MERSİN-ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ-RÖPORTAJ

Yazar Erdal Dalgıç Ötekilerin Gündemin’den Çiğdem Akbaba’nın sorularını yanıtlarken, Hayat kısa ise madem, cümle neden uzun olsun ki? Aşka ve yaşama daha uzun zaman ayırmalı oysa… Ben de bunu yaptım. Dolu yaşadım, kısa yazdım.

Erdal Dalgıç çiçeği burnunda yeni bir şair… Yakınlarda ilk kitabı olan SUSMALAR’ın imza ve söyleşi günü vardı. Daveti üzerine orada bulundum. Yer olarak Mersin’in güzde mekânlarından biri olan Kültürhane’yi seçmesi ayrıca mutlu etti beni. Burası açıldığı andan itibaren Mersin’in çehresine yeni bir soluk taşıyan; kültür, sanat, edebiyat, bilim, hobi ve aktüel düzeydeki pek çok etkinliğe ev sahipliği yaparak, bu şehrin damarlarına kan pompalayan bir mekân… Bilcümle mekânın beni şevklendiren yönlerinden de esinlerek Erdal Dalgıç’a ropörtaj yapmayı teklif ettim, böylelikle karşılıklı birbirimizi kırmayarak ortak bir üretim çıkmasına vesile olduk…


- O günkü imza ve söyleşi gününe katılanlar arasında olduğu gibi röportajı okuyanların da büyük çoğunluğu sizi tanımıyor. Kimdir Erdal Dalgıç, diye sorsam kendinizi nasıl ve hangi yönlerinizle okuyucuya açmak istersiniz?

- Erdal, hayata hep aşkla bakan biri. Şu kısacık yaşamda ne var ki geride anlatılacak? Görünen de biz görünmeyen de aşk olsun diyen biri. Yetmez mi?

- Zannımca kitap sayesinde yaşam alanınızın çapı biraz daha genişliyor, bu kanal yoluyla eskisinden daha çok insana doğru duygularınız, düşünceleriniz akıyordur. Hal böyleyken bunun size yansımaları ne oluyor şu süreçte?

- Şiirlerim, yaşanmış öykülerimdi. Onları öyle çırılçıplak, en sade haliyle ortaya bıraktım. Okuyucu kendine yakın olana kendi öykülerini giydirdi. Ve oradan doğru özü bozmayan yakışmalar ile çok zengin geri dönüşler alıyorum.

-Kitabınızda aforizmalara yakın kısalıkta şiirlere, az-öz/iki-üç satırdan bile oluşan dizelere rastladım. Biçim olarak şiirlerinizi nasıl stilize edebilirsiniz?

-Hayat kısa ise madem, cümle neden uzun olsun ki? Aşka ve yaşama daha uzun zaman ayırmalı oysa… Ben de bunu yaptım. Dolu yaşadım, kısa yazdım.

-Ayrıca tebrik ederim, şiirlerinizde sözcükleri bu kadar tasarruflu kullanarak, zihinde resim çizdirmeyi ve yürekte o duygu titreşimlerini yaratmayı başarmışsınız. Bu kısalık aynı zamanda okuyan kişiye kendini teslim eden bir açık uçluluk da barındırıyor; yoğun anlam, düşün ve duygu bombardımanında boğmuyor. Perdeler, Geçmiş ve sofra gibi şiirlerinizde gözlerimin dolduğunu söylemeden edemicem; öyle ki kendi çağrışımlarımla baş başa kalmışçasına bir hissiyat içinde… Sizce şiirinizde okuyucuya bu objektifliği sunan özellik ne olabilir?

-İkinci sorunuzda biraz değindim aslında. Sizin de dediğiniz gibi boğmadan, en yalın, en açık ve en bizden kelimeler ile ortada şiirler. Ben sadece ayna oluyorum, bütün objektiflik bu…

- Kendi şiir tarzınız oluşurken size esin kaynağı olan edebiyatçılar oldu mu? Varsa hangi yönlerinden etkilendiniz?..

-Ben kimse olmaya çalışmadım, olmaya çalıştığım kendimdim. Aşk ve hayat benimdi. Ben gibi yaşanıp yazılmalıydı. Öyle de oldu. Kendime özgü bir tarz var ortada. Yine de buradan bütün üstatlara saygılarımı sunuyorum.

-Kitabınızın ismi beni çok etkiledi… Suskunluğun benim yaşamsal ve zihinsel arka planımda çok özel bir yeri var; hakikaten kitaba ismini de veren şiiri okurken söyle bir suskuya yattım ve duygulandım. Özellikle bu şiirin adını kitaba vermenizin bir anlamı var mı?

- Kitabın ismini kız kardeşim Nevroz koydu. Beni benden fazla bildiğinden en doğruyu benim için buldu. Hayatın birçok yerinde direnirken haykırmak yetmiyor tek başına. Ben kederde ve sevinçte en çok sustum. Benim için yoğun bir direniş biçimiydi susmak…

-Erdal Dalgıç, okuyuculara biraz da şiirlerinizin atardamarını oluşturan temalardan bahsedebilir misiniz?

-Şiirlerimde susma, yol ve tabii ki hepsine sebep aşk çokça söylediğimdir.


-Söyleşide dile getirdiğiniz gibi kitabınızda da karga kelebek isimli bir şiire rastladım. Birbiriyle farklı kulvardaymış gibi duran bu iki canlıyı sizde bütünleyen ve ayrıştıran hangi yönler? Hazır fırsat bulmuşken sorayım. Doğrusu söyleşide de sormak istemiştim; yeri ve zamanı olmadı…

-Karga ve kelebek iki farklı canlı, doğru… Aşk da iki farklı insanın birararaya gelmesi değil midir? Yaşadığım da tam da buydu. Bunun içindir ki kitabımın ilk şiiri tutunmak…Bütün mesele bu...
Editör: Haber Merkezi