DİYARBAKIR ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ-Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan, çalışma koşullarının iyileştirmesini, güvenli, çalışma istedikleriı için Sağlık Bakanlığına çağrı yaptı.

ÇALIŞMA KOŞULLARIMIZDA İYİLEŞTİRME,  GÜVENLİ, SAĞLIKLI ÇALIŞMA ALANLARI İSTİYORUZ

Turan, "İlk resmî vakanın açıklandığı 11 Mart 2020’den bugüne 19 ayını geride bıraktığımız COVID-19 pandemisinin yıkıcı etkisini yaşamaya devam ediyoruz. Kuşkusuz geride bıraktığımız bu süreçte pandemiden en çok etkilenen sağlık emekçileri oldu. İktidarın sağlık emekçilerini ve toplumu yok sayan anlayışı nedeniyle önlenebilir bir hastalıktan yüzlerce arkadaşımızı kaybettik.

Tüm pandemi süreci boyunca hekimler ve sağlık çalışanları uygun olmayan çalışma koşullarında uzun süre çalışmak zorunda kaldı. Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere, iktidarın bilimsel bilgiye dayanmayan, şeffaflıktan uzak, yerel dinamikleri gözetmeyen, eksik, yanlış ve tutarsız uygulamalarının bedelini biz sağlıkçılar hayatlarımızla ödedik/ödüyoruz.

Pandemi sürecinde öncelikli planlama birinci basamakta yapılması gerekirken; (test, temaslı takibi, yaşam alanlarının salgına göre düzenlenmesi vb.) bu yapılmadı ve salgın hastanelerde karşılandı. Bu plansızlığın sonucu olarak sağlık çalışanlarının iş yükü arttı, çok sayıda sağlık emekçisi hastalığa yakalandı.

Uzun saatler kesintisiz çalışma, sık nöbet tutma, her 5 dakikada bir muayene, yoğun iş yükü, şiddete maruz kalma çalışma alanımız olan sağlık kurumlarının olağanı haline geldi.  Pandemi öncesinde de karşı karşıya kaldığımız bu sorunlar salgınla birlikte daha da derinleşti, çalışma koşullarımız daha kötü hale geldi. 

Sağlık Bakanlığı çalışma alanlarımızda COVID-19’a ilişkin gerekli önlemleri almadı.  Örneğin; “mühendislik ve idari önlemleri” (havalandırma, filtrasyon, nöbet değişimleri öncesi gerektiğinde dezenfeksiyon, fiziksel mesafe bariyerleri oluşturmak, işyerine güvenli ve mesafeli ulaşımı sağlamak...) gibi yükümlülükler yerine getirilmedi. 

Temel insan hakları arasında yer alan güvenli ortamlarda çalışma hakkı; bu süreçte ihlal edildi. İş güvenliği, uygun çalışma ortamı, uygun çalışma süresi, izin ve dinlenme hakkı, uygun işte çalıştırılma, adil ücret ve örgütlenme hakları salgın döneminde göz ardı edildi.

Özellikle pandeminin ilk aylarında sağlık çalışanları maske, siperlik, gözlük, eldiven, dezenfektan gibi koruyucu materyallere ulaşmakta ciddi sorunlar yaşadı. Salgının ilerleyen dönemlerinde ise aile sağlığı merkezlerinde, iş sağlığı ve güvenliği gibi birinci basamakta görev yapan sağlık çalışanları ve işyeri hekimleri yeterli ve nitelikli kişisel koruyucu donanıma (KKD) ulaşım sıkıntısı yaşadı. 

Türkiye’nin komşu ülkelerinde vakalar ve ölümler hızla artarken Sağlık Bakanlığı sağlık kurumlarında salgın hazırlığı yapma gereği duymadı. Vakalar uzunca bir süre gizlendi ve sağlık çalışanları bulaş riskiyle karşı karşıya bırakıldı.

Türkiye’de sağlık ortamları sadece sağlık çalışanları için değil, COVID-19 dışı hastalığı olanlar için de riskli alanlar haline getirildi.

İstifa, emeklilik, rapor alma, izin, mola haklarının kullanılması genelgelerle resmileştirilerek engellendi.

Sağlık reformu adı altında sağlığı piyasalaştıran bu sistemin mevcut olumsuzlukları pandemi sürecinde net olarak ortaya çıktı. Çöken sağlık sisteminin bedelini ödüyoruz, daha fazla bedel ödemek istemiyoruz;

Sağlık Bakanlığı’nı bir an önce çalışma alanlarımızda düzenleme yapmaya çağırıyoruz!

• Tüm sağlıkçılar için güvenli çalışma alanı, hastalarımız için güvenli tanı tedavi ortamlarının oluşturulmasını, önlemlerin gözden geçirilip yeniden düzenlenmesini İSTİYORUZ!

