URFA - Antep’teki trafik kazasında hayatını kaybeden gazeteci Muhammed Abdulkadir Esen, hem güleç yüzü hem de mesleki başarısıyla kendisini tanıyan herkesin hayatında iz bıraktı.

Antep ve Mardin’in Derik ilçesinde 20 Ağustos’ta yaşanan kazalarda 38 kişi yaşamını yitirdi. Her iki kentte de yaşanan trafik kazası ardından olay yerine koşanlar yeni bir kazaya kurban gittiler. 0 gün yürekler dağlandı, 38 evden ağıtlar yükseldi. 

“Her ölüm erken ölümdür/Biliyorum tanrım. Ama, ayrıca, aldığın şu hayat/ Fena değildir...” diyor Cemal Süreya. İşte o erken ölümlerden biri de ömrünün de mesleğinin de baharında göçen gazeteci Muhammet Abdulkadir Esen’inkiydi.

SON HABERİNE GİTTİ

Nizip yolunda bir aracın şarampole devrildiği kazayı görüntülemek için giden İhlas Haber Ajansı’nın (İHA) canlı yayın ekibi olarak olay yerine gitmişti Muhammed. Diğer tüm haberlere gittiği gibi hevesle, son haberi olacağını bilmeden. 

1997 yılında Malatya Doğanşehir ilçesinde dünyaya geldi. 4 çocuklu ailenin çocuğu olan Esen’in babası Urfa’da belediye çalışanı olduğu için çocukluk ve gençlik yılları Urfa’da geçti. Esen, Antep Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümünde okumak için, 2018 yılında Antep'e yerleşti. Geçtiğimiz yıl okuldan mezun oldu ancak daha okuldan mezun olmadan birçok ajans ve gazetede çalıştı. Onlardan biri de Mezopotamya Ajansı’ydı. Öğrenci olmasına rağmen okul dışındaki tüm vaktini mesleki gelişimi için kullandı. 

Yaşamını yitirdiği kaza Esen’in ilk kazazedelere yardım etmesi değildi. Daha öncede de 2 Ağustos 2019 yılında Malatya yolunda yaşanan bir kazaya şahit olan Esen, kazada sağlık çalışanları gelmeden önce kazazedelerin yanında durarak sağlık çalışanlarına bilgi vermiş ve gelen sağlık çalışanlarıyla yaralıların hastaneye kaldırılmasına yardım etmişti. Esen’in bu esnada çekilen görüntüleri sanal medyada büyük beğeni toplamıştı. 

ÖDÜL YERİNE KARTI İPTAL EDİLDİ

Başarılı, çalışkan ve bu mesleğin gerektirdiği ölçüde hevesli olan Esen, 2017-2020 yılları arasında Mezopotamya Ajansı (MA) Antep-Urfa muhabiri olarak görev yaptı. Gazetecilik mesleğini büyük bir özveriyle yapan Esen, bu süreçte önemli birçok habere imza attı. Bunlardan biride “14 çocuğa cinsel istismarda bulunan eğitmene 'iyi hal' indirimi” başlığı ile bütün kamuoyuna duyurduğu haberdi.

 Antep Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı sanat merkezinde mozaik öğretmeni olan Yusuf Gökhan Emir’in 14 kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu ortaya çıkaran Esen, yargılandığı davada Emir’e 136 yıl hapis cezası veren mahkemenin, sanığın yargılama sırasındaki “iyi hali” ve cezanın geleceği üzerindeki olumsuz etkisini gerekçe göstererek verdiği cezayı 104 yıla indirdiğini duyurmuştu. 

Türkiye’de iyi habere verilen “ödül” gecikmeden geldi ve Antep Büyükşehir Belediyesi, Esen’in ücretsiz ulaşım kartını iptal etti. Karara dair Esen sanal medya hesabından “Meslek büyüğü abilerimiz zor bir meslek seçmişsin derlerdi, daha yolun başındayken ‘Çocuk istismarcısına verilen cezadaki iyi hal indirimini’ haber yaptım diye belediye, otobüs kartımı iptal etti. Şimdilik payıma düşen bu oldu. Bakalım meslekte neler bekliyor daha. Karara sosyal medya hesaplarından tepki gösteren, arayan ve destek mesajı atan herkese çok teşekkür ediyorum” mesajı paylaşmıştı.

ŞENYAŞAR AİLESİNİN SESİ OLDU

Urfa’nın Suruç İlçesinde 24 Haziran 2018 genel seçim sürecinde AKP’li İbrahim Halil Yıldız’ın korumaları ve yakınlarının Şenyaşar ailesine ait iş yeri ve hastanede devam eden silahlı saldırılarında Hacı Esvet Şenyaşar, çocukları Celal ve Adil’in yaşamını yitirmesine dair olaydan 18 ay sonra Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianameyi haberleştirdi. Haberiyle iddianamedeki eksiklikleri ortaya koyarken saldırıyı yapanların değil Şenyaşar ailesinin soruşturulduğunu ortaya çıkarmıştı. 

