URFA - Aşılamada son sırada yer alan Urfa'da pandemi servisleri ve yoğun bakımlarda yer kalmadığını belirten Tabip Odası Başkanı Osman Yüksekyayla, Sağlık Bakanlığı tarafından yerel dinamiklerin aşı kampanyalarına dahil edilmesi gerektiğini söyledi. 

Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan koronavirüs (Kovid-19) risk haritasında çok yüksek riskli il (kırmızı) kategorisindeki 6 ilden biri olan Urfa’da, vaka sayıları bine yaklaştı. Her gün ortalama 8 kişinin koronadan kaynaklı yaşamını yitirdiği kentte, pandemi servisleri ve yoğun bakım ünitelerinde yer kalmadı. Daha önce kapatılan pandemi servislerinin tekrar açılacağı konuşulan kent, aşılamada ise son sırada yer alıyor. Salgın başladığından bu yana Sağlık Bakanlığı, Valilik ve İl Sağlık Müdürlüğü'ne çağrıda bulunan demokratik kitle örgütleri, kampanyalara dahil edilmiyor. Buna rağmen 24 meslek ve sivil toplum örgütü ve siyasi parti Urfa Tabip Odası ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri (SES) Urfa Şubesi'nin çağrısıyla 12 Ağustos 2021 tarihinde bir araya gelerek “Aşı seferberliği” başlattı.

İYİLEŞME SAĞLANAMADI

Bölge kentlerinde demokratik kitle örgütleri öncülüğünde yapılan aşı kampanyalarına rağmen henüz istenilen düzeyde bir iyileşme sağlanmadığını belirten Urfa Tabip Odası Başkanı Osman Yüksekyayla, salgının kentte geldiği aşamayı ve aşı seferberliğini değerlendirdi. Bölge illerinde vaka sayılarında bir artış yaşandığına dikkati çeken Yüksekyayla, “Kurban Bayramı öncesi servis ve yoğun bakımların bir çoğu boşken şimdi hemen hemen servislerin hepsi ve yoğun bakımlar doldu. Önümüzde ki günlerde muhtemelen yeni servisler ve yoğun bakımlar Kovid-19 hizmeti vermeye başlayacak” dedi.  

BÖLGESEL EŞİTSİZLİK 

Urfa'nın eğitim, anne-bebek ölümü, mevsimlik tarım işçiliği, aşılama gibi olumsuz konuların tamamında ilk sırada yer almasının tesadüf olmadığının altını çizen Yüksekyayla, bu durumun sağlıkta bölgesel eşitsizlikten kaynaklandığını, pandemiyle birlikte bunun daha görünür olduğunu söyledi. 

GÜVEN PROBLEMİ

Aşı yapma konusunda bölge insanlarının devlete güvenmediklerini dile getiren Yüksekyayla, nedenini ise şu şekilde açıkladı: “Özellikle 1990’lı yıllarda kızamık aşıları döneminde Subakut Sklerozan Panensefalit (SSPE) hastalığı oluşması nedeniyle bir güvensizlik söz konusu. Bu toplumun hafızasında yer ediniyor ve yıllar geçse de silinmiyor. Sadece aşılar ile ilgili değil, politik bir meseledir bu. Bölge halkının devlet ile olan ilişkisi ile ilgili bir durum söz konusu. Devlet ile ilgili her hangi bir uygulamada önce durup düşünmeleri yılların getirmiş olduğu bir durum. Aşı konusunda da halk ile devletin arasındaki güven sorunu kendini açığa çıkarıyor. Aşı karşıtlığı gösteren kişilerin aşı yaptırmama nedenlerinden biri de bu.”  

ANADİLDE SAĞLIK 

Urfa ve bölge illerinde insanların anadilde sağlık hizmeti alamadıkları için Sağlık Bakanlığı'nın aşı kampanyalarının olumlu bir sonuç vermediğini dile getiren Yüksekyayla, bu sorunun salgından önce de var olduğunu söyledi. Urfa’da Kürtçe, Arapça konuşan yurttaşların sayısının hayli fazla olduğunun altını çizen Yüksekyayla, insanların büyük çoğunluğunun Türkçe bilmediğini sözlerine ekledi. İnsanların sağlık sorununu kendi dillerinde anlatamadığını söyleyen Yüksekyayla, “Urfa’ya dışarıdan gelen hekim arkadaşların bize geri bildiriminde burada yaşadıkları en büyük sorunun dil sorunu olduğu. Hastalar ile arada bazen iki tercüman ile iletişim kurulmaya çalışılıyor. Biri Arapçadan Kürtçeye, diğeri Kürtçeden Türkçeye çeviriyor ve bu şekilde arada birçok bilgi kaybolarak hekime ulaşıyor. Aşılama başladığı zaman ilk 65 yaş üstü kişileri aşılarken, Urfa’da bu kesimin büyük bir kısmı Türkçe bilmiyordu. İstediğimiz kadar Türkçe propaganda yapalım onlara ulaşamadık. Bölgede aşılamaların düşük olmasında anadil bir etken” diye ifade etti. 

Sanal medyada aşı karşıtları tarafından dolaşıma sokulan kimi bilgilerin insanların kafasını karıştırdığını ancak bunu giderme görevinin de bakanlığa ait olduğunu vurgulayan Yüksekyayla, “Çünkü ellerinde milyonlarca onaylanmış aşı verileri var. Türkiye'de milyonlarca, dünyada 4 milyar aşı yapıldı ve bunların bir yan etkisi olmadığı, ya da nasıl bir yan etkisinin olduğu toplum ile paylaşılırsa insanların kafasındaki soru işaretlerinin birçoğu giderilebilir” ifadelerini kullandı.

ÇAĞRIYA YANIT YOK

Kampanyaların Sağlık Bakanı’nın attığı tweetlerden ibaret olduğunu vurgulayan Yüksekyayla, “Yerel dinamikler dikkate alınmadan, halkın kendisi sürece dahil edilmeden bir aşı kampanyası yürütülmeye çalışıldı, bu da olumlu sonuç vermedi. Gerek valilik nezdinde, gerek il sağlık müdürlüklerinde çağrımıza bir karşılık verilmedi. Bu işin toplum ve halk ayağı eksik bırakıldı. Yerel dinamikler işin içinde olmadan halka ulaşamazsınız. Yerel dinamiklerin bu süreçlerde yer alması gerekir” diye konuştu.  

‘HERKES BİRAN ÖNCE AŞI OLMALI’

Kent dinamikleriyle birlikte “Aşı Seferberliği” için yaptıkları kampanyanın çok dilli olduğunun altını çizen Yüksekyayla, kampanyanın Kürtçe, Türkçe ve Arapça hazırlanan aşı ile ilgili merak edilen soruların cevaplarının yer aldığı broşürleri dağıtma ile devam edeceği bilgisini verdi. 

Sağlık emekçilerinin yaşadıklarının topluma örnek olması gerektiğini dile getiren Yüksekyayla, devamında şunları söyledi: “Mart ve Nisan ayından sonra aşılama sağlık çalışanları arasında tamamlanınca sağlık çalışanı emekçisi kaybı sıfıra indi. Bu çok önemli bir örnektir. Herkes mutlaka vakit geçmeden çift doz aşı olmalı aksi halde böyle devam ederse Urfa’yı çok kötü bir süreç bekliyor.”

MA / Emrullah Acar

Editör: Haber Merkezi