkilerinin altını çiziyor. 1989 yerel yönetim seçimlerinden SHP’nin birinci parti olarak çıkması, üç büyük kenti alması, Ankara’da Karayalçın’ın seçimleri kazanması ile yeni bir süreç yaşanıyor. Dış dünyadan kaynak bulabilen, güçlü kadrolarla çalışılan yeni bir sosyal demokratik belediyecilik dönemine geçiş yaşanıyor.



Tekeli ve Kocaoğlu proje çalışmalarını açıklıyor.

Sosyal demokratik belediyecilik çalışmalarının çok uzun soluklu, kitaplara, ciltlere sığmayan boyutlarını üç kuşak söyleşileri içinde paylaşmanın elbette ki olanağı yok. 24 Ekim 2009 İzmir Kültür Çalıştayı, İzmirli olmak sempozyumu sonuçları günümüze yansıyan dalgalarıyla altı çizilmesi gereken örnekler. Bu çalışmalarla üretilen çevre değeri ve yaşam kalitesi bir kamu malı olunca. Rant değil yaşam kalitesinin üretildiği ortaya çıktıkça İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik komplonun yaşanmış olmasının gerekçelerini de açıklamış oluyor. Proje bir tasarım aracı olduğu kadar mücadele dokümanı niteliğini de taşıyor. Akdeniz Akademisi kurulması önerisi, demokratik platform olarak işlevi, üniversitelerin entelektüel kapasitelerini de harekete geçiriyor. İlhan Tekeli, bu çalışmaların içinde aralıksız görevini yapıyor. AKP koyduğu olağanüstü ağırlığa karşın Kocaoğlu’nun üçüncü kez seçimi kazanmasını engelleyemiyor. 2004-2018 yılları arasında yaşanan deneyimlerin kitaplaştırılmış ciltlerinin yazılımı da Tekeli’nin, son yerel seçim kampanyalarında da kullanıldı. Tekeli, sonuç olarak belediyecilik konusunda 45 yılda gösterdiği çabanın sonuçlarıyla onurlanıyor.

ÜÇ KUŞAĞIN ORTAKLAŞAN ÇOCUKLUK ANILARI


Söyleşi kapsamında üç kuşağın çocukluk yıllarına dönüşte, ortaklaşan nedenlerle yüzleşmemek olanaksız gibi.. İlhan Tekeli de birisi özel, diğeri nerede ise tüm kuşak söyleşilerinin ortak paydasına dönüşmeye başlayan benzerliklerden söze giriyor. Özelinde kendisinden 8 yaş büyük, kendisini özel olarak çok kamçılayan ağabeyi Doğan Tekeli’yi anlatarak, özel aile albümünden fotoğrafları da paylaşarak açıklıyor. Küçük kardeşin, büyük kardeşin başarılarını biraz da çocukluk kıskançlığı içinde kamçılanan çabalarından söze giriyor. İzmir Atatürk Lisesi, İstanbul Teknik Üniversitesi çatılarında Cumhuriyetin çok kaliteli kamu eğitimi olanaklarını yaratan okullarından arka arkaya geçmişler. Mimarlıkta ülkenin en büyükleri arasında yerini alan Doğan Tekeli’nin kardeşi olmaktan, onunla yarışarak çalışıp üretiyor olmaktan hâlâ çok gururlanıyor.

Bir yandan da Cumhuriyetin kıt kaynakları ile yaratılmış çok kaliteli kamu eğitimi, okulları sayesinde ülke çapında ortaya çıkmış ortak başarılı sonuçların anlamı üzerinde düşünmeye davet ediyor. Ülkemizin gidişatı, geleceği adına toplumsal dersler çıkarılabilmesinin üzerinde durulması gereğine işaret ediyor. Çocukların eğitim süreçlerinde bu değerleri sanıldığından çok daha iyi özümseyip içselleştirdiklerinin altını çiziyor. Sosyal bilim, felsefi, kültürel formasyonların kazanılmasında aile, çevre, öğretmenlerin etkilerinin, gelecek kuşakların ortak değerler buluşmalarına katkılarının altını çiziyor.

Kendi yaşamındaki etkileri güçlü aydınlanmacı buluşmalarından örneklerle, yaşamının akışındaki dönüşümlerin, kararların etkileşimlerini paylaşıyor.

