BELİRLEYEN KİLİT ANAHTAR “İngiltere’de tüm gericilik bütün kökleriyle İrlanda’nın boyunduruk altna almasına bağlıdır… (ve) İngiliz işçi sınıfnın kurtuluşu artk İrlanda’nın kurtuluşuna bağlıdır. ”(Marks) 24 Haziran panik ve baskın seçim sathı kısa zamanda, HDP’nin bu sathta anahtar olduğunu kanıtlamıştr.

BELİRLEYEN KİLİT ANAHTAR

“İngiltere’de tüm gericilik bütün kökleriyle İrlanda’nın boyunduruk altna almasına bağlıdır…

(ve) İngiliz işçi sınıfnın kurtuluşu artk İrlanda’nın kurtuluşuna bağlıdır.”(Marks)

24 Haziran panik ve baskın seçim sathı kısa zamanda, HDP’nin bu sathta anahtar olduğunu

kanıtlamıştr. Bunu nasıl anlamak ve yorumlamak gerek?

Başka sorularla da tartşmalara konu edilebilir HDP ve hapisteki aday Selahatn Demirtaş..

İki yıla yakın zamandır demokratk siyaset alanından dışlanması için yapılmadıkları zulüm, hile ve

entrika kalmamış olan HDP nasıl ve neden bir türlü dışlayamıyorlar? Sanki bir heyula HDP. Ne zaman

onu kovalasalar, bir an sonra yine tepelerinde dolanıyor. Gölge ediyor, rüyalarını kabusa çeviriyor,

gündüzlerinin gidişatnı bozuyor. Kolay değil beş yıldır HDP ve kadrolarıyla uğraşıyorlar. 5 bin üye,

eşbaşkanlar, vekiller, belediye eşbaşkanları hapiste. Baskın seçimle Cumhur ve Millet İttaklarıyla

seçim barajını filen sıfrladılar ama yasada yüzde barajı duruyor. HDP’yi baraja gömmek amacını ve

talimatnı bizzat Cumhurbaşkanı verdi. Gerisi de var ama tatsilata gerek yok şimdi.

İyi ama nasıl oluyor da bir part bu zulüm düzeninden çekmediği kalmamışken yine de onun kabusu,

korkusu oluyor?

Durum çok ciddi, bir o kadar apaydınlık!

Şöyle bir tarihe bakın; bugünkü kurulu siyasi düzen, iktdarlarıyla birlikte bütün devlet sistemi kimi

kovaladıysa zaman geldi, daha büyümüş olarak onu buldu karşısında. Şu yüz yıılık tarihe bakarsak HDP

ve Demirtaş heyulasını anlamamız daha kolay olur diye düşünüyorum.

Cumhuriyet kuruluşu ile Bat’yı seçt ve kurulmakta olan sosyalist dünyaya sırtnı döndü. Oysa o

Bat’nın işgaline karşı silahı ve parayı, hatta askeri veren sosyalist hükümet. Savaşta omuz omuza yer

almak için gelen sosyalistleri Karadeniz’in kara sularına yolladı, geride kalanları her bulduğunda

tepeledi durdu. Arada Rum göçünü, kapsamlıca Kürt kırımını yapt.

1960’lar oldu, Bayar- Menderes gericiliğinden bile ilerici halk hareketni kaldıraç yaparak- NATO

darbesine- kendini yeniden bir raya oturttu. TİP diye bir Part kuruldu, kısa sürede memleket sathına

yayıldı, 15 milletvekiliyle Meclis’ine girdi! Herkesin dilinde sosyalizm sözcüğünün büyük hedeferin

hayalini yansıtğını gördü.

68 Başkaldırısı oldu (dünya ile birlikte)Türkiye’ de; işçi gençlik, öğretmen ve hatta(kendi anlamından-

kendi kumanda merkezlerinden bağımsız- yeşil giysili köylü emekçi çocuğu) asker el ele, büyük bir

anttaşist, antemperyalist cepheler kurdu. Hallaç pamuğuna çevirdi siyasi ekonomik toplumsal

yapısıyla, kurumlarıyla tüm sistemi.

DİSK kuruldu, sarı sendikacılık zamanı itbarıyla, beş para etmeyecek kadar itbarsızlaşt. 68-70 arasını

sarı sendikaların üyesi işçi kitleleri DİSK’le yaşadı. TÖS kuruldu, öğretmen kitlesi ilk kez devlet memuru

kimliğinin dışına çıkıp emek ve aydınlanma denizine daldı.

