DİYARBAKIR - Diyarbakır Tabipler Odası (DTO) Başkanı Mehmet Şerif Demir, şarbon hastalığı vakalarının sayısı günden günde artarken, yetkililerin toplumun tedirginliğini sonlandıracak bir bilgi vermemesinin halk sağlığının ne kadar tehdit altında olduğunun göstergesi olduğunu belirtti. Demir, denetimsizliği yol açtığını belirttiği hastalık konusunda önemli uyarılarda bulundu.


Türkiye, yurtdışından ithal edilen büyük baş hayvanlarda görülen ve giderek yaygınlaşan şarbon hastalığı tehlikesi ile yüz yüze. Uygun koşulların varlığına rağmen hayvancılığa gerekli önemin verilmemesi ile birlikte yürütülen savaş politikasından kaynaklı özellikle birçok yerin “yasaklı bölge” ilan edilmesi, iç piyasada hayvancılık sektörünü daraltırken, artan ithalat ekonomiye getirdiği yükün yanı sıra son zamanlarda hayvanlarda şarbon hastalığının görülmesine yol açtı.


Şarbon vakası, ilk olarak Et ve Süt Genel Müdürlüğü’nün Brezilya ve İrlanda'dan ithal ettiği 6 bin 968 baş kesimlik hayvandan bir kısmının aktarıldığı Ankara Gölbaşı'ndaki özel bir tesiste görüldü. Hayvanlarla temas eden kişilerde şarbon hastalığının belirtilerinin görülmesi üzerine bu tesis, 27 Ağustos tarihinde karantinaya alındı.


Sonrasında ülkenin birçok noktasında benzer vakalarla karşılaşılıp, ölümler yaşandı. Bu güne kadar şarbon vakasından kaç kişinin hayatını yitirdiği bilinmezken, 28 Ağustos'ta Bitlis'in Hizan ilçesinden Diyarbakır Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne mide ve bağırsak kanaması ile getirilen 10 yaşındaki E.T. isimli çocuk bir gün sonra bağırsak şarbonuna bağlı olarak yaşamını yitirdi.


Son olarak Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 64 yaşındaki A.D. isimli bir kadın, şarbon hastalığı şüphesiyle tedavi altına alındı.


Diyarbakır Tabipler Odası (DTO) Başkanı Mehmet Şerif Demir, Şarbon hastalığının giderek yaygınlaşmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.


'ŞARBON HASTALIĞI BİLDİRİMLERİ YAPILMIYOR'


Özelikle 2010 yılından bu yana yapılan canlı hayvan ve et ithalatındaki artış ve denetimsizlik sonucunda birçok hayvansal hastalıkla karşılaşıldığını dile getiren Demir, Türkiye’de gıda güvenliği konusunda büyük sıkıntılar yaşandığını belirtti.


Kurban Bayramı’nda ithal edilen hayvanlardan ilk olarak İstanbul ve Ankara’da, sonrasında Kocaeli, Sivas’ta şarbon görüldüğünü, 10 yaşında çocuğun bu hastalık nedeniyle yaşamını yitirmesinin ise kaygıları artırdığını söyleyen Demir, hastalığın görüldüğü yerlerde bildirimlerin yapılmadığını da ifade etti. Demir, "Kurban Bayramı döneminde kurbanlıklardan kaynaklı yaklaşık 4 bin hayvanın ithal edildiği söyleniyor. Bu ithal edilen hayvanlar ülkenin her yerine dağılmıştır. Bundan sorumlu Tarım Bakanı’nın şarbon hastalığının görüldüğü bu noktada yeterli önlemlerin alındığı yönünde bir açıklaması oldu. Bu da aslına kendisinin de şarbon tehlikesinin olduğunu kabul ettiğini gösteriyor" diye konuştu.


‘DENETİM YOK’


İthal edilen ürünlerin gıda güvenliği ve denetiminin yeterince yapılmadığını vurgulayan Demir, "Gıda güvenliği konusunda çok büyük krizler ortaya çıkıyor. Daha öncesinde Gıda Bakanlığı vardı ve gelen ürünler, tek tek denetimden geçiriliyordu. Yeni sistemle birlikte Gıda Bakanlığı kapatıldı ve her şey Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na bağlandı. Artık gıda güvenliği üzerinde denetimi bu bakanlık yapıyor. Sadece halk sağlığını ilgilendiren belli konularda Sağlık Bakanlığı yetkili. Gıda Bakanlığı üzerinden ithal edilen hayvanların gerekli denetimleri yapılmıyor. Hayvanlarda bir hastalık var mıdır, yok mudur? Ülkeye getirilmeden önce karantina süresinden geçiyor mu? Bunlar tam bilinmiyor. Şuan ülkeye 4 bine yakın hayvan getirilmiş ve yoğunluktan kaynaklı muhtemelen yeteri kadar bekletilmeden, garanti süresi geçemeden, aşılama yapılmadan ülkeye alınıp, piyasaya verilmiştir. Oysaki yapılması gereken başta veteriner hekimler tarafından gerekli muayenenin yapılması, karantina süresi dediğimiz sürenin belirtilmesi, varsa bir hastalık aşıların yapılması gerekiyordu. Bu noktada çok büyük zafiyetler olduğunu görmek mümkün" dedi.