Türkiye’nin entelektüel ortamından etkileşimlerini örneklerken, pek çok aydınlanmacı, toplumsal öncelikleri ile çevrelerinde dönüşümler yaratmış aydınların isimlerini sayıyor. “Mübeccel Kıray karşıma çıkmamış olsaydı. Belki de inşaat mühendisliğinden, sosyal, toplumsal bakışla, sosyal belediyecilik, şehir plancılığına geçişi yaşayamayabilirdim..” diyebiliyor.



Çocukluk yıllarında yakalamaya çalıştığı ağabeyi Doğan Tekeli’yle...

YEREL DEMOKRASİYE KARŞI GÜNÜMÜZ YETKİ SAVAŞLARI


İlhan Tekeli, son yerel seçimlerde büyükşehir belediyelerinin muhalefet tarafından kazanılması ile ortaya çıkan tartışmalara ilişkin özet değerlendirmelerini yaparken, AKP’nin elindeki belediyelerin yönetimlerinde yerel yetkilerin artmış gibi gözükmesinin gerçeği yansıtmadığını söylüyor. Hep merkezin onayına tabi kılınan, Avrupa yerel yönetimler özerklik şartı ile çelişen bir otoriter tekil, tepeden sınırlamalar getirilmesinin örnekleriyle açıklıyor. TOKİ, Şehircilik Bakanlığı kuşatmasında bir yetki gaspı yaşandığının altını çizerek “Ciddi bir demokrasi tartışması getirildi. Böyle bir demokrasi olmaz. Müzakeresiz işbirliği olmaz” diyor.

Daha da kötü örneğinin merkezi hükümet kararları ile yaşandığını, büyük Türkiye projelerinde, yerel demokrasiden eser olmadığını söylüyor. Merkezden, tekelden demokrasi gelemeyeceğine göre, yeni demokratik projeler için, yerel ölçekte, yerel demorasi, sosyal politikalar üretiminde ortak arayış ve buluşmaları tek çıkış, çözüm yolu olarak öneriyor. Yapabileceği katkılar için de gerek tek tek belediyeler, gerek ortak örgütlenmeler, gerekse uluslararası ölçekte yapılan her çağrıya katkıda bulunmaktan gocunmuyor.

İnşaat mühendisliğinden şehir plancılığına geçiş yapan İlhan Tekeli, yerel demokrasi, sosyal projeler üretiminde, güncellenen kentleşme sorunlarına dönük, örgütlü çatılar içindeki, 50 yılı aşmış bilimsel çalışmalarıyla, 26 cilt olarak yayımlanmış, 110’u aşkın kitabıyla. “Büyük Türkiye projelerinde yerel demokrasi yoktur” diyor..



Habitat 2010.

İLHAN TEKELİ KÜLTÜR VAKFI ÇALIŞMALARI




Vakfın kurucuları Tekeli’nin evinin önünde.

Ankara’da olabildiği tüm günlerin çalışmalarını, adına kurulan İlhan Tekeli Kültür Vakfı içinde yürüttüğü efsanesini sorguluyorum. Gülümseyerek geçmişin her döneminden çok önemli bilimsel çalışmaları ile öne çıkmış öğrencilerinin adına bir vakıf kurma girişiminden birkaç cümlelik özet veriyor. Öğrencilerinin, adına vakıf kurma istencinden onurlanmış, ancak yaşamı ile sınırlı olabilecek bir zaman kaybına itirazı olmuş. Vakfı doğrudan gönüllü öğrencilerinin kurmalarını önermiş. Uzun tüzük çalışmalarından sonra, en onurlandığı öğrencilerinin katkıları ile kurulan vakfın çalışma ilkeleri ortaya çıkmış. Üyelerin para karşılığı olmaksızın bilimsel katkıları, çalışmalarıyla bilimsel gelişmelere, yeni kuşakların yetiştirilmelerine, elbette en çok da yeni bilimsel çalışmalara ödüllü katkılarla, sonraki kuşaklara, en ileri, çağdaş arayışlara öncülük yapmalarının kriterleri belirlenmiş.