Devamında Şenyaşar ailesinin maruz kaldığı haksızlıklara dair birçok haber yaptı. Esen’in iyi gazeteciliğine hem serbest çalıştığı yıllarda hem de MA ve İHA’da çalıştığı yıllarda birçok gazeteci şahit oldu.

‘TECRÜBESİNE GÖRE SON DERECE BAŞARILIYDI’

MA muhabirleri olarak Urfa’da birlikte çalışan Arjin Dilek Öncel, Muhammed’i anlattı. Muhammed’in gören herkesin dikkatini çeken heyecanını Öncel şu sözlerle anlattı: “Biz de başladığında yeni başlayan stajyerlerin aksine en sıkıcı rutin haberlere dahi heyecanla gittiğine şahit oluyordum. Fazla pozitifti, ‘bu coğrafyada bu kadar pozitif nasıl olunur?’ diye düşünmeden edemiyordu insan. Bizimle çalıştığı süreçte başarılı haberlere imza attı. Emine annenin yaşadıkları ile ilgili çok haber yaptı özellikle Antep ayağını o takip etti. Hem yaşına hem tecrübesine göre son derece başarılı ve hırslıydı.”

Bir müddet sonra birlikte çalışmasalar da aralarındaki bağın hiç kopmadığını dile getiren Öncel, şöyle devam etti: “Uyku apsesi vardı, sabahları geç kalınca haber şefi ile tatlı tatlı atışırlardı, ancak hiçbir gün ajansa morali bozuk geldiğini hatırlamıyorum. Bir süre sonra yollarımız ayrıldı, ama bu ne onun için ne de bizim için hiçbir zaman gerçek bir yol ayrımı olmadı. Hep irtibatta idik, benim ona onun bize soracakları hep oldu. Hal hatır, bir selam bir numara sormak için, bazen Malatya’da bir tütüncünün yanında Urfa’da bir esnaf ya da Antep’te bir işçinin yanında derdini dinlerken buluyorduk onu. Bir gün bir Suriyeli aileye haber için gittik, Muhammed aileye erzak aldı gizlice avluya bıraktı. Tek yapmak istediği gazetecilikti.”

‘MAĞDURLARIN SESİ OLDU’

Arjin gibi onun gazeteciliğine şahit olan bir diğer gazeteci ise Esen’in “Meslek büyüğüm” dediği Demirören Haber Ajansı (DHA) muhabiri Ali Leylak oldu. Esen için “Kardeşim gibiydi” diyen Leylak, hala Esen’in taziyesinde aile bireylerine yardımcı olan Leylak, “İyi bir gazeteci olmak için iyi bir gözlemciydi. Hep tecrübeli kişileri kendine örnek alıyordu. Çok istekliydi öğrenmeye. Bana hep ‘Seni geçeceğim senden daha iyi bir gazeteci olacağım’ diyordu. Haksızlığa uğrayanların mağdurun haberlerini yapmaya çalışırdı. Çalışkandı. Hem gazeteci hem de bir insan hakları savunucusuydu. Yoksul ailelerin haberini yapar devamında onlar için yardım kampanyaları düzenlerdi. Haberi yapmak onun için yetmiyordu. Çok cömertti, cebindeki son kuruşu haberini yaptığı mağdur ailelere verebilirdi. Hep mağdurların sesi oldu.”  

‘HAYALİMDE ISRAR ETTİM’

Esen gazeteciliğe duyduğu tutkuyu 31 Ocak 2020 tarihinde “Biz bu oyunu bozacağız!” başlığıyla kaleme aldığı yazıda şöyle anlatımıştı: “Gazetecilik çok kutsal bir meslek. Hakikaten mesleğin gereklerini yerine getirmek herkesin harcı değil. Herkes bana bu mesleği seçme derken ben inadına hayalimde ısrar ettim. Çünkü mazluma ve mağdura nasıl sahip çıkabilirim diye düşündüğümde gazeteci olursam eğer kalemimle onların sesi olabilirim diye düşünmüştüm. Gazetecilik zordur, parası azdır, çilesi çoktur… diye uzayıp gidiyordu beni vazgeçirmek için gösterilen bahaneler. Hiç unutmam babama ‘Aç kalacaksam ben kalacağım’ demiştim. 3 yıl oldu. 3 yıldır elimden geldiğince Urfa’da, Antep’te Maraş’ta sesi çıkmayanların sesi olmaya çalıştım. Belki kısmet olacak 3’ün yanına bir sıfır ekleyeceğim 27 yıl sonra…

…Yaptığımız bir haber karşılığında bir vatandaşın mağduriyetinin giderilmesi cebimize binlerce liranın girmesinden daha da kıymetli bizim için. Her ne kadar bizleri yıldırmak isteyenler olsa da biz bu oyunu bozacağız!”

MA / Emrullah Acar

Editör: Haber Merkezi