• Haftalık çalışma sürelerimizin yeniden düzenlenmesini ve azaltılmasını İSTİYORUZ!

• Şiddete ve hastalıklara karşı güvenli, sağlıklı çalışma ortamı İSTİYORUZ!

• OHAL KHK’leriyle hukuksuzca ihraç edilen, güvenlik soruşturması gerekçe edilerek ataması yapılmayan tüm hekimlerin/kamu emekçilerinin derhal görevlerine başlatılmasını İSTİYORUZ!

• Birinci basamak sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesini ve sevk zinciri uygulamasına geçilmesini İSTİYORUZ!

• İşverenler, sağlık çalışanlarına 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanuna göre COVID-19’dan korunma, KKD kullanımı, hastalık yönetimi vb. konularda eğitim vermek ve bu eğitimleri her birim değişiminde yenilemek zorundadır.  Korunmayla ilgili havalandırmadan, iş örgütlenmesine, iş yükünün düzenlenmesine kadar geniş bir yelpazede işçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili önlemler de sorumlulukları arasındadır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun etkin bir şekilde uygulanmasını İSTİYORUZ!" diye bellirti

HABER MERKEZİ - TTB, “Emek bizim söz bizim” kampanyası kapsamında birçok kentte düzenlediği açıklamada, sağlıkçıların çalışma koşullarının iyileştirilmesini talep etti. 

Koronavirüsü salgınının başından itibaren Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile görüşme talepleri kabul edilmen Türk Tabipler Birliği (TTB), bir dizi eylem başlatma kararı aldı. Alınan kararlar doğrultusunda eylemin ilki için birçok merkezde basın açıklamaları yapıldı. 23 Kasım’da İstanbul’dan Ankara’ya “Beyaz Yürüyüş” düzenleyecek olan hekimler, "uyarı" niteliğindeki bu eylemlerine rağmen sağlık çalışanlarının sorunlarına duyarsızlığın devam etmesi halinde ise greve gitmeye hazırlanıyor. Sağlık meslek örgütleri, birçok merkezde yaptığı açıklamalarla taleplerini dile getirdi. 

ANKARA

Ankara Tabip Odası (ATO), "Emek bizim söz bizim" kampanyası kapsamında "Çalışma koşullarımız iyileştirilsin" talebiyle şube binalarında açıklama yaptı. Açıklamada 23 Kasım’da İstanbul’dan Ankara’ya başlayacak olan “Beyaz Yürüyüş” için de tüm kamuoyuna dayanışma çağrısı yapıldı. 

ATO Yönetim Kurulu üyesi Doktor Ümit Yaşar Öztoprak, salgından en çok etkilenen kesimlerin başında sağlık emekçilerinin olduğunu vurguladı. İktidarın sağlık emekçilerini ve toplumu yok sayan anlayışı nedeniyle yüzlerce sağlık emekçisinin yaşamını yitirdiğini hatırlatan Öztoprak, “Tüm salgın süreci boyunca hekimler ve sağlık çalışanları uygun olmayan çalışma koşullarında uzun süre çalışmak zorunda kaldı. Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere, iktidarın bilimsel bilgiye dayanmayan, şeffaflıktan uzak, yerel dinamikleri gözetmeyen, eksik, yanlış ve tutarsız uygulamalarının bedelini biz sağlıkçılar hayatlarımızla ödedik” diye ifade etti. 

Salgının ilk aylarında materyallere ulaşmakta ciddi sorunlar yaşadıklarını belirten Öztoprak, “Salgının ilerleyen dönemlerinde ise aile sağlığı merkezlerinde, iş sağlığı ve güvenliği gibi birinci basamakta görev yapan sağlık çalışanları ve işyeri hekimleri yeterli ve nitelikli kişisel koruyucu donanıma (KKD) ulaşım sıkıntısı yaşadı. Türkiye’nin komşu ülkelerinde vakalar ve ölümler hızla artarken Sağlık Bakanlığı sağlık kurumlarında salgın hazırlığı yapma gereği duymadı. Vakalar uzunca bir süre gizlendi ve sağlık çalışanları bulaş riskiyle karşı karşıya bırakıldı” şeklinde konuştu. 

Sağlık reformu adı altında sağlığı piyasalaştıran bu sistemin mevcut olumsuzluklarının, salgın sürecinde daha da net olarak ortaya çıktığını kaydeden Öztoprak, sağlık çalışanlarının, çöken sağlık sisteminin bedelini ödediğini ancak daha fazla ödemek istemediğini aktardı. 

