"SANATÇILARIMIZ VE YAZARLARIMIZLA 20 SORU"

- Varlık sözcüğü sizde neyi çağrıştırır?

Var olan her şeyin bir bütün olduğunu. İnsan olarak kapladığımız yeri fazla önemsediğimizi. Düşünce sancılarını. Varolma sevincini.

- Geçmiş, şimdi ve gelecek dersek…

Deneyim, devinim, devrim...

- En çok etkilendiğiniz roman, film ve tiyatro.

Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sı olabilir. Ne yazık ki çok film izlemedim, La vita è bella, Pulp Fiction gibi bilinen filmler geliyor aklıma. Yıllar önce birkaç gönüllü arkadaş, kasabamızdaki kampa gelen Suriyeli sığınmacılardan bir grubu tiyatroya götürmüştük. Aktörün, Lübnanlı efsane şarkıcı Feyruz’un görseliyle bütünleştiği bir sahne esnasında kimsenin beklemediği bir şey oldu: bizimle birlikte gelen sığınmacılar Feyruz’un banttan yankılanan sesine hep bir ağızdan eşlik etmeye başladılar. Herkesin tüylerini diken diken eden o sahne hayatımın en güzel tiyatro anısıdır.

- İlk gençliğinizde kime öykündünüz, kahramanınız kimdi?

Küçük bir köylü çocuğuyken elime geçen bir çizgi romandan tanıdığım Jeanne d'Arc, on dört yaşımdayken kaybettiğim babaannem ve lisedeki edebiyat öğretmenim ilham aldığım kimselerdi. Ama kahramanlarım yok. Özgür bireylerin kahramanı olmaz diye düşünüyorum. Özgür toplumların da öyle.

- Nerede yaşamak isterdiniz? Coğrafya kader midir?

İçinde yaşadığım çok kültürlü yeşil Limburg’u seviyorum, memleketim Çaykara’yı da. Hayalimde ise İstanbul var. Coğrafya, evet, belirleyicidir. Ancak kader sözcüğünü kullanmamalıyız, seçeneksizliği ve yenikliği ifade ediyor. Olanak ve olasılıklara, mağdurluğu kuvvete dönüştürecek dinamiklare odaklanmak gerekir.

- Yeniden doğsaydınız hangi mesleği seçmek isterdiniz?

Şair olmak isterdim. Eskiden sokaklarda bir şiirin dizeleri gibi yürüdüğümü düşünürdüm. Dirensem de değişim beni teslim alıyor, hayatın içindeki şiiri hissetmekte zorlanıyorum.

- En sevmediğiniz ve en sevdiğiniz yanınız?

Düzensiz ve disiplinsiz biriydim, devrimci partide siyaset yapmaya başladığımda bu beni çok zorladı. Halen kendimle savaşıyorum. Rasyonelim, bu da sevdiğim yanım.

- Aşka inanır mısınız? Aşk mi özgürlük mü? Aşka

“çatlarcasına inanıyorum”. Aşk ile özgürlük arasında bir çelişki yoktur, tam tersi. Özgür değiliz, aşkın hakkını bu yüzden veremediğimizi düşünüyorum.

- İnsan sözcüğü sizde neyi çağrıştırır?

Kırılganlığı, egoyu, yaratım gücünü, yıkım gücünü, acıyı...

- Dayanamadığınız insan tipi?

Kavram üzerinden ifade edersem, baskı altına alınmaya tahammül edemem. Bir insanın bir diğerini ezdiğini gördüğümde buna tahammül edemem.

- Koku dersek; kentlerin kokusu nedir sizin için?

Trabzon Beşikdüzü’nde yatılı okuduğum okul, dağların denize kavuştuğu düzlüğün üzerindeydi ve dağlardan denize, denizden dağlara doğru hafif, baharsı kokular eserdi. Anılarımda kokusuyla canlanan tek yer orası.

- Şimdinin kokusu?

Vazgeçemediğim parfüm kokusu. Her daim evlat kokusu. Ve kolonya kokusu.

- En çok dinlediğiniz müzik?

Müzikle bilinçli bir ilişkim yoktur. Klasik müzikten zevk alırım, David Bowie ve Queen dinlerim, Karadeniz ve Urfa türkülerini severim ve gençliğimde çok dinlediğim arabesk müzik halen ruhumu titretir.

- Şu an neler okuyorsunuz?

Sınıf ve halk cephesi politikaları üzerine bir kitapçık ve Orhan Pamuk’un ‘Kafamda bir tuhaflık’ adlı romanını okuyorum.

- Pişmanlıklarınızdan üçü…

Sayısız hatam var. Ama en büyük pişmanlığım herhalde gençlik yıllarımı eylemsiz, edimsiz geçirmiş olmamdır.

- Ölümden ve yaşlılıktan korkar mısınız?

“Özgür insanın ölümden daha az düşündüğü bir şey yoktur” der Spinoza. Özgür değiliz, bu yüzden korkuyoruz, ve korku bizi zincirlerimize mahkum kılıyor. Ölümden korkmuyorum gibi geliyor. Ama yaşlanıp zihinsel ve bedensel sağlığımı yitirmekten korkuyorum.

- Yalnızlık?

Kapitalist kültür bizi kolektivizm yerine bireyselciliğe, dayanışma yerine bencilliğe zorlar; kendi doğamıza yabancılaşır, yalnızlaştıkça yalnızlaşırız. Bazen kısa bir yalnızlıkta soluklanmaya ihtiyaç duysak bile, insana yararlı olanı hep birlikte aramak çabasından daha iyi ne olabilir?

- En büyük hayaliniz?

Kendim için gönlümce kullanacağım boş zaman dilimleri hayal ederim, dünya için ise gençlerin başını çektiği özgürlükçü bir sınıf hareketi.

 Hayatınızda olmazsa olmaz dediğiniz üç şey!

Aile, mücadele, şiir.

- Evrene neyi fısıldamak istersiniz?

Evrene ne diyeceğimi bilemezdim, çok az şey biliyorum hakkında çünkü. Ama dünyaya "korkma" demek isterdim. "Korkma. Hepsi geçecek".

"20 SORU KÖŞEMİZE DAİR"

Bir ülkenin gerçek gelişmişliğini o ülkenin yazarları, sanatçıları ve filozofları belirler. Savaşlar biter,  devri devran değişir, geriye yazı kalır ve yazılan romanlar, şiirler ve öyküler ve resimler toplumların gerçek tarihini oluşturur. 

Hep klasikleşen  “20 soru” gibi bir köşede ısrarcı olmamızın nedeni, yazarlarımıza ve sanatçılarımıza, dünyayı güzelleştirmek için emek harcayanlara ve direnenlere selam ederek, onların soluğunu duyurmak, kısacık kelimelerle onların dünyasını anlayabilmek ve anlatabilmek. Birbirinden değerli sanatçılarımızla, gazeteci, politikacı ve aktivistlerimizle yüreklerinize ve bilinçlerinize dokunmak istiyoruz. Bu köşeyi seveceğinizi umuyoruz. Hepinize sevgi ve saygılarımızla

Bundan sonraki konuğumuz sürpriz...

Editör: Haber Merkezi