Türkiye medyasının en kıdemli ismi Altan Öymen 90 yaşına girdi. "Çok zor bir dönemden geçilmesine karşın gazeteciliğin dünyanın en güzel mesleği olduğunu" vurgulayan Öymen, Nâzım Hikmet'in "Nikbinlik" (İyimserlik) şiirindeki dizelerine de gönderme içeren "Güzel günler göreceğiz" ifadesini kullandı.



Halen kitap çalışmalarını sürdüren, politikaya atıldığı dönemde milletvekilliği, bakanlık, CHP Genel Başkanlığı da yapan Öymen, kurucusu olduğu ANKA Haber Ajansı'nın 50. yılı eşliğinde 90. yaşını kutluyor.


Ankara, sene 1955, beş yıllık gazeteci Altan Öymen Demokrat Parti iktidarının CHP'nin mallarına el koyma kararını protesto ederken polis tarafından götürülüyor... Fotoğraf: Hüseyin Ezer

 

Altan Öymen, 90. yaş günü vesilesiyle T24'ün sorularını yanıtlarken, mesleğinin ve siyasetin kısa bir muhasebesini de içeren şu görüşleri dile getirdi:

"Böyle bir dönem hiç görmedim"

"Şunu hatırlarım hep; rahmetli Metin Toker'in bir sözü vardır; 'Gazetecilik dünyanın en iyi mesleğidir' der, arkasından şunu ekler, 'Doğru dürüst yapılırsa...'

Ben buna inanıyorum ve gazeteciliği gençlere tavsiye ediyorum. Ama elbette çok zor dönemden geçiyoruz. Böyle bir dönem hiç görmedim. Darbeler oldu, müdahaleler oldu Türkiye'de, yaşadık bunları. Ancak gazeteciliğe bu ölçüde kapsamlı bir müdahale görmedim. Basına müdahale hiçbir zaman bu ölçüde koyulaşmamıştı. Misal gazeteciler hakkında dava açılırdı, ama siz hapse girmezdiniz. Eski deyimle kaziye-i mahkûmunbiha (hükmün kesinleşmesi) haline gelmeden kimse içeri atılmazdı.
Hüküm kesinleşme aşamasına gelince de, size telefon ederlerdi; 'Karar çıktı, şu anda Yargıtay'da, ne zaman gelirsiniz' gibi şeyler söylerlerdi. Gazeteci de hazırlığını yapar, gider teslim olurlardı.

Şimdi ise, önce gazeteci gözaltına alınıyor, dava açılmadan tutukluluk uzun süre devam edip gidiyor. Diyelim ki bırakılıyorsunuz; bu sefer de -Osman Kavala örneğinde olduğu gibi- başka bir dava açılıyor, yeniden tutuklanıyorsunuz. Bunlar gazetelere de önemli ölçüde yansımıyor.

Özetle böylesini görmedim. Ama buna rağmen yine de gazeteciliği tavsiye ediyorum. Bunlar da geçer, bugünler de geçer.
"

"Yeni taarruz başladı ama güzel günler göreceğiz"

"Türkiye'nin demokrasi birikimi çok. Ben 1947'den itibaren bir döküm çıkardım. Demokrasi dönemlerinde daha fazla yaşamışız. Gelenler, darbe yapanlar, müdahale edenler 'Biz şunun için geldik' deyip o sözlerini büyük ölçüde tutup gittiler. 12 Eylül darbesinden sonra askeri yönetim uzun sürmekle birlikte durum böyleydi. Bu süreleri yan yana koyduğunuzda, darbe dönemlerini/yönetimlerini çıkardığınızda demokraside daha fazla yaşadığımızı görüyoruz.

Gençler de buna inansınlar, Türkiye'nin demokrasi birikimi az değil. Gazetecilik yine özgürlüğüne kavuşacaktır. Bu bütün toplumun özgürlüğü demektir. Bütün toplumun özgürlüğü, gazeteciliğin temel görevlerini yapabilmesiyle çok yakından ilişkilidir. 

Medyaya bugünlerde yeni bir taarruz da başladı, bakalım ne olacak? Ama güzel günler göreceğiz. Toplumumuzun güzel günlere kavuşacağına inanıyorum.

Gazeteciliğin böyle dönemlerde daha da hayati bir işlevi var. Bu yaşananların daha sonraki nesiller tarafından bilinmesi lazımdır. Onlar okuyunca şaşıracaklardır, 'nasıl oldu bu işler' diye. Zira politikacı hakikatin aksine şeyler söylüyor. Misal, 30-40 sene önce yapılmış şeyler için 'Biz yaptık' diyebiliyor. Gerçekten böylesini görmedim. Ancak bu yaşananların daha sonraki nesiller tarafından bilinmesi için kayda geçirilmesi lazım. Bunu yapacak olan gazeteciliktir, gazetecilerdir. Gerçekler kitaplar hâline, diziler hâline getirilerek yarınlar için kaydedilmelidir.
"


Tarih 30 Eylül 1971, Ankara Adliyesi: Doğan Avcıoğlu (ortada) Mamak Cezaevi'nden yargılanmak üzere getirilmiş. (Sol baştan) Uluç Gürkan, Savaş Güvezne, Altan Öymen, Hasan Cemal ve emekli binbaşı Yılmaz Akkılıç...


