banner9

banner8

Kışanak: Aysel Tuğluk’un gecikmeden tedaviye kavuşması gerekiyor

Kürt siyasetçi Gültan Kışanak, Aysel Tuğluk'un sağlığının kötüye gittiğini belirterek, “Aysel’in daha fazla gecikmeden, özgürlük koşullarında ciddi bir tedavi ve bakım imkanına kavuşması gerekir” dedi.

Sağlık 19.08.2022, 10:54
45
Kışanak: Aysel Tuğluk’un gecikmeden tedaviye kavuşması gerekiyor

HABER MERKEZİ - Kürt siyasetçi Gültan Kışanak, Aysel Tuğluk'un sağlığının kötüye gittiğini belirterek, “Aysel’in daha fazla gecikmeden, özgürlük koşullarında ciddi bir tedavi ve bakım imkanına kavuşması gerekir” dedi.

Kocaeli 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuklu bulunan Aysel Tuğluk, demans hastalığına rağmen Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “cezaevinde kalabilir” raporu gerekçesiyle tahliye edilmiyor. Kobanê Davası’nda hakkında tahliye kararı verilen Tuğluk, tutuklu bulunduğu başka bir dosya gerekçesiyle cezaevinde tutuluyor. Tuğluk’un tahliye edilmesi talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvuru da reddedildi. Tuğluk, 16 Nisan’da koronavirüs salgınına yakalanmasının ardından sağlık durumu ağırlaştı.

‘ATK SİYASALLAŞMIŞ BİR KURUM’

Aynı cezaevinde tutuklu bulunan Kürt siyasetçi Gültan Kışanak, Tuğluk’un sağlık durumuna dair bianet’in sorularını yanıtladı. ATK’nin Tuğluk hakkında “cezaevinde kalabilir” raporuna değinen Kışanak, “ATK siyasallaşmış bir kurum. Hasta tutuklularla ilgili verdiği raporlarda hep bunu görüyoruz. Aysel’le ilgili verdiği raporda da açık siyasi bir tutumun göstergesi. Ancak son raporda yazılan muhalefet şerhi önemli. Aysel’in sağlığının ciddi derecede bozulduğunu aslında gayet iyi biliyorlar. Siyasi angajmanları, hakikati olduğu gibi yazmalarını engelliyor. İşin tuhaf bir diğer yanı ise ATK raporlarından da Aysel’in demans olmadığına dair bir ibare yok. Hatta ‘hatırlama, akılda tutma, akıcı konuşma, zamanı bilme, kavramları anlama, kelime bulma vs.’ konularında uygulanan birçok testi yapamadığı belirtiliyor. Raporda ‘bilişsel bozukluk’ tespiti de yapıyorlar ama ne hikmetse ‘cezaevinde kalabilir’ ve ‘kısmen savunma yapabilir’ deniliyor. Demans zaten ‘bilişsel bozukluk’ demektir. Hekim kimliği taşıyan hiç kimsenin bu durumdaki bir hastaya ‘tek başına yaşamını sürdürebilir’ diye rapor düzenlemesi gerçekten anlaşılabilir değil. Maalesef ATK bunu yapıyor” dedi. 

ATK’NİN POLİTİK RAPORLARI

Hasta tutuklularla ilgili ATK’nin tek yetkili kurum olmasının en büyük sorun olduğunun altını çizen Kışanak, “ATK kriminal konularda uzmanlaşmış bir kurum olabilir, ama kritik sağlık sorunları başka bir konudur. Farklı hastalar konusunda uzmanlaşmış çok sayıda hastane var. Tam teşekkülü bir hastaneden alınan raporun yeterli olması gerekir. Aysel’le ilgili olarak yaklaşık iki yıl önce Kocaeli Devlet Hastanesi nöroloji servisinin tanısı ile ilaç tedavisi başlandı; daha sonra da Kocaeli Tıp Fakültesi'nden heyet raporu çıktı. Buna rağmen bu raporlar yeterli görülmeyerek ATK’ye sevk ettiler. ATK da bilinen politik raporlarını düzenledi” diye belirtti. 