Düzen, bu kadar gelişmeyle baş edemeyeceğini anlayınca bozkurtlarını, komando kamplarını ve

bilumum cinayet ekiplerini harekete geçirdi önce. Ama hareketn önünü alamayınca, büyük panikle

baskın yapıp sıkıyönetmden 12 Mart askeri darbesine geçt. “Toplumsal gelişme” onları aşmışt ve
başlar ezilmeliydi. 5 bin işçi ve yüzlerce memur ve öğrenci tutuklandı. Ama yetmedi. 71 Devrimci

hareketnin cepheden direnişiyle karşılaşt. Hortlak görmüş gibi korkuyla silahla, savcı ve

mahkemeyle, işkenceyle her yere saldırdı; balyoz’lar, frtna’lar ve daha bilmem ne adlarını verdiği

kuşatmalarla devrimci önderlere boyun eğdiremedi ve devlet cinayetyle yok et.

Düzen kurtuldu mu? Yok, ne gezer! 68’den beri devlet ve demokrasi, emek ve hak dersinde eğitm

gören kitleler, tam bir sel olup yollara meydanlara, seçimlere koştu. “Su kullananın, toprak işleyenin”

sloganlarını sahiplenen Ecevit’i hükümet etler. Düzen sahipleri motorun direksiyonunu elde tutmayı

başardık diye sevinirken hareketn yasaları toplumsal değişim isteklerinin çoğaldığına, devrim isteğini

devrim hareketne çevirdiğine tanık oldular. Tarihin kaydetği en büyük halkçı devrimcilik kentleri

köyleri, kırları yolları tuttu. 40 yıl tepesinden inmedikleri TKP bile kitleselleşmiş, aydın ve işçi

hareketne dönüşmüştü! İşçi sınıf grevlerle sermaye düzenine kök söktürürken 1 Mayıs’ı var ederken

tarihin en kitlesel aydın, öğrenci, memur, sanatçı hareket doğmuştu. 71 devrimci hareketleri ve

katledilen liderinin izinde giden devrimci örgütler tüm ülkeyi bir ağ gibi sarmış, devrimci halkçı dalga

dağları denizleri aşıyor, herkes devrim, herkes sosyalizm istyordu.

Düzenin zaptyeleri bu gelişmelerin her aşamasında provokasyonlar, kitle katliamları, günlük taşist

saldırılar tertpledi. Parlamenter siyaset alanını ise bir yedek lastk “sol”a, bir taşist gerici sağa tanzim

etrerek durumu idare etmeye çalışt. Bütünün arkasında ise gizli hesap, gizli kontra örgütlenmelerle

Latn Amerika tpi 12 Eylül darbesini örgütledi. Netekim, insanları can derdine düşürüp aman dilerken

yakaladı ve beşli general çetesini bir gece sabaha karşı tepeye oturttu. Düzen kurtulmuştu!

İşkenceler, idamlar, intazlar, Kanarya Sevenler Derneğin bile kapatan bir yasak ve zulüm frtnası

estrdiler. O güne kadar devlet dersinde ne öğrendilerse, emperyalist metropollerde yönetme adına

ne pişirildiyse hepsini yasa diye yönetmelik diye, kurum diye boca etler halkın tepesine. En başta da

“işçileri güldüren” sosyal ekonomi politkalarının yerine “neoliberalizmin ŞİLİ reçetesini koydular.

Artk patronları güleceğini kendileri ilan et.

Bat’de devrimci güçler kendi zaafarının içinde yenilirken, zulmün sivri ucunun iietnam cezaevleri-

işkencehaneleri yaratğı Kürdistan’da zamanın ayaklanması başladı. Üç-beş çapulcu derken milyonları

safna katan Kürt ulusal hareketyle karşılaştlar. Bu öyle hemen ezip geçecekleri bir durum değildi.

Çünkü bu ülkede, “gericiliğin bütün kökleriyle bağlı olduğu” yerde, Kürt sorununda doğmuştu. Devlet

ve düzenin tüm paradigmaları bu yüzden kısa sürede bozuldu… Toplumsal ve siyasal yapı hızla aşındı,

değişt; devrimci olmak ne söz, demokrat olmanın kriterleri de Kürt sorunda olduğunu açık seçik

ortaya koydu.

12 Eylülün yasaları yerinde duruken onların işleme müddet bu kez de Kürt isyanıyla doldu. Elde,

kendisinin iietnamına karşı Amerikancı kirli savaş reçetesi vardı. Bat’da devrimcilik, Kürt ulusal bir

devrimin yükseldiğini anlayıp anlamamakla uğraşırken(Marks’ın sözlerinin işaret etği gibi) taşist ırkçı

düzen, doğan boşluktan reçeteyi uygulamak için iyice yararlandı. iahşet, köy kent, kurum okul her

yeri kapladı ve devrimin liderinin bir komployla yakalanmasıyla bir aşamayı geride bırakt.