Şarbon hastalığının genelde hayvandan insana bulaşan bir hastalık olduğunu belirten Demir, insanlarda akciğer, deri ve sindirim sistemi şarbonu olmak üzere 3 tip Şarbon olduğunu belirtti.


‘3 TİP ŞARBON VAR’


Hastalığın insanlar ve hayvanlardaki belirtilerinin benzer olduğunu dile getiren Demir, bu konuda şu bilgileri verdi:


"Akciğer şarbonunda; solunum yoluyla alınan mikrop, akciğerlere yerleşir. Burada yara oluşur ve nefes almada problemler ortaya çıkar. Bakteri vücuda girdikten sonra, bir hafta içerisinde belirtiler görülür. Başta soğuk algınlığı gibi görünür ama ateş yükselir. Akciğer şarbonuna yakalanan kişiler, erken tedavi edilmediği takdirde ölüm sonuçlanabilir.


Deri şarbonu; hayvanlardaki bakterilerin deriyle temas etmesi sonucu ortaya çıkan ve en çok görülen şarbon tipidir. Deride bir yara varsa mikrop, vücuda girer. Deride yaralar meydana getirir. Birkaç gün içinde bu yaranın ortasında siyahlık oluşur. Buna ‘kara çıban’ ya da ‘çoban çıbanı’ da denir. Bu yara ağrısızdır. Etrafı tahta gibi sert ve şiştir. Ateş yükselir, bulantı ve kusma görülür. Tedavi edilmezse hastalık ilerler ve ölümle sonuçlanabilir.


Sindirim sistemi şarbonu; şarbonlu hayvanların etlerinin yenmesiyle ortaya çıkar. Etlerin iyi pişmemiş olması ya da çiğ tüketilmesi, önemli bir faktördür. En çok öldüren şarbon tipidir."


HASTALIKTAN KORUNMANIN YOLLARI


Şarbondan korunmak için özellikle çiğ ete dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizen Demir, “Çiğ ete dokunduktan sonra temas yoluyla geçebileceğinden kaynaklı muhakkak hijyene dikkat edilmesi gerekiyor. Ellerin sabunla yıkanması gerekiyor. Hastalık bulaşan, emin olmadığımız etlerin hiçbir şekilde tüketilmemesi gerekiyor. Ve yine aldığımız etin belli bir derece kaynatılması gerekiyor. Temas konusunda bir hayvanın dokunulmaması gerekiyor. Temas edilen malzemelerin hijyenik bir şekilde iyice yıkanması gerekiyor. Hayvanların mutlaka aşılanması gerekiyor. Yine hastalık hayvandan hayvana hızlı bir şekilde bulaştığı için şarbon şüphesi duyulduğunda bütün hayvanların aşılanması gerekir. Şarbonlu hayvan etinin mutlaka iki metre derinliğe gömülmesi gerekir" uyarılarında bulundu.


‘HÜKÜMETİN TARIM POLİTİKALARINDAN KAYNAKLANIYOR’


Bu uyarılarda bulunan Tabip Odası Başkanı Demir, tarım ve hayvancılık politikalarında mutlaka dönüşüm olması gerektiğine de değindi.


"Kendi ülkemizde tarım alanları bu kadar fazla iken, son dönemde yaşanan süreçle birlikte bütün meraların kapatılmasıyla özelikle bu bölgede tarım ve hayvancılık bir nevi ortadan kaldırıldı” diyen Demir, insanların mera yasaklarından kaynaklı hayvanlarını dışarı çıkaramamasının hayvansal üretimi bitirdiğini belirtti. Demir, devletin bu noktada yurttaşlarını, toplumu bir şekilde teşvik etmesi gerektiğini vurguladı.


Karşılaşılan Şarbon vakalarının sayısı günden günde artarken, yetkililer tarafından hala toplumun tedirginliğini ortadan kaldıracak bir bilgi verilmediğine dikkat çeken Tabip Odası Başkanı Demir, “Bu durum insanların tükettiği etten sebzeye kadar tüketilen gıda maddelerinden biyolojik, kimyasal ve fiziksel her türlü gıda riskinin açık olduğunu gösteriyor. Bu da sağlığımızın ne kadar tehdit altında olduğunu gösteriyor" dedi.


Kaynak MA / Esra Solin Dal
Editör: Haber Merkezi