RIHA - Haber için Girê Sor'a giden ve 29 yıldır kendisinden haber alınamayan Özgür Gündem gazetesi muhabiri Nazım Babaoğlu, hep 19 yaşında kaldı. Ağabeyi İhsan Babaoğlu, "Özgür Basın bir mücadele içinde, bu mücadele dün vardı, bugün de olacak" dedi. 

MA'nın haberine göre;  Özgür Gündem gazetesi Riha muhabiri Nazım Babaoğlu’nun kaybettirilmesinin üzerinden 29 yıl geçti. 12 Mart 1994 tarihinde haber için gittiği Riha’nın Girê Sor (Siverek) ilçesinden bir daha dönemeyen Babaoğlu’nun ailesinin bütün çabalarına rağmen akıbeti ortaya çıkarılmadı. Bucak aşireti ve 90’lı yıllarda birçok faili meçhul cinayetler işleyen JİTEM’ in Babaoğlu’nu katlettiğine dair şüpheler olmasına rağmen, etkin bir soruşturma yürütülmedi. Aradan geçen yıllarda bütün tanıklara rağmen dava sonuçsuz bırakıldı. Nazım kaybettirildikten sonra 1993'te Siverek'te kaçırılan iş insanı Hüseyin Taşkaya'nın kardeşi Aziz Taşkaya, Nazım'ı Sedat Bucak'ın evinde gördüğünü söyledi, ancak tanık olarak dinlenmedi. 

'CAN GÜVENLİĞİM YOK' 

Nazım Babaoğlu’nun kaçırıldığı gün Anadolu Ajansı’na (AA) haber başına ücretle çalışan Murat Yoğunlu'nun Özgür Gündem gazetesinin Riha bürosunu aradığı ve “Siverek’e bir muhabir gönderilmesini istediği” belirtilse de, Yoğunlu sonraki süreçte bu iddiaları reddetti. Daha sonra İstanbul’a taşınan Yoğunlu, Dönemin Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) İl Başkanı İhsan Avcı’ya "Ben bunların hepsini açıklarım ama benim can güvenliğim yok. Gizli tanık olmamı kabul ederlerse, hepsini anlatırım" dedi, ancak Yoğunlu dinlenilmedi. 

ESKİ JİTEMCİ İTİRAF ETTİ

1993’te Riha’da JİTEM için çalışan Aydın Sevinç, 2011 yılında Erzurum Cezaevi’nde Riha Barosu'na gönderdiği faksta, 1994’te Nazım Babaoğlu’nun kaçırıldığını, öldürüldüğünü ve gömüldüğünü itiraf etti. Bunun üzerine harekete geçen İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi yetkilileri, Sevinç ile görüşmek için Erzurum’a gitti, ancak görüşme gerçekleşmedi. 

Nazım’ın ağabeyi Cemal Babaolu, verdiği bir röportajda kardeşinin kaybedilmesinden 2 yıl sonra babasını TEM Şube’de tehdit eden kişiyi televizyonda görüp tespit ettiğin söyledi. Babasının televizyonda gördüğü kişinin Abdullah Çatlı olduğunu öğrendiğini belirten Babaoğlu, “Abdullah Çatlı kırmızı bültenle aranan, Bahçelievler Katliamı’nda 7 kez idam cezası almış biri ama burada TEM Şube’ye elini kolunu sallayarak girebiliyordu ve Kürdistan’da faaliyetlerine devam ediyordu” ifadelerini kullanılmıştı. 

SONUÇSUZ BIRAKILDI

Bütün tanık ve itiraflara rağmen Nazım Babaoğlu’yla ilgili dosyada etkin bir soruşturma yürütülmedi. 1990’lı yıllarda Kurdistan’da gerçekleşen birçok "faili meçhul" cinayet gibi, Nazım Babaoğlu ile ilgili soruşturma dosyası da 2014 yılında zamanaşımına uğrayarak sonuçsuz bırakıldı.  

NAZIM'IN HAYALİ

1975 yılında Riha’nın Girê Sor ilçesinde dünyaya gelen Babaoğlu, Riha Ticaret Lisesi'ni bitirdikten sonra "Gerçekler Karanlıkta kalmasın" spotlu Özgür Gündem gazetesinde gazeteciliğe başlar. Bir yıl gazetenin İstanbul borusunda stajyerlik eğitimi alan Babaoğlu, daha sonra muhabir olarak memleketi Riha’ya döner. Riha’da birçok hakikati ortaya çıkaran Nazım’ın “Ortadoğu uzmanı bir gazeteci” olma hayali vardı. 