CEZAEVİ KURALLARI UYGULANIYOR

Kışanak, ATK raporunda Tuğluk’un 3 ay izlenmesine dair kararına dair, “Üç aylık gözlem sürecinin nasıl işletileceğine dair bir bilgimiz yok. Böyle bir gözlem yapılamıyor. Aysel’in sağlık sorunlarını cezaevi yönetimi, revirdeki doktor, sağlık personeli ve infaz koruma memurları gayet iyi biliyorlar. Fakat bu konuda bildiklerini veya gözlemlerini raporlama, resmi bir görüş haline getirme yetkileri yok. Hatta zaman zaman cezaevinin rutin kurallarını Aysel’e de uygulamaya çalıştıklarında tartıştığımız da oluyor. ‘Haklısınız ama bizim yapabileceğimiz bir şey yok’ diyorlar” diye konuştu. 

GECİKMEDEN TEDAVİ İMKANINA KAVUŞMALI 

Demans hastalığının her gün hızla ilerlediğine dikkat çeken Kışanak, “Maalesef sadece ilaç tedavisiyle ilerlemesi durdurulabilen ya da tedavi edilebilen bir hastalık değil. Geçmişte tanıdığı, bildiği, ortak anılarının olduğu kişilerle temas halinde olması, sohbet etmesi, yani güçlü bir sosyal destek imkânı, ilaçtan bile kıymetli. F Tipi cezaevi ise üç kişi ile sınırlı bir tecrit mekânı. Bu koşullarda, tüm çabalarımıza rağmen Aysel arkadaşımıza gerekli ve yeterli sosyal iletişim desteği sağlayamıyoruz. Ve sağlığı her geçen gün kötüye gidiyor. Kişisel mahremiyeti nedeniyle birçok konuyu kamuoyu ile paylaşmıyoruz. Bu konuda hem duygusal, hem de etik olarak zorlanıyoruz. Bu nedenle fazla ayrıntı yazmayacağım. Anlayış göstereceğinizi umuyorum. Ama şunu söyleyebilirim 24 saat gözümüz kulağımız Aysel’in üzerinde. Çünkü ne zaman neyi unutacağını, karıştıracağını ve ne gibi risklerle karışılacağını tahmin etmek güç. Gece uyku düzeni de giderek bozuluyor. Giyinmesi, banyosuna, kişisel bakımına, beslenmesine, ilaçlarına, hijyen koşullarına kadar gündelik yaşamın zorunlu kıldığı her konuda yanındaki arkadaşlar destek oluyor. Hepimiz, buradaki tüm kadın arkadaşlar, büyük bir özveriyle elinden geleni yapıyor. Cezaevi koşullarının yarattığı zorlukları aşmaya çalışıyoruz. Ama Aysel’in daha fazla gecikmeden, özgürlük koşullarında ciddi bir tedavi ve bakım imkanına kavuşması gerekir” ifadelerini kullandı.

YARGILAMA, DURUŞMA TAM BİR KABUS

Tuğluk’un Kobanê Davası’nda savunmaya zorlanmasının tam bir kabus olduğunu ifade eden Kışanak, “Dava, yargılama, duruşma, vs. konular tam bir kâbus. Demans hastaları için en önemli duygu durumu kendisini güvende hissetmesi. Kaygı, belirsizlik, endişe, gerginlik Aysel’in sağlığını anında olumsuz etkiliyor. Sakin, normal koşullularda yapabildiği, hatırladığı şeyleri de, gerginlik olunca unutuyor, karıştırıyor. Kobanê davasında, defalarca Aysel’in durumunu anlatmamıza rağmen, mahkeme heyeti ısrar ettiği için Aysel, SEGBİS’e çıkmak zorunda kaldı. Öncesinde sakinleştirmek için epeyce uğraştık yine de SEGBİS’e bağlanınca başı sonu belli olan bir tek cümle bile kuramadı. Sürekli ziyaretine gelen avukatını bile tanıyamadı. ‘Bu kim?’ diye bize sordu. Bir bana, bir Figen başkana (Yüksekdağ) bakarak, bu soruyu iki-üç kez tekrarladı. Hâkim soru sorduğunda Aysel yine bize bakıyor ‘Ne diyor?’ diyerek bizden yardım istiyordu. Heyet de buna tanık oldu ama SEGBİS mikrofonu kapatarak, Aysel’in durumunun tam olarak kayıtlara yansımasını engellediler. Bizler de duygusal olarak çok zorlandık. Zira anlatmaya çalışsak da beş-on dakika sonra aynı soruların tekrarlanacağını biliyoruz” dedi.

