RÖPORTAJ: HAMZA ÖZKAN-EMİN DEMİR

ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ MERSİN- 16 Nisan'da yapilan referandumda, bir çok farkli kesim "Hayir" kampanyasina kendi imkanlariyla katilarak bütün baskilara, hilelere ve usülsüzlüklere ragmen yüzde 50'ye varan ciddi bir basari elde etti. 15 Temmuz darbe sürecinden sonra, AKP Genel Baskani Recep Tayyip Erdogan, "Allahin lütfu" dedigi darbe sayesinde OHAL ve KHK'larla yönettigi Türkiye 18 ayi geride birakti. Bu bir buçuk yillik zaman diliminde Kürtlere, Demokratik muhalefete, emek örgütlerine, sendikalalara, derneklere, sivil toplum örgütlerine, gazetecilere özcesi AKP hükümeti ve genel baskani kendi iktidari önünde engel gördügü hiçbir kesime yasam alani birakmadi. Türkiye ceyaevleri, AKP ve genel baskanin kendisine tehlike olarak gördügü siyasetçi, aydin, yazar, gazeteci, insan haklari savunucusu ve emekçilerle dolmus bir durumda.
OHAL sürecüyle ortaya çikan hukuksuz, antidemokratik, baskici durumu ve bu durumdan nasil çikilacagi; önümüzdeki dönemde demokratik güçlü bir blogun ortaya çikip çikmayacagini, OHAL ve KHK rejimine karsi nasil bir mücadele aginin örülmesi gerektigini emek örgütlerine, sendikalara, aydin-yazarlara, siyasi partilere, demokratik kitle örgütlerine ve halka sorduk. Bugün Eğitim-Sen Mersin şube Başkanı Sinan Muslu ve "Du dil yek evin", Çavek" ve Jinda adinda üç Kürtçe kitabi bulunan Yazar Kahraman Oğuz sorularımızı yanıtladı. Ötekilerin Gündem'ine konuştu.

Referandumda güçlü bir 'Hayır' bloğu ortaya çikti. Hayır diyen güçler, referandum sonrası biraraya gelebildiler mi? Gelemedilerse nedeni nedir?

Egitim Sen Mersin Sube Baskani Sinan Muslu



Referandum da "HAYIR" diyenler, aslinda o günlerde de çalismalarini kendi kulvarlarinda yürütmüslerdi. Her çalisma "HAYIR" hedefine hizmet etmisti. Sonrasindaki politik gelismelerde bu yönlü ortaklasilmasi acil ihtiyaç olan bir konu var ve ona iliskin bir çalisma henüz yeterli bir sekilde hayata geçirilmis degil. O konu da OHAL-KHK rejimine son verilmesi. "Hayirci" kesimlerin bugün üzerinde ortak politik degerlendirmeler yaptigi bir konu bu. Herkes bir an önce OHAL ve KHK'lere son verilmesini istiyor ama bunun için gerekli tepkiyi örgütleyip yeterince harekete geçmiyor. Böylesi hayati bir konuda yeterince ortak çalismalar yapilmamasinin da yine en büyük sebebi, neredeyse agir darbe kosullari gibi olan OHAL'in kendisi. Burada basta ana muhalefet partisi olmak üzere OHAL'in son bulmasini isteyen büyük kitle partilerine önemli görevler düsüyor. Toplumun bu genel talebine ses verecek bir öncülügü hayata geçirmeleri gerekiyor.

Yazar Kahraman Oguz

Hayir cephesi bir araya gelmedi genel olarak. Yerellerde demokrasi platformu adi altinda bir araya geliyorlarsa da, merkezlerde bu ortakligin saglanmasinda belirleyici olmuyor. Bir araya gelmemesinin nedeni tamamen siyasette degisimin gerçeklesmedigidir.Degisim toplumun gelisim yasasidir. Cumhuriyetin tekçi inkarci anlayisi siyasete ve kurumlara, tabana da hükmetmistir. Farkliliklarin birbirini kabulü Türkiye'de siyasette yeni bir iklimi doguracaktir. Türkiye'yi kimi mozaige benzetir. Yasar Kemal da gül bahçesine benzetmisti. Her gülün farkli renk ve kokuya sahip oldugunu, güzellik kattigini ifade etmisti. Iste yüregi insanca hisseden, demokratik bir Türkiye'de yasamdan yana olanlar,eski geleneksel inkarci anlayisi terk edip, Italyada soguk savas sonrasi demokratik bir güç birligiyle "Zeytin dali hareketi"yle Berleskonizme nasil son verdiyseler burda da mümkün olacaktir.

