Modern İnsan Putperest İnsan mıdır?

Putperestlik -insanların kendi ürettikleri ürünlere tapınması, kendi benliklerini bir başka nesneye aktararak kişilik kaybına uğramaları- 20. yy.dan itibaren tekrar süregelen bir fenomen hâline gelmiştir. Semavi dinlerde, Allah'a şirk koşmakla eş değer görülen, bütün teolojik tartışmalarda şüphesiz en büyük günahlardan biri kabul edilen putperestlik olgusu kapitalist modernitenin ortaya çıkışıyla insanlık tarihinde kadim olarak koruduğu yerini farklı formlarda revize, restore etmeye başlamıştır. 

Modernizasyona uğramış, kent kültürüne tezat bir biçimde "kentleşme" olgusuna şahitlik etmiş, Batılılarca en gelişmiş demokrasilerde yetişmiş günümüz yurttaşlarının putperest olduğunu iddia etmek birçok kişi için çelişki barındıran bir ifade olarak kabul edilecektir. Pozitivist anlamda bilim mekanizmasının kapitalist devletlerle bütünleşerek sürekli daha fazla ilerlediği, kurulan ekolojik tahakkümün vesilesi olarak kapitalist üretimin ve pazarda bulunan meta sayısının ve çeşitliliğinin çoğaldığı, "pranga" kabul edilen dini ritüellerin ve inanışların giderek zayıfladığı 21.yy.ın insanına putperest diyebilmek kimin haddine?

Büyük ihtimalle modern insanın putperest olduğunun anlaşılmasının önündeki en büyük engel dine veya belirli bir felsefeye, siyasal mücadeleye gönül vermenin "dogmatizm", "bağnazlık" gibi kavramlarla özdeşleştirilirken; Nietzscheci anlamda perspektivist, Deleuzecu anlamda göçebe düşünceye sahip olan kişilerin hakikate yaklaşabilmiş kişiler olarak kabul edilmesidir. Belirli bir ideolojik merkeze bağlı kalmadan birçok düşüncenin sentezlenebilmesi elbette yanlış bir yaklaşım olarak addedilemez, burada eleştirilen göçebe düşüncenin veya perspektivizmin kendisi değildir; aksine post modernizmin teklik ve monolitiklik eleştirisi bir anlamda kapitalizmin sunduğu resmi ideolojinin ve kapitalist gerçekliğin reddedilmesidir. Kapitalist modernitenin dayattığı tekil anlayış elbette reddedilmelidir, eleştiri konusu olan post modernizmin nihilizme evrilmesi ve gerçekliğin bozguna uğratılmasıdır.

Birçok kişiye göre modern insan sosyalizm, komünizm, komünalizm gibi akımları aşarak üst insana evrilmiş, kendi etik prensiplerini yaratarak toplumsal ahlakı ve geleneksel ideolojileri aşmış, bilinçli bir hâle bürünmüştür. Oysa Ranciere'in de belirttiği gibi siyasal akımların güç kaybına uğraması ideolojik bir bilinçlenmeden ziyade bilinçsizliğin ürünü olabilir, siyaset ve ideoloji yaşamın ta kendisidir. Toplum hayatında siyasetten bağımsız bir fenomenin varolması mümkün değildir, alınan maaşla kişinin alabileceği ürün sayısından (alım gücünden), örgütlenme alanının devletin anayasal kategorisinde alabildiği izine (ifade özgürlüğüne) her şey toplumsal siyasetle dolayısıyla ideolojinin ve düşüncenin kendisiyle paralel olarak ilerler. Toplumsal siyaset alanının dışında bir felsefi akımdan, ideolojik, düşünsel serüvenden bahsedebilmek de mümkün değildir; zira her düşünce, fikir, perspektif üretilmek istenen paradigmanın tezahürü, parçalarıdır.

Kalvinizmle ve Protestanlıkla beraber geleneksel din olgusu Batı  toplumlarında aşınmış, kapitalizm çalışma ahlakını yerleştirerek geleneksel din anlayışının önüne geçmiştir. Sekülerizm addedilen yaklaşım, kilise egemenliğinin yıkılması ve her ulusun kendi dini yaklaşımını ortaya koyması, milli kiliselerin ortaya çıkışı olarak anlaşılmıştır. Aytunç Altındal'ın  belirttiği gibi sekülerizm Roma'da neo-paganist bir anlayışın ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Zira Hristiyanlığın kurumsallaşması pazar günü tatil hakkı, Gladyatör savaşlarının yasaklanması gibi gelişmeleri doğururken; sekülerizm eski pagan Roma'nın özlemiyle ortaya çıkmıştır.

Özellikle Sanayi Devrimi'yle beraber ahlâk, din gibi kavramlar erozyona uğramış ileriki dönemde ortaya çıkacak neo liberalizmse her türlü gerçeği, değeri anlam kaybına uğratarak Batı'ya öykünme ve dar anlamıyla Amerikanlaşma düzeyinde yeni bir gerçeklik anlayışı yaratmıştır.

