Kadınların kölelik zincirlerini kırıp özgürlük yürüyüşü tarihçesinde 8 Mart önemli bir günü ifade etmektedir. Kadınların kızıl bayrağı kanlarıyla kızıllaştırarak göklere kaldırdıkları bu kızıl gün 8 Mart 1857’de ABD’nin NewYork kentinde gerçekleşmiştir.

Kadınların kölelik zincirlerini kırıp özgürlük yürüyüşü tarihçesinde 8 Mart önemli bir günü ifade etmektedir. Kadınların kızıl bayrağı kanlarıyla kızıllaştırarak göklere kaldırdıkları bu kızıl gün 8 Mart 1857’de ABD’nin NewYork kentinde gerçekleşmiştir.

Dokuma işçileri greve gittiğinde tarih sayfaları 8 Mart 1857’yi göstermekteydi.
Tekstil fabrikasında on binlerce işçi daha iyi koşullarda çalışmak için greve başlar. İşçilerin başlattıkları bu direniş, polisin saldırısına uğrar. Çoğu kadın işçilerden oluşan direnişçilerin fabrikanın içinde kilitli bırakılması ve polisin çıkardığı yangından dolayı 129 kadın direnişçi ölümsüzleşti.
İşçi ve emekçilerin mücadelesinde bu görkemli direniş uluslararası sınıf mücadelesinde önemli bir tarihsel rol oynadı.  40.000 kadın direnişçinin katılımıyla başlayan ve sonrasında ölümsüzleşen işçilerin cenazelerine yüz binlerce kitlenin sahiplenmesi ile sömürü düzenine karşı büyük kazanmanımların tarihi yaratıldı. İşçi sınıfının mücadelesinde kadınların yarattığı bu muazzam direniş 26-27 Ağustos 1910’da Danimarka’nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınların kongresi gerçekleşir.
Bu kongrede, Clara Zetkin yoldaşın önerisi ile 8 Mart 1857’de New York kentinde gerçekleştirilen katliamda ölen kadınların anısına 8 Mart’ın, “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak anılmasını kongreye önerir. Bu öneri Kurultaya katılan kadınların oy birliği ile kabul görmesi üzerine özel bir gün olarak tarihe geçmiş olur.

New York’da kadın işçilerin başlatmış oldukları direniş dünya13
nın dört bir yanında 8 Mart her türlü sömürü ve baskıya karşı sembolleşmiş oldu.
8 Mart dünya emekçi kadınlar günü olarak daha sonra en görkemli ve tarihe not düşecek kutlama 3. Uluslararası Kadınları Konferansında gerçekleşti.
Bu başarıdan sonra gerçekleşen 1917 Ekim devrimi dünyayı sarstı. Görkemli Ekim Devrimi kadınların devrime yönelme, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ndeki yönetim organlarında yer almaları, dünyada yeni bir sayfa açıldı kadınlar açısından.
Kadınların ilk kez sosyalist bir ülkede söz sahibi olma ve sosyalist devrimde 8 Mart’ın coşkusu ve öneminin büyüklüğüyle ve kadınların oynadıkları rollerde başta kadınlar olmak üzere esasında insanlık için verilen mücadelede önemli yer aldı. Sovyetler’deki bu gelişme birçok ülkede 8 Mart kutlamalarının yasaklanmasına neden oldu.
Daha sonraki yıllarda bazı burjuva ülkelerinde resmi olarak 8 Mart yasal güvenceye alınır. Bu tamamen kandırmaktan öte bir şey değildi. Burjuva devletlerindeki bu yasal düzenleme kadın hakların güvenceye alınmadığını, aksine kadını daha da köleleştirildiğini tarih bize kanıtladı.
Ülkemizde de 8 Mart yasal olarak o kağıt üzerinde kabul edilse de, ancak pratik olarak kadınların neler yaşadıklarını, neler çektiklerini ve ne kadar çok katledildiklerini burada tek tek yazmanın bir anlamı yok, çünkü ülkemizde yaşananlar ortadaç Arap ülkelerinde neler yaşanıyorsa, aynısı bizim ülkemizde de yaşanmaktadır.Genelevlerde çalıştırılan kadınların tarihçesi ayrıca bin kitapla, bin filmle anlatmakla bitmez. Ve yine bu sömürücü sistemlerin kadın üzerinde fuhuşu meşhurlaştırması, töre cinayetleri, devletin katlettiği kadınlar ve zindanlarda kadınların haksız yere hapsedilmeleri... üzerine onlarca, yüzlerce yazılar hazırlamak, raporlar hazırlamak mümkün. Kadın sömürüsü, düşmanlığı üzerine bu sistemin icraatları saymakla bitmez. Tüm bunları çoğaltarak sıralamak çok zor olmasa gerek. Devletin denetiminde süren insan hakları karnesine 14 bakmak yeter de artar bile. Erk sistemi, 8 Mart anlayışını, ruhunu yok etmek ve onu bastırmak için elinden gelen ne varsa yaptığı ve yapacağı muhakkaktır.
Kadınların gücü konusunda bir şeyler söyleyerek ispatlamanın bir anlamı yok. Tarihe bakarsak, bu sistemin sicili, karakteri rahatlıkla görülebilir.

Kadınların tarihte neler yarattıklarını biz biliyoruz ve bir gün gelir de -ki gelecek- binlerce, yüz binlerce, milyonlarca kadınlar seslerini, yüreklerini birleştirerek dünyayı sarsacaklardır. Bu bir hayal ya da kuru sıkı bir slogan değil, gerçek bir realitedir.
Erk sistemi, biz kadınların ve emekçilerin gücünün farkında ama maalesef biz emekçiler henüz kendi gücümüzün bilincinde değiliz.
İşte size daha canlı yakın dönemde kocası tarafından fuhuşa zorladığından kaynaklı eşini vuran Ç. D. şu anda zindanda ve tüm kadınlara yönelik yazdığı mektup örnektir. Güncel ve kadın meselesinde halen önemini koruduğu için mektuptan bir pasajı buraya aktarmak istiyorum. “... kadınlarımız meydanlarda, kendi yaşam hakkımızı kimseye vermeyiz... Tüm kadınlar adına ve tüm kadınlar için karanlık günlerin geride kalması; Diyarbakır Surların aydınlanacağı inancı ile hepinizi kocaman yüreğimle öpüyorum” diyor Ç. D. Biz buraya yüz binlerce Çilem’i örnek verebilecek tarihimize sahibiz.
Son olarak diyorum ki, her türlü baskı, şiddet ve sömürünün bitmesi için kavga ederek aramızdan ayrılan ve erkek egemen sisteminin kurbanı olan tüm kadınları saygı ve sevgiyle anıyorum.
Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!