Devrimi ağır kayıplara uğratp geriletler ama yenemedikleri kısa sürede açığa çıkt. İlk deta devlet

gizli kapaklı ama Kürt isyanın lideri ve kadrolarıyla görüşmelere oturmak zorunda kaldı. Amaçları her

zaman, bir punduna getrip yeniden inkar ve imhaydı. Bu güne kadar sayısız kez bunu denediler. Her

seterinde siyasi askeri politkaları ve kadroları tasfye oldu. Direniş kitlesi, partsi ve bütün

örgütlenmeleriyle onca çileye karşın ayakta ve onurla mücadeleyi sürdürüyorlar.
İşte HDP’nin anahtar durumunda olması, ya da bu seçimlerin de belirleyeni, kilidi olacağı

öngörülerinin tarihsel arka planında sözünü etğimiz bu gerçek ve saydığımız birikimler var. Son 100

yılın birikimlerinin ardında da yüzyılların Anadolu-Mezopotamya halklarının direniş, bilinç ve bilgeliği

yatyor. HDP o yüzden yaşı genç ama onun direniş bilinci, direniş gündemleri Dersim’e, Zilan’a,

Ağrı’ya; Seyit Rıza’ya, Bese’ye, Pir Sultan’a, Dede Sultan’a, Şeyh Bedretn’, Gazli’ye, Hallacı Mansur’a

ve daha nicelerine gider.

HDP, birleşik bir mücadele gücü olarak bu topraklardan Çin’e, Hin’ ve de Amerika’ya, Atrika’ya,

Filistn’, Nikaragua’ya, Küba’ya, ienezuella’ya kadar bütün halkların derdini ve direnişini de

yüklenmiştr. Bugün dünyada en tanınan ve partsi olmasının sebebi de budur.

Bu tarihsel arka plana dayanmadan, bırakalım tam zater ulaşmayı, az çok tutarlı bir demokratk

mücadelenin özneleri bile olunamazdı. Bugün HDP düzenin kabusu ve halkın umuduysa, arkasına

bütün tarihsel mücadeleleri, direnişleri aldığı içindir. Bütün tarihsel ezilme hallerini- cinsiyet çelişkisi

ve kadın cinsin ezilmesi bütün boyutlarıyla HDP proğram, tüzük ve pratğine dahil olmuştur- ve bütün

ezilenlerin mücadele ve taleplerini yüklenmiştr.

Bu yüzden HDP’nin programı çok güçlüdür, yeni yaşamda somutlaşır. HDP’nin tüzüğü bu yüzden

çoğulluğu öngörür her maddesinde. Her milletten halkların ve emekçilerin birlikte ve ortaklaşa ve

özerk yaşamasının güvencesini vermektedir. O yüzden kadınlardan LGBTİ bireylere, Alevilerden

demokrat Müslümanlara, kiliselerden cemevlerine ve camilere pek çok inanç merkezi HDP’den yana.

O yüzden bugün seçimler dolayısıyla Avrupa’dan Amerika’ya ve daha pek çok ülkede HDP için gönüllü

çalışma grupları kuruluyor. Basın yasaklarına ve yayın tekelini elinde tutan iktdar ablukasına karşı

sosyal medya ağları çığ gibi büyüyor.

Bugün seçim adılı keskin kavganın ortasında ve tartşmaların merkezinde HDP ve cumhurbaşkanı

adayı Demirtaş varsa, nedenleri bu kadar çok olguya dayanıyor olmasındadır. Seçimlerde bile Kürt

oylarının belirleyen olacağı söyleniyorsa, tastamam bütün boyutlarıyla çözümünü dayatan Kürt

sorununa işaret ediyor; siyasal, toplumsal ve pratk bütün boyutlarıyla.

Geçmiş zamanlarda askerlik yapanlar bilirler; gecenin 3-5 nöbetne bir yol bulunup Kürt askerler

gönderilirdi. Bunu özetleyen söz; “Alavere dalavere Kürt Memet nöbete”dir. Kürt direnişi bu sözü de

paçavraya çevirip yüzlerine frlat. Şimdi bu sözü sart edemeden Kürt oylarına göz diken düzen

partleri var. Artk onlar da anlıyorlar ki Kürtler eski Kürtler değil! Kürtler artk öyle yarım ağızlı sözlere

ft olmuyor. Kürtlerle birlikte olmak istemek gerekiyor. Bu Türkiye’de demokratk gelişme yolunu

açmak için tek güvence.