Bu anlayışın adı psikanalitik açıdan Fromm'un deyişiyle "sahip olmacı" kişiliktir. Sahip olmacı kişilik, Schopenhauer'ın dışsal mülke değer atfetmek bağlamında ele aldığı karakter, kişinin kendi benliğini ifade edebileceği fenomenlere değer vermez; sistem tarafından bu karaktere mensup edilmiş bireyler kendilerini statü, iktidar, sermaye gibi dışsal mülklerle ifade eder. Kişiler için onur, dönüşüm, gelişim, ahlâk gibi kavramlar tamamen yabancı bir dünyayı ifade etmektedir. Altruistik gayelerle diğerkâm davranışlarda bulunan, kendi benliğini gerçekleştirmenin yanı sıra içsel mülkünü geliştirdiği oranda toplumsal hayata katılan ve toplumsal yaşamı dönüştüren kişilik, açlık grevlerine giren insanlar, idealleri uğruna yaşamlarını feda etmeyi göze alanlar sahip olmacılığa mahkûm edilenler için ötekidir.

Konformistleşen, sisteme bağlanan modern insan kalıbı tüketim ve eğlence endüstrisi aracılığıyla manipüle edilmiş; aştıklarına inandıkları din olgusunun çok daha katı bir tezahürü olan tüketim ahlakına bağlanmışlardır. Bu insanlar sistemik bir değişimin hala mevcut olduğuna inanan önceki paragrafta bahsedilen insanlara tepeden yaklaşırlar. Zira onlar için paradigmanın değişmesi, sistemin toplumsal formasyonunun dönüşümü bir ütopya, olmayacak bir gerçek dışılıktır. Onlar modernizasyona, kapitalist aydınlanmacılığa taparlar. Halkların kültürüne, değerlerine tepeden yaklaşırlar. 

Batılı anlamda yurttaşlık kavramının geliştirdiği birey, özgür bir yurttaş olmanın ötesinde putperestliğin en açık örneğini sergilemektedir. Tüketim ürünlerine, sistemin ideolojik aygıtlarına ve devletin ta kendisine tapmaktadır. Sembolik bir değere sahip olan, ulus devletler tarafından ideolojik misyonlar yüklenen bayrak gibi öğeler kutsanır bir hâle sokulmuş, devlet aygıtlarında ideolojik misyonlarla donatılmışlardır. İtaatkarlık, devletin çizdiği hukuki alana bağlılık ilericilik olarak lanse edilmiş; bürokrasiyi ve hiyerarşiyi içselleştiren, üstten başkaları tarafından komut alan bir insan tipi yaratılmıştır. 

Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı'nda, yaklaşık 35 yıllık bir aralıkta 80 milyon insan hayatını kaybetmiştir. Bu sürekli bahsedilen 200-300 yıllık aralıkta sonuçlanan Haçlı Seferleri'nde ölen insan sayısının 40 mislidir. Bugün tüketim ve eğlence endüstrisi aracılığıyla uyutulan, kendi ürettiği sanayi ürünlerine tapan putperest insan tipolojisi insanlık tarihinin en tehlikeli, dogmatik, bağnaz insan tiplemesini yansıtmaktadır. Zira 21.yy.da yükselen faşizm, ulus devletlerin ve merkeziyetçi yönetim anlayışının tekrar devreye sokulması, tesadüfi bir gelişme olarak yorumlanmamalı; insanın kendine aşık olurcasına kendi emeğinin ürünü olan devlete tapınmasıyla açıklanmalıdır. Nasıl ki bugün kişiler markalara, statüye, tüketim ürünlerine kendi emeklerinin bir ürününden ziyade toplumsal misyona sahip bir iktidar aracı gözüyle bakıyorsa; devletin ta kendisi ve itaat kültürü toplumda yer edinmenin en büyük tedarikçisi konumuna yükselmiştir.

İnsanlık tarihinin kolektif hareket etmenin ve toplumsal organizasyonun ürünü olduğu gerçeği hatırlanırsa; bireylerin toplumdan kopan, putperestleşen, narsistleşen bu hâlleri insanlığın yıkımını getirecek noktaya gelmiştir. Geçmişin devrimcileri nasıl ki putperestlik geleneğini bertaraf ettiyse, bugünkü bireylerin görevi de örgütlenerek ve toplumsal hayata katılarak putperest ruh halinden çıkmak; ve yeni bir toplumu yaratma gayesiyle her inanca mensup kişiyi gerçeklikle yüzleştirerek mücadelenin içine katmak, putları yıkmaktır.

Merhaba sevgili okur; dünden bugüne, bugünden yarına; emeğiniz, dayanışmanız ve duyarlığınız için bir kez daha teşekkür ederiz

Ötekilerin Gündemi dezavantajlı grupların sesi oluyor. Diyarbakır'da faaliyet gösteren gazete sesi ulusal medyada duyulmayan kesimlerin haberlerini yaygınlaştırıyor.

Sizler de kanalımıza abone olabilir, Sosyal Medya Hesaplarımızı takip edebilirsiniz ve arkadaşlarınıza önerebilirsiniz..

➤Abone butonu üzerinden bize destek olabilirsiniz:

https://www.youtube.com/channel/UCmKl...

➤Ötekilerin Gündem'ine destek olmak için:

https://www.otekileringundemi.com/

Bizi takip edin:

➤Web Sitesi:https://www.otekileringundemi.com/

➤Resmi Twitter Hesabı: https://twitter.com/OtekilerinG

➤Resmi Facebook sayfası: https://www.facebook.com/OtekilerinG/

➤Resmi Instagram Hesabı: https://www.instagram.com/otekilerin_...

➤Resmi Linkedin Hesabı: https://www.linkedin.com/in/%C3%B6tek...

➤Resmi E.Posta adresi:[email protected] [email protected]