OHAL ve KHK'lere dur demek için nasil bir mücadele ve pratik uygulanabilir?

Egitim Sen Mersin Sube Baskani Sinan Muslu



OHAL'in son bulmasi toplumun genel bir talebi. Bu noktada CHP, HDP, Iyi Parti gibi partilerin "OHAL'e son demokrasi hemen simdi" demeleri gerekiyor. Bu talep mitinglerle yurdun dört bir tarafinda dillendirilmeli. Aslinda CHP'nin "adalet yürüyüsü" "OHAL'e son yürüyüsü" olmaliydi. OHAL varken, KHK'lar varken adaletten demokrasiden söz edilemez. Iste bir gece yayinlanan KHK ile, haksiz yere isinden ekmeginden edilen emekçiler, kapatilan tvler-radyolar, dernekler, vakiflar var. Diger yandan OHAL ile alakasi olmayan hemen her konu ile ilgili düzenlemeler var o KHK'larda ve bu tüm halki, milyonlarca insani olumsuz etkiliyor. Sivil itaatsizlik eylemlerinden tutalim; demokratik, barisçil yürüyüslere, yurdun dört bir yaninda büyük mitinglere ihtiyaç var.

Yazar Kahraman Oguz:



OHAL ve KHK'lara karsi fiili mesru bir mücadelenin yükseltilmesiyle mümkündür. Bunun hayat bulmasi için genel merkezlerde Demokratik muhalefeti olusturan siyasi parti, sendika, meslek odalari, inanç kurumlari, sivil toplum örgütleri bir araya gelerek ortak bir deklarasyon hazirlayip bir fiili mesru mücadele takvimi hazirlayarak yerellerden mücadele gelistirilmeli. Bu her kurumun yönetimlerini ve asgari tabanini katmasiyla mümkündür.

Yerelden merkezlere güçlü bir demokratik blog için çagriniz var mi?

Egitim Sen Mersin Sube Baskani Sinan Muslu

Konfederasyonumuz KESK önceki sorularda yanitlarimiiz içinde yer alan mücadele biçimini gücü oraninda hayata geçirmeye çalisiyor. Tüm demokratik çevreleri bu hassas süreçte OHAL-KHK rejiminin sonlandirilmasi için bir araya getirmeye çalisiyor. Demokrasi için birlik vb güç birlikleri var. Yerellerde bunun yansimalari var. Bir çok ilde emek ve demokrasi platformu var. Ancak sorun isimlerde degil. Toplantilarda bir araya gelmek degil sorun. Herkesin gücüne denk bir mücadeleyi halklastirmasi gerekiyor, ve sonuç alincaya dek OHAL'e son verilinceye kadar alanlari halkin sesini yükselttigi meydanlara çevirmesi gerekiyor.

Yazar Kahraman Oguz:

Yasam alanlarinin insanligin insanca yasamina hizmet edecek bir siyasal hukuksal anlayis için; geleneksel siyasi zihniyetlerin terk edilerek demokratik uzlasinin saglanarak yatay anlayisin taban demokrasisini güçlendirmesi gerekir.
Dogrularda bir araya gelmekten kaygi duymayacak zihniyet degisimi olmalidir. Türkiyede CHP, HDP, DSP, ÖDP, TMMOB, TTB, KESK, DISK, HDK, Sol sosyalist çevreler, Anti Kapitalist Müslümanlara kadar merkezde bir araya gelip ortak bir deklarasyonda birlesmelidirler. O zaman halk kazanacak, Türkiye kazanacak.

Editör: Haber Merkezi