ÖPÜNCE GEÇMİYOR

Düştüğümüzde ya da bir yerlere gayriihtiyari çarptığımızda refleks olarak acıyan yerimizi ovuştururuz. Hele de çocukların başına geldiğinde, daha fazla ovalar, acıyan yerini mutlaka öperiz. Bunu, düşme ya da çarpma anında, acıyla bağıran çocuğu kandırmak için yapmayız aslında. Onun çığlıkları ve gözlerinden aniden boşalan yaşlar bize içgüdüsel yaptırır. Onun acıyan canıyla birlikte yüreğimiz ve bilincimiz acı çektiği için böyle tepki veririz. Bu öpme ve ovalama işini bazen onları ikna edebilmek için de kullanırız. Tabi ki bu davranışlar; insana has duygu, irade ve bilinç taşıyanlar için geçerli…

Ama öyle bir hâle geldik ki artık neremizi, hangi bir çocuğun acısını ovalayıp öpmemiz gerektiğini şaşırdık. Her yanımız acıyor! Ellerimiz acıyan yerlerimize yetişemiyor!.. On altı yaşındaki çocuğun boğazını keserek öldüren yaratık, içine düştüğümüz korkunç sosyo-ekonomik ve çürümüş kültürel girdabın tezahüründen başka bir şey değil. 2021 yılında 227 kadın, erkekler tarafından öldürülmüş olarak kayıtlara geçti.

Üç yaşında tecavüz edilip öldürülen Müslüme (dede, aynı zamanda biyolojik babası).Üç yaşındaki Alperen, dört yaşındaki Leyla, Erzurum’da yatılı Kuran Kursu’nda okuyan yedi çocuğa, Maraş’ta Kuran Kursu’ndaki çocuklara, Adıyaman Gerger İmam Hatip Ortaokulu’nda on sekiz çocuğa, Karaman’da Ensar Vakfı ve KAİMDER’e ait evlerde kalan kırk beş çocuğa tecavüz… Saymakla sayfalara sığdırılamayacak kadar bu tecavüz ve çocuk cinayetlerinin failleri de erkek.

Sömürü düzeninde, üretim ve tüketim ilişkilerini erkekler belirler. Bu düzenin koruyuculuğu ve sürekliliği için de ataerkil toplum düzenini oluşturur. Ekonomi, eğitim, din, sosyal, kültürel ve hukuk üzerinde yürüttüğü politikaları da belirler. Böylesi bir sistemde kadın, bir meta,çocuklar harcanabilir birer apart gibi görülür. Erkek, kadın ve çocuk üzerinde istediği biçimde tasarrufta bulunma hakkını bulur kendinde. Çünkü güçlüdür kendi kurduğu düzende… Tasarrufta bulunurken kadının, çocuğun yaşı ve yaşamı önemsizdir. Teknolojinin gelişimi ile yaşam tarzlarında değişim olsa da; kültürel, sosyal ve bilinç aydınlanması olmadan girdiği egemen düzende, sadece bir tüketim ve sömürü aracı olarak kullanılır. Elbette ki yaşadığımız çağda bunlardan mahrum kalmak düşünülemez. Ama bilim ve teknolojinin de sermayenin kontrolünde olduğu sürece, onu nasıl ve ne amaçla kullanacağımıza da karar verir ve yönetir. Durum öyle olunca, ortaya sosyal medya aracılığıyla tanışmalar, flört, seks gibi absürt, bir o kadar da kadın ve çocuklar için tehlikeli sonuçlar çıkıyor. On altı yaşındaki çocukla sosyal medya üzerinden tanışan cani, bu sistemin ve işleyişinin sadece bir örneği.

Sıla’nın olayı, cinayetle sonuçlandığı için haberlere konu olup gündemleşti. Cinayetle bitmeyen öyle çok vaka var ki bu şekilde. İnternet ve sosyal medyayla yaygınlaşan çocuk pornografisi, taciz, kaçırma, şiddet ve tehdit… Neredeyse hepsinin faili yetişkin yaştaki erkekler. Çocukların psikolojisi ve geleceğini hiçe sayan, mahvedeceği hayatı umursamayan, ifşa olduklarında cezasızlık politikaları sayesinde yırtıp sıyıran binlerce suçluyla yaşıyoruz. Zihinsel ve bedensel aktiviteler için vücudun dengeli, düzenli ve yeteri kadar beslenmesi gerekir. Karınların doyup ama beslenemediği bir bünyede nasıl bu kadar cinsel açlık oluşuyor onu da anlayabilmiş değilim. Zira milyonların açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşadığı bu toplumun, en azından bu ihtiyaçlarını giderebilsinler mantığıyla mı bakılıyor olaya? Sanırım bu yüzden… Hatta bu konuda devlet politikamız bile var(!) Birileri kadın kimliğim, medeni durumum ve cinsel hayatımı kendine dert edinip devlet memurluğu ciddiyetinde vazife edinmişti. Bana ait fotoğraf ve telefon numaralarımı en az yirmi bin üyeli çeşitli porno-seks internet sitelerinde aylarca paylaşıma sunmuştu. Telefon numaramı değişmem, yenisini gizlemem bile bu vazifesine engel olamadı. Bununla ilgili yaptığım adli şikâyetlerin takipsizlikle sonuçlanması bu politikaların sonucudur. Ailesi tarafından darp edilen öğrencim, babası tarafından şiddet(adli tıp raporuna rağmen) ve kötü muameleye maruz kalan çocuğum için verdiğim hukuk mücadelesinin, daha ilk adımında takipsizlikle sonuçlanması, erkek egemen politikaların işleyişiyle ilgili küçük birer örnek.