Bu ilanla çok karşılaşıyorum. Bir iki laf etmek farz oldu artık.

 

 

 

 

Bu ilanla çok karşılaşıyorum. Bir iki laf etmek farz oldu artık. ''Farkındalık'' diye bir kavram ne ara icat edildi bilmiyorum. Belki de bu, yapı bozumcuların işidir. Farkındalık için vikipedi diyor ki: Farkındalık, bir canlının çevresinde gelişen olayları bilme, algılama ve duyumsama becerisidir. "Bir şeyin bilincinde olma" anlamına gelmektedir.
Yav gözünü sevdiklerim, bu tür manipülasyonla bütünü görmeyin, büyük sömürüyü ve büyük eşitsizliği görmeyin, çevrenizdeki küçük olaylara takılın, yardım derneklerinde filan çalışın istiyorlar. Zaten çevrenizde gelişen olayların farkına varamayacak kadar kör iseniz birinin sizin elinizden tutup ''nah bu da aç bir çocuk, nah bu da işsiz bir genç, nah bu da aç ve susuz kalmış bir köpek, nah bu da bir kadın! o da insan saldırmayın lütfen!!'' gibi uyarmalarla nereye kadar farkında olacaksınız? Sonradan dolma farkındalıkla kaç adım gidersiniz?
Bir de bunun yazarlığını çıkartmak ne demek? Nefes almamıza bile bir sektör mü yön verecek? Asıl iliğimizi sömüren KOÇ'ları görmezden gelip, ''yaşam koçu'' adı altında başka bir sektöre mi yakayı kaptıracağız. (gerçi, yaşam koçuna ihtiyaç duyanlar bunalımlı burjuvazi, sürüyü ilgilendirmiyor. )
''Farkındalıklı'' bir yazar olamak istiyorsanız, evinizin bir odasını atölye yapın. Bir duvarına şiir kitapları yığın, bir duvarına felsefe, bir duvarına roman, bir duvarına hikaye, tarih kitapları. Odanın orta yerine bir masa koyun masanın altına da biraz inceleme araştırma, eleştiri kitapları yığın... Her gün düzenli o masaya oturup her kategoriden bir kitabı okumak için birer saat ayırın.
Efendim , arada notlar alın, kendi görüş ve düşüncelerinizi bir defter veya bilgisayarda not alın. Gel zaman /git zaman, otur zaman /kalk zaman bir de bakmışsınız ki ''farkındalıklı bir yazar'' oluvermişsiniz. Ama lütfen, Ağaçları da düşünerek yazın. Yazık etmeyin içini dolduramadığınız yaprakları ziyan etmeye...
Not: Bu dediklerim''kendine ait bir oda'' sı olmayan kadınlar için zor tabi. Ama zaten kendine ait odası olmayanın ''farkındalık atölyesi''nde de bir sandalyesi olamaz!