Ama onlar ortaya karışık bir şeyler gevelemekle meşguller. Ortaya kapsamlı bir çözüm programı bir

yana, HDP’yi sıfr baraj blokuna bile almadılar. Bunu taturasını, her geçen gün anlıyorlar ki kendileri

-Erdoğan karşısında- yenilgiyle ödeyecekler. Bu yoldan, şimdi başka, daha haft atraksiyonlarla

çıkmaya çıkmaya çalışıyorlar.

Bu da-dolaylı bir yedek- elbet haklı olan, umut olan, belirleyen olan, çözüm anahtarı olan HDP’nin

lehine bir gelişme ama yetmez. HDP’liler muhaletetteki düzen partlerinin daha ileri adımlar atması

için onları tabanlarından sıkıştracak çalışmalar yaparlarsa bu anahtar gerçek bir toplumsal gelişmenin

kapısını açacaktr. Bundan kimsenin kuşkusu olmasınlar.
HDP’yle mesate kuran “sol” örgüt ve partlere de bir çif sözümüz olmalıı zalim düzenin etklerine bir

de siz bir tuz eklemeyin. Tarih haklının yanında olmayanları da yargılıyor ve hatta siliyor. AKP karşıtlığı

kot bir söylem olmaktan ancak “düzen oyununu bozacak” özneye, HDP’ye el uzatlırsa tam başarıya

ulaşır.

Boykotu savunan devrimciler içinde aynı söz geçerliı tarihin bu momentnde “seçim özel olayı”ndan,

taşist düzenin tahkimini önlemek için HDP’ye oy vermeniz gerekiyor. Bunu bizim dememize gerek

yok; bütün araştrma şirketleri gerçekliğin rakamlara yansımasını ortaya çıkarmış durumda. Oy

kullanmaz ya da vermezseniz, “başdüşmanların en tepesindekini” yenmek, aradakileri “tecrit etme”

stratejisini ıskalamış olacaksınız. O zaman da en yaman proletarya partsi olsa da, devrim yapamaz. 40

yıldır bu topraklarda yaşanan kabuslu ha da tam bu değil mi?

Yukarıda Marks’ın İrlanda sorunu üzerine sözlerini almıştm. Bu sözleri bir yere kaydedin ve sık sık

bakın. Marks, o sözlerindeki arada; önceleri İngiliz işçi sınıfnın kurtuluşuyla İrlanda sorunun

çözüleceğini düşündüğünü söyler. Ama İngiliz işçi sınıf İngiliz emperyalizmine karşı harekete geçmez,

İrlanda da ise ulusal ayaklanma başlar. O tarihi koşullar, ulusal mücadeleyi öne geçirmiştr. Artk

mücadele stratejilerinin bu gerçeği dikkate alması gerekir.

Bu örneği son 40 yıl ve bugünle kıyaslayın; Ekim devrimi, Allende Şilisi ile değil, İrlanda ve İngiltere

ilişkisi ve savaş dinamikleriyle karşılaştrın. Buradaki gerçekliğin karşılaştrılacağı tek yer İrlanda

örneğidir, ki güncel burjuva çözüm süreci ve bugünkü sonuç da dahil buna.

Bugünkü seçim arenasında Kürt sorunu ve HDP’nin oynadığı rolü (elbet bütün bileşenleri ve toplumsal

dayanaklarıyla birlikte) buradan görebilirsiniz; egemen düzende, siyasi güçlerde açtğı derin

yarılmaya, egemen siyaset kitleme gücüne bakın. Devrimci cephede bir anahtar, demokrasi

mücadelesinde ise en geniş belirleyen olduğunu göreceksiniz o zaman. İşte HDP’nin “Kürt partsi”

olduğu iddiasının gerçekliği ve sanallığında yansıyan budur.

Yalın gerçek şu; HDP, egemen düzen ve siyasetn kilitleyeni, demokrasi mücadelesinin belirleyeni ve

yarına açılacak kapının anahtarı. Onun künyesi; demokrasi, adalet, özgürlük, eşitlik ve kardeşlikle

yazılıdır. Bugünkü taşist gidişatn önünü kesmekten tutun ekonomik-siyasi, toplumsal krizin

çözümünü geliştrmede, demokratk siyasetn biricik merkezidir.

O halde tereddüde mahal yok; bir oy HDP’ye, bir oy Selahatn Demirtaş’a…