"40. yaş günümde cezaevindeydim"

"40. yaş günümde, 'uçak kaçırma' iddiasıyla tutuklanmış bir gazeteciydim ben. ANKA Haber Ajansı'nı yeni kurmuştum. Yaş günümde hücredeydim. Bir ara rahmetli Emil Galip Sandalcı ile karşılaştım. 'Tutukladılar, bu bana 40. yaş günü hediyesi galiba' dedim. Sandalcı, 'O da bir şey mi, ben 50. yaş günümü içerde geçirdim' dedi.

Bu tutukluluk askeri yönetim dönemindeydi. 12 Mart 1971 müdahalesini izleyen askeri yönetimde tutuklandım. Ama daha önce söylediğim gibi, seçimle gelmiş sivil yönetimlerde, istisnaları çıkardığınız zaman, tutuklama, hüküm kesinleştikten sonra yapılıyordu."


Tarih 1975 Ekim ayı sonları, yer Bükreş: CHP lideri Ecevit'in Romanya gezisini izleyen gazeteciler (soldan sağa) Mehmet Ali Kışlalı, Cüneyt Arcayürek, Ergin Konuksever, Altan Öymen, Kurtul Altuğ...

"Politika herkesin görevi"

"Ocak örgütlenmelerinden başlayarak politikanın da içinde oldum. Politika bence bir meslek değil; doktorluk, öğretmenlik, çiftçilik gibi bir meslek değil. Mesleğin karşılığı, geçimini sağlamak için tutulan yol olmasıdır. Ama politika geçimini sağlamak için tutulan bir yol değildir, olmamalıdır. Politika herkesin görevi. Bir kere 18 yaşını geçince oy veriyorsunuz, bu oyla bir karar veriyorsunuz.

Kendi mesleğini icra ederken politikayı da izlemek görevi vardır demokratik ülkelerde. İnsanların kendilerini rahat ettirmesi için, özlemlerine kavuşması için politikayla ilgilenmesi gerekir. Bir seçimle kötü bir yönetim iş başına gelmişse, bunda vatandaş olarak bizim de kabahatimiz var.

Ve demokratik bir düzende hür basın olacak ki, doğru karar verme imkânı olsun.
Gençler politik görevlere de seçilebiliyor. İnsanların, o sırada o işi yapmayı, politikaya girmeyi de görev sayması lazım. Memleket iyi gidecekse, bu önemli ölçüde politika yoluyla olacaktır, politika ile gitmesi gerekecektir. O yüzden siyasete daha fazla insanın katılması lazım.

Kendi hayatımda da politikayla ilgilenmenin faydasını gördüm. Üzerime görev düştüğü zaman da, ocak başkanlığından itibaren başladım. Politikayı meslek sayıp, 'bir dönem seçilmedim' diye de üzülmemek lazım. İlgiyi hep sonuna kadar muhafaza etmemek lazım. Politikada başkalarının söylediklerini dinlemek lazım. Halkı dinlemek lazım. Bu dönem için daha da önemli bir şey, başkalarını da dinlemek. Dediğim gibi, memleket iyiye gidecekse demokrasi içinde politika yoluyla gidecek. 'Politika çamurdur' derseniz, onu düzeltecek şey de politikadır. Sadece kötülerseniz işler düzelmez.
 


Tarih 5 Ekim 1983, yer Kumkapı Liman Restaurant: (Sol baştan) Okay Gönensin, Altan Öymen, Hasan Cemal, Murat Belge

"Kitap çalışmalarım sürüyor"

Halen kitap çalışmalarını sürdürüyorum. Anılar 1970'li yılların sonuna gelmişti, o devam ediyor. Diğer yandan, uzun bir söyleşi kaydı yapılıyor şu anda benimle, birkaç ay içinde yayınlanağını sanıyorum. 
Bu vesileyle T24'ü de kutluyorum. Türkiye'de bir ilki gerçekleştirdi. İnsanlara hitap etme imkânı, kendilerini ifade etme imkânı sağlandı. Kendilerini ifade edenleri izleme imkânı verildi. Başarılarınızın devamını diliyorum.
"

Altan Öymen kimdir?


Türkiye’de gazeteciliğin “Altan Abi”si olarak da anılan Mehmet Altan Öymen, 90 yıl önce, 20 Haziran 1932'de, TBMM 7 ve 8. Dönem Bolu Milletvekili olan Hıfzırrahman Raşit Öymen ve Nezaket Öymen'in üç çocuğundan biri olarak, Çerkes olan ailesinin Kafkasya'dan göç ettiği Trabzon'da doğdu. İlk ve orta öğretimini Ankara'da tamamladı. 1955 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni (Mülkiye) bitirdi.