EVRAKLARI OKUYUP ANLAMASI İMKÂNSIZ

Tuğluk’un dava gidişatı hakkında değerlendirme yapmasının mümkün olmadığını belirterek, şunları söyledi: “Davalar, getirilen evraklar, duruşmalar vs. Aysel için kaygı ve endişe kaynağı olmak dışında hiçbir anlam ifade etmiyor. Tebliğ edilen evrakları okuyup anlaması imkânsız. Kendisine gelen mektupları bile okuyamıyor. Henüz okumayı unutmuş değil, zorlanarak da olsa okuyor ancak, cümlenin başını sonunu bir araya getirip anlamını ortaya çıkaramıyor. Mahkeme sürekli evrak gönderiyor, cezaevi görevlileri bu belgeleri tebliğ ediyor ama Aysel artık imzasını unutmuş, sadece kalemle bir şeyler karalıyor, onlar da ‘tebliğ ettik’ diye gidiyorlar. Yanındaki arkadaşlar, evraklara bakıp basit bir iki cümle ile durumu anlatıyor, ancak bir süre sonra Aysel bu anlatılanı da unutuyor. Zaten bizler de Aysel arkadaşımızın sağlığını düşünerek, olumsuz şeyleri anlatmamaya özen gösteriyoruz.”

CEZAEVİ DURUMU GÖRÜYOR

Cezaevi çalışanlarının Tuğluk’un durumunu gördüklerini söyleyen Kışanak, “Cezaevi görevlilerinden Aysel arkadaşımıza yönelik herhangi bir olumsuz yaklaşım görmedik. İnsani sınırlar içerisinde yapılabilecek şey yok. Aysel’in durumunun en az bizim kadar onlar da görüyor. Görevliler arasında yakın aile bireyleri demans hastası olan kişiler var, onlar durumu daha iyi anlıyor. Bazıları ise Aysel’in durumunu bilmelerine rağmen, nasıl davranacaklarını bilemiyorlar. İlk zamanlar epeyce zorluk çektik. Hatta yaşadığımız bir sorun üzerine cezaevi ikinci müdürü, ‘Aslında personele demans hastalığı ile ilgili eğitim vermek gerekir’ dedi. Personelin tutumu çok önemli, zira kurallar gereği hala avukata, telefona, revire vs. çıkartırken Aysel arkadaşımız refakat edemiyoruz. Yanındaki personelin, Aysel’in sağlık durumunu dikkate alarak sabırlı ve özenli olması gerekiyor.

ANNESİNİN VEFATI: BÜYÜK BİR ÇIĞLIK

Tuğluk’un, annesinin vefatına kadar ciddi bir sağlık sorunu yaşamadığını dile getiren Kışanak, şöyle devam etti: “Sizlerin de bildiği gibi Aysel arkadaşımızın son derece aktif bir politik yaşamı vardı. Burada cezaevinde kaldığımız süre içerisinde de annesinin vefatına kadar, sağlık durumunda bir sorun gözlemlemedik. Annesinin vefatını öğrendiğinde, farklı hücrelerdeydik. Havalandırmada yürüyordum, birden büyük bir çığlık sesi ve hıçkırıklarla ağlama sesi gelmeye başladı. Ama öyle böyle değil, adeta yeri göğü inleten bir ağlama sesiydi. Hemen birbirimize seslenerek haberleştik, Aysel’in annesini kaybettiğini bizler de büyük bir üzüntü ile öğrendik. F tipi hücre sistemi bu konularda tüm korkunç yüzünü gösteriyor. Böyle zamanlarda bile arkadaşın yanına götürmüyorlar, acısını beraber yaşamana izin vermiyorlar.