Sohbet arasında evrensel ölçekte çağdaş, kentsel, sosyal, toplumsal model tartışmaları arayışlarındaki güçlü iletişimlerden örnekler veriyor. Çağın ürettiği yeni sorunlar, koşulların zorlayıcılığında önceliklerin çok fazla değişkenliğinden söz ediyor. Kimi kavramlar benim algılama kapasitemin üstüne çıkınca, sizinle de paylaşamayacağımı anlayıp noktalıyorum. Sohbetin içinde kendisinin son çalışma alanının odağında en az bilinen beynin işleyişleri olduğunu öğreniyorum. En az bilinen, hiç hareket etmeyen, ama çalışmaması insanın ölümü anlamına gelen beyin üzerinden çalışmaların, yerel demokrasi, insan odaklı sosyal politikalara, kültürel gelişmelere dönük, insanlığın yaşadığı travmatik insana aykırı düzene karşı, insan, canlılar ve doğa adına çözümler üretmede değerini, işlevini anlayabilmekte ne yazık ki “Fransız kalıyorum”.

‘TARİH VAKFI’ BAŞKANLIK YILLARI




Bilimin her alanından katkıda bulunanlar.

Benim de en çok yüz yüze olduğum, çalışmalarına tanıklık ettiğim yıllar. İlhan Tekeli, Ekonomik Toplumsal Tarih Vakfı’na yurtdışında yaşanan örneklerden esinlenerek Türkiye’de de kuruluşuna öncülük eden Orhan Silier’in genel sekreter olarak çalışması sürecinde, uzun soluklu başkanlık yaptı. Ülkemizin aklınıza gelebilecek tüm toplumsal tarihçilerinin, çok farklı bilim dallarından en önemli araştırmacılarının görev yaptıkları çok verimli çalışma süreçleri içinde gerçekten çok anlamlı ve önemli işler yapıldı.



Vakıf yönetimi Cumhuriyet’in 75. yılı çalışmalarını açıklıyor.

Vakıf geniş yelpazeden en önemli uzmanların katkıları, bilimsel çalışmalarıyla ortaya çıkan dev yayınları ile ülkemize, dünya yerel yönetim akademisi, WALD’ın da katkıları ile önemli bir demokrasi kütüphanesi kazandırdı. Tabana yayılan tarihçilerin, öğrencilerin sözlü tarih çalışmaları da içinde, bilim insanlarının, “Sendikacılık Ansiklopedisi” tek başına önemli bir örnek, yayınlarının sayılabilmesi zor. Habitat, 1994 yerel yönetimlerine girişte hazırlanan kütüphane, birçok kurumun sivil tarihinin yazılımları. Tekeli’nin bilimsel yazıları Tarih Vakfı tarafından 26 cilt halinde yayımlanmıştır. 110’u aşkın ortak ya da kişisel kitabı da bulunmaktadır.

İLHAN TEKELİ 19. VEHBİ KOÇ ÖDÜLÜ’NÜN SAHİBİ OLDU




Prof. İlhan Tekeli Vehbi Koç Ödülünü Vakfı Başkanı Ömer Koç’un elinden aldı.

Doğrusu söyleşiyi yaptığımız gün benim için bilinmezdi. Oysa 27 Şubat günü bu büyük ödülü de sayısız ödüller halkasına katmış olacakmış. Koç Vakfı’nın ilkeleri gereği verilişinin gününden önce sır gibi saklanan bu anlamlı kültür ödülünü alacağını benimle paylaşması söz konusu olamazdı.

Vehbi Koç Ödülü’nün kültür alanındaki sahibine veriliş töreninde İlhan Tekeli’nin “sosyal bilimler ve şehircilik” alanlarına önemli katkıda bulunmuş olması, gençlere örnek olan çalışmaları ile layık görüldüğü açıklamasına yer verilmiş.

Ömer Koç’un elinden aldığı ödüle ilişkin ayrıca şu anlamlı saptamalara yer verilmiş: “Prof. İlhan Tekeli’nin şehir planlama, bölge planlama, sosyal sistemler, makro-coğrafya, yerel yönetimler, iktisadi politikalar, iktisat tarihi, şehir tarihi, belediye tarihi, eğitim planlaması, bilim felsefesi ve tarih yazıcılığı konularında 660’ı aşkın bilimsel yazı ve bildirisi bulunuyor. Ayrıca Bilimsel Tarih Vakfı katkıları ile adına kurulan vakfın en anlamlı çalımalarından özetler aktarılıyor.”
Editör: Haber Merkezi