Altan Öymen, mesleğe, 2022 itibarıyla tam 72 yıl önce, Mülkiye’de öğrenciyken, 1950 yılında Ulus gazetesinin parlamento muhabiri olarak başladı. Ulus'ta iki yıl çalıştıktan sonra Tercüman Gazetesi Ankara Temsilcisi oldu. 1957’de Yeni Gün Gazetesi Genel Yayın Müdürü oldu.

1958-60 yılları arasında Ulus ve Akis'te yazdı. 1960-61 yılları arasında Öncü gazetesinde Genel Yayın Müdürü oldu. AkşamCumhuriyetGünaydın gazetelerinde yazılar yazdı.

1962-66 yılları arasında Almanya’da Bonn Büyükelçiliği Basın Ataşesi olarak görev yaptı. 1966-67 yıllarında Milliyet dizi yazarı, 1967-68 yıllarında Ulus Genel Yayın Müdürü, 1968-72 yılları arasında Akşam yazarı, WDR ve DPA muhabiri oldu.

1972 yılında Anka Haber Ajansı'nı kurdu ve 1979 yılına kadar yönetti. Yurt içindeki ve yurt dışındaki radyo ile televizyonlara haber yayınları ve belgeseller hazırladı.

1980'li ve 90'lı yıllarda gazetecilik görevine devam eden Öymen, 1980-82 yıllarında Cumhuriyet gazetesinde yazar olarak çalıştı. 1982’de Milliyet’e Yayın Kurulu Üyesi ve yazar olarak katıldı. 1985-95 arasında Milliyet Genel Yayın Koordinatörü, Başyazar ve İdare Meclisi Üyeliği yaptı, ardından Radikal gazetesinde köşe yazıları kaleme aldı. T24'teki "Bugünden Düne" başlıklı köşede "Tam 70 yıl önce 'Bir şeyler yapmalı' dedik ve Mülkiye'den CHP'ye yola koyulduk..." başlıklı makalesi yayımlandı.

Siyasi hayatı

CHP örgütlerinde "ocak başkanlığı"ndan itibaren politika hayatında da yer alan Altan Öymen, 1961 yılında, 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra kurulan Kurucu Meclis üyeliği yaptı. 1977 Türkiye genel seçimlerinde CHP'den Ankara Milletvekili olarak parlamentoya girdi. Aynı yıl Bülent Ecevit tarafından kurulan 40. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti'nde Turizm ve Tanıtma Bakanı olarak yer aldı.

1978-1979 yılları arasında Cumhuriyet Halk Partisi TBMM Grup Başkanvekilliği ve Avrupa Konseyi Türk Delegasyonu üyeliği görevlerini üstlendi. 1979-1980 yılları arasında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreter Yardımcısı olarak çalıştı.

1995 Türkiye genel seçimlerinde CHP İstanbul Milletvekili olarak tekrar parlamentoya girdi ve CHP Grup Başkanvekilliği görevini üstlendi.
1999 Türkiye genel seçimlerinde yüzde 10'luk Türkiye barajının altında kalan CHP'nin Meclis dışında kalması üzerine genel başkanlıktan istifa eden Deniz Baykal'ın ardından 23 Mayıs 1999 tarihinde düzenlenen CHP 27. Olağanüstü Kurultayı'nda yeni genel başkan olarak seçildi. CHP Genel Başkanlığı'nı 15 ay sürdürdü. 30 Eylül 2000 tarihinde toplanan kurultayda genel başkanlık görevini Deniz Baykal'a devretti.

İyi derecede Almanca ve Fransızca bilen Altan Öymen, Aysel Öymen ile evli, gazeteci Aslı Öymen'in babası, 22 Temmuz 1987 tarihinde 49 yaşındayken hayatını kaybeden gazeteci Örsan Öymen'in ağabeyi, eski CHP Genel Başkan Yardımcısı ve eski Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı, emekli büyükelçi Onur Öymen'in amcasının oğludur.

Kitapları

Altan Öymen, otobiyografisi paralelinde önemli tanıklıklarla Cumhuriyet'in siyasi tarihini anlattığı kitap serisini yazmayı sürdürüyor. Televizyonlarda yakın dönem siyasi tarih üzerine belgesel ve programları da yayımlanan Öymen'in yayımlanmış kitapları şöyle:

- Bir Dönem Bir Çocuk- Değişim Yılları
- Öfkeli Yıllar
- ... Ve İhtilal
- Umutlar ve İdamlar
- Kayıp Yaz
- Mobilya Dosyası (Uğur Mumcu ile birlikte)
- 01 Adana - 80'lı Yıllarda Adana (Tan Oral ile birlikte)

(Kaynak: T24 )

Editör: Haber Merkezi