YAŞANANLARI ANLATMADI, İÇİNE KAPANDI

O zaman Figen başkanla Aysel, aynı hücrede kalıyorlardı. Israrla taleplerimize rağmen Aysel’in yanında gidip, acısını paylaşmamıza izin vermediler. Cenaze için götürecekleri zamana kadar Aysel’in hıçkırıkları kesilmedi. Cenaze dönüşünde ise korkunç bir sessizlik çöktü bulunduğumuz alana. Uzaktan notlar yazıp başsağlığı dilemek dışında elimizden bir şey gelmiyordu. Aysel ancak o gün orada yaşananlar konusunda fazla bir anlatmadı, içine kapandı. Sohbet etmeye çalıştığımızda da gözlerinden yaşlar akmaya başlıyordu. Siyah ve gri dışına hiçbir renk giyinmez oldu. Öz bakımına özen göstermiyor, sohbetlere fazla katılmıyor, sürekli baş ağrısı çekiyordu. Uzun süre böyle devam etti. Bizler ise sürekli Aysel’e artık yastan çıkması gerektiğini, kendi yaşadıklarımızdan da örnekler vererek anlatmaya çalışıyorduk. Ama olmadı… Dalgınlık, unutkanlık, içe kapanma, sohbetlerden kaçınma, okumayı bırakma vs. artık olağan haline gelmişti. Bu durumu yasa yorduğumuz için bizde Aysel arkadaşımızın hastalığını çok geç anladık. Aysel’in yaşadığı korkunç travma ve şokun hastalığını en azından tetiklediğini düşünüyoruz.”

YÜZLERCE HASTA TUTUKLU VAR

Cezaevlerinde yüzlerce hasta tutuklunun olduğunu hatırlatan Kışanak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Burada bulunan tüm kadın arkadaşlar, gönüllü olarak yardımcı olmak, destek olmak Aysel’le birlikte kalmak istiyor. Ancak hücreler üçer kişilik. Bu nedenle belli aralıklarla, yanındaki arkadaşları değiştirerek, bakımı için elimizden gelen özeni ve çabayı gösteriyoruz. Cezaevlerinde yüzlerce hasta mahpus, bakımı için elimizden gelen özeni ve çabayı gösteriyoruz. Cezaevlerinde yüzlerce hasta mahpus, arkadaşlarının desteğiyle yaşamını sürdürüyor. Aslında başta Adalet Bakanı olmak üzere iktidar da, tüm yetkililer de bunu gayet iyi biliyor. Yine de ‘tek başına yaşamını sürdürebilir’ diye bir rapor düzenliyorlar. Bizler için zor olan fiziki bakım değil, iyileşmesi için gerekli desteği sağlama imkânından yoksun olmak ve bu durumda olmasına rağmen tahliye edilmemesinin yarattığı psikolojik baskıya dayanmak. Örneğin geçen duruşmada ben artık dayanamayarak öfke patlaması yaşadım. Mahkeme heyetinin, Aysel’in avukatının bile tanımadığını duymasına rağmen soruyu kesmemesi tahammül edilebilir biri durum değildi.

HATIRLAMADIĞI BİLİNSİN İSTEMİYOR

Sanırım genel olarak demans hastalarında ‘kendini iyi gösterme çabası’ olurmuş. Aysel’de de aşırı derecede kendini iyi gösterme çabası var. Hatırlamadığı, bilinsin istemiyor, ‘Hıı, evet evet biliyorum’ cümlesini dilinden düşürmüyor. İlk ATK raporu çıktığı zaman, avukatlar, birkaç gün sonra bir grup kadının Aysel’le dayanışma için gelip cezaevi önünde açıklama yapacağını, heyetten yer alan birkaç kadın avukatın da içeri girerek Aysel’le görüşeceğini söylemişti. Biz de Aysel’e söyledik. Aysel iki de bir ‘Gültan hele ATK raporunda ne vardı, bana biraz anlat’ demeye başladı. Anlatıyorum, bir iki saat sonra gelip yeniden raporu anlatmamı istiyor. Birkaç tekrardan sonra ‘Aman Aysel ne yapacaksın raporu, boş ver’ dedim. Aysel de ‘şey gelecekler ya, hiçbir şey bilmiyor demesinler’ cevabı verdi. Boynuna sarıldım, bir kez daha anlattım, sonrada ‘Sen takma kafana, dışarıdakiler her şeyi biliyor, raporu okumuşlar zaten onun için geliyorlar’ dedim. Ama birkaç gün muhabbetimiz tekrarlanıp duru. Ta ki Kadınlar ziyarete gelip, gidinceye kadar.

Yorumlar (0)
banner44
Günün Anketi Tümü
HDP cumhurbaşkanı adayı çıkarma kararı aldı. Peki siz bu adayın kim olmasını istersiniz?
HDP cumhurbaşkanı adayı çıkarma kararı aldı. Peki siz bu adayın kim olmasını istersiniz?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 25 60
2. Fenerbahçe 24 54
3. Beşiktaş 25 49
4. A.Demirspor 25 45
5. Trabzonspor 25 44
6. Başakşehir 24 41
7. Kayserispor 25 38
8. Konyaspor 25 34
9. Karagümrük 24 31
10. Antalyaspor 25 28
11. Alanyaspor 25 28
12. Sivasspor 25 27
13. Kasımpaşa 25 26
14. Gaziantep FK 25 25
15. Ankaragücü 24 25
16. İstanbulspor 24 24
17. Giresunspor 24 23
18. Hatayspor 24 23
19. Ümraniye 25 22
Takımlar O P
1. Samsunspor 26 54
2. Eyüpspor 26 53
3. Pendikspor 26 47
4. Rizespor 25 46
5. Keçiörengücü 26 46
6. Sakaryaspor 26 46
7. Bodrumspor 26 41
8. Bandırmaspor 26 40
9. Manisa FK 25 39
10. Boluspor 25 38
11. Göztepe 25 35
12. Tuzlaspor 26 28
13. Altay 26 25
14. Adanaspor 26 25
15. Erzurumspor 25 24
16. Altınordu 25 20
17. Gençlerbirliği 25 17
18. Denizlispor 26 17
19. Yeni Malatyaspor 27 16
Takımlar O P
1. Arsenal 28 69
2. M.City 27 61
3. M. United 26 50
4. Tottenham 28 49
5. Newcastle 26 47
6. Liverpool 26 42
7. Brighton 25 42
8. Brentford 27 42
9. Fulham 27 39
10. Chelsea 27 38
11. Aston Villa 27 38
12. Crystal Palace 28 27
13. Wolves 28 27
14. Leeds United 27 26
15. Everton 28 26
16. Nottingham Forest 27 26
17. Leicester City 27 25
18. West Ham United 26 24
19. Bournemouth 27 24
20. Southampton 28 23
Takımlar O P
1. Barcelona 26 68
2. Real Madrid 26 56
3. Atletico Madrid 26 51
4. Real Sociedad 26 48
5. Real Betis 26 45
6. Villarreal 26 41
7. Athletic Bilbao 26 36
8. Rayo Vallecano 26 36
9. Osasuna 26 34
10. Celta Vigo 26 34
11. Mallorca 26 32
12. Girona 26 31
13. Getafe 26 29
14. Sevilla 26 28
15. Cadiz 26 28
16. Real Valladolid 26 28
17. Espanyol 26 27
18. Valencia 26 26
19. Almeria 26 26
20. Elche 26 13
Günün Karikatürü Tümü