Öztoprak, tüm sağlıkçılar için güvenli çalışma alanı ve hastalar için güvenli tanı tedavi ortamlarının oluşturulmasını isteyerek taleplerini sıraladı: 

“* Haftalık çalışma sürelerimizin yeniden düzenlenmesini ve şiddete ve hastalıklara karşı güvenli, sağlıklı çalışma ortamı istiyoruz. 

* OHAL KHK’leriyle hukuksuzca ihraç edilen, güvenlik soruşturması gerekçe edilerek ataması yapılmayan tüm hekimlerin/kamu emekçilerinin derhal görevlerine başlatılmasını istiyoruz. 

* Birinci basamak sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesini ve sevk zinciri uygulamasına geçilmesini istiyoruz. 

* İşverenler, sağlık çalışanlarına 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanuna göre COVID-19’dan korunma, KKD kullanımı, hastalık yönetimi vb. konularda eğitim vermek ve bu eğitimleri her birim değişiminde yenilemek zorundadır.  Korunmayla ilgili havalandırmadan, iş örgütlenmesine, iş yükünün düzenlenmesine kadar geniş bir yelpazede işçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili önlemler de sorumlulukları arasındadır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun etkin bir şekilde uygulanmasını istiyoruz.”

İSTANBUL  

İstanbul Tabip Odası (İTO), Bakırköy Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde açıklama yaptı. Açıklamada, “Çalışma koşullarımızda iyileştirme istiyoruz. Güvenli, sağlıklı çalışma alanları istiyoruz” pankartı açıldı. İTO üyesi Güray Kılıç, pandemi sürecinden en çok etkilenenlerin sağlık emekçileri olduğunu söyledi. Kılıç, "İktidarın sağlık emekçilerini ve toplumu yok sayan anlayışı nedeniyle önlenebilir bir hastalıktan yüzlerce arkadaşımızı kaybettik" dedi.

ADANA

Adana Şehir Hastanesi Başhekimlik Binası önünde toplanan hekimler ücretlerinin iyileştirilmesi, sosyal haklarının düzeltilmesi, etkili şiddet yasasının çıkartılması, yıpranma payı ve Covid 19’un meslek hastalığı olması talebiyle açıklama yaptı. Beyaz önlüklerle alkış çalan hekimler, taleplerinin yerine getirilmesi için her hafta bir hastane önünde eylem yapacaklarını duyurdu. 

MERSİN

Mersin Tabip Odası (MTO), TTB'nin başlatmış olduğu “Emek bizim söz bizim” kampanyası kapsamında Toros Devlet Hastanesi'nde "Güvenceli, sağlıklı çalışma ortamı istiyoruz" talebiyle açıklama yaptı.

Açıklama alkış ve sloganlarla son buldu.

DİYARBAKIR 

TTB’nin aldığı karar doğrultusunda Diyarbakır Tabip Odası, oda binasında basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan TTB Merkez Konseyi Üyesi Halis Yerlikaya, kendileri ve halkın ölümüne neden olan koşulların artık devam ettirilemeyeceği için eylemler içine girdiklerini söyledi. Planladıkları bir dizi eylem hakkında bilgi veren Yerlikaya, 23 Kasım’da İstanbul’da “Beyaz Yürüyüş” adıyla yürüyüş düzenleyeceklerini söyledi. İstanbul’dan sonra sırasıyla Kocaeli, Bursa, Eskişehir ve Ankara’da beyaz önlükleri ile yürüyeceklerini ve istemlerini dile getireceklerini söyleyen Yerlikaya, şayet bu talepleri çözüme kavuşmazsa grev, eylem ve miting gibi eylemler yapacaklarını vurguladı. 

Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan ise, konuşmasında çalışma koşullarının iyileştirilmesinin yanı sıra güvenli ve sağlıklı çalışma alanları istediklerini dile getirdi.

URFA

Urfa Tabip Odası, oda binasında düzenlediği basın toplantısında  “Çalışma koşullarımızda iyileştirme, güvenli, sağlıklı çalışma alanları istiyoruz” açıklaması yaptı. Toplantıda konuşan oda üyesi Derya Bulgur, 19 ayını geride bırakan pandemi sürecinin yıkıcı etkisini yaşamaya devam ettiklerini söyledi.

İZMİR

İzmir Tabip Odası, Eşrefpaşa İlçesi Belediye Hastanesi bahçesinde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya, Tabip Odası üyeleri ve bir çok sağlıkçı katıldı. Açıklamanın yapıldığı alanda, “Çalışma koşullarında iyileştirme istiyoruz” pankartı açılırken, sık sık “Direne, direne kazanacağız” sloganı atıldı. Açıklamayı yapan İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfü Çamlı, salgınla birlikte sağlık çalışanların çalışma haklarının ihlal edildiğini belirterek, taleplerini dile getirdi.

Editör: Haber Merkezi