TEK İSTEDİĞİ OĞLUNUN AKIBETİNİ ÖĞRENMEKTİ 

2015 yılında Cumartesi Anneleri'nin oturma eyleminin 520’nci haftasına bir mektup gönderen Nazım’ın annesi Makbule Babaoğlu, mektubunda hükümet yetkililerine "Oğlumun kemiklerini bana vermeden nasıl barış yapacaksınız?" diye sordu. Oğlu Nazım bir gün eve gelir diye gözü hep kapıda olan Makbule Babaoğlu’nun tek istediği oğlundan bir haberdi. Makbule Babaoğlu oğlu Nazım’dan bir haber alamadan 2017 yılında hayatını kaybetti.

O HEP 19 YAŞINDA

Nazım 7 çocuklu ailenin en küçüğüydü. Bugün yaşasa 48 yaşında olacaktı, ancak o hep 19 yaşında kaldı. Özgür Gündem’in birçok gazetecisi gibi o da hakikatleri yazdığı için dönemin karanlık güçleri tarafından kaybettirildi. Kurdistan’da işlenen birçok "faili meçhul" cinayet gibi Nazım’ın akıbeti de karanlıkta bırakıldı. Ancak Nazım’ı kaybettirenler tarihin karanlığında kaybolurken, Nazım’ın kalemi Özgür Basın geleneğinde yazmaya devam ediyor.

GENÇ OMUZLARINA SORUMLULUK YÜKLEDİ 

Nazım’ın ağabeyi İhsan Babaoğlu, kardeşinin henüz lise okurken en büyük hayalinin gazeteci olmak olduğunu belirtti. Hem Özgür Basın’ın, hem de toplum üzerinde devlet baskısının arttığı bir süreçte gazeteci olduğunu ifade etti. Babaoğlu, “Bölgenin içinde bulunduğu koşullar onda gazeteci olma fikrini oluşturmuştu. Faili meçhul cinayetler, kayıplar, zorlu süreçler yaşanıyordu. O süreçte genç omuzlarına ciddi bir sorumluluk yükledi. Özgür Gündem’de gazeteci olmaya karar verdi” dedi. 

DEVLET POLİTİKASI 

Babaoğlu, “Nazım habere giderken Bucak aşireti ve kontra gerilla faaliyeti yürüten kişiler tarafından kaçırıldı. Olayın tanıkları vardı. Ama sonuç alınamadı. Sadece Nazım değil tabi, gerek Kürtlere yönelik gerek Özgür Basın’a yönelik baskılar sonucu kaybettirilenlerin akıbeti bilinmiyor. Çünkü bu devletin bir politikasıydı, biz de aile olarak üzerinde çok durduk ama sonuç alamadık” şeklinde konuştu. 

Annesi Makbule Babaoğlu’nun yıllarca resmî kurumların kapılarında oğlundan bir iz aradığını kaydeden Babaoğlu, “Annem, ‘sağ vermeyecekseniz, bana kemiklerini verin’ dedi. O da gerçekleşmedi, annem 4 yıl önce vefat etti. Makbule ana dileği kabul olmadan göçüp gitti” diye belirti. 

'MÜCADELE GENÇ GAZETECİLERLE SÜRECEK' 

Nazım’ın kaybettirildiği günden bugüne Özgür Basın’a yönelik baskıların devam ettiğini ifade eden Babaoğlu, “Hala keyfi gözaltılar var, onlarca gazeteci adeta rehin tutuluyor. 90’larda nasıl ki gazeteciler bedel ödediyse, aradan 30 yıl geçmesine rağmen baskılar sürüyor. Özgür Basın bir mücadele içinde, bu mücadele dün vardı bugün de olacak. Dün Nazım’lar, bugün de genç gazeteciler tarafından yürütülüyor. Dolayısıyla Özgür Basın geleneği amacına ulaşıncaya kadar mücadele sürecek, Kayıplar için mücadele de devam edecek” şeklinde konuştu.  

MA / Mahmut Altıntaş - Mehmet Güleş

Editör